alex_1907
New member
Size bu yazıyı okumayın demiştim, ama siz okuyorsunuz.
Anlaşılan pek meraklı ve âsi bir yapınız var. Söz dinlemiyorsunuz. Ama ne yalan söyleyeyim ben böyle adamları pek severim. Böyle insanlarla bazı şeylerimi paylaşmak isterim. Ne var ki kendimle tezada düşmemek için bu yazıda o tür bir içerik olmayacak. Başlığını yazdım bir kere “Bu yazıyı okumayın.” diye. Dolayısıyle içinde okunmaya değer bir şey olmayacak.
Mesela size, en birinci kanalların haber bültenlerini, o muhteşem yerli dizileri seyretmeyin demeyeceğim. Çünkü siz akıl sağlığınızı koruyabilmek için bundan çoktan vazgeçtiniz. Akşam yemeğinden sonra televizyon karşısına geçip uykunuz gelene kadar oturmuyorsunuz. Evinizde birçok kitap dergi var. Uzun kış gecelerini ganimet bilip okuyor, ufkunuzu genişletiyorsunuz. Veya aile efradıyla sohbet edip konuşuyorsunuz.
Sonra siz örneğin, anneler günü, babalar günü, çevre günü, barış günü, öğretmenler günü, yaşlılar haftası gibi günlerin veya haftaların dolduruşuna da gelmiyorsunuz. Bunların, Batının, anne-babasını, çevresini 364 gün ihmal ettiği için vicdan azabını gidermek amacıyla icad ettiğini biliyorsunuz. Bir müslümanın 365 günü anne-babasını sevip saydığını, çevreyi korumada her zaman aynı hassasiyeti gösterdiğini de biliyorsunuz. Ayrıca bu günlerin kutlanmasını sağlamaktaki bir amacın da tüketimi körüklemek olduğunun farkındasınız.
Çok iyi biliyorum siz, konu komşu, etrafınızdaki insanlar da alıyor diye çok satan gazeteleri satın alıp kupon biriktirmiyorsunuz. Siz, sırf tencere-tava için gazete almazsınız. Ya ülkenizdeki, dünyadaki olaylardan haberdar olmak için gazete okursunuz ya da hiç okumazsınız. Ucuz, hesaplı gibi bahanelere sığınmazsınız. Çünkü bilirisiniz ki bu gazeler ancak çok satıldığı takdirde daha çok reklam alıp daha çok kazanabileceklerdir. Ayrıca tirajları sayesinde siyasi çevrelerde, ülke yönetiminde söz sahibi olduklarını iddia edecekler ve bundan çıkar sağlayacaklardır. Ama siz şuurlusunuz. Bütün bunlara alet olmazsınız.
Şimdi anladınız mı size niye bu yazıyı okumayın dediği mi? Gördünüz işte hep sizin bilip zaten hayatınızda uyguladığınız şeylerden bahsettim. Söz dinlemediniz. Boşuna vakit kaybettiniz.
