menhol
New member
- Katılım
- 8 Haz 2007
- Mesajlar
- 112
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 52
"Bana Ne Ya"
Alıntı...........................
Cüneyt Arcayürek - Güncel
'Bana Ne Ya'
Hiçbir söz, AKP iktidarını Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in söylemi kadar net biçimde açıklayamaz.
Alman yargıç, üstelik dört isim vererek Almanya’da yargılanan Deniz Feneri’nin Türkiye’den idare edildiğini tutanaklara geçirdi.
Üstüne üstlük mahkeme kimilerini suçlu, kimilerini sorumlu bulduğunu açıklarken davanın siyasal, daha doğrusu partisel ayağı olduğunu duyumsattı.
Kamuoyu baskısı, medyanın sürekli yayınları, suç duyuruları nihayet Ankara savcılığını harekete geçirdi.
Savcılık Deniz Feneri dosyası ile mahkeme kararını Almanya’dan istemek zorunda kaldı.
Almanya’daki Deniz Feneri davası AKP iktidarını fena halde sinirlendiriyor. Bu konuyu Adalet Bakanı Şahin’in şu söylemi aydınlatıyor:
“…Bana ne ya! Bana ne… Almanya’daki bir derneğin yöneticileri yanlış yapmışlarsa, yargılanmışlarsa, benim iktidarımdan buna ne?..”
Haklı. Zira AKP öyle bir iktidar ki, kendine yontamadığı her olaya, her soruna “bana ne ya” mantığıyla bakıyor.
Oysa bir yerde olayda sorumlu olan sizsiniz ve AKP’dir Sayın Şahin. Zira:
Adalet Bakanı olduğunuz için… Türkiye’de ve Almanya’daki Deniz Feneri sorumlularını dinci ve siyasal kişilikleriyle AKP’ye yakın oldukları için… Almanya’dan (örneğin Zahid Akman gibi) kuryeler aracılığıyla milyonlarca Avro RTE’nin akrabası olan Zekeriya Karaman’a elden verildiği için…
Din sömürüsü ile toplanan paraların fakir fukaraya ulaştırılması yerine dinci siyasete hizmet verecek bir TV kanalı kurmak amacıyla kullanıldığı için…
***
Lakin AKP iktidarının kimyası bu… Yolsuzluk arttı. Rüşvetten geçilmiyor.
Şaban Dişli... Derken iktidarın ikinci adamı DMM Fırat hayali ihracatla suçlanıyor...
AKP belediyelerde imardan rant elde etme yarışının ön plana çıkardığı yolsuzluklar.
AKP’li bir tanıdığı olmayan küçük esnafın devlet dairelerinden iş çıkarması olanaksızlığı.
Yoksulluk giderek çoğalıyor. Açlık sınırı çoktaaan sınırı aştı.
Sorumluluk kimde? Başbakan ve bakanlara, partinin ikinci adamına göre muhalefetle medyada!
Hep bir ağızdan “Bana ne ya” diyebilen aynı çamurdan bir yapı.
***
Başbakan hocaları, önderleri.
Kendini AKP duvarına asılı dev aynasında gören, namus ve ahlak simgesi sanan Dengir “Mir”in ağzı, RTE’yi kıskandıracak ölçüde bozuk...
Bakanları ise; sorumluluktan yan çiziyor.
Din yolunda AKP’den ayrılmaları olanaksız yandaş yazarlar bile ayyuka çıkan yolsuzluklarla rüşvet olayları karşısında artık RTE ile AKP’nin davranış ve tutumunu eleştiriyorlar.
İçlerinden biri (İslami kesimin entelektüel kalemi diye anılan Mehmet Şevket Eygi): “...Eline para geçen Müslümanlar, çağdaş hayata züccaciye dükkânına giren fil gibi girdiler. Lüks meskenlere, binitlere, giyim-kuşama trilyonlarca dolar harcandı.
Para, mal, servet ve zenginlik tuzağına düştüler.
İslami hareket ve siyasal İslam kirletildi. Haram yeme çağı açıldı.
Bazıları o kadar kudurdular ki, banyo musluklarını altınla kaplattılar.
Brezilya’dan granit aldılar. 5 yıldızlı otelleri beğenmeyip 7 yıldızlılarda caka sattılar…” diye yazıyor.
Az yazmış, ama öz yazmış. Sergilediği tablo gerçeği yansıtıyor:
Müslüman RTE’nin, Müslüman AKP’lilerin yolsuzlukla, rüşvetle, siyasal nüfuzla yarattıkları AKP Türkiye’si...
