Chuck Schuldiner(DEATH)

SEPTAGH

New member
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
1,771
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
MARDUK
Bnim için çok önemli bi insan hiç tanışma imkanım olmadı ama

ISIM : Chuck Schuldiner

DOGUM TARIHI : 13 Mayis 1967

DOGUM YERI : Long Island, New York

FAVORI YIYECEKLERI : Buffalo Wings, Pizza, Biftek, Izgarada Chi-chee-pi-on (Çin Yemegi)

HOBILERI : Kano kullanmak, Albüm Koleksiyonu Yapmak, Balik Tutmak, Gitar Çalmak

SAHIP OLDUGU HAYVAN : 2 Köpek (Buster ve Heidi) ve 3 Kedi (Pierre, Mommy Mew ve Tigger)

EN ÇOK SEVDIGI KISI : Annesi Jane Schuldiner

ZIYARETTEN HOSLANDIGI YERLER : California (Bay Area) ve Amsterdam

MÜZIKAL ETKILENIMLERI : Kiss, Iron Maiden, Mercyful Fate, Watchtower, Venom, Exciter, Anvil, Slayer

GELECEKTEKI AMAÇLARI : Saglikli, mutlu bir birey olmak ve gitar çalmaya devam etmek, Metal müzikle kapsanmis bir birey olmak

KISA LAFLARI : Let the Metal flow!!!!! Support music, not rumours!!! ...to keep metal alive!!!

Maalesef ama maalesef;

ÖLÜM TARIHI : 13 ARALIK 2001

Bu denli önemli bir müzikal dehayi 13 Aralik 2001 yilinda kaybetmistik, bugün de ölümünün ikinci yil dönümü. Ama o hala ölmedi ve efsanesi devam ediyor. Kalbimizde o kadar önemli bir yer edindi ki müzik dünyasinin ender insanlik örneklerinden biriydi. Bu degil midir ölmesine ragmen hala saygiyla anilan, çok özlenen, bu denli önemli bir müzikal dehanin ölümünün bizi üzdügü? Müzik adami olmasinin yaninda çok büyük bir sanatçiydi. Gerçekten de öyleydi. Sanatçi kime denir? Topluma bir seyler veren, olumlu anlamda bir seyler aktaran, örnek tavirlar sergileyen, bir ekolü temsil eden ve toplumun yaralarina parmak basan bir insan modelidir sanatçi açilimi. Bu açidan yaklastigimiz zaman hepsini sergiliyordu Chuck. Aslinda Death gibi bir grubu kurmasinin ve bu denli büyüme gösterip muhtesem bir virtüöz, müzisyen olmasinin anlami Chuck’in kardesi Frank’in ölümünde gizlidir. Kardesi Frank ölünce, 10 yasinda olan Chuck’in hayatinda bazi seyler degismis, baslangiçlarda içine kapanmis, kendisini müzige vermis, hayatin inceliklerini sorgulamis, Frank’in ölümüyle iliskili tutarak DEATH adinda bir grup kurmus ve liriklerinde yer yer bu tür aci anlamlara da yer vermistir. Belki de DEATH grubunu ölen kardesi Frank’a borçluyuz.

1998 yilinda Dynamo Open Air’de verdikleri konserde ne denli mütevazi, virtüöz oldugunu ve müzik adamligini görmüstük. Son derece teknik, komplike, kazik marka melodileri hiç kasmadan, abartili hareketler yapmadan, beyefendi gibi çalan, müzigi dibine kadar hisseden, söylediklerini kalpten aktaran ve seyircilerin önünde saygiyla egilen bir müzik adami. Hem de kanser denen illetin tam ortasindayken. 13 Mayis 1967’de New York Long Island’de dogan Chuck, 13 Aralik 2001 yilinda 34 yasindayken hayata gözlerini kapadi. Beynindeki uru ve kanseri yenmek için çok mücadele etti, sürekli kemoterapi tedavisi gördü, aslinda baktigimiz zaman hastaligindan hiçbir iz görünmüyordu ama ölümüne bir anlam veremedik ve muallakta kaldik. Amerika gibi tibbi imkanlarin en üst düzeyde oldugu bir ülkede, mücadele verirken ölmesi ve günlük hayatini da bizim gibi yasarken, böyle bir sonuçla karsilasmak hepimiz için sürpriz oldu.

Chuck’i hangi yönleriyle degerlendirebiliriz ki? Heavy müzik dünyasinda örnek teskil edecek, ciddice ve ayrintilica incelenecek bir insanlik modelidir. Müzik yasami boyunca mütevaziligi, saygiyi, güçlü iradeyi ve anlamli lirikler silsilesini asla eksik birakmadi. Onu tek yönüyle ele alamayiz, hangi yönüne bakarsak çok gelismis bir anlamlar bütününü görürüz.

Müzik mi? En tekniginden, en komplikesinden, en kazik markasindan ve mükemmel bir mantalite altinda müzikal sanat sergilemesinden belli olmuyor muydu? Niçin Death grubunun lideriydi? Kendisinin kurdugu bir grup olmasinin haricinde bass gitar partisyonlarinin, gitar rifflerinin, melodilerin nasil olacagini her zaman Chuck belirlemistir. Diger Death grubu elemanlari Chuck’in yansitmak istedigi müzigin icrasini yapmislardir ama grubunun soundunun markasini, mahiyetini her zaman Chuck belirlemistir.

Lirikler mi? Tam bir hayat mücadelesi, hayatin mücadeleden ibaret oldugu, daima güçlü olmamiz gerektigi, felsefe, psikoloji, insanin iç dünyasi, hayatin bizzat kendisi, kisacasi karsimizda tam bir filozof vardi. Heavy Metal’in filozof bir insani görüntüsünü sergilemistir Chuck. Death grubu adi altindaki tüm lirikleri de kendisi yazmistir.
 
