Casusların gazetesi-Rıza Zelyut
Geçen yıl kasım ayında Taraf Gazetesi yayım hayatına başlamadan önce yazmıştım: Bu gazete asker düşmanlığı yapacak, hükümeti övecek; çünkü Amerika’dan beslenen Fethullahçı kadro tarafından çıkarılacak…
Dediklerim aynen çıkıyor. Ahmet Altan isimli dönek, ‘gizli odak’lardan gizlice bilgiler alıyor; bunu da Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) kötü göstermek için kullanıyor. Fethullahçıların kontrolüne verilen polise tek söz etmeyen Tarafçılar; orduyu bir numaralı düşman halinde görüyor.
Daha tehlikelisi ise; bunlar habercilik görüntüsü altında casusluk yapıyorlar. Hem de Amerikan casusluğu…
Geçen gün bu gazetede yer alan bir haber gösterdi ki ancak askeri teknolojilerle alınabilecek en gizli bilgiler, bunlara özel olarak iletiliyor. Yani ancak ABD’nin özel birimlerinin elinde olacak bilgiler bunlara veriliyor. Konuyu biliyorsunuz: Kuzey Irak’ta ABD uyduları ile veya insansız uçaklarıyla elde edilen gizli video görüntüleri; sadece Taraf’ta yayımlandı. Onlar bu bantları Türk ordusunu küçük düşürmek, hırpalamak; komuta kademesi hakkında kuşku yaratmak için kullandılar. Aynı günün akşamı Fethullahçı Samanyolu T V de bunu uzun uzun haber yaptı, görüntüleri verdi ve vatandaşı asker aleyhine tahrik edecek elektronik mektup uygulaması başlattı.
Yani karşımızda bir gazete değil; ‘5. kol’ örgütü bulunuyor.
Taraf’taki durum; kendini gericilere satmış Ahmet Altan’ın haberciliği olmaktan çıkmıştır. Taraf Gazetesi; Amerikan casusu bir örgütün yayın organı haline gelmiştir.
Kanıt ortadadır: Çok özel askeri bilgiler; Taraf’a servis yapılıyor. ABD’nin kontrolündeki bu askeri bilgileri almak için ABD gizli örgütleriyle bağlantı içinde olmak gerekir. Bu da casusluk diye tanımlanan iştir. Daha teknik tanımlama yapacak olursak; ABD tarafından derlenen bu bilgiler Türk ordusunun karşı örtülü savaş yürütmek için kullanılıyor. Dün; Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ sert konuştu ise bu Tarafçıların casusluk faaliyeti içinde olduklarını görmesindendir.
Vatandaşa diyeceğim şudur: O haberden çok; o haberin nasıl olup da bu gazeteye sızdırıldığını düşünürseniz; vatana ihanet eden bir çetenin iş başında olduğunu anlarsınız.
TV’DE ‘KÜRT SORUNU’
Türkiye’nin kanayan yarası olan Güneydoğu sorunu televizyonlarda tartışılırken, gerçeklerin üzeri örtülüyor.
Özetle söylersek; sorunun geçmişinde, Doğu bölgemizde bulunan Kürt beylerine Yavuz Sultan Selim’in ‘derebeylik’ yetkisi vermesi bulunuyor. İran’da kurulan Alevi Türkmen devleti Safevilerle savaşmak için (1514) Osmanlı Sultanı Selim; Kürt güçlerini yanına çekmek istedi. Bunun için Kürt okumuşlarından Bitlisli İdris aracılık etti. Sonunda 33 kadar yerleşim, başında bulunan beylere tahsis edildi. Böylece Osmanlı toprak sisteminin (miri rejim/devlet tekelinde toprak sistemi) yerine feodalizmi yaratan bir yapı kuruldu. Bu yapı; giderek pekiştirildi. 19. Yüzyılın sonlarına doğru Kürt aşiret reislerine Hamidiye Alayları kurdurtularak onların despotizmi daha da pekiştirildi. Aşiret yapısının fikri ve ideolojik altyapısını ise şeyhlerin egemen olduğu bir kültür dünyası oluşturdu. Bu yapı; halkın serf (köle) konumunda kalmasını sağlayan özellik gösteriyordu.
Cumhuriyet rejimi, Şeyh Sait isyanından (1925) sonra bu durumu algıladı ve değiştirmek için toprak reformu çıkarmaya çalıştı ise de başarılı olamadı. (Pazar günü Akşam Gazetesi’nin ekinde bu konuyu daha ayrıntılı olarak irdeleyeceğiz.) Bilinmelidir ki Kürt sorunu diye dile getirilen sorunun temelinde feodal toprak düzeni, bu düzene dayalı üretim ilişkileri ve bunun üstündeki ağa-şeyh otoritesi bulunuyor. PKK’nın ve bizim uzmanların çözüm önerileri sadece üstyapısaldır. Dikkat ediniz; PKK’lılar da Meclis’te Kürtleri temsil iddiasında olan DTP’liler de ağızlarına hiç ağalık-şeyhlik düzenini almıyorlar.