3 Ekim 2008 - Cumhuriyet
yorumlarınızı bekliyorum
Alıntı...........................
Cüneyt Arcayürek - Güncel
'Bana Ne Ya'
Hiçbir söz, AKP iktidarını Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in söylemi kadar net biçimde açıklayamaz.
Alman yargıç, üstelik dört isim vererek Almanya’da yargılanan Deniz Feneri’nin Türkiye’den idare edildiğini tutanaklara geçirdi.
Üstüne üstlük mahkeme kimilerini suçlu, kimilerini sorumlu bulduğunu açıklarken davanın siyasal, daha doğrusu partisel ayağı olduğunu duyumsattı.
Kamuoyu baskısı, medyanın sürekli yayınları, suç duyuruları nihayet Ankara savcılığını harekete geçirdi.
Savcılık Deniz Feneri dosyası ile mahkeme kararını Almanya’dan istemek zorunda kaldı.
Almanya’daki Deniz Feneri davası AKP iktidarını fena halde sinirlendiriyor. Bu konuyu Adalet Bakanı Şahin’in şu söylemi aydınlatıyor:
“…Bana ne ya! Bana ne… Almanya’daki bir derneğin yöneticileri yanlış yapmışlarsa, yargılanmışlarsa, benim iktidarımdan buna ne?..”
Haklı. Zira AKP öyle bir iktidar ki, kendine yontamadığı her olaya, her soruna “bana ne ya” mantığıyla bakıyor.
Oysa bir yerde olayda sorumlu olan sizsiniz ve AKP’dir Sayın Şahin. Zira:
Adalet Bakanı olduğunuz için… Türkiye’de ve Almanya’daki Deniz Feneri sorumlularını dinci ve siyasal kişilikleriyle AKP’ye yakın oldukları için… Almanya’dan (örneğin Zahid Akman gibi) kuryeler aracılığıyla milyonlarca Avro RTE’nin akrabası olan Zekeriya Karaman’a elden verildiği için…
Din sömürüsü ile toplanan paraların fakir fukaraya ulaştırılması yerine dinci siyasete hizmet verecek bir TV kanalı kurmak amacıyla kullanıldığı için…
***
Lakin AKP iktidarının kimyası bu… Yolsuzluk arttı. Rüşvetten geçilmiyor.
Şaban Dişli... Derken iktidarın ikinci adamı DMM Fırat hayali ihracatla suçlanıyor...
AKP belediyelerde imardan rant elde etme yarışının ön plana çıkardığı yolsuzluklar.
AKP’li bir tanıdığı olmayan küçük esnafın devlet dairelerinden iş çıkarması olanaksızlığı.
Yoksulluk giderek çoğalıyor. Açlık sınırı çoktaaan sınırı aştı.
Sorumluluk kimde? Başbakan ve bakanlara, partinin ikinci adamına göre muhalefetle medyada!
Hep bir ağızdan “Bana ne ya” diyebilen aynı çamurdan bir yapı.
***
Başbakan hocaları, önderleri.
Kendini AKP duvarına asılı dev aynasında gören, namus ve ahlak simgesi sanan Dengir “Mir”in ağzı, RTE’yi kıskandıracak ölçüde bozuk...
Bakanları ise; sorumluluktan yan çiziyor.
Din yolunda AKP’den ayrılmaları olanaksız yandaş yazarlar bile ayyuka çıkan yolsuzluklarla rüşvet olayları karşısında artık RTE ile AKP’nin davranış ve tutumunu eleştiriyorlar.
İçlerinden biri (İslami kesimin entelektüel kalemi diye anılan Mehmet Şevket Eygi): “...Eline para geçen Müslümanlar, çağdaş hayata züccaciye dükkânına giren fil gibi girdiler. Lüks meskenlere, binitlere, giyim-kuşama trilyonlarca dolar harcandı.
Para, mal, servet ve zenginlik tuzağına düştüler.
İslami hareket ve siyasal İslam kirletildi. Haram yeme çağı açıldı.
Bazıları o kadar kudurdular ki, banyo musluklarını altınla kaplattılar.
Brezilya’dan granit aldılar. 5 yıldızlı otelleri beğenmeyip 7 yıldızlılarda caka sattılar…” diye yazıyor.
Az yazmış, ama öz yazmış. Sergilediği tablo gerçeği yansıtıyor:
Müslüman RTE’nin, Müslüman AKP’lilerin yolsuzlukla, rüşvetle, siyasal nüfuzla yarattıkları AKP Türkiye’si...
3 Ekim 2008 - Cumhuriyet
yorumlarınızı bekliyorum