Sevgiye bakis açisi mi? Kimse fazla bir sey bilemedi bu konuda. Çünkü bu onun özel dünyasiydi ve ölene kadar 6 yildir ayni insanla birlikte oldugunu belirtmeliyim. Bu da az çok yeni nesile bir örnek teskil edebilir. Evlilik konusuna uzak durmus bir insandi. Çünkü söyle diyecekti : “Evliligin çok büyük bir mesele oldugunu düsünüyorum. Maalesef evlilik bos sözcükler yüzünden yikilmaktadir. Evlilik benim için bir kagit parçasindan da daha önemlidir. Evlilik sözlesmesi yok edilebilir ama insanlarin iç derinliklerinde yok edilemeyecek seyler var. Sevgi en derindedir. Evlilik hayati dügümleyebilir ve bos sözcüklerle bir hayati kolayca ezip geçebilir. Eger evlenirsem kesinlikle kilisede olmayacak, Florida sahillerinde bir yerde olacak. Bunu özel olarak yapacagim, tabi yapabilirsem.” (Haziran 1999, Spark Magazine / Çek Cumhuriyeti)

Insanlik mi? Magazinlerde orta parmagini gösterdigini, saçma sapan bir poz verdigini gören oldu mu? Konserlerde mütevazi bir sekilde saygiyla seyirciler önünde egilen kimdi? Kariyerinde hangi yönleri yasadigini, hangi yönünden gurur duydugunu bilmek için su söylediklerini okumak gerekebilir : “Bir çok sey hakkinda iyi seyler hissettim, ama ayni zamanda da kötü zamanlar, aci veren zamanlar, depresif zamanlar oldu. Bazi seylerin niçin kötü gittigini, bazi kisilerin neden arkadan isler çevirdigini bilemezken bazi kisiler de bizi destekledi. Bir grup olmanin ötesinde daha önemli olan seyleri yapmaya özen gösterdik. Hala birlikteyiz. Bizi ezmeye çalisan endüstrinin içinde solmadik ve ezilmedik. Asla içki problemim olmadi, basarimiza dil uzatanlardan yakinmadim ve Kurt Kobain gibi kendimi sutlamadim. Basariyi benim rüyalarima baglayanlardan dolayi da üzgünüm. Müzigimizin daha da büyümesi ve onaylanmasi için benim ismim matbaalarda basilip durmadi. Böyle bir sey olursa da sasirmayacagim. Eger bir gün ilhamimin azaldigini, öldügünü görürseniz tahmin ediyorum ki bir restaurant açip, asçilik yapacagim” (Nisan 1995, Guitar World Magazine / ABD)

Hayata bakis açisi mi? Sorgulayici, kendi özgünlügünü koyucu, mücadele edici, hayattan umudunu koparmayan, daima güçlü olunmasi gerektigini yansitan bir kisilik ve bunu da bizzat hayatiyla bize gösteren bir erdemler bütünü.

Chuck’in çocuklugunu annesi Jane Schuldiner’dan dinleyelim : “Chuck müthis bir çocuktu. Dogalligiyla herkes tarafindan çok seviliyordu. Her zaman onu yabancilara karsi uyariyordum, çünkü ayni zamanda arkadasiydim. Chuck okul döneminde beyzbol ve futbol oynadi, özellikle futbolu çok severdi. Okul yasami çok iyiydi, çok basariliydi. Insanlara sürpriz yapmaktan hoslaniyordu ve daima mükemmel davranislarda bulundu. Biz yillar boyunca kamplarda yasamistik, çocuklar böyle ortamda yetistiler ve Chuck kamp yapmayi, ormanlari, dogayi, balik tutmayi, kir yürüyüslerini çok severdi. Bazen ormanda yasayan komsulara giderdik, Chuck’i da alirdim yanima, 2 yasindayken arkadaslariyla agaçtan yapilmis kaleler ve evlerde zaman geçirirdi. Çok harika ve mutlu bir çocukluk geçirdigini size söyleyebilirim.” (Ocak 2003 Rockaxis Magazine / Sili)

Chuck’in benim nezdimde önemi büyük. Çünkü Heavy müzik içerisinde misyonunu tasidigim ögeleri yansitiyordu. Her zaman erdemlik, bilgelik, mütevazilik, saygi ve insanlik mantaliteleri içinde yasam sürüyordu ve bu müzigi bilmeden, sorgulamadan, özentice yasayanlara ve de piyasa olmak için özünden dönenlere bir ders veriyordu.13-14 yillik Heavy Metal literatürümde ilk siraya koydugum insandir Chuck ve ayni zamanda grubu Death de tartismasiz her zaman degismez bir numaramdir ve öyle olmaya da devam edecektir. Onunla her zaman gurur duydum ve literatürümün en basina böyle bir insani - grubunu koydugum için kendimle de gurur duydum.



Chuck müzikal hayatina ilk basladigi zamanlarda korku filmi ögelerine, gore kavramlara yer vermisti ve zamanla kendi orijinalligini ortaya koymustur. Death Metal gibi mükemmel bir müzik türünü olusturan bir müzisyendir ama bunu da böyle görmemekte, bu unvani kabul etmemektedir. Death Metal çizgisi içinde çok özgün müzik, filozofça liriklerle büyük bir etkide bulunmustur. Onun en çok dikkat çeken yönü ve en mükemmel özelliklerinden biri, her albümünde muhtesem fikirleriyle ortaya koydugu düsündürücü, sorgulayici, güçlü temalari yansitarak yazdigi sarki sözleriydi.

