Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ
ےσℓđ
- Katılım
- 3 Eki 2005
- Mesajlar
- 13,708
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
![]()
Cumhuriyete karşı demokrasi
Yine eski oyun; Demokrasi ile Cumhuriyeti karşı karşıya getirmek! Neticede “halkla” devleti, sonunda güçleri yeterse “halkla” ordusunu karşı karşıya getirmek!
Güneydoğu’da insanlar, artık “Yeter söz milletindir” diyorlarmış, “söz Devletindir” diyenlere karşı! Devlet “Cumhuriyet”, Demokrasi de, sözde aydınlarımızın “ne niyetine yerseniz” ve hangi amaca gidiyorsanız oraya varmak için kullanacakları araç!
Şartlara göre okuyalım: “Demokrasi”, Kürt bölücülerin üniter devleti, Milli birliği yıkmak için, özgürlükleri kullandıkları bir araç. Şimdi bu aracı seçimlerde kullanmayı, bağımsız adaylarıyla TBMM’ye girmeyi ve grup kurmayı tasarlıyorlar. Sözde aydınların da maksatları “söz ve ifade özgürlüğünü” kullanarak milletimizin, Cumhuriyetin çıkar ve değerlerini yok etmek!
Bunların karargâhı Radikal gazetesi ve Ek’inin, iki yıllık koleksiyonuna baktım; ayarının kırk beytinin ahlak olduğu gibi yazıların hemen hepsi Cumhuriyet-Devlet-Milliyetçilik ve Ordu düşmanlığı üzerine! Genel Yayın Müdürü “sancaktar”! Son yazıları, sözde aydınların bu zihniyetini, Deniz Baykal’ı ve CHP’yi tenkit ederken açıklıyor. CHP değişmiş. Devletçi ve Cumhuriyetçi ve sıkı durun “milliyetçi” olmuş. Avrupa Birliği’ne karşıymış. Ağır ağır Avrupa Birliği reformlarından çark etmeye başlamış, MHP ile aynı çizgiye gelmiş. Kısacası İsmet Berkan’a göre kıstas “AB’ye taraftar ve karşı olmak” Berkan milyonların son hareketlerini de kendisine göre yontuyor: “O milyonlar Atatürkçü, çağdaş ve yüzü Batı’ya dönük insanlardan oluşuyor” Mitinglere katılan insanların CHP’yi (veya CHP-DSP birlikteliğini) kesinkes desteklediği de efsane. Pekâlâ o mitinglerde neden AB bayrakları yoktu? Eğer birileri bu bayrakları taşısalardı, Türk bayraklıklar onları tükürükleriyle boğarlardı.
Berkan’ın ve diğerlerinin asıl “efsaneleri” CHP’nin şimdi “milliyetçi ve Cumhuriyetçi” olmakla “değişmesi”. Belli ki değişti, ama aslında “ortanın solu” efsanesinden sonra Mustafa Kemal’in altı okuna, temel felsefesine döndü... “Milliyetçilik ve Devletçilik” 6 Ok’tan en önde gelenleri. Bu “altı ok” arasında “ortanın solu” yok, ama “Halkçılık” var.
Avrupa Birliği’ne gelince, “çağdaş uygarlık düzeyine erişmek” Atatürk’ün hedefi idi ama kalkınmamızı, yabancıların (AB’nin) plan ve projelerine göre yapmamak, Atatürk’ün başlıca vasiyeti idi... O, kurduğu Cumhuriyet devletinin, Avrupa kapılarında beklediğini, “aç-kapa”, “uyum uyum”, değerlerimizin yitirilmekte olduğunu, hele Partisinin buna destek verdiğini görseydi. Herhalde kahrından bir kere daha ölürdü!
Baykal’ı ve yönetimini eleştirmek için bir sebep varsa, o da bütün istiskaller karşısında AB’nin, Türkiye’ye tam üyelik vermeyeceği belli iken hâlâ “Avrupa Birliği’ne taraftarız” amentüsünü tekrarlamaktan vaz geçmemeleridir...
Darbe masalı
Bu kadar safsata arasında, Berkan’ın doğru bir tespiti var: “27 Nisan Muhtırası unutulmadı, olduğu yerde duruyor” diyor... Doğru. Duruyor ve kaale almayanlara, unutturmak isteyenlere rağmen tehdit ve tehlikeler görmedikçe de duracak! Genelkurmay Başkanlığı, iç tehditler ve Kuzey Irak konusunda laf olsun diye konuşmaz.
Milyonlar sokaklara Cumhuriyeti ve Devleti korumak için döküldüler. Bu da tevil edilemeyecek bir gerçek! Son tahlilde, İktidar mitinglerden ders almaz ve işi miting, bayrak yarışına dönüştürürse, ülkede arzu edilen bir çatışma dönemi oluşursa ve bu durumda TSK, Anayasal görevini yapmazsa bunu kim yapacak? Berkan ve şürekâsı mı, laf salatalarıyla mı yapacaklar? Mümkünü yok, çünkü en başta onlarda “üniter ulus devletini” korumak inancı, iradesi ve refleksi yok.
Anlayamadığım -daha doğrusu iyi anladığım bir şey var- bu sözde aydınlar, liboşlar, Atatürkçülüğü özde hiç özümsememiş olan bu iktidarla işbirliği, yalakalık yapıyorlar! Aralarındaki kuvvetli bağ AB... Bu ancak para ile ve tahsille, ihanetle mümkün. Eğer Birinci Cumhuriyet, maazallah batarsa, bu,“Aydınların ihaneti” yüzünden olacaktır!
ALTEMUR KILIÇ - YENİÇAĞ GAZETESİ