[ RigaL ]
New member
Bizim bazı kendini çok bilmiş sanan erkekler, bir kızla tanıştıklarında, her dakikayı o kızla geçirmek, her gün telefonda konuşmak, mesajlaşmak falan isterler. En ufak bir dertleri olduğunda hemen 911 gibi yanlarında bitiverirler. Koruyucu melek rolü üstlenirler. Artık gıcık olduğum bir tabirle 'kanka', hatta bunun ileri bir versiyonu olan 'kanki' olup çıkarlar. Sonra da, “Kıza nasıl teklif etsem” diye kıvranır dururlar.
“Tem otoyolunda köprüden önceki son kavşağı kaçırırsan bir daha geri dönemezsin!..” Bu da benim bulduğum bir atasözü olsun bari. Onun için fazla uzatmadan hemen mevzuya girmekte fayda var…
Kız tavlamanın altın kurallarından biri de, 'Ani taarruz, kesin sonuç!'tur. Cinsellikten utanan, kendisine güven(e)meyen erkekler, “Dur hele, önce bir arkadaş olayım da, sonra her şeyi söyler, işi ilerletip mercimeği fırına veririm…” diye düşünerek, kadın üzerindeki isteklerini dile getirmekten çekinirler. “Ay ne kadar iyi bir çocuuuk…” sıfatına erişmek için biyerlerini yırtarlar. Bu çekingenlik, arkadaşlık süresince de devam ettiğinden, hiçbir zaman söylemezler, tabiri caizse içlerinde patlar! Söyleseler bile, onlar artık kadın için “erkek” olmaktan çıkmışlardır, reddedilirler. Zaten, kızların şu klasik reddetme cümlesi olan “Ben seni arkadaş olarak görüyorum…” şablonunun altında da bu mantık yatmakta. “Ateşle barut bir araya gelmez” lafı, sadece barutla ateş arasındaki ilişkinin sonucu değil, bu sonucun süresini de belirtir.
Bakın! Eğer cinsel bir sonuç elde etmek istiyorsanız, yaklaşımınızın da cinsel olması gerekir! Unutmayın, bir kadın, hoşlanmadığı bir erkekle sokakta bile yan yana yürümez! Eğer kız sizi çevresine almış, arkadaş olarak benimsemişse rotayı değiştirmenin vaktidir derim. Hiç boşuna akıntıya karşı kürek çekmeyin… Demiri tavında dövmek gerekir! Demir soğuduktan sonra ne kadar kolunuzu yorsanız da 1mm dahi şeklini değiştiremezsiniz!
Bu konu hakkında size bir denyo arkadaşımı örnek vereyim:
Bu salak arkadaşım, şiir yazmayı pek severdi, bayağı bir romantikti yani. Neyse gel zaman git zaman, bizimki, bir kızla tanıştı ve çıkmaya başladılar. Eleman, kızın elini tutmaktan, onu öpmekten, sevgisini söylemekten utanıyordu. Yaptıkları bütün iş, birlikte gezmekti… Kız, zamanla çocuktan yüz çevirmeye başlayınca, bizimki mektup yazarak ona küfretmek istedi. Tabii ben engel oldum böyle bir aptallık yapmasına. Kalemi ben aldım elime ve onu çok sevip, çok arzuladığını, kollarına almak için sabırsızlandığını, bütün hatalarını anladığını, artık aşkının gerekliliklerini yerine getireceğini yazdım. Altını da arkadaşa imzalatıp yollattım mektubu. İnanır mısınız kız koşa koşa geldi, döndü çocuğa tekrar, büyük umutlarla… Ama bizimkinde yine aynı sünepelik, aynı çekingenlik, aynı utanma duygusu… Sanki yanındaki sevgilisi değil de kız kardeşi falan! E, tabii kız başka bir “errrrkek” buldu kendine hemen. Bizim denyo da, “Kızlara selam, mastürbasyona devam" diyerek meyhanelere attı kendini her gece…
Kaldı ki, kız da sizden hoşlanıyor olabilir. Arkadaş olmuşsanız, bu arkadaşlığı bozmaktan çekinir, hoşlandığını belli etmez o da. Oysa ki, elini tutsanız, dudaklarını uzatıverecektir akabinde ve detayında… Lakin arkadaşlık her ikisine de engel olur!