Chuck’in hayati Kiss’in “Destroyer” albümünü almasiyla çok degismis, bu müzigin bir fani olmus ve neler yapabilecegini düsünmüs. Sonrasinda da olan olmus ve ilk zamanlarinda oldukça brutal çalismalari sergilemisti. O siralarda tüm sert-brutal gruplar satanist grup yaftasini yiyordu ve Death de bundan nasibini almisti. Halbuki ilgisi yoktu. Baslangiçta gruba böyle bir yaklasim gösterilmesinin nedenini Chuck’in agzindan dinleyebiliriz : “Bir çok grup baslangiçlarda otomatik olarak çok sert olabilir ve satanizm ögelerini yansitabilir. Aslinda bunun nedeni de yapilan çalismalarin normalden daha vahsi yapilmasi. Müzikal olarak en baslarda Death de bunu içerdi, ama diger insanlarin dedigi gibi ben seytan gibi seylere inanmam ve herhangi bir mezhebi de onaylamam. Ben liriklerimde bunlarla ilgilenmiyorum. Ben satanist ögeli Venom, Mercyful Fate ve Celtic Frost gibi gruplari dinledim ama farkli bir degerdi bu. Death için yazdigim lirikler yasam üzerinedir. Beni karsilayan ve bana bir seyler veren yasam...” (Haziran 1999, Spark Magazine / Çek Cumhuriyeti)
 
Peki Chuck nelerden bahsediyordu yazdigi liriklerde?

Insan yasamini sorgulardi ve “Overactive Imagination” parçasinda söyle demisti : “Senin var olusun bir senaryodur.Yasam senin için bir oyundur. Rolünü sonuna kadar oynarsin. Yöneltmek ve önceden tasarlamak, her biri hareket eder. Senin hasta bagimliligini arttiran aktif bir hayal gücüdür. Bos kabugunu köle yapan...”

Yasamin ciddiyetini gözler önüne sererdi ve “Nothing Is Everything” parçasinda söyle demisti : “Yasamak hosumuza gider ve günlerimizi paylasiriz. Baska bir dünyada, oldukça uzakta farkli bir mevcudiyet, hemen hemen neredeyse ayni. Çatisma üzüntüdür ve kahkaha acidir. Söyledikleri seyler için onlarin gözlerinin derinliklerine bak. Yasamin ne verdigini inkar etmek, zihinsel gölgenin arkasinda yasamalidir. Duygular yasamin kontrolünü her gün üstlenir.”

Saygisiz, kisiliksiz, hayatini ot gibi ben merkezci duygularla yasayan müzik severlere, icracilara, gerçek heavy müzigini yaralayanlara “Mentally Blind” parçasinda “Sinirli bes para etmez hayata yaklasan düsüncelerinle ne yapacaktin? Yeteneklerinin eksikliginin seni yansittigi düsüncelerin kendine, yikici. Umutsuzluk senin kazancindir, zevk ahlaksizliktir. Senin öykülerine av olarak düsmek için mahkum olmus. Senin için gelecek hiç bir yerde degildir. Her dakika senin türünün basmakalip sözleri, saygisizlikla bir bireyden oldukça bahseder. Pisman olacagin suçlamalarin, aklen kör gelinen fikirler zehirlidir. Gücünü topla, yüzeysel bir insan seni bulacak” diye seslenecekti.

Güçlü ve ne yaptigini bilen insan modeli için de “Individual Thought Patterns” parçasinda “Zihinsel aldatmanin esirleri kendi kararinin içinde özgür olur. Kütleleri idare etmek için kelimeleri degistirmek, birinin kendi güvensizligini örtmek, bir ilacin besledigi gibi felç olmus akillarin hayal gücünü besler. Hipnotik bozulmaya ugramis liderlerin takipçileri, sadece kusur bulmak için yasamlarini yasarlar. Bireysel düsünce modelini yaratmak için resmi çizdigimizde, görünmez çizgi nerededir” diyecekti.

Kadere nasil bakiyordu peki? “Destiny” parçasinda söyle diyordu : “Zaman bizim kabul etmek zorunda oldugumuz bir kavramdir. Bazen beklenmedik anlarda korkarim. Ben kargasanin arkasinda bizim için gerçegi bekleyene inanirim. Baktigimiz engellerden sonra yasamimiza deger biçer ve güvenirim. Yasamlarinda ne gibi yollari niçin denediklerini sorgulamanin yillari... Böylece ruhlarimizi birlestirebilirdik. Onaylamak zorunda kaldigimiz acidan kaçabilmek için hiç bir yol olmadigini biliyorum. Gerçek olan diger yarisini bulmak. Kader hepimizin neyi bulmaya çalistigidir, kader seni ve beni bekliyordu”

“Suicide Machine” efsanesini bilmeyen yoktu ve “Yasam devam ederken, önemser görünmez hiç kimse. Ama yasam devam ederken istekler ortaya çikar, orada güçlü bir sekilde durulacaktir. Aciyi uzatmak, sonunda ne kadar sürecek? Intihar makinesi. Sayginca ölmek için bir istek, çok fazla sey mi istenmistir? Intihar makinesi. Bazi kisilerin acilarini inkar etmesi ne kadar kolaydir” diyecekti ve bir nevi hayattaki zorluklara karsi güçlü olunmasi gerektigini belirtecekti.

Topluma lider kesilen kesimlere de filozof diye ironik takilarak tepkisini dile getirecekti “The Philosopher” parçasinda : “Benim neyi hissettigimi hisseder misin, ne gördügümü görür müsün, ne isittigimi isitir misin? Senin hayal dünyan ile gerçekligin arasinda çizmek zorunda oldugun bir çizgi vardir. Yasamimi yasar misin yada aldigim nefesi paylasir misin? Senin aklin bizzat kendine ait degildir, nasil farz edecegim hakkinda vaaz verirsin, lakin kendi cinsel özelliklerini bilmezsin. Yalanlar senin diger kararlarini besler. Filozof...Sen her seyi en iyi sekilde bilirsin.”

