cevremizdeki tarihiyapilar büyük eserler kimler tarafindan nezaman yapildi=3

akinci20

New member
saymakla bitiremeyiz ama en azindan bazilarini cok yakindan biliyoruz








=================================================================
KABE-İ ŞERİF
.
Müslümanların kıblesidir. Mekke şehrinde Harem-i Şerif Camii'nin ortasında bulunur. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Hz. İbrahim tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. İslamiyetten önce de Araplar tarafından kutsal sayılan Kabe'de birçok put bulunmaktaydı. Mekke'nin fethinden sonra Kabe putlardan temizlenmiş ve onarılmıştır (630).

Kabe'nin duvarları siyah taşlardan yapılmıştır. 25 cm yükseklikte ve 30 cm kadar çıkıntılı bir mermer kaide üzerinde bulunmaktadır. Bu duvarlar yere kadar inen ve yer hizasında kaideye bakır halkalarla bağlanan siyah bir örtü ile örtülüdür. Tek parça olup her yıl yenilenen örtünün yalnız kapı ve damdaki oluğun hizasına gelen kısmı kesiktir. Örtü ipekli bir kumaştan dokunmuş olup, üzerine kelime-i şehadet işlenmiş, dama yakın kısmında çevresine altın işlemeli bir şerit geçirilmiş; kemer biçiminde olan bu şeride de Kur'an ayetleri işlenmiştir. Kabe'nin kuzey-batı duvarında yerden 2 m. kadar yükseklikte, yer yer yaldızlı, gümüş kaplı bir kapı bulunmaktadır. Kapıya özel olarak yapılmış tekerlekli bir merdivenle çıkılmakta ve kapı öyle açılmaktadır. Kabe'nin içinde tavana çıkmak için bir merdiven ve üç ağaç sütun bulunmaktadır. İç duvarlar ve yerler mermer kaplıdır. Tavanda altın ve gümüş kandiller asılıdır. Kapıya yakın bir yerde Hacer-i esved yerleştirilmiş ve gümüş bir çemberle çevrilmiştir. Hacer-i esved'in tam karşısında Zemzem kuyusunun bulunduğu bina vardır. Kabe'nin çevresindeki tavaf yeri mermer döşelidir.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından tavanı onarılan Kabe, beşinci onarımını I. Ahmed döneminde görmüş, IV. Murad döneminde çıkan sel baskını sonucunda üç cephesi yıkılmış ve yine aynı padişah tarafından onarılmıştır.

=================================================================


KAPALIÇARŞI
.
Kapalıçarşı, Nuri Osmaniye ve Beyazid Camileri ile Mahmutpaşa Çarşısı arasında, üzeri dam ve kubbelerle örtülü çeşitli dükkanların bulunduğu sokaklardan meydana gelen büyük çarşıdır. Şekil yönünden pek düzenli olmasa da 30.700 metrekarelik bir alanı kaplar. Üzeri kurşun kaplı ve pencereli yüzlerce kubbesi vardır. Kapalıçarşı'nın ilk çekirdeği, bugün Eski Bedesten adı verilen Bizans çağından kalma bir yapıdır. Bugünkü Kapalıçarşı değerli eşya ve mücevher alıp satılan bölümleri ile Fatih Sultan Mehmed tarafından, asıl büyük çarşı ise, Kanuni Sultan Süleyman çağında ahşap olarak yapıldı. Çeşitli deprem ve yangınlardan sonra birçok kez onarım gören Kapalıçarşı'da 2 lokanta, 4399 dükkan, 2195 oda, 497 dolap, 12 hazine, bir camii, 10 mescid, bir hamam, 19 çeşme, 8 kuyu, 24 han, 1 mektep ve 1 türbe vardı. Kapalıçarşı'daki sokaklara verilen isimler dükkanlarda satılan mallara göre konulmuştu. İstanbul ticaret hayatının önemli bir merkezi olan Kapalıçarşı'da, Fatih çağında yaptırılan bedesten de yer almaktaydı.

=================================================================


KÜÇÜKSU KASRI
.
Göksu Kasrı olarak da bilinir. İstanbul'da Küçüksu'da, Göksu Deresi'nin Boğaz'a döküldüğü noktanın hemen yakınında, deniz kıyısındaki kasır. Sultan Abdülmecid tarafından Nkogos Balyan'a yaptırılmış, 1856'da tamamlanmıştır.

