Bu Yazı Okunur Azizim!

Vtnsvr

New member
Bu Yazı Okunur Azizim!-Hasan UYSAL
Mart 01, 2008 - Genel


Gazeteciliğe, 1 Mayıs 1979 tarihinde başladım. 30. yılımıza girmek üzereyiz anlayacağınız… İlk gazetem, DİSK’e bağlı maden-İş’in çıkardığı Politika. Bir yılımı henüz doldurmuştum ki, sıkıyönetim tarafından kapatıldı gazete. Gelen teklif üzerine de, o dönemin en büyük özel haber ajansı olan THA’ya attık kapağı. Bu dönemin en iri gazetecileri, o gün birlikte olduğum genç gazetecilerdi. Beni ajansa çağıran, ajansın da Ankara Temsilciliğini yürüten Güngör Sayarı… Ufuk Güldemir var, bugün Milliyetin başındaki Sedat Ergin, Semra Çetin -ki o zamanlar soyadı Gedik idi- abisi Zafer Gedik, eşi Canan Gedik, Bilal Çetin, Nihal Alp, Dilek ile İçten, fotoğrafçılarımız Sabri Canbeyli ile Vehbi Dinçcan, deneyimli ağabey-gazeteci Ünal İnanç… İdare müdürümüz Mehmet Karabat. Anımsadığım isimleri bir bir yazdım ki, onlar anlatacağım olayın da tanıkları çünkü…Ajans, demokrat bir ajans, duruşu öyle yani. O yüzden Demirel başkanlığındaki MC’nin(Milliyetçi Cephe) hışmına uğramış durumda. Baskıyla birçok aboneliği iptal ettirmişler, TRT hiçbir biçimde haberleri ve fotoğrafları kullanmıyor. Bu nedenle ajans ekonomik krizde. Telefonlarımız bile hacizli. Kimse bizi arayamıyor. Her saban elimize 5′er tane jeton tutuşturuluyor, postahanelerden bakan, genel müdür arayıp; haber çıkartmaya çalışıyoruz. Azme bak!

Maaşımız düşük, tabii alabilirsek. Bu yüzden gece bekçimiz başka bir iş bulup ayrıldı ajanstan. Birkaç ay, sırasıyla gece nöbetçi kalıyorduk ki, 19-20 yaşlarında bir genç bulundu gece için. Gecekondulu bir çocuk ama fırlatmamı fırlatma! Lise terk ama yaptığı iş eğitim gerektirmiyor. Önemli bir haber gelirse bize haber verecek ya da gece bir haber yazdırırsak, onu merkeze gönderecek.

Oğlanı gececi diye aldık ama sabah en erken o geliyor ajansa; yani kapıyı ilk o açıyor, çayı demliyor. Bütün gün ayak işlerini de yapıyor.. Biz akşam çıkıyoruz o nöbetçi kalıyor 23′e kadar. Memnunuz yani…

Aradan üç beş ay geçti ki, (Olgunlar sokağın, bugün altında Akbank olan ilk binası) ajansın bulunduğu binanın önünde(Kulüp Feyman) bizim fırlatma, çömelmiş yere ağlıyor. “Ne oldu lan?” diye seslendim. (kabalığımdan değil, biraz yüz verdin mi tepene çıkma huyu vardı da onun için)

- Güngör abi attı beni işten, demez mi?

- Niye lan? Gene ne halt ettin? dedim bu kez.

- “Bir şey yapmadım. Bilmiyom” diye karşılık verdi. Hâlâ hıçkırarak ağlıyor.

- Bekle burada ben bir konuşayım, deyip yukarı çıktım.

Güngör ağabey sinirli. Gece, Bakanlıklar’da yürürken, bu fırlatma ne yapıyor diye ajansa uğramış. İçeri girmiş ki, bizimki arkadaşlarını almış içeri, alem yapıyor. Haber yazdığımız kâğıtların üzerinde helvalar, peynirler, bira ve içki şişeleri. Hepsini tekme tokat kovmuş. Gececi oğlana da “bir daha gelme buraya” diye bağırıp tekme atmış. Ertesi sabah ajansa gelmiş ki, bizim fırlatma yine içeride, çay demliyor. İkinci kez bir daha dövüp atmış dışarıda. Onun için ağlıyor demek ki aşağıda.

- Abi zaten oğlan garip, bu üç kuruşa ihtiyacı var. Hem gececi, hem gündüzleri de gelip ayak işlerini yapıyor. Yeni bir adam bul, yeniden işi öğret; zaten bu paraya kimse çalışmaz. Belli ki bu olay ona ders olmuş, aşağıda oturmuş ağlıyor, dedim Güngör ağabeye. Yufka yüreklidir zaten, ısrarcı olunca, “peki gelsin ama ayağımın altında dolaşmasın piç” diye karşılık verdi.

Aradan iki ay geçti geçmedi, gececi velet yanıma geldi. Tedirgin biraz.

- Hasan abi sana bir şey söyleyeceğim.

- Söyle!

- Ama kızmayacan!

