SıpA
уαşℓıℓαя νє ιнтιуαяℓαя
BOBO&HOLOSKO KARIŞIMI
Çoğu kişi bilir hikayesini İvan Klasniç’in... Böbrekleri iflas ettiğinde önce annesinin böbreğini aldı Hırvat futbolcu. Ancak olmadı, uyum sağlanmadı bu kez babası bıçak altına yattı. Kolay değil, bir yılda iki böbrek nakli geçirmek. Olayı dramatize etmeyen Klasniç vazgeçmedi, iki ayda antrenmanlara başladı. İlk 11’de sahaya çıktığı ilk maçta da iki gol birden attı. “Bizim başkanın gece canı sıkılsın akşam oyuncu alır” diyor Sinan Engin... Transferde birini alıp, diğerini gönderme politikasını belirleyen Demirören’in Beşiktaş’ı, John Carew’den sonra ilk kez ruhuna uygun bir golcüye yaklaştı. Beşiktaş taraftarı, Nouma’nın takımı sahiplenmesini ve hiç vazgeçmeyen tavrını sevmişti. Klasniç, bu karaktere fazlasıyla sahip. İlk profesyonel kulübü St.Pauli’den ayrılırken, “Bu tribünlere dönüp bakıyorum. Bir müdürle, bir işçi yanyana... Böyle bir kulübü bulacağımı sanmıyorum” demiş ve ağlayarak Werder Bremen’e transfer olmuştu. St.Pauli tribünlerinin Beşiktaş kapalısından pek farkı yok.
Futbolculuğuna gelince... Milli takım seçiminde; Almanya ile Hırvatistan’ı birbirine düşürecek kadar yetenekli, hava toplarına hakim ve hızlı. Holosko kadar hareketli, Bobo kadar bitirici. Beşiktaş, Klasniç’i ikna etmekte zorlanırsa bence tribünleri göstermesi yeterli!
KALBİNDE SAAT YOK
Sylvinho gündeme geldiğinde ilk eleştiri konusu yaşı oldu. “32 yaşındaki İbrahim Üzülmez’in yerine 33 yaşındaki Sylvinho mu alınır?” diyenlere, Lucescu döneminde 24 yaşındaki Yasin Sülün’ün yerine alınan 32 yaşındaki Federico Giunti’yi hatırlatmalı.
Sylvinho, futbolu Kaptan İbrahim Üzülmez gibi gücüyle değil, daha çok aklıyla oynayanlardan... Koşması gerektiğinde koşuyor, pozisyon almasını biliyor, en önemlisi çalıştığı teknik direktörlere sorun çıkarmayan sağlam bir karakteri var.
Kariyerinde Arsenal, Celta Vigo ve Barcelona takımlarının formasını giydi, savunmada yanında Keown, Adams, Puyol, Marquez, Thuram gibi oyuncular görev yaptı. Deneyimini Beşiktaş’ın genç futbolcularına aktarma ihtimali de büyük. Bu sezon Beşiktaş’ta olsa; belki Gökhan Zan, İbrahim Kaş, İbrahim Toraman gibi oyuncuların performansı yükselir, defanstaki futbolcular da gelişme kaydedebilirdi. Bu sezon İbrahim Üzülmez formdayken Tello daha faydalı, daha hareketliydi. Savunmayı güçlendirecek, Tello’yu rahatlatacak nitelikle bir transfer Sylvinho. Sekiz yıldır savunmanın solunda oynayan İbrahim Üzülmez’le Sylvinho arasında oluşacak rekabet ortamından kârlı çıkan kuşkusuz Beşiktaş olacaktır.
Çoğu kişi bilir hikayesini İvan Klasniç’in... Böbrekleri iflas ettiğinde önce annesinin böbreğini aldı Hırvat futbolcu. Ancak olmadı, uyum sağlanmadı bu kez babası bıçak altına yattı. Kolay değil, bir yılda iki böbrek nakli geçirmek. Olayı dramatize etmeyen Klasniç vazgeçmedi, iki ayda antrenmanlara başladı. İlk 11’de sahaya çıktığı ilk maçta da iki gol birden attı. “Bizim başkanın gece canı sıkılsın akşam oyuncu alır” diyor Sinan Engin... Transferde birini alıp, diğerini gönderme politikasını belirleyen Demirören’in Beşiktaş’ı, John Carew’den sonra ilk kez ruhuna uygun bir golcüye yaklaştı. Beşiktaş taraftarı, Nouma’nın takımı sahiplenmesini ve hiç vazgeçmeyen tavrını sevmişti. Klasniç, bu karaktere fazlasıyla sahip. İlk profesyonel kulübü St.Pauli’den ayrılırken, “Bu tribünlere dönüp bakıyorum. Bir müdürle, bir işçi yanyana... Böyle bir kulübü bulacağımı sanmıyorum” demiş ve ağlayarak Werder Bremen’e transfer olmuştu. St.Pauli tribünlerinin Beşiktaş kapalısından pek farkı yok.
Futbolculuğuna gelince... Milli takım seçiminde; Almanya ile Hırvatistan’ı birbirine düşürecek kadar yetenekli, hava toplarına hakim ve hızlı. Holosko kadar hareketli, Bobo kadar bitirici. Beşiktaş, Klasniç’i ikna etmekte zorlanırsa bence tribünleri göstermesi yeterli!
KALBİNDE SAAT YOK
Sylvinho gündeme geldiğinde ilk eleştiri konusu yaşı oldu. “32 yaşındaki İbrahim Üzülmez’in yerine 33 yaşındaki Sylvinho mu alınır?” diyenlere, Lucescu döneminde 24 yaşındaki Yasin Sülün’ün yerine alınan 32 yaşındaki Federico Giunti’yi hatırlatmalı.
Sylvinho, futbolu Kaptan İbrahim Üzülmez gibi gücüyle değil, daha çok aklıyla oynayanlardan... Koşması gerektiğinde koşuyor, pozisyon almasını biliyor, en önemlisi çalıştığı teknik direktörlere sorun çıkarmayan sağlam bir karakteri var.
Kariyerinde Arsenal, Celta Vigo ve Barcelona takımlarının formasını giydi, savunmada yanında Keown, Adams, Puyol, Marquez, Thuram gibi oyuncular görev yaptı. Deneyimini Beşiktaş’ın genç futbolcularına aktarma ihtimali de büyük. Bu sezon Beşiktaş’ta olsa; belki Gökhan Zan, İbrahim Kaş, İbrahim Toraman gibi oyuncuların performansı yükselir, defanstaki futbolcular da gelişme kaydedebilirdi. Bu sezon İbrahim Üzülmez formdayken Tello daha faydalı, daha hareketliydi. Savunmayı güçlendirecek, Tello’yu rahatlatacak nitelikle bir transfer Sylvinho. Sekiz yıldır savunmanın solunda oynayan İbrahim Üzülmez’le Sylvinho arasında oluşacak rekabet ortamından kârlı çıkan kuşkusuz Beşiktaş olacaktır.