Uzun kenarı deniz paralel, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Yerden 3m kadar yüksekteki bir alt bölüme oturan iki kattan oluşur. Deniz cephesi üç düşey parçaya ayrılmıştır.; bunlardan ortadaki düz, yanlardaki dışbükeydir. Orta bölümde bulunan bulunan kapıya, at nalı biçimli, iki kollu görkemli bir mermer merdivenle ulaşılır. At nalının iki kolu arasında fıskiyeli mermer bir havuz yer alır. Giriş bölümü dört sütunun taşıdığı kemerli bir sahanlığın gerisine doğru çekilmiştir. Zemin katta boydan boya ikişer balkon vardır. Üst kattaki konsollara taşıtılmış, zemin kattaki ayaklara oturtulmuştur. Yapının bütün cepheleri, en tepede konsollar üstünde ileri taşan ve çatıyı gizleyen bir parapet duvarıyla sona erer.

.
=================================================================


LEFKOŞE SELİMİYE CAMİİ
.
1209'da yapımında başlanan katedral, çeşitli istilacıların yağmalarına uğrmaış ve 1571'de Kıbrıs'ın en büyük camisine dönüştürülmüştür. Caminin adı, Kıbrıs'ın fethi sırasında padişah olan II. Selim'in anısına 1954'te Selimiye olarak değiştirilmiştir

=================================================================


MESCİD-İ AKSA
.
Kudüs'te Süleyman mabedinin bulunduğu yere kurulan cami. Mescid-i Aksa, Arapça'da "en uzak cami" anlamına gelmektedir. Hicret'in ikinci yılından sonra Kabe'nin kıble olarak kabul edilmesiyle, tüm Müslümanlar namazlarını Mescid-i Aksa yerine Kabe'ye dönerek kılmaya başlamışlardır.

Şimdilerde Mescid-i Aksa, eski Süleyman mabedinin güneyindeki camiye denilmektedir. Cami Haçlı Seferleri'nin başlamasıyla Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında birkaç kez el değiştirdikten sonra 1967 yılında İsrail'in işgaline girmiştir.

=================================================================


MESCİD-İ HARAM
.
Mekke'de, iç avlusunda başta Kabe olmak üzere Zemzem Kuyusu ve Makam-ı İbrahim gibi İslamın en kutsal yerlerinin yer aldığı cami. Cami, Hz. Muhammed zamanında Mekke'de yaptırılmış olup, zamanla cemaate dar gelmesi üzerine Hz. Ömer'in çevredeki yapıları yıktırmasıyla geniş bir alana kavuşmuştur. Zaman içerisinde pek çok ek yapılan cami bugünkü biçimini, 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim'in yaptırmış olduğu bölümlerle almıştır. Mescid-i Haram dünyadaki yedi minareli tek cami olduğu gibi, mihrabı bulunmayan tek cami özelliğini taşımaktadır.

Yapı 7,5m yüksekliğinde bir duvarla çevrili 110mx162m boyutlarında dikdörtgen bir alanı kaplar. Bu duvarın iç yüzünü çepeçevre dolanan revaklar, orta yerde çok büyük bir avlu oluşturur. Kabe gibi Mescid-i Haram'da, köşegenleri dört ana yöne gelecek biçimde düzenlenmiştir. kuzeydoğu cephesinde beş, kuzeybatı cephesinde sekiz, güneybatı cephesinde dört ve güneydoğu cephesinde yedi tane kapısı vardır.

=================================================================


NUR-İ OSMANİYE CAMİİ
.
1748 yılında I. Mahmud zamanında yapımına başlanan ve II. Osman zamanında (1755) yapımı tamamlanan, Mustafa Ağa tarafından İstanbul'daki Nur-i Osmaniye semtine yapılan camii.

Su kaynağının üzerine yapıldığından dolayı tabanı kemerlerle desteklenmiştir. Bir dış avlusu, bir de iç avlusu vardır. İç avlunun, ikisi yanlarda, biri ortada olmak üzere üç kapısı vardır. İç avlu, biri ortada, dördü yanlarda olmak üzere dokuz kubbeyle örtülmüştür.

Şerefelerin altı, yatay şeritler şeklindedir. Minare külahları taştandır. Üst üste beş sıraya dizilmiş 174 adet penceresi vardır. Bu pencerelerin kemerleri daire kavisli ve dilimlidir. Kubbede, dördü sağır olmak üzere 32 pencere vardır. Mihrabın sağında ve solunda mermerden bir mimber vardır. Sahnın iç duvarları iki sıra halinde kalın ve çıkıntılı kornişlerle üçe ayrılır. Mermere oyulmuş olan Fatiha Suresi, mihrabın sağından başlayarak bütün sahnı dolaşır

=================================================================


RUMELİ HİSARI
.
İstanbul'un Avrupa yakasında aynı adlı semtte bulunan, Bopazkesen Hisarı olarak bilinen kale.