Chuck “Symbolic” parçasinda geçmisi, anilari ve bu anilarin hediyelerini irdelemeyi ihmal etmiyordu : “Ben yasamayi kastetmiyorum, ama ben kendim yardim edemem. Yasamin bir aninda, anilarin tadina bakmayi hissederken, yillar hala ayni gözükürken, gözlerimi kapatiyorum ve kendi içimde açiyorum. Degerli anilarin hediyelerini animsiyorum”

Yasadigimiz yasam bize ayni gelebilirdi ama ince düsündügümüz zaman, geçmise baktigimiz zaman güzel seylerin de oldugunu görecek, anilarimizda kalmis o anlarin bize haz verebilecegini, kendimizi yeni bir yöne çekebilecegimizi ögrenecektik. Çünkü ne olursa olsun yasanan seylerde her zaman bir anlam vardi ama önemli olan insanlarin bunu nasil karsiladigi, nasil reaksiyon gösterdigi ve hayatini hangi yöne çektigiydi. “Symbolic” parçasi bu baglamda çok derin seyler ifade eder. Ayni zamanda ölen kardesi Frank’i aklina getiriyordu bu parçayla.

Hayatin zor bir bütün oldugunu, ne dersek diyelim bazi seylerin yetersiz kalacagini, bazen karamsar düsüncelerin bize hakim olabilecegini ve bunu yansitan ruh halini “Empty Words” parçasinda bize sunuyordu : “Küller ve umutlar bir bagi paylasir. Degisimin rüzgarlari boyunca sözcükler uzaklara uçar. Görüntüler düsüncelerinde dövmelenmeliyken, güçlü yürümek bazen zoru aramaktir. Cevaplar bulunamadi baskalarinin yazisinda yada egitilmis bir aklin sözcükleri hafizalarimizin degerli dünyasinda. Kendimizin hapsedildigini buluruz, ustura gibi keskin pençeler ruhumuzu yirtar. Umutlar potansiyel bir incinis, hiçbir sey gerçek degil midir? Sonsuza dek derinliklerde olurken, bos sözcüklerin dünyasinda, bu saldirilardan kaçis yok. Bos sözcükler..
 
Insanlar arasindaki iletisimin bozulmasini, kopmasini ve iliskileri düzeltmektense sürekli kavgayi tercih eden iletisimden yoksun bir toplumu anlattigi “Lack Of Comprehencion” parçasinda “Etkilemek için ayiplama korkusu, onlar bazi seyleri anlayamazlar.Yalan söyleyen zaaflari örtmek için bir özür, yalanlar. Suçunu ve acini yatistirmak, yasama biçim verilmesinde paylarini almayan insanlar, yok olmayi yaratan, yalanlar. Sizin kendi gözlerinizden önce dogrular, hatalarin bir yansimasi, sonunda inkar edeceksin. Bir yasamin ölümünde senin görevin, anlayis eksikligi, basma kalip sözlerinle basarili olmak. Olusmus akillarinda iletisim kurmak, kendi içlerinde bunalim, kendi bedenleri ve kanlarinda bogulan, yalanlar. Suçlamak kolay, girisimlerde bulunmaktan korkar, yasamin sonunu açiklamak için, yalanlar” diyecekti.

Ona göre ölüm sonrasi yasama bakis açisi nasildi? “Misanthrope” da biraz bahsedecekti : “Bilgi merakli yasamla olusturularak alinir. Ölüm sonrasi yasamdan umut getirilebilir. Yasami verenin altinda, bizim günesimiz. Baska bir türün sinavi tamamlanmistir. Onlardan bir görüs yükseklere yerlestirildi ve gökyüzü nefes aldi.”

Hayata dair sordugumuz bir kaç soruyu kendisi de soracakti “Perennial Quest” eserinde : “Yolculuk merakla baslar ve ruhla gelisir, sorulari hisseder. Yürüdügümüz taslarin üzerinde bir seçim yapariz yönümüzde. Bazen asla bilinemez, bazi zamanlar oldukça çok bilinir. Bizi arkada tutan kötülükler süzülür. Açliginin gerçekliginin ne oldugunu kavramayi üstlenirsin. Yarinlari tasarlayip duran yillarin sorusuna beni katiyor musun? Cevaplar için yillarin sorusunu arastiran, izlenen rüyalar nerede ve zaman bir sinamadir. Bu yazilan sözcüklerin arkasinda basit bir plani paylasiyorum, hissettigimiz yola asiyorum. Üzüntünün nehirlerinden, okyanuslarin derinliklerine kadar, umutlarimla yolculuk ettim onlarda. Simdi, geriye dönüs yok. Niçin sorularimi soruyorum? Bugün nedir? Yarin ne zaman?”

Herkesin delicesine sevdigi “Spirit Crusher” parçasinda da “Görünüste insan, kalpte canavar. Izin verme dogrularini parçalamasina. Suçluluk degil, basit bir görünüsle besler. Ruh Ezicisi. Güçlü kal ve siki bekle. Ruh Ezicisi. Ezen ve öldüren gaddar bir tür, merhamet yok, tadina varilan bir zevk” diyecekti ve bazi kendini bilmez insanlara gerekli cevabi verecekti. Gerçek heavy müzigin daima desteklenmesi, gerçek olan sanatin uygulanmasi için seslenislerde bulunacak, maddiyattansa maneviyatin önemli oldugunu betimleyecekti..

