Serdengeçti
Banned
- Katılım
- 8 May 2007
- Mesajlar
- 1,808
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Cumhurbaşkanı Gül, doğru olanı yaptı ama daha yapılması gerekenler var!
Daha iki yıl önce, 2007nin 27 Nisan günü, zamanın Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa bir akşam vakti oturdu, bir bildiri kaleme aldı, gece yarısı Genelkurmayın internet sitesinde yayınlattı.
Bu bir e-muhtıra idi.
Hedefi, Abdullah Gülün Çankaya yolunu kesmek, cumhurbaşkanı olmasını engellemekti. Genelkurmay Başkanı böylece siyasetin daniskasını yapmış oldu. Yasalara göre suç işledi.
Peki, mahkemeye çıkarıldı mı?
Hayır, bu yol kapalıydı çünkü...
Peki ya 1998de, 28 Şubat döneminde, Akın Birdalı uğradığı bir suikastla ölümün eşiğine getiren, Mehmet Ali Biranda, Cengiz Çandara bir süre hayatı cehennem eden o korkunç andıç olayının hesabı soruldu mu?
Hayır.
Bu Genelkurmay andıcının sorumlusu olan asker kişiler mahkeme önüne çıkarıldılar mı?
Hayır.
Peki ya 2003-2004 yılı darbe tertipleri?.. Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek Paşanın günlüklerinde yer alan ve zamanın Genelkurmay Başkanı Özkök Paşa tarafından bugüne kadar yalanlanmayan bu tertiplerin hesabı kaç yıldır mahkemelerde sorulabildi mi?
Hayır.
Peki, ya Şemdinli?..
Bu olayda, iki astsubay bir itirafçıyla birlikte Şemdinlideki bir kitabevini bombalarken yakayı ele verdiler. Sivil mahkeme bu asker kişileri 39 yıl hapse mahkûm etti. Yargıtayın kararıyla dava askeri yargıya havale edildi. Askeri mahkeme ise 39 yıla mahkûm edilmiş olan bu asker kişileri serbest bıraktı.
Örnekler çoğaltılabilir.
Ama gerekmiyor.
Türkiye, Avrupa Konseyinin üyesidir. Türkiye, Avrupa Birliğiyle 2005den beri amacı tam üyelik olan müzakere süreci içindedir. Bu yüzden de demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmek zorunda olan bir ülkedir.
Türkiyede yargı düzeni iki başlıdır. Darbe dönemlerinde çerçevesi oluşturulan bizdeki askeri yargı düzeni, demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırıdır.
Askeri danıştayıyla, askeri yargıtayıyla, askeri mahal, askeri suç, askeri görev tanımlarıyla, yargı denetimi dışında bırakılan tayin, terfi, emeklilik işlemleriyle, emir-komuta anlayışıyla, hangi pencereden bakılırsa bakılsın, bizdeki askeri yargı düzeninin AB standartlarıyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Bizdekine benzer böyle bir düzene Avrupa demokrasilerinde rastlanmaz. Eğer demokrasi diyorsanız, eğer hukukun üstünlüğü diyorsanız, Türkiyedeki askeri yargı düzeninin baştan aşağı değiştirilmesi şarttır.
Demokrasinin gereğidir.
Hukukun gereğidir.
Adaletin gereğidir.
Darbecilerin hesap vermediği, muhtıracıların mahkeme yüzü görmediği, konuşmalarıyla, açıklamalarıyla siyaset yapan, siyasete karışan komutanların cezasız kalabildiği, kısacası asker kişilerin kendilerini hukuk üstü görebildikleri bir düzenle ne demokrasi bağdaşır, ne de hukuk...
İşte bunun içindir ki:
Erdoğan hükümetinin asker kişilere sivil yargı yolunu açan yasal düzenlemesi, demokrasi ve hukukun, AB yolunun kesin bir gereğidir. Cumhurbaşkanı Gülün onayı da isabetli bir tutumdur.
Ama bunlar yetmez.