- Ulan ne söyleyeceksen söyle, pazarlık mı yapıyorsun sen benle!

(Bunları yazmak zorundayım, çünkü sonunu okuyunca anlayacaksınız niye yazdığımı) Bir üst katta EBA diye bir ekonomi ajansı var. Oranın temizlikçisi, 35 yaşlarında bir kadınla her sabah birlikte oluyormuş bizim bu fırlatma. Kadının kocası kötürümmüş. Demek ki erkenden gelmesinin nedeni bu! Sonunda bakla ağzından çıktı.

- Abi kadın dedi ki, ‘bana o sakallıyı(o zamanlar sakallıydım) ayarla, sana genç bi gız bulayım! Abi ne olur he de, valla ilik gibi kadın!

Başımdan kaynar sular boşaldı sanki. Yaşamımda hiç etmediğim kadar ağır küfürü o an sarf ettiğimi çok iyi anımsıyorum. Korkuyla yanımdan uzaklaştığını ve bir daha hiç yanıma yanaşamadığını da…

Sizce bunları niye yazdım? Önemli bir anımı sizce bu? Tabii ki değil. Bu yoksul gecekondu çocuğu, lise terk cahil, işyerinde içkili alem yapan düzenbaz, üst kattaki evli kadınla birlikte olan bu ahlaksız, kendisine genç kız bulacak diye o kadını başkasına sunan pezevenk kim biliyor musunuz? Hani memur maaşıyla geçinmesine karşın; sevgilisine 5 ev ile 1 milyon YTL kaptıran, resmi nikahlı eşi ve dört çocuğu olmasına rağmen, hem ölen ağabeyinin eşi hem de Bengidar Cengiz isimli kadınla imam nikahı kıyarak 9 yıl yaşayan, eski sekreteri ile de aşk yaşadığı, ondan da iki çocuğu olduğu ortaya çıkan kişi. Son 4 yıldır dinci siyasiler ve bakanlarla arsa vurgunları düzenleyen bir aziz! Günlerdir gazete manşetlerinde adını gördüğünüz, Ankara’nın başına gelmiş en büyük felaket olan Melih Gökçek denilen adamın, “O zaten zengindir” diye korumaya çalıştığı, yetmeyip Bel-Pa genel müdürü yaptığı Yalçın Beyaz! Evet evet, geçen dönem de Refah Partisi’nden Etimesgut Belediye başkanı seçilen, o dönem göbeğine kadar sakal koyuveren, dini bütün, kültürü üstün Yalçın Beyaz. Günümüzün trilyoneri, dincisi, imanlısı, bir karı üç sevgili ile 6 çocuk sahibi Yalçın Beyaz. Dinci dediğiniz nedir, bizi kimler yönetiyor anladınız mı şimdi; ve de feryadımızın nedenini… hadi son cümle; sara nöbeti geçirdiği için apar topar Güven Hastanesi’ne getirilen, hani o panik halinde arabanın kapısı kitlenince camı balyozla kırılan Mercedes olayı vardı ya…. Başbakanınız o sara nöbetini nerede ve kimin üzerinde geçirdi acaba?


En son durum ise;

İSKİ skandalını anımsatan olayda, Beyaz'ın suçladığı Bengidar Cengiz, "Üzerime fazla gelmesinler. 500 bin YTL'mi alıp Türkiye'nin hangi büyük başlarıyla arsa aldıklarını bana açıklatmasınlar. Günlerce manşetlerde kalır. Melih Gökçek de Beyaz da bilsin" dedi.
Evli ve dört çocuk sahibi Beyaz, dokuz yıl imam nikâhlı yaşadığı Cengiz'in, sekreteri ile olan ilişkisini öğrenmesi üzerine, terk edilmesinin ardından 245 bin euro döviz ve 100 bin YTL parasının gasp edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.
Beyaz'ın yaptığı yazılı açıklamada, "Özel hayatıma ait bazı konularda medyada çıkan haberler BEL-PA A.Ş. ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilişkilendirilmek istenmektedir. Şahsi hayatıma ait olayların belediyemize ve BEL-PA'ya en ufak bir leke getirmesine müsaade etmem mümkün değildir. Bu nedenle görevimden istifa ediyorum" demiş.

Ne diyelim ''ne oldum dememeli,ne olacağım demeli''

Sağlıcakla kalın.
http://onpunto.com/ShowBlog.aspx?Web=medyator&CId=119459
http://www.ilk-kursun.com/2008/03/01/bu-yazi-okunur-azizim-hasan-uysal/

Not; bu yazıyı,internette dolaşırken gördüm ve şaşırdım kaldım.Ayrıca yüzlerce yerdede paylaşılıyor.Yazarını da biliyorum bilmeyenler için toplumda nasıl biliniyor bu linke göz atın görün;http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=hasan+uysal.
 

Vtnsvr

New member
Maşallah gerçek yolsuzluklar pek ilgi görmüyor ama sahteler çok ilgi görüyor daha dogrusu abartılıyor.
 

HTML

Üst