Peki insanlarin iç dünyalarindaki eziyetlerle nasil ilgilenecekti? Human albümündeki “Together As One” parçasinda söyle diyecekti : “Kötü bir yaratilisla tanimlandirilmis, berbat görünümleri alay konusu yapilmis, aci ve sevinç her ikisi de paylastirilmis. Iki akil, iki kalp, tek ruh, zihinsel ayrilik, gizliligin bir illüzyonu. Hep birlikte - Onlar baskalarinin yasamlarini emerler. Herkes gibi - Yasayacaklar ve ölecekler. Yasayan cehennem basladi. Bir kabus gibi görünür, sözlerde kusur bulunur, onlarin baktiklari gibi bakarak normal olan seyler anormal görünür. Bedensel zevklerle baglanir”

Ve de insanoglunun güçlü bir yapida olmasi gerektigini, umutlarinin ölmemesini, hayatta her seyin olabilecegini, güzel zamanlari elde etmenin kolay olmayip içimizdeki mevcut güçle bunu elde edecegimizi ve güzel zamanlarin tadinin çikarilmasindan bahsettigi “The Flesh And The Power It Holds” parçasinda “Ihtiraslar rüzgarla tasinan ateste oldugu gibi yakar. Bir zamanin sonu, bir zamanin baslangicidir. Seni bir yolun yukarisina insa eder ve gözyaslari. Geri dogrulursun, bir zamanin sonunda bir zaman baslar. Dokun, tadina bak, solu, tüket” diyecekti.


Bu parça dahilinde kesinlikle ayri bir parantez açmak istiyorum. Bu parçada özel olarak hissettigim bir sey var. Söz konusu parçanin 4:25’inci dakikasinda Chuck’in muhtesem virtüözlükte, insan ruhunu costurucu, göz yasartacak güzellikte bir solosu var. Bu esnada sadece onun solosu isitilmektedir ve arka planda da bas gitar eslik etmektedir. Baska hiçbir ses de yoktur. Aslinda bu soloyla bize o kadar önemli bir mesaj veriyor ki kaç kisi vermek istedigi mesaji anlamistir? Öncelikle size sunu sormaliyim : Solo öncesi nasildik, solo sonrasi nasil olduk? Bu soloyu dinledikten sonra garip bir ruhsal devinim içine girmiyor muyduk ve içimizde bir seyler uyanmiyor muydu? Peki Chuck bu parçada ne diyordu?


BIR ZAMANIN SONU BIR ZAMANIN BASLANGICIDIR.


Parçada liriksel olarak söyledigi bu müthis sözü, müzikal olarak bize bu soloyla yansitiyor ve hissettiriyordu :

SOLO ÖNCESI (BIR ZAMANIN SONU) – SOLO SONRASI (BIR ZAMANIN BASLANGICI)



Chuck, solosuyla solo sonrasi yeni bir yasamin, güçlü, mücadeleci, sorgulayici ve güzel bir yasamin anlatim ifadesini filozofça salgiliyordu bize. Bilmiyorum kaç kisi bu mesaji gerçek manada anlayabildi ve hissedebildi. Chuck bu denli derin bir mesaj veriyordu bizlere ve bu kadar etkin, vurucu bir anlatim ifadesine dogru kelimeleri nasil kullanabilirim ki! Kesinlikle kelimeler bogazimda dügümleniyor ve Chuck’in neler ifade etmeye çalistiginin gerçek manada bazi kisiler tarafindan bilinememesi beni gerçekten de rahatsiz ediyor. Zaten “Flesh And The Power It Holds” çalismasi yaptigim arastirmalar dahilinde Chuck’in en çok sevdigi parçaymis. Tesadüfe bakin ki benim için de öyle ve bunu ögrenmeden önce bu parçada farkli bir havayi her zaman algiladim.



Yasamin sirlarla dolu oldugunu “A Moment Of Clarity” parçasinda söyle betimleyecekti : “Yasam bir gizem gibidir, bir çok ipucuyla, ama bir kaç cevaplarla. Neye bakabildigimizi kendimize anlatabilmek. Gerçeklikten bizi koruyan mesajlar için.”



Simdi bu liriklerden sonra o kadar yapayligin, igrençligin, anlamsizligin, yozlasmisligin oldugu bir piyasada Heavy Metal olgusunun bu denli isil isil parlayan mükemmel yönüne ön yargili yaklasmak sizce ne kadar dogru? Iste Death Metal olgusunun en harika yönlerinden birini Chuck bize en samimi yönleriyle yansitiyordu ve bunu da Death Metal adi altinda degil metal müzik adiyla yapiyordu. Gerçek müzik adamligi, müzisyenligi budur diyorduk.
 
Sadece bu kadar mi? Tabi ki degil. Nice inciler saçilmisti Chuck’in agzindan. Kendisine yazdigi sözler hakkinda sorulan soruya söyle cevaplar verecekti: “Aslinda lirikler kayitlarin yansimasinin da ötesinde, gerçekligi bütünüyle yansitiyor. Bilindigi gibi gerçeklik, iyi, kötü, dogrulari sorgulamak, güçlü olmak ve engelleri yenmek gibi kavramlar yansitiliyor. Temelde; insanlarin hayatlarinda bazi tirmanislara geçebilecegini, hayatlari için en iyi seylere erismelerini ve kendi rüyalarini gerçeklestirmelerini betimliyor. Ben bir hayalperestim. Benim için müzik bir rüya ve en iyi seylere erismeyi, korumayi düsünürüm. Bu benim amacimdir. Lirikler benim için gerçek bir hayatin gerçeklikleridir, benim için lirikler gerçektir, müzik gibi çok önemlidir, her ikisi kesinlikle birbirine baglidir.”

Kendisine “dahi” mi yoksa müzikal açidan “sapik” mi oldugu soruldugunda “aslinda ilkini tercih ederdim ama bir dahi oldugumu düsünmüyorum.Yaptigimiz seyler inanarak ve hissederek yaptigimiz kisisel seylerdir, bir dahiligi ortaya koymaz ama rahatsiz da etmez. Benim için yasamda her ne olursa olsun inandiklarinizi yapmalisiniz. Neleri yapabilecegime inanirim ve trendlere dikkat etmem, her sey grubumun çevresinde döner ve trend adina diger seyleri umursamam. Benim için esas olan dogru seyleri yapip durmak ve müzigin içine duygulari yerlestirmek. Insanlarin samimi olmasi ve gerçek seyleri korumasi gerektigini düsünüyorum. Bunun, bu müzigin önemli bir parçasi oldugunu düsünüyorum. Kesinlikle...” demistir.

