*röportaj yazısıdır*
15 yıl beklediğimize değdi ve Cartel, "Bugünkü Neşen Cartel"den" albümü ile geri döndü.
Müzik dünyası değişmiş kırmızı renkli Cartel kaseti yerini CD ve mp3"e bırakmıştı. Grup üyelerinin de yaşı ilerledi kargo pantolonları, karizmatik takım elbiseleri ile yer değiştirdi. 90"lı yıllarda milliyetçi olarak tanımlandığını vurgulayan grup şimdilerde ise liberal tavırları ve hayata dair derin sözleri ile dikkat çekiyor. İşte karşınızda 90"ların deyimiyle “Cehennemden Çıkan Çılgın Türkler”...
-90’larda Türkiye rap müziğini sizden tanıdı. 15 yıl aradan sonra neden bilindik bir Tarkan coverı ile geri dönüş yaptınız?
Alper Ağa: Planlanmış bir şey yoktu. 2 yıl önce albüme başladık. 12 eser kaydettik. Bizi temsil eden en önemli şarkılardan biri olduğunu düşünüyoruz. Agresif bir şarkı. Sosyal medyaya göz attık. "15 yıl böyle bir albüm için mi bekledik” gibi yorumlar yapmışlar. İnsanlar o zamanki patlama ile kıyaslamasın.
Onu asla tekrar ettiremeyiz. Biraz müziğe yoğunlaşsınlar ve anlamaya çalışsınlar. 2011 yılında yer yerinden sallayacak bir albüm dinlemeniz mümkün değil. Hayal kırıklığına lütfen uğramayın. 1995’den çok daha güzel bir albüm olduğunu düşünüyoruz.
-90’lar ile kıyaslanmak sizi yıpratacak mı, böyle tepkiler bekliyor muydunuz?
Alper Ağa: Bir nevi hayal kırıklığına uğrayacağımızı biliyordum. 95 yılında çıktığımızda o kadar büyük bir sükse yarattı ki... Her yerdeydi, gündeme düştü ve halkın yüzde 90"ı bizi tanıdı. Bir daha öyle bir çıkış yakalamak çok zor.
Bu albümü nasıl tanımlıyorsunuz?
Erci E: Kültürler arası geçiş söz konusu. Zaten iki arkadaşımız Türk değil. Bu albümde müziğe daha rahat baktık. Eskiden rap’e takılmıştık. Kesinlikle Almanya’dan geldiğimizin hissi anlaşılıyor. Sadece aksanımızdan değil... Mesela Balkan ve Latin tarzı da var. Tek bir rengi yok, bu da bizi heyecanlandırıyor.
Alper Ağa: Türkiye’den çıkan bir grubun böyle bir albüm yapacağına inanmıyorum. Bunun için hayat tecrübesi gerekiyor.
Türkiye’deki pop piyasası ortada. Kendi yağları içerisinde kavruluyorlar. Türkiye’de marjinal olan isimler iyi işler yaratıyor. Bu albüm bizim gelişmemizi de yansıtıyor. 1995 yılında rap fanatiğiydik. Yaş ilerledikçe daha farklı müzikler ile besleniyorsunuz.
Ole Peter: En önemli özelliği ise Cartel’in ruhunu vermesi. Salsa geçmişimiz de bu albümün içinde var. Bütün şarkıları tüm dillerde beraber söyledik. Bir çeşni oluşturduk. Grubun içerisinde var olan her şeyi birleştirdik. 10 yıl önceki gibi daha tek düze ve sıkıcı olmak varken şimdi daha gelişmiş durumdayız.
M. Ali: Bu albümün en büyük farkı her şarkıyı beraber söylüyoruz. 95’de sadece bir şarkıyı beraber söylüyorduk.
Milliyetçi damarımıza basıyorlardı
Cehennemden çıkan çılgın Türk’tünüz, şimdi durum nedir?
Alper Ağa: "Cehennemden çıkan dünya vatandaşı" olduk. 90’lar Almanya’da yaşayan Türkler için acı dolu anlarla doluydu. Delikanlı zamanımızdı ve olaylar bizi ateşledi. Milliyetçi damarımıza bastılar. Şimdi yaş ilerledi liberalleştik.
O da müziğimize yansımıyor.
