Leke
Altın Üye
- Katılım
- 25 Haz 2005
- Mesajlar
- 9,652
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Akşam’da İsmail Küçükkaya’nın haberini okuduğumuzda önce sevindik.
Öyle ya...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ağzından “uzlaşma” sözcüğü çıkıyordu!
Konu da çok önemliydi.
Ola ki, bir gün sonra uzlaşmadan vazgeçtiği yolunda bir açıklama yapabilir diye, 24 saat bekledik.
AKP’deki “yalanlama kültürü”nü de yakından bilen biri olarak “yanlış anlaşıldı” gibisinden bir “çıkıntılık” yapılır diye de endişe etmedik değil.
Nihayet, Başbakan’ın ağzından çıktığı kesinleşen “uzlaşma” sözcüğünden şimdilik vazgeçmediği kesinleşti, ki üzerinde kalem oynatıyoruz!
İyi de...
“Uzlaşmazlık” üzerine sürdürülen günlük siyaset yüzünden günlerdir meydan meydan dolaşılıp “bize cumhurbaşkanı seçtirmediler” diyen AKP değil miydi?
“Ne güzel bir dindar cumhurbaşkanımız olacaktı, engellediler” diyerek muhalefete her gittiğiniz yerde vurmadınız mı?
Kürsülere boynu bükük, garip bir Anadolu çocuğu olarak Abdullah Gül’ü çıkartıp “Mağdurları oynatmadınız” mı?
Demek ki neymiş?
Ne 4 kişilik (onun da ikisi kaçtı) DYP, ne 20 kişilik Anavatan’ın...
Ne de “uzlaşma” diye diye kekeme olan CHP’nin günahı yokmuş cumhurbaşkanının seçilememesinde...
“Ne uzlaşması, ben kimi istersem seçtiririm” politikasının sahibi Tayyip Erdoğan’ın “dediğim dedik” takıntısının sonucu olarak gelmişiz buralara.
İki ay önce zerre kadar uzlaşma arayabilseydi Tayyip Erdoğan, şu anda Çankaya’da bir AKP’li oturuyor olur ve bizler deli güllabicisi gibi, tekrar tekrar aynı konuyu tartışıyor olmazdık.
Seçim meydanlarında da Türkiye’nin gerçek ve öncelikli sorunları dile getiriliyor olurdu.
Ve bu noktada, madem uzlaşma gibi demokrasinin en önemli enstrümanlarından birini kullanmaya karar verdi Tayyip Bey...
Uzağa değil, yakın geçmişe bakıp bir şey daha yapmalıdır.
Abdullah Gül ve Baykal’dan başlayarak bir özür dilemelidir.
Birini (ki çok yakın arkadaşı sayıyor) incittiği, biraz da “kullandığı” için ve de fevkalade üzdüğü için...
O çok üzülen Abdullah Bey’in evinde de tahminimizce huzurun zerresi kalmadığı için..
Bizce Gül’ün eşinden ve çocuklarından da özür dilemesi gerekir diye düşünüyoruz.
“Zaman israfıdır, görüşmem, onunla uzlaşılmaz” dediği Baykal’a da bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.
Kendi partisinin mensuplarından özür dilemesi gerekir ama sanırız Erdoğan’ın hiç umurunda değil o taraf.
“Verdim ellerine çelik-çomak, oynuyorlar işte” dediği kişilerin her birinden ama...
Öncelikle, Anavatan lideri Mumcu ile DYP Lideri Ağar’dan da özür dilemeli.
Meydanlarda binlerce insana “cumhurbaşkanının seçilemeyişinden sorumlu tuttuğu insanları zikrederek” doğruyu söylemediği de dikkate alınacak olursa...
O kitlelere de “sizleri yanılttım” diyerek, toptan bir özür borcu yok mu?
Veeeeee...
O cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, bizi de rahatsız eden “27 Nisan Muhtırası”nı niçin “yediğini” dikkate alarak...
Önce aynanın karşısına geçip kendisine...
Sonra da,Türk siyasetine verdiği zarar nedeniyle demokrasiye de “pardon” demesi gerekmektedir!
Biz yine de, “uzlaşma” sözcüğünü kullandığı için Tayyip Bey’i kutluyor ve bunun “son kararı” olduğuna inanmak istiyoruz!..
Evet 2 gün önce güncel kısmına açmıştım tayyip cumhurda uzlaşacağını söylemişti .
Bende kendini en uzlaşmacı başbakan seçmiştim .