Son albümleri “The Sound Of Perseverance” albümünün kapagindaki “dag motifi” için hayata dair söyle baglanti kuracakti: “Bu pozitif bir dag türüdür. Korkutucu görünebilir ama sadece sorular betimleniyor, daha çok sorular! Bazi seylere ulasmak ve elde etmek için tirmanabilecegimizi, belki bazi zamanlar düsebilecegimizi ama yine de yukariya tirmanabilecegimizi, bazi insanlarin en dipte, bazilarinin ortada, bazilarinin da en yüksekte olabilecegini söylüyorum albümde. Bu yüzden yasamimizda bu baglamda attigimiz adimlar var, eger senin özellikle yapmak istedigin bir hayalin varsa bunu yapmak için yola koyulursun. Kendi açimdan, müzik benim rüyamdir. Insanlar benim hakkimda kötü konusarak beni yikmayi deneyebilir ve ne olursa olsun kendi yoluma engeller koyabilir ama ben yine de bazi seyleri koruyarak yoluma devam edecegim, amaçlarima erismeye çalisacagim. Bu baglamda kapak çok önemlidir. Onlar yasamimda, yapmaya çalistigim görüntümün bir yansimasidir.”

Yillar önce müzige ilk basladigi siradaki Chuck ile simdiki Chuck arasindaki fark soruldugunda “15 yas daha yasliyim. Kesinlikle, çok farkli. 16 yasindan 31 yasina geldiginiz zaman çok farkli bir sekilde düsünürsünüz. Çok toyduk, 16 yasinda çocuklardik. Çok sey ögrendim, umutla bir çok iyi seyi ögrendim, ama ayni zamanda bir çok saçmalik da oldu. Müzikle olmak kendimi iyi hissettirdi ve BENIM IÇIN, MÜZIK BURADA OLMAMIN SEBEBIDIR. BEN MÜZIK YAPMAK VE INSANLARI UMUT VEREREK EGLENDIRMEK IÇIN BURADAYIM. Benim için bir çok mesele önem tasir ve el ele hep beraber giderek bir sahsiyet olarak ve müzikal olarak bir çok büyüme oldu.” demistir.

Heavy müzige neler katmis olabilecegi sorusuna da söyle yanit vermistir : “Katkim varsa nasil bir katkidir bilmiyorum, bunu diger insanlar kararlastirir. Ama umut ediyorum ki metal müzigin ruhunun gücünü korumak, yanlis akimlara gitmemesi yada trendin bir parçasi olmamasi gerektigi gibi katkilarim oldu. Çünkü trendlere egilmenin metal müzigi yaraladigini düsünüyorum. Amerika’da diger kisiler trendin gücünün kurbani olurlarken ben Amerika’daydim ve asla trendin bir parçasi olmak istemedim. Gitar çalan bir herif gibi yada bir fan gibi asla yolumdan ayrilmadim. Gerçek seyleri koruyarak daima ileriye gitmek istedim. BU BENIM TEMEL SORUMLULUGUMDU.”

Genel bakis açilarindan biri de söyle olmustu : “Ben bir hayalperestim ve 15 yildir bu hayalimi gerçeklestirmek için çok zor olan bir endüstride amaçlarimi gerçeklestirmek konusunda hayatimi sürdürüyorum. Tek istedigim müzik yapmak ve Amerika’da kaybolmak üzere olan gerçek Heavy Metal’i yeniden ortaya çikarmak, yüceltmek.”

Bir röportajda kendisine Death Metalin babasi tanimlamasi yapilinca sunlari söylemistir : “Böyle bir seye katilmiyorum ve yapilan seyler Death Metal adina yapilmiyor. Ben sadece bir grupta yer alan bir adamim ve Death, bir metal grubudur. ‘Sizin bir stil olusturdugunuza inaniyoruz’ diyorsaniz, Metal müzik için güzel seyler yaptigimizi umut ediyorum. Ben bir Heavy Metal faniyim, bu müzigin güzel taraflarini göstermek imkani elimde varsa bunu yapmaya çalisirim. Özellikle son zamanlarda Metal müzigi yaralayan yeni yeni seyler çikti, özellikle Amerika’da. Mesela Korn ve Limp Bizkit kesinlikle Metal degildir, gerçek Metal müzigi yaraliyorlar ve bir an önce bu durumu düzeltmeliyiz. Burada yardima ihtiyacimiz var ve umarim son çalismamiz (The Sound Of Perseverance) gerekli yardimi saglayabilir. Avrupa müzik konusunda daha zengin ve Amerika bu açidan kötü durumda. Hammerfall ile beraber tur düzenlemis ve insanlari sok etmistik. Gerçek bir metal turuydu, sahte metal ve hip-hop metal gibi saçmaliklar yoktu. Ortada sadece iki tane gerçek metal grubu vardi ve umarim böyle devam eder” (Aralik 1999 – Rock Hard Magazine / Almanya)

Müzigi çok içten yaptigi, bu konuda inatçi bir çocuk oldugu, bu isten kazanamadigi soruldugunda verdigi cevap söyleydi : “Bu sadece yasadigim hayatin bir yönü ve bunun haricinde hayatim gösterissiz bir sekilde yön aldi. Çok küçük bir apartman dairesine sahibim. Zengin degilim, bir çok genç müzisyen gibi benim için çok avantajsiz olan, bana para kazandirmayacak sözlesmelere imza attim. Aslinda daha fazla paraya sahip olabilirdim ama bu farkli bir çalisma. Ben sikayet etmiyorum, eger sikayet edersem bu kendi hatamdir, iyi bir avukat tutabilirdim bu konuda. Ben durumumdan memnunum, iki tane büyük köpegim var ve onlarin her gün yiyeceklerini karsilayabiliyorum. Eger para kalirsa da kalan parayla gitarima tel takimi alabiliyorum. Daha fazlasini neden isteyim ki?” (Eylül 1998 – Aardschok Magazine / Hollanda)