Erci E: Almanya da çok değişti. "Burada misafir miyiz?" sorusuna cevap verildi. Oraya ait olmaya başladık. Her dizide kesin bir Türk oluyor. Cem Özdemir Yeşiller Genel Başkanı oldu. İki senede bir Türk, güzellik yarışmalarını kazanıyor. Mesut Özil çok önemli bir figür. Almanların milli takımları kutsaldır. Onun içinde Türk olması gurur verici. Ama artık müzik bizim için önemli.
Peki, Fatih Akın filmlerinde neden müziklerinizi kullanmadı?
Alper Ağa: Fatih Akın biraz daha sol kesime ait bir sanatçı. 95’te milliyetçi damgası yedik ya, ondan kullanmadı.
Klipteki göndermelerden dolayı mı milliyetçi olarak tanındınız?
Erci E: 95 yılındaki albümü sadece Almanya’da çıkacak sanıyorduk. Türkiye’de albüm çıkınca damgayı yedik.
Alper Ağa: Logomuzun c’sini ay yıldız olarak tasarlayan Alman’dı. "Bunlar Türk böyle olursa daha iyi olur" sanıyordu. Süper bir fikir olduğunu zannetti ama bize zarar verdi. Aynı şekilde o dönemde klibi de çeken Alman’dı. Bizi de öyle mahvettiler biraz.
Erci E: Hiç kimse onlara Türk işi yapın demedi. Onlarında bilgileri eksikti. Türk dediğiniz zaman döner, bayrak, dansöz, işçi temaları akıllarına geldi. Şimdi durum orada da çok değişti.
Ichi Baba: Benim için müzik su, politika yağ, din de benzin gibidir. Bunları karıştırıp içmek istersen zaten güzel bir şey çıkmaz. Müziği kendi halinde bırakalım ve suyu yavaş yavaş içelim.
Ole Peter: Kargo pantolon giyiyorduk ve bu da insanların gözünde asker imajı yaratıyordu.
Rap"i yer altından VIP"e taşıdık
Almanya’da Türk müziğini hangi sanatçılar ile tarif ediyorsunuz?
Alper Ağa: Tarkan, Eurovision sayesinde Manga’yı tanıdılar ve Sezen Aksu. Her Alman Tarkan’ı bilir. Bolivya’daki diskoda bile Tarkan’ı duyan var. İlginç bir adam...
Ichi Baba: Kübalı olmama rağmen tam bir Sezen Aksu hayranıyım. Her şarkısını çok seviyorum. Sözlerinden bir şey anlamıyorum ne yazık ki... Ama sesi beni çok etkiliyor. Çok özel bir şarkıcı.
Mesela Cem Yılmaz sizin için de komik bir figür müdür?
Erci E: Tabii ki biz de eğleniyoruz onunla. Uydu kanalları sayesinde her şeyden haberimiz var. Orada yaşayan insanların bir artısı Alman kültüründen de aldıkları özellikler. 30 yıldır orada oldukları için düzene alıştılar. Bu dönemin eskisine göre en büyük farkı, kültür anlamında size ulaşabilmemiz.
Türkiye’de rap müziğine ön yargı vardı. Siz ne yapsanız sevdik, dinledik...
Alper Ağa: Türkiye’de rap denince varoşlar akla geliyor. Rap varoş müziği olmaktan çıktı. Bir anlamda rap’i yer altından VIP’e taşıdık. Daha geniş kitleler dinliyor. Rock müzik diye bir şey kalmadı. Bugünün rock’ı rap.
n 90"larda kadın hayranlarınız çokça mıydı?
Alper Ağa: Ben bu soruya cevap veremeyeceğim, eşim beni öldürür.
Ichi Baba: Biz müziğe konsantre oluyoruz. Sahnedeyken ve şarkı söylerken etrafımızda kızlar olsun isteriz. Ama dokunmayız. (gülüyorlar)
Kadroda iki kişi eksildi. Sizce grup fireleri neden oldu?
Alper Ağa: Yaşlandıkça insanlar farklı gelişiyor. Kabus Kerim bizden farklı olduğunu düşündü. Kendi yolunda devam ediyor. Cartel’i kurarken çok kişi olsun ve bir, iki kişi ayrılırsa eğer yine de devam edelim derdindeydik.