HAKAN
YalnıZ Kurt
- Katılım
- 12 Şub 2009
- Mesajlar
- 1,922
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bugünlerin Fıkraları
Kıssadan hisse almayanlar!..
Bir bedevi, devesiyle çölde giderken, aniden çöl fırtınası başlar, bedevi acele çadırını kurar, içine girer ve devesini de çadırın kapısının önüne çaktığı kazığa bağlar.
Bir süre sonra, deve çadırın kapısından içeri kafasını sokar ve bedeviye yalvarır; "Bu fırtına uzun sürecek, üstelik çok sert esiyor ve kumlar gözüme, kulağıma doluyor, ne olur izin ver de başım çadırın içinde kalsın!.."
Bedevi razı olur ve devenin başı çadırda kalır.
Fırtına giderek şiddetini arttırmaktadır, bir süre sonra deve gene yalvarmaya başlar; "Sahip, benim bedenimde, derimin en ince olduğu yer boynumdur, kum taneleri çok hızlı çarpıyor ve kanatacak, izin ver boynumu da içeri sokayım."
Bedevi, homurdanır ama, bu isteğe de "Peki" der.
Bir süre sonra, deve ağlamaya başlar; "Sahibim, hörgücüm çok acıyor, dayanamıyorum, onu da içeriye alayım, ne olur!.."
Bedevi, ikide bir uyandırılmaktan kızgın, "Onu da al, tamam, beni de bir daha uyandırma" der.
Der de, devenin hörgücünün de içeriye girmesiyle, çadırda kıpırdayacak yer kalmamıştır ve deve kükrer:
"Hey bedevi, bu çadır ilimize dar geliyor, sen dışarı çık da başının çaresine bak!.."
Bu hikayeyi "neden" sütunuma aldım; "kıssadan hisse almakta çok zorluk çeken" bir milletiz de ondan; ancak "iş işten geçtikten sonra" aklımız başımıza geliyor!..
Bu hikâyeden alınacak "hisse" ne?..
Hâlâ anlamayan varsa, "çadırın dışını" çoktan hak etmiş bile!..
Kıssadan hisse almayanlar!..
Bir bedevi, devesiyle çölde giderken, aniden çöl fırtınası başlar, bedevi acele çadırını kurar, içine girer ve devesini de çadırın kapısının önüne çaktığı kazığa bağlar.
Bir süre sonra, deve çadırın kapısından içeri kafasını sokar ve bedeviye yalvarır; "Bu fırtına uzun sürecek, üstelik çok sert esiyor ve kumlar gözüme, kulağıma doluyor, ne olur izin ver de başım çadırın içinde kalsın!.."
Bedevi razı olur ve devenin başı çadırda kalır.
Fırtına giderek şiddetini arttırmaktadır, bir süre sonra deve gene yalvarmaya başlar; "Sahip, benim bedenimde, derimin en ince olduğu yer boynumdur, kum taneleri çok hızlı çarpıyor ve kanatacak, izin ver boynumu da içeri sokayım."
Bedevi, homurdanır ama, bu isteğe de "Peki" der.
Bir süre sonra, deve ağlamaya başlar; "Sahibim, hörgücüm çok acıyor, dayanamıyorum, onu da içeriye alayım, ne olur!.."
Bedevi, ikide bir uyandırılmaktan kızgın, "Onu da al, tamam, beni de bir daha uyandırma" der.
Der de, devenin hörgücünün de içeriye girmesiyle, çadırda kıpırdayacak yer kalmamıştır ve deve kükrer:
"Hey bedevi, bu çadır ilimize dar geliyor, sen dışarı çık da başının çaresine bak!.."
Bu hikayeyi "neden" sütunuma aldım; "kıssadan hisse almakta çok zorluk çeken" bir milletiz de ondan; ancak "iş işten geçtikten sonra" aklımız başımıza geliyor!..
Bu hikâyeden alınacak "hisse" ne?..
Hâlâ anlamayan varsa, "çadırın dışını" çoktan hak etmiş bile!..