Ve nihayetinde ölmeden 2 yil önce sagligi hakkinda sorulan soruya söyle bir cevap vermisti ve kapanis lafiyla beyinlerimizi darmadagin etmis, son cümlesiyle uzun uzun içimiz titreyerek düsünmemizi saglamisti: “Simdilerde günlerin bitkin bir sekilde geçtigi gerçek. Aralik ayinda saglik muayenesinden geçmek üzere New York’a gidecegim ve bu muayenede tümörlerin röntgeni çekilecek ve umarim çok küçük çikacaklar. Önceden 6 hafta tedavide kalmistim, 6 hafta boyunca evimdeydim, o zaman fazla yapacak bir sey yoktu. Bayagi bir dinlenmeye ihtiyacim var, ayni zamanda da sakinlesmeye ama ben müzik yapiyorum, bir çok lirik yaziyorum. Su anki konum sevinçten uzak olsa bile, yapacak fazla bir sey yok, UMUDUM VE PARMAKLARIM EN IYISINI YAPMAYA ÇALISACAKTIR.”
 
Evet! Chuck’in umudu ve parmaklari her zaman en iyisini yapmisti, kimse bunun tersini söylemiyordu.

Bunca seslenisten ve yukarida yazdigim seylerden sonra böyle bir insana MÜZIKAL DEHA, FILOZOF ve RUH IYILESTIRICI denmez de ne denir? Onu kelimelerle de anlatamayiz. Heavy Metal dünyasi gerçekten de çok önemli bir sahsiyetini kaybetti. Bir erdem, kisilik, sadelik ve bilgelik timsalini. Müzik dünyasi ölümlü birinin bedenini kaybetti ama geriye efsane olmus bir isim, güçlü bir ruh kaldi. Hayatin asil güzelligi bu degil midir zaten? Hayati uzun yasamak degil, öldükten sonra bir isim birakmak, insanlara güzel seyleri birakip gitmek önemlidir.

Chuck SCHULDINER’i saygiyla aniyoruz. Nice insanlarin da ondan örnek almasi dilegiyle. Sizi de http://www.emptywords.org/ sitesinde “emptywords” basligi altinda Chuck’i anmaya çagiriyorum. Bir cümle de olsa bir seyler yazin ve Türkiye’den giden sevginizi gösterin. Hak edene hak ettigini vermek gerekir.

Chuck’in, annesi Jane Schuldiner ve ailesi ile iliskileri mükemmeldi. Chuck öldükten sonra annesi “emptywords.org” sitesinde bir çok açiklamalarda bulundu, oglunun hastane masraflarini karsilamak için büyük mücadele örnegi sergiledi, oglunun ölmesi sebebiyle ikinci grubu Control Denied’in yarida kalan albümünün çikmasi için de çabalar sarf etmistir. Çünkü Chuck’in en önemli dileklerinden biri de yarida kalan Control Denied’in ikinci albümünün tamamlanmasiydi. Profile bakar misiniz: Bir tarafta Death Metal ve Heavy dünyasinin çok önemli kisiligi, diger tarafta da onu deli gibi seven annesi, ailesi. Mükemmel bir anne – ogul profili. Oglunun yaptigi müzigi yürekten destekleyen bir anne. Gerçekten de harika bir görüntüydü bu.

Annesi Jane Schuldiner’a Chuck sonrasi yasamin nasil oldugu soruldugunda söyle yanitlar vermistir : “Onsuz hayat benim için günlük bir mücadele, savas halini aldi. Chuck’i çok derinden seviyorum ve onunla yaptigimiz bir çok seyi özledim. O çok içten sevgi beslerdi ve bana karsi çok sorumluluk dolu, ilgiliydi. Müzik disinda zamanini sürekli benimle, kardesleri ve akrabalariyla geçiriyordu. Evde hep birlikte yemek yiyorduk, o yemek yapmayi çok sever, barbekü yapardi, evde sinema izler, yürüyüsler yapardik. Yasamimiz sürekli Chuck ile doluydu ve su an yasam benim için çok bos, hepimiz için. Chuck hastaligini bana açikladiginda harap olmustum. Bana sarilmis ve birbirimize uzun uzun sarilarak durmustuk. O asla kendini koy vermedi, hemen mücadeleye basladi. Kiz kardesini çagirdim ve onunla beraber Chuck’a sürekli yardim ettik, her zaman birlikteydik. Chuck’i mücadelesinde güçlendiren etkenler ailesi, yaptigi müzik, hiçbir zaman yalniz birakmayan fanlari oldu. Hastaligiyla mücadele ederken müzik onun için çok önemli bir olguydu ve depresif bir sey dinledigini asla görmedim.”