Kim ne derse desin, iyi bir kadın - erkek ilişkisinin yolu yataktan geçer! Bu bir bir daha iki!.. İnsanın en cömert olduğu yer yataktır. Cinsel ilişki, kadınla erkeği birbirine düşman etmez, aksine, dost eder, yakınlaştırır, aradaki Berlin duvarını yıkar, sırdaş eder. Arkadaşlıkta bir mesafe vardır. Ama cinsel ilişki, arada mesafe bırakmaz. Bazı erkeklerin, “Karıma bile söylemedim abi!..” demeleri, cinsel ilişkinin, sır bile olsa, bir şeyi ilk önce cinsel eşe söyletecek kadar mesafeleri kaldırdığını gösterir. Bu açıdan, bir kadınla ilişki kurmak için onunla arkadaş olmaktan kaçınmalı, arkadaş olmak için onunla cinsel ilişki kurmalısınız…
“Tem otoyolunda köprüden önceki son kavşağı kaçırırsan bir daha geri dönemezsin!..” Bu da benim bulduğum bir atasözü olsun bari. Onun için fazla uzatmadan hemen mevzuya girmekte fayda var…
Kız tavlamanın altın kurallarından biri de, 'Ani taarruz, kesin sonuç!'tur. Cinsellikten utanan, kendisine güven(e)meyen erkekler, “Dur hele, önce bir arkadaş olayım da, sonra her şeyi söyler, işi ilerletip mercimeği fırına veririm…” diye düşünerek, kadın üzerindeki isteklerini dile getirmekten çekinirler. “Ay ne kadar iyi bir çocuuuk…” sıfatına erişmek için biyerlerini yırtarlar. Bu çekingenlik, arkadaşlık süresince de devam ettiğinden, hiçbir zaman söylemezler, tabiri caizse içlerinde patlar! Söyleseler bile, onlar artık kadın için “erkek” olmaktan çıkmışlardır, reddedilirler. Zaten, kızların şu klasik reddetme cümlesi olan “Ben seni arkadaş olarak görüyorum…” şablonunun altında da bu mantık yatmakta. “Ateşle barut bir araya gelmez” lafı, sadece barutla ateş arasındaki ilişkinin sonucu değil, bu sonucun süresini de belirtir.
Bakın! Eğer cinsel bir sonuç elde etmek istiyorsanız, yaklaşımınızın da cinsel olması gerekir! Unutmayın, bir kadın, hoşlanmadığı bir erkekle sokakta bile yan yana yürümez! Eğer kız sizi çevresine almış, arkadaş olarak benimsemişse rotayı değiştirmenin vaktidir derim. Hiç boşuna akıntıya karşı kürek çekmeyin… Demiri tavında dövmek gerekir! Demir soğuduktan sonra ne kadar kolunuzu yorsanız da 1mm dahi şeklini değiştiremezsiniz!
Bu konu hakkında size bir denyo arkadaşımı örnek vereyim:
Bu salak arkadaşım, şiir yazmayı pek severdi, bayağı bir romantikti yani. Neyse gel zaman git zaman, bizimki, bir kızla tanıştı ve çıkmaya başladılar. Eleman, kızın elini tutmaktan, onu öpmekten, sevgisini söylemekten utanıyordu. Yaptıkları bütün iş, birlikte gezmekti… Kız, zamanla çocuktan yüz çevirmeye başlayınca, bizimki mektup yazarak ona küfretmek istedi. Tabii ben engel oldum böyle bir aptallık yapmasına. Kalemi ben aldım elime ve onu çok sevip, çok arzuladığını, kollarına almak için sabırsızlandığını, bütün hatalarını anladığını, artık aşkının gerekliliklerini yerine getireceğini yazdım. Altını da arkadaşa imzalatıp yollattım mektubu. İnanır mısınız kız koşa koşa geldi, döndü çocuğa tekrar, büyük umutlarla… Ama bizimkinde yine aynı sünepelik, aynı çekingenlik, aynı utanma duygusu… Sanki yanındaki sevgilisi değil de kız kardeşi falan! E, tabii kız başka bir “errrrkek” buldu kendine hemen. Bizim denyo da, “Kızlara selam, mastürbasyona devam" diyerek meyhanelere attı kendini her gece…
Kaldı ki, kız da sizden hoşlanıyor olabilir. Arkadaş olmuşsanız, bu arkadaşlığı bozmaktan çekinir, hoşlandığını belli etmez o da. Oysa ki, elini tutsanız, dudaklarını uzatıverecektir akabinde ve detayında… Lakin arkadaşlık her ikisine de engel olur!
Kim ne derse desin, iyi bir kadın - erkek ilişkisinin yolu yataktan geçer! Bu bir bir daha iki!.. İnsanın en cömert olduğu yer yataktır. Cinsel ilişki, kadınla erkeği birbirine düşman etmez, aksine, dost eder, yakınlaştırır, aradaki Berlin duvarını yıkar, sırdaş eder. Arkadaşlıkta bir mesafe vardır. Ama cinsel ilişki, arada mesafe bırakmaz. Bazı erkeklerin, “Karıma bile söylemedim abi!..” demeleri, cinsel ilişkinin, sır bile olsa, bir şeyi ilk önce cinsel eşe söyletecek kadar mesafeleri kaldırdığını gösterir. Bu açıdan, bir kadınla ilişki kurmak için onunla arkadaş olmaktan kaçınmalı, arkadaş olmak için onunla cinsel ilişki kurmalısınız…