Askeri Türkiyede demokrasi ve hukukla barışık hale getirecek daha birçok adım atılması gerekiyor.
Hasan Cemal /Milliyet
Daha iki yıl önce, 2007nin 27 Nisan günü, zamanın Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa bir akşam vakti oturdu, bir bildiri kaleme aldı, gece yarısı Genelkurmayın internet sitesinde yayınlattı.
Bu bir e-muhtıra idi.
Hedefi, Abdullah Gülün Çankaya yolunu kesmek, cumhurbaşkanı olmasını engellemekti. Genelkurmay Başkanı böylece siyasetin daniskasını yapmış oldu. Yasalara göre suç işledi.
Peki, mahkemeye çıkarıldı mı?
Hayır, bu yol kapalıydı çünkü...
Peki ya 1998de, 28 Şubat döneminde, Akın Birdalı uğradığı bir suikastla ölümün eşiğine getiren, Mehmet Ali Biranda, Cengiz Çandara bir süre hayatı cehennem eden o korkunç andıç olayının hesabı soruldu mu?
Hayır.
Bu Genelkurmay andıcının sorumlusu olan asker kişiler mahkeme önüne çıkarıldılar mı?
Hayır.
Peki ya 2003-2004 yılı darbe tertipleri?.. Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek Paşanın günlüklerinde yer alan ve zamanın Genelkurmay Başkanı Özkök Paşa tarafından bugüne kadar yalanlanmayan bu tertiplerin hesabı kaç yıldır mahkemelerde sorulabildi mi?
Hayır.
Peki, ya Şemdinli?..
Bu olayda, iki astsubay bir itirafçıyla birlikte Şemdinlideki bir kitabevini bombalarken yakayı ele verdiler. Sivil mahkeme bu asker kişileri 39 yıl hapse mahkûm etti. Yargıtayın kararıyla dava askeri yargıya havale edildi. Askeri mahkeme ise 39 yıla mahkûm edilmiş olan bu asker kişileri serbest bıraktı.
Örnekler çoğaltılabilir.
Ama gerekmiyor.
Türkiye, Avrupa Konseyinin üyesidir. Türkiye, Avrupa Birliğiyle 2005den beri amacı tam üyelik olan müzakere süreci içindedir. Bu yüzden de demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmek zorunda olan bir ülkedir.
Türkiyede yargı düzeni iki başlıdır. Darbe dönemlerinde çerçevesi oluşturulan bizdeki askeri yargı düzeni, demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırıdır.
Askeri danıştayıyla, askeri yargıtayıyla, askeri mahal, askeri suç, askeri görev tanımlarıyla, yargı denetimi dışında bırakılan tayin, terfi, emeklilik işlemleriyle, emir-komuta anlayışıyla, hangi pencereden bakılırsa bakılsın, bizdeki askeri yargı düzeninin AB standartlarıyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Bizdekine benzer böyle bir düzene Avrupa demokrasilerinde rastlanmaz. Eğer demokrasi diyorsanız, eğer hukukun üstünlüğü diyorsanız, Türkiyedeki askeri yargı düzeninin baştan aşağı değiştirilmesi şarttır.
Demokrasinin gereğidir.
Hukukun gereğidir.
Adaletin gereğidir.
Darbecilerin hesap vermediği, muhtıracıların mahkeme yüzü görmediği, konuşmalarıyla, açıklamalarıyla siyaset yapan, siyasete karışan komutanların cezasız kalabildiği, kısacası asker kişilerin kendilerini hukuk üstü görebildikleri bir düzenle ne demokrasi bağdaşır, ne de hukuk...
İşte bunun içindir ki:
Erdoğan hükümetinin asker kişilere sivil yargı yolunu açan yasal düzenlemesi, demokrasi ve hukukun, AB yolunun kesin bir gereğidir. Cumhurbaşkanı Gülün onayı da isabetli bir tutumdur.
Ama bunlar yetmez.
Askeri Türkiyede demokrasi ve hukukla barışık hale getirecek daha birçok adım atılması gerekiyor.
Hasan Cemal /Milliyet