Tekrardan öyle yapıyorum . En uzlaşmacı o olsun .

Öyle ya...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ağzından “uzlaşma” sözcüğü çıkıyordu!
Konu da çok önemliydi.
Ola ki, bir gün sonra uzlaşmadan vazgeçtiği yolunda bir açıklama yapabilir diye, 24 saat bekledik.
AKP’deki “yalanlama kültürü”nü de yakından bilen biri olarak “yanlış anlaşıldı” gibisinden bir “çıkıntılık” yapılır diye de endişe etmedik değil.
Nihayet, Başbakan’ın ağzından çıktığı kesinleşen “uzlaşma” sözcüğünden şimdilik vazgeçmediği kesinleşti, ki üzerinde kalem oynatıyoruz!
İyi de...
“Uzlaşmazlık” üzerine sürdürülen günlük siyaset yüzünden günlerdir meydan meydan dolaşılıp “bize cumhurbaşkanı seçtirmediler” diyen AKP değil miydi?
“Ne güzel bir dindar cumhurbaşkanımız olacaktı, engellediler” diyerek muhalefete her gittiğiniz yerde vurmadınız mı?
Kürsülere boynu bükük, garip bir Anadolu çocuğu olarak Abdullah Gül’ü çıkartıp “Mağdurları oynatmadınız” mı?
Demek ki neymiş?
Ne 4 kişilik (onun da ikisi kaçtı) DYP, ne 20 kişilik Anavatan’ın...
Ne de “uzlaşma” diye diye kekeme olan CHP’nin günahı yokmuş cumhurbaşkanının seçilememesinde...
“Ne uzlaşması, ben kimi istersem seçtiririm” politikasının sahibi Tayyip Erdoğan’ın “dediğim dedik” takıntısının sonucu olarak gelmişiz buralara.
İki ay önce zerre kadar uzlaşma arayabilseydi Tayyip Erdoğan, şu anda Çankaya’da bir AKP’li oturuyor olur ve bizler deli güllabicisi gibi, tekrar tekrar aynı konuyu tartışıyor olmazdık.
Seçim meydanlarında da Türkiye’nin gerçek ve öncelikli sorunları dile getiriliyor olurdu.
Ve bu noktada, madem uzlaşma gibi demokrasinin en önemli enstrümanlarından birini kullanmaya karar verdi Tayyip Bey...
Uzağa değil, yakın geçmişe bakıp bir şey daha yapmalıdır.
Abdullah Gül ve Baykal’dan başlayarak bir özür dilemelidir.
Birini (ki çok yakın arkadaşı sayıyor) incittiği, biraz da “kullandığı” için ve de fevkalade üzdüğü için...
O çok üzülen Abdullah Bey’in evinde de tahminimizce huzurun zerresi kalmadığı için..
Bizce Gül’ün eşinden ve çocuklarından da özür dilemesi gerekir diye düşünüyoruz.
“Zaman israfıdır, görüşmem, onunla uzlaşılmaz” dediği Baykal’a da bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.
Kendi partisinin mensuplarından özür dilemesi gerekir ama sanırız Erdoğan’ın hiç umurunda değil o taraf.
“Verdim ellerine çelik-çomak, oynuyorlar işte” dediği kişilerin her birinden ama...
Öncelikle, Anavatan lideri Mumcu ile DYP Lideri Ağar’dan da özür dilemeli.
Meydanlarda binlerce insana “cumhurbaşkanının seçilemeyişinden sorumlu tuttuğu insanları zikrederek” doğruyu söylemediği de dikkate alınacak olursa...
O kitlelere de “sizleri yanılttım” diyerek, toptan bir özür borcu yok mu?
Veeeeee...
O cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, bizi de rahatsız eden “27 Nisan Muhtırası”nı niçin “yediğini” dikkate alarak...
Önce aynanın karşısına geçip kendisine...
Sonra da,Türk siyasetine verdiği zarar nedeniyle demokrasiye de “pardon” demesi gerekmektedir!
Biz yine de, “uzlaşma” sözcüğünü kullandığı için Tayyip Bey’i kutluyor ve bunun “son kararı” olduğuna inanmak istiyoruz!..
Şakir SüTer - Akşam
Evet 2 gün önce güncel kısmına açmıştım tayyip cumhurda uzlaşacağını söylemişti .
Bende kendini en uzlaşmacı başbakan seçmiştim .
Tekrardan öyle yapıyorum . En uzlaşmacı o olsun .