Boğazın en dar noktasında ve Anadolu Hisarı'nın tam karşısındadır. 1452 yılında II. Mehmet tarafından İstanbul'un fethini kolaylaştırmak, Boğaz'dan gelecek yardımı kesmek için yapılmış ve inşaatı sadece 4 ay sürmüştür. Planı kabaca dörtgen biçiminde, uzunluğu yaklaşık 250 m, eni ise 50-125 m arasında değişmektedir. Uzun kenarı itibariyle kıyıya paralel olarak uzanır.

Dörtgenin kuzey ucunda Sarıca Paşa Kulesi, güney ucunda ise Zaganos Paşa Kulesi yer almaktadır. Herbiri yapımı yönetmiş olan Paşa'nın adını almış üç kule vardır. Ortada ise Halil Paşa Kulesi vardır. Kalenin beden duvarları üstünde seğirdim yolu yer almaktadır. Bir savunma önlemi olarak seğirdim yolu hisarı çepeçevre olacak şekilde yapılmıştır; bütün burçlarda kesintiye uğramaktadır. Böylelikle, düşman beden duvarını bir aşıp seğirdim yoluna ulaşırsa, her iki yöndende ilerleyebilmek için de karşısına çıkan burcun içinden geçmek zorundaydı.

Rumeli Hisarı, Osmanlıların eline geçtikten sonra önemini yitirdi. Zamanla içine ahşap evler yapılmış, böylelikle konut bölgesi haline gelmiştir. 1918'de bir ölçüde onarılmıştır. 1953'te ise, içindeki bütün evler yıkılarak büyük bir onarımdan geçmiştir. Bahçesi park olarak düzenlenmiş, yalnız minaresi kalan ortadaki camiinin yeri, arazinin eğiminden yararlanılarak açık hava tiyatrosuna çevrilmiştir. Günümüzde de Rumeli Hisarları konseri ismiyle burada her yaz etkinlikler düzenlenmektedir.

=================================================================


SADABAD KÖŞKÜ
.
Sadabad (Farsça'da "Yüz Bayındır Yer"), İstanbul'da Kağıthane Deresinin Haliç'e doğru uzandığı düzlük eğlence yerine Lale Devri'nde verilen ad.

Kağıthane Deresi kıyıları, Lale devrinden öncede insanların özellikle Hıdrellez'de en çok gittikleri yerlerden biriydi. Haliç'ten kayıklarla, karadan da arabalarla ulaşılan bu sulak yerde padişaha ve devlet adamlarına ait dinlenme ve av köşkleri vardı. Her yıl Hıdrellez eğlenceleri burada yapılırdı. 17. yüzyılda İstanbul'da yaşanan ekonomik ve sosyal bunalımın sonucunda Kağıthane ve Haliç bu özelliklerini büyük ölçüde yitirmiştir.

Padişah III. Ahmed ve Sadrazam Nevşehirli Damad İbrahim paşa, İstanbul'un imar çalışmalarında buraya öncelik tanıdılar. Alibeyköy'de Sadabad Kasrı adıyla küçük bir saray, yanına da Camii ve hamam yapıldı. Mermer sütunlar üstüne oturtulan iki katlı köşkün üst katında toplu eğlenceler için geniş bir davanhane ve sofalar vardı. Paris'te ki Fontaineblau Sarayı'ndan esinlenerek yapılmıştır. Çevre düzenlemerinde de Paris'ten esinlenilmiştir. Kağıthane Deresi'nin yatağı değiştirildi ve iki yanına mermer rıhtımlar yapıldı. Vezirler, zenginler ve seçkin kişiler park alanında birer saray yapmaya özendirildi. Böylece bu alanda birçok saray yaptırıldı.

=================================================================


SAKIZ KALESİ
.
Ege Denizi'nin doğusunda bulunan Yunan adası. Ada Türkiye'nin Çeşme yarımadasından Sakız boğazıyla ayrılır. Ada, ismini eskiden beri aranan ve Sakız ağacının gövdesinden çıkartılan sakız maddesinden almıştır.

Bizanslılar döneminde Anadolu'nun batı kıyısına yerleşen Türklerin akınına uğrayan ada daha sonraları Türklerin, Korsanların ve Cenevizlilerin eline geçmiştir. Kanuni zamanında Piyale Paşa tarafından 1566'da zaptedilmiş, 1694'te ise Venediklilerin eline geçmiştir. 1695 yılında Türklerin eline geçen ada, 1912'de Yunanlıların eline geçmiştir

=================================================================
SARAY-I CEDİDE-İ AMİRE
.
Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan Topkapı sarayı.
.
=================================================================


SULTANAHMED CAMİİ
.
İstanbul'da bugünkü Sultanahmet semtinde Sultan I. Ahmed tarafından yaptırılan cami; medrese, darülkurra, sıbyan mektebi, türbe, arasta, dükkanlar, hamam, darüşşifa, imaret ve üç sebilden oluşmaktadır. 1609-1620 yılları arasında Mimar Sedefkar Mehmed Ağa tarafından yapılmıştır.

