Serdengeçti
Banned
- Katılım
- 8 May 2007
- Mesajlar
- 1,808
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bu yazıyı okumayan Fenerli olsun!..
Fenerli dostların sesinde tedirgin titreyişler dikkatimi çekiyor. Bakışları da öyle, biraz
ürkek. Gözlerinden kaygı akıyor sanki...
Sezona böyle mi giriyorlar?
Kaygı belki abartılı bir sözcük. Ama gözüken o ki çekiniyorlar bizden. Belli etmek istemeseler de galiba öyle...
Özgüven eksiği mi?
Sanmıyorum ama...
Bir şeyler var.
Galatasaraya dönük havaları değişik. Transferlerimizden etkilendikleri anlaşılıyor. Fazla çaktırmak istemeseler de, bu sezon bizim takımı beğendikleri söylenebilir.
Herhalde bunun için tedirginler.
Fenerli dostların bu halini Ali Sami Yendeki 6-0lık Netanya maçından sonra daha iyi fark ettim. Cep telefonuma düşen mesajları ölçülü, söylemleri değişikti. Hatta satır aralarında tebrik ve takdir hissiyatı vardı.
Kimileri, mahalle takımıyla oynadığımızı söyleyerek teselli buluyordu. Öyle de olsa,
Teknik Direktörümüz Frank Rijkaardla birlikte Galatasaray havasını bulmaya ve takım olmaya doğru bir yükseliş eğrisi çiziyor.
Fenerli dostlar bence bu gerçeği hissettikleri için tedirgindi.
Haksız değiller.
Mehmet Demirkol, 6-0lık maçtaki Galatasaray oyunu için Rahat, iştahlı, kontrollü ve keyifli başlığını koymuş, şöyle devam etmişti Milliyetteki köşesinde:
Önce harika bir pas otomatiği... Uzun süredir hücum alanını bu kadar geniş kullanan bir
Türk takımı görmemiştik.
Kanat Atkaya Hürriyette Arda Turanın gitgide büyüdüğünü yazıyordu.
Levent Tüzemen Cimbomun yeni yıldızı Keitaya şöyle işaret ediyordu Sabahta:
Attığı golde vuruş tekniği, rakiplerinden sıyrılışı ve çabukluğu kalitesinin belgesiydi. Oyun felsefesi olarak keyif veriyordu Galatasaray...
Ama Fenerli dostların kafasını daha çok bizim yeni transfer Elano kurcalıyor.
Üstelik bunu saklamıyorlar.
Türk futbolunun ve Galatasarayın gol efsanesi Metin Oktayın 9 numaralı formasını kapan Brezilyanın milli topçusu Elanoya doğrusu biz de büyük ümitler bağlamış durumdayız.
Pek öyle belli etmek istemeseler de, Fenerli dostların gözü korkmuş gibi Elanodan. Üstelik Fenerbahçenin en çok aksayan yeri de galiba savunma göbeği. Önderle Bilica göz doldurmuyor.
Yöneticilerin uyuduğunu sanmıyorum. Fenerbahçenin bu yumuşak karnı herhalde takviye edilecek. Yoksa Arda, Aydın ve Kewellın kıvrak asistleriyle patlayacak Elano, Keita ve
Baroş rüzgârına dayanmak kolay olmayacak.
Taraftar, tribün çabuk hisseder kendi takımını. Ruhsuzluk varsa, hemen fark eder ve etkilenir. Takım içi dayanışma, arkadaşlık yoksa, bu gerçeği kısa sürede görür. Takım düşüşe geçerken, tribünler de moralini kaybeder, coşkuları söner.
Geçen yıl bunu yaşadık.
Hem de acı biçimde...
Oysa, kâğıt üstünde iyi takımdık ama takım olamadık ne yazık ki...
Bu sefer sezona farklı başlıyoruz. Transferlerimiz iyi. İkinci bir kulenin, Gökhanın Servetin yanına katılımıyla savunmamız milli takımın savunması haline geldi. Kalede Leo Franco güven veriyor. Kulübemiz zengin...
Tabii en önemlisi:
Fenerli dostların tedirginliği...
Bizden çekiniyorlar.
Hadi gelin itiraf edin bu gerçeği deyince, gevrek gevrek kahkahalar atıp diyorlar ki, Hele şu Gaziantepi geçin önce... Sanki kendileri Denizliye gitmiyorlar.
İyi ki futbol var!
İyi ki Galatasaray var!
İyi ki Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti var.
Bir de Milli Takım Güney Afrikaya, 2010 Dünya Kupasına gidebilse... Bu da olacak, ben hâlâ umudumu koruyorum.
Denize gözüm takılıyor.
Sarı-kırmızı yelkenini rüzgârla doldurmuş zarif bir tekne suyun üstünde keyifle süzülüyor.
İyi pazarlar!
Dipnot:
Fenerli bir dost, Ben senin yerinde olsam bu yazıyı bir gün bekletir, pazar günkü Gaziantep maçından sonra gönderirdim dedi.
Futbol bu, belli mi olur?..
Ama ben Cimboma güveniyorum, topçularımıza başarılar diliyorum.
Hasan Cemal /Milliyet