daha önce başıma gelenleri kısaca bir hatırlayalım.
sonra nolduysa hackhell yönetimi bir küfürbaz clona boyun eğdi ve üyeliğini geri verdi. kendilerine ve bana edilen onca küfüre rağmen.
ghost031 takma adlı üye bana mesaj yolladı ramazan ayında olduğu ve oruç tuttuğu için ve bundan dolayı çok sinirli olduğu için böyle davrandığını söyledi.
şimdi bu mesajı okuyan bütün üyelere soruyorum: burada utanması gereken benmiyim yoksa önüne gelen herkese küfür eden ghost031 takma adlı üye mi?
gelelim osmanlıyla ilgili derdine. osmanlıya dil uzattığım yok sadece tarih derslerinde öğrendiklerimi yazıyorum. eğer bana inanmıyorsan bir tane inklap tarihi kitabı al ve çanakkale savaşından itibaren oku. eğer benim yazdıklarımda bir tane yanlış ve ya hakaret veyahutta senin deyiminle dil uzatma varsa bütün forumdan özür dileyeceğim. ama eğer yazdıklarım doğruysa sen çıkıp " evet zerkli doğru söylüyormuş. gerçekten de osmanlı yönetimi böyle yapmış. cahilliğimden ötürü özür dilerim" diyecek misin?
Benim büyüdüğüm toplumda-ki bu anadolu toplumudur- orta yerde , ana avrat söven, herkese hakaretler yağdıranlara terbiyesiz, küfürbaz denir. eğer sizin oralarda bu normal karşılanıyorsa bilemem.
Ecdadina kufreden ve hakaretler yagdiran birisinin,
Burada Anadolu kulturunden ornekler vermesi cok enteresan.
Zerkli erken baslamissin icmeye,kurumu kullaniyorsun ne ?
ecdada küfür derken ne kastettın kufrunu alıntı yaparmısın hepımız gorelım. afakı konusmayalım
Ne akdar zorunuza giderse gitsin gerçek bu.
Seninde ne kadar zoruna giderse gitsin ecdadima kimse hain diyemez.
Ecdadimi hain ilan edenler ve hain diyenler hainlerin ta kendisidir.
Ne akdar zorunuza giderse gitsin gerçek bu.:thumbup:
ßiℓgè Қrαℓ;5097286' Alıntı:iyide zoruna gideceğini nerden biliyorsun.:001_smile:
komik çocuklar sizi
benim ecdadım ülkenin bekaası için kardeşin katli vaciptr diyen değil bütün dünya senin olsun bir dost bir post yeter bana diyendir.
benim ecdadım fatih kanuni yavuz değil hacı bektaş pir sultan şeyh bedreddindir.
benim ecdadım zulmeden değil zulmün önünde dimdik onurlu duranlardır.
benim ecdadım ipe gönderen değil ipe gidendir.
komikliklerinizi gidin başka yerde yapın belki para kazanırsınız.
Haci bektasi veli hazretlerini alayim gerisi senin olsun.
FATiH SULTAN MEHMET HAN gibi yuce peygamberimizin hadislerine girmis bir insani,
Caglar acmis caglar kapamis birisinide agzina alirkende besmele cek.
YAVUZ SULTAN SELiM HAN icin diyecegim ise kilicina sagliktir.
Kurban olayim o ecdadaki!!
Ta o zamandan fitneyi gorupde dalini budagindan ayirt etmislerdir.
Fitne burnunu gosterir,fakat boy veripde filizlenemez.
Bir ALLAH dostu cikar dalini budagindan ayirt ediverir.
Sanada boyle hayiflanmak kalir.
kılıcına sağlık haa
aynı şeyleri muaviye için yezid için şimri için de söylede düşmanlığının göstergesi tam olsun.
sen hacı bektaşı da alma. çünkü hacı bektaşın hiç bir görüşü senin zihniyetine uymaz. hacı bektaş sevgi insanıdır. senin zihniyetin gibi nefret gütmez.
Falih Rıfkı Atay’ın ÇANKAYA isimli kitabının 174-175. sayfalarından aynen alarak dikkatinize sunuyorum.
Atatürk F.R. Atay’a diyor ki: “Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda, Vahdeddin’le, âdeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında, dirseğini dayamış olduğu bir masa ve üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinde gördüğümüz manzara şu: Birbirine paralel hatlar üzerinde, düşman zırhlıları. Bordalarındaki toplar, sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş. Manzarayı görmek için, oturduğumuz yerlerden, başlarımızı sağa-sola çevirmek kâfi idi. Vahdeddin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı: “Paşa! Paşa! Şimdiye kadar, devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi, artık bu kitaba girmiştir. (Elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilâve etti): Tarihe geçmiştir. O zaman, bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükunla dinliyordum. “Bunları unutun!” dedi. “Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa! Paşa! Devleti kurtarabilirsin!”
Merak buyurmayın efendimiz dedim. Nokta-i nazar-ı şahanenizi anladım. Bana emir buyurduklarınızı bir an unutmayacağım.” “Muvaffak ol!” hitab-ı şahanesine mazhar olduktan sonra, huzurundan çıktım. Naci Paşa, padişahın yaveri, fakat benim hocam, derhal benimle buluştu. Elinde ufak, muhafaza içinde bir şey tutuyordu.
“Zat-ı şahanenin ufak bir hatırası” dedi. Kapağının üzerine, Vahdeddin’in inisiyalleri işlemiş bir saatti. “Peki teşekkür ederim dedim.”
Şimdi sormak sırası bendedir. “Mustafa Kemal, Vahdeddin’in izniyle ve duasıyla Samsun’a çıktı” demek Atatürk düşmanlığı ise Atatürk’ün Falih Rıfkı’ya anlattıkları nedir?
Zerkli bu aralar kankaların görünmüyor. Uzunefe ,banane ..
al sana vahdettin'in. biraz da burdan oku.
Kuvayı Milliye kuvvetlerine verilen ölüm fetvası [değiştir]
11 Nisan 1920 tarihinde Milli Mücadele başlatmak için kongreler düzenleyen içlerinde Mustafa Kemal Paşa'nın da bulunduğu Milliyetçi ileri gelenler hakkında ölüm fetvasını kaleme aldı. Bu tarihte Şeyhulislam olan Haydarizade İbrahim Efendi, Mustafa Sabri'nin kaleme aldığı fetvayı okuyunca imzalamayı reddetti ve istifasını verdi. Ağdalı bir dille yazılan fetvada özetle şunlar denmekteydi: Padişah'ın aksi emrine rağmen istilacılara karşı direnişe geçen milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp hatta her müslümanın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır. Haydarizade İbrahim Efendinin istifasının ardından fetva meselesinden vazgeçilmedi. Fetvayı imzalayacak birisi arandı ve Dürrizade Abdullah Efendi bulundu. Mustafa Sabri'nin yazdığı fetva Dürrizade tarafından verildi, Damat Feritin Onayı ve Padişah Vahdettin'in buyruğuyla duyuruldu.
Mustafa Sabri Efendi - Vikipedi