Duvarlarla çevrili bir dış avlunun içinde yer alan cami, her ikiside kareye yakın planlı bir ibadet mekanı ile bir şadırvan avlusundan oluşur. İbadet mekanını örten yirmiki metre çapındaki ortak kubbe dört yandan yarım kubblerle çevrilmiş, boş kalan dört köşeye de birer küçük kubbe getirilerek tam bir merkezi plan şeması oluşturulmuştur. Büyük kubbeyi tyaşıyan kemerlerin oluşturduğu daire kesitli dört filayağı dilimli yapılarak kalınlık etkisinin azaltılmasına çalışılmıştır. Kubbeye geçiş büyük pandantiflerle sağlanmıştır. Caminin duvarları, ikinci pencere sırasına kadar mavi rengin egemen olduğu çinilerle kaplıdır. Duvarların ve filayaklarının yarıdan yukarısı, kemelerin, pandantiflerin, yarım kubbelerin ve büyük kubbenin içi gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile bezenmiştir. Bu yüzden cami, özellikle Avrupalılar arasında Mavi Camii olarak bilinir.

Dört yanı revaklı şadırvan avlusunun dış avluya bakan iki yan duvarıyla, caminin iki katlı revaklarla zenginleştirilmiş yan duvarlarının üstünde, zemin hizasında abdest muslukları sıralanmıştır. İkisi iç avlunun dış köşelerinde, dördü de cami kütlesinin köşelerinde yer alan minarelerin ilk ikisi ikişer öbürleri üçer şerefelidir.

Dış avluda, caminin güneydoğu köşesinde yer alan ve bir rampa ile çıkılan Hünkar Kasrı bu uygulamanın ilk örneğidir. burası bugün Halı Müzesi olarak kullanılmaktadır. Caminin bodrumunda da Kilim ve Düz Yaygılar Müzesi açılmıştır.

Sultan I. Ahmed ile oğullarının ve annesinin türbesi burada bulunmaktadır.

=================================================================


YEDİKULE ZİNDANLARI
.
İstanbul'u güneybatı'dan çevreleyen kara surları ve kuleler topluluğudur. Yedikule Hisarı, ya da Yedikule Zindanları da denilmektedir. I. Theodosius tarafından bir zafer takı yaptırılmış, 412 yılında bu tak, şehrin giriş kapısı olmuş, II. Theodosius tarafından kapının sağ ve sol taraflarına birer kule ekletilerek kara surlarına bağlanmıştır. Şehrin en büyük caddesine açılan bu kapıdan genelde zaferden dönen imparatorlar geçerlerdi. Kapının kemer ve cephesi altın yaldızlarla süsülüdür bu nedenle "Yaldızlı Kapı" denilmektedir. IV. Kantakuzenos tarafından kulelerin yanlarına birer kule daha eklettirildi. XV. yüzyılda orta geçidin yüksekliği 8m'den 4m'ye indirilmiş ve bu geçit kapatılmıştır. Fatih, İstanbul'un fethinden sonra 1470'de farklı yüksekliklerde üç kule yaptırmış,öteki kulelere ve surlara bağlatmıştır. Kulelerin sayısı yediye çıkmış ve hisar görünümü almıştır.

Kulelerden biri Bizanslılar döneminde tutuklular ve idam mahkumları için kullanılırdı. Burada işkence aletleri, hücreler ve kuyular bulunmaktadır.

Osmanlılar'da da mahkumlar, savaşta ele geçirilen elçiler için hapishane olarak kullanılmıştır. Ana kapının solunda bulunan mermer kulenin içinde "Kanlıkuyu" adı verilen derin bir kuyu bulunmaktadır. Mahkumlar bu kuyunun kenarında idam edilir ve başları kuyunun içine atılırdı. Kuyunun dibinde Marmara Denizi'ne açılan bir tünel bulunmaktadır. Kuyuya atılan başlar deniz sularının kuyunun dibine vurmasıyla denize sürüklenirdi. Bu kulenin orta karında biri küçük ve penceresiz, diğeri büyük iki oda vardı. Burada birçok siyasi tutuklu hapseldilmiş, Sultan II. Osman'da Yedikule'de öldürülmüştür. Bugün müze olarak kullanılmaktadır.

.
=================================================================


DEVAM
 

HTML

Üst