64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bursa Nutku
Yazan: Erdem AKYÜZ on 08 Mart, 2008 11:38:10
Mustafa Kemal Atatürk
Bursa, 5 Şubat 1933
"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; "Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım." Diyecektir.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
* * *
Şubat 1933'te Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırasında bir kişi Atatürk’e ayaklanmayla ilgili olarak : "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü..." demek üzere iken, Atatürk hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve yukarıdaki konuşmasını yapar.
Bu konuşmayla ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yapar: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlarından kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır."
Bursa Nutku’ndaki sert ve yalın ifade, siyasi iktidar ve güç odaklarını korkuttuğu için, uzun süre ‘örtülü’ bir yayın yasağı uygulanmıştır. Hatta yayınlayan ve söyleyenler hakkında davalar açılmıştır. Sonuçta Meclis Tutanakları, Mahkeme incelemesi ve kararları, Türk Tarih Kurumu ve Anadolu Ajansı kaynaklarına göre, Nutkun Atatürk’e ait olduğu kesinlik kazanmıştır. Bu gün bile, Atatürk’ün bütün nutukları geniş bir şekilde bilinir ve basılmış olmasına karşın, Bursa Nutku pek bilinmemekte ve özellikle ders kitaplarında yer almamaktadır.
İtiraz edenler, Nutuk’da yer alan sert ifadelerin, Atatürk’den kaynaklanamayacağını iddia etmektedirler. Oysa Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’si, Bursa Nutku’ndan daha hafif değildir. Hatta daha sert ve yalın söylemleri içermektedir. Bursa Nutkundaki söylemlerine benzer şekilde, Gençliğe Sesleniş’inde “Türk istiklal ve Cumhuriyeti tehlikeye girebilir. İktidar ve güç odakları, düşmanla işbirliği yapabilir ve hatta ihanet içinde olabilir. Bu durumda dahi görevin, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır” diyen Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır. Günümüze ve geleceğe ışık tutmakta ve yol göstermektedir.
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
[email protected]
Yazan: Erdem AKYÜZ on 08 Mart, 2008 11:38:10
Mustafa Kemal Atatürk
Bursa, 5 Şubat 1933
"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; "Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım." Diyecektir.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
* * *
Şubat 1933'te Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. Atatürk Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırasında bir kişi Atatürk’e ayaklanmayla ilgili olarak : "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıta ve adliyeye olan güveninden ötürü..." demek üzere iken, Atatürk hemen konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve yukarıdaki konuşmasını yapar.
Bu konuşmayla ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yapar: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlarından kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır."
Bursa Nutku’ndaki sert ve yalın ifade, siyasi iktidar ve güç odaklarını korkuttuğu için, uzun süre ‘örtülü’ bir yayın yasağı uygulanmıştır. Hatta yayınlayan ve söyleyenler hakkında davalar açılmıştır. Sonuçta Meclis Tutanakları, Mahkeme incelemesi ve kararları, Türk Tarih Kurumu ve Anadolu Ajansı kaynaklarına göre, Nutkun Atatürk’e ait olduğu kesinlik kazanmıştır. Bu gün bile, Atatürk’ün bütün nutukları geniş bir şekilde bilinir ve basılmış olmasına karşın, Bursa Nutku pek bilinmemekte ve özellikle ders kitaplarında yer almamaktadır.
İtiraz edenler, Nutuk’da yer alan sert ifadelerin, Atatürk’den kaynaklanamayacağını iddia etmektedirler. Oysa Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’si, Bursa Nutku’ndan daha hafif değildir. Hatta daha sert ve yalın söylemleri içermektedir. Bursa Nutkundaki söylemlerine benzer şekilde, Gençliğe Sesleniş’inde “Türk istiklal ve Cumhuriyeti tehlikeye girebilir. İktidar ve güç odakları, düşmanla işbirliği yapabilir ve hatta ihanet içinde olabilir. Bu durumda dahi görevin, Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır” diyen Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır. Günümüze ve geleceğe ışık tutmakta ve yol göstermektedir.
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
[email protected]