Televizyonlarda bu tür tartışmaları yönlendirenler de (Ahmet Hakan, Can Dündar vb…) konuya üstyapı ilişkileri açısından bakıyorlar. Sorunu kültürel hak gibi göstermenin çözümsüzlük olduğunu görmeden tartışmayı verimli kılmak mümkün olmayacaktır.
http://www.ilk-kursun.com/2008/10/16/casuslarin-gazetesi-riza-zelyut/
Geçen yıl kasım ayında Taraf Gazetesi yayım hayatına başlamadan önce yazmıştım: Bu gazete asker düşmanlığı yapacak, hükümeti övecek; çünkü Amerika’dan beslenen Fethullahçı kadro tarafından çıkarılacak…
Dediklerim aynen çıkıyor. Ahmet Altan isimli dönek, ‘gizli odak’lardan gizlice bilgiler alıyor; bunu da Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) kötü göstermek için kullanıyor. Fethullahçıların kontrolüne verilen polise tek söz etmeyen Tarafçılar; orduyu bir numaralı düşman halinde görüyor.
Daha tehlikelisi ise; bunlar habercilik görüntüsü altında casusluk yapıyorlar. Hem de Amerikan casusluğu…
Geçen gün bu gazetede yer alan bir haber gösterdi ki ancak askeri teknolojilerle alınabilecek en gizli bilgiler, bunlara özel olarak iletiliyor. Yani ancak ABD’nin özel birimlerinin elinde olacak bilgiler bunlara veriliyor. Konuyu biliyorsunuz: Kuzey Irak’ta ABD uyduları ile veya insansız uçaklarıyla elde edilen gizli video görüntüleri; sadece Taraf’ta yayımlandı. Onlar bu bantları Türk ordusunu küçük düşürmek, hırpalamak; komuta kademesi hakkında kuşku yaratmak için kullandılar. Aynı günün akşamı Fethullahçı Samanyolu T V de bunu uzun uzun haber yaptı, görüntüleri verdi ve vatandaşı asker aleyhine tahrik edecek elektronik mektup uygulaması başlattı.
Yani karşımızda bir gazete değil; ‘5. kol’ örgütü bulunuyor.
Taraf’taki durum; kendini gericilere satmış Ahmet Altan’ın haberciliği olmaktan çıkmıştır. Taraf Gazetesi; Amerikan casusu bir örgütün yayın organı haline gelmiştir.
Kanıt ortadadır: Çok özel askeri bilgiler; Taraf’a servis yapılıyor. ABD’nin kontrolündeki bu askeri bilgileri almak için ABD gizli örgütleriyle bağlantı içinde olmak gerekir. Bu da casusluk diye tanımlanan iştir. Daha teknik tanımlama yapacak olursak; ABD tarafından derlenen bu bilgiler Türk ordusunun karşı örtülü savaş yürütmek için kullanılıyor. Dün; Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ sert konuştu ise bu Tarafçıların casusluk faaliyeti içinde olduklarını görmesindendir.
Vatandaşa diyeceğim şudur: O haberden çok; o haberin nasıl olup da bu gazeteye sızdırıldığını düşünürseniz; vatana ihanet eden bir çetenin iş başında olduğunu anlarsınız.
TV’DE ‘KÜRT SORUNU’
Türkiye’nin kanayan yarası olan Güneydoğu sorunu televizyonlarda tartışılırken, gerçeklerin üzeri örtülüyor.
Özetle söylersek; sorunun geçmişinde, Doğu bölgemizde bulunan Kürt beylerine Yavuz Sultan Selim’in ‘derebeylik’ yetkisi vermesi bulunuyor. İran’da kurulan Alevi Türkmen devleti Safevilerle savaşmak için (1514) Osmanlı Sultanı Selim; Kürt güçlerini yanına çekmek istedi. Bunun için Kürt okumuşlarından Bitlisli İdris aracılık etti. Sonunda 33 kadar yerleşim, başında bulunan beylere tahsis edildi. Böylece Osmanlı toprak sisteminin (miri rejim/devlet tekelinde toprak sistemi) yerine feodalizmi yaratan bir yapı kuruldu. Bu yapı; giderek pekiştirildi. 19. Yüzyılın sonlarına doğru Kürt aşiret reislerine Hamidiye Alayları kurdurtularak onların despotizmi daha da pekiştirildi. Aşiret yapısının fikri ve ideolojik altyapısını ise şeyhlerin egemen olduğu bir kültür dünyası oluşturdu. Bu yapı; halkın serf (köle) konumunda kalmasını sağlayan özellik gösteriyordu.
Cumhuriyet rejimi, Şeyh Sait isyanından (1925) sonra bu durumu algıladı ve değiştirmek için toprak reformu çıkarmaya çalıştı ise de başarılı olamadı. (Pazar günü Akşam Gazetesi’nin ekinde bu konuyu daha ayrıntılı olarak irdeleyeceğiz.) Bilinmelidir ki Kürt sorunu diye dile getirilen sorunun temelinde feodal toprak düzeni, bu düzene dayalı üretim ilişkileri ve bunun üstündeki ağa-şeyh otoritesi bulunuyor. PKK’nın ve bizim uzmanların çözüm önerileri sadece üstyapısaldır. Dikkat ediniz; PKK’lılar da Meclis’te Kürtleri temsil iddiasında olan DTP’liler de ağızlarına hiç ağalık-şeyhlik düzenini almıyorlar.
Televizyonlarda bu tür tartışmaları yönlendirenler de (Ahmet Hakan, Can Dündar vb…) konuya üstyapı ilişkileri açısından bakıyorlar. Sorunu kültürel hak gibi göstermenin çözümsüzlük olduğunu görmeden tartışmayı verimli kılmak mümkün olmayacaktır.
http://www.ilk-kursun.com/2008/10/16/casuslarin-gazetesi-riza-zelyut/