Müzige nasil basladigi sorusu soruldugunda da annesi söyle cevap vermistir : “Chuck müzikle 9 yasindayken ilgilenmeye basladi. Kardesi Frank, bir kazada öldügü zaman harap oldu ve içine kapandi. Bir gitar alip derslere basladi. Çalmayi çok seviyordu ve çok hizli bir sekilde ögrendi. Kiss grubunu çok seviyordu ve 13 yasindayken onu ilk kez Kiss konserine götürmüstüm. Chuck’in müzigi çok gürültülüydü ve bir seyler yaptigi zaman bana dinletiyordu. Onun çalismalarini sevdim, gitar çalisi konusunda kendisini çok çabuk gelistirmesi de beni sasirtmisti. Ayrica bir çok enstrümani da çalabiliyordu. Çok ilginç bir kisilikti ve benim garajim, müzige aç olan muhtesem genç çocuklarla dolu oluyordu. Ben onun yaptigi müzigi sürekli destekledim. Çünkü Chuck asla problemli bir çocuk olmadi ve onu her yönüyle kabul ettim. Chuck hayvanlari ve yemek yapmayi çok seviyordu. Bana eger müzisyen olamazsa asçi yada veteriner olacagini söylerdi. Ben her zaman grubun isminin DEATH olusunun kardesi Frank’in ölümünden sonra kaynaklandigini düsündüm ve kelimelerin içinde aci dolu anilar yer aliyordu. Bunlara itiraz etmedim.

Chuck’in son aninda ailesi olarak yanindaydik, son sözleri sevgi dolu olmustu ve çok rahat konusmustu. Onun böyle gidisi kalbimde ve ruhumda daha derin kirilganliklar olusturdu ve bunu hala hissedebiliyorum” (Ocak 2003 Rockaxis Magazine / Sili)

Her seyden önce Chuck’i çok önemli yapan unsur suydu : Söyledigi ve yansittigi her seyi kendi hayatinda tatbik etmistir, laf olsun torba dolsun edebiyati yapmamistir. Kaç grup yada insan söyledigini hayatina tatbik etmistir ve samimice yasamistir? Sevgilerle dolu saygimi iletiyorum bir numarali Heavy Metal profilime ve insanlik örnegine...

Bilemiyorum haberiniz var midir? Chuck’in mezarini ziyaret etmek isteyen o kadar çok insan var ki! Ama maalesef Chuck’in mezarini ziyaret etmek imkansiz. Neden mi? Onun mezari yok! Evet yok! Çünkü ister inanin ister inanmayin Chuck’in bedeninden geriye kalan sadece küller ve tozlar. Evet, küller ve tozlar! Bu ne demek mi? Chuck gömülmedi, sadece yakildi ve geriye külleri kaldi. Ailesi de bu külleri defnedecek yeri kararlastiramadi. Anlayacaginiz Chuck toprak altinda yatmiyor, bir mezari yok, külleriyle duruyor ve de www.emptywords.org sitesinde yasiyor. Ne demisti Chuck “Empty Words” parçasinda :

“KÜLLER VE UMUTLAR BIR BAGI PAYLASIR”

Bilmiyorum neler hissettiniz. Onu anlatmak mümkün degil iste ve bizzat lirikleriyle yasadigini herkese kanitlamis olmadi mi? Ne güzel olurdu Chuck bir Anka Kusu olsaydi ve küllerinden dogsaydi! O kesinlikle anlatilamaz. Asla!

Bu yaziyi yazarken o kadar duygulandim ki içim çok garip bir mutlulukla doldu. Hüzün ve mutluluk bir aradaydi. Hem gögsüm kabardi hem de gözlerim islandi, bogazim dügümlendi. Belki kendisi amcamin oglu degil ama arkasindan üzülmem için, gözlerimin islanmasi için amcamin yada babamin oglu olmasi gerekmiyor. Çünkü biliyoruz ki o bir filozof ve erdemler timsaliydi, bu tür kisiliklere ihtiyacimiz vardi.

Beyninde tümör bulundugunu ögrendigi sirada o an neler hissettigi ve neler oldugu konusunda kapanisi da Chuck’in agzindan dinleyerek yapalim : “Bir hayal gibiydi. En baslarda boynumda bir agri vardi, asla kötü bir sey olacagini düsünmemistim ve masaj, akupunktur yaptirdim ama bir faydasini göremedim. Gün geldi beyin tümörüne sahip oldugumu ögrendim. En basta çok agir bir haberdi ve büyük bir soktu. Ailem ve herkes yanimda oldu, sürekli ilgi gösterdiler ve cesaret verdiler. Ama bu soku atlatmamda müzik yardimima kostu. Sunu söyleyebilirim ki ne zaman tekrar lirikleri yazmaya basladim, büyük bir terapi oldu bu benim için. Ben müzigi her seyiyle seviyorum. Sen besteleri yapmaya basladiginda baska bir dünyaya gidersin ve o an geçen zamani unutursun. Farkina varmadan oturursun ve saatlerce çalarsin. Insanlarin müzik dinledigi zaman farkli boyutlara uçtugunu görmek harika degil mi?” (Aralik 1999 – Rock Hard Magazine / Almanya)

Elveda etmek yok Chuck... Sana veda etmiyoruz, çünkü daima yasayacaksin. 2001 yilinda Los Angeles konseri sonunda söyledigin su lafi aklimizdan asla çikarmayacagiz ve bunu her zaman koruyacagiz : “KEEP THE METAL FAITH ALIVE!”
 
hojam cosmussun yine gercekten saygıyı hakeden ender adamlardan chuck gercekten suan tuylerim diken diken oldu yaaa helal sana tekrar hatırlkattın bana
 
Chuck Schuldiner olmazsa olmazım.Nur içinde yatsın...
 
Efsaneler asla ölmez.Eline sağlık döküman için.
 
Asıl adı Charles Schuldiner olan bu şahısın bendeki yeri başkadır. benim için tam bir üstatdır. Bazılarına göre ölünce meshur oldugunu söleyenler var ama aslında öyle deil. O death metal'in babasıdır!!! Bu adamı kelimelerle anlatmak zor olsa gerek hakkında ne yazacagı su anda kafamda tasarlayamıyorum!!!
 
arch enemy,in flames ve disgorged gibi gruplar zamanında internet sitelerin de bu muziğin yaratıcısı olan chuck a saygılarını bıldırmıslerdı yanlıs hatırlamıosam
 
Teşekkürlerimizi sunuyoruz kendisine =)
 
Geri
Üst