Tony Blair'in İngiltere'de büyük yankı uyandıran 'Bir Yolculuk' adlı anı kitabında Türkiye'nin de bahsi geçiyor.
Blair, başbakanlığı döneminde Avrupa Birliği zirvelerinde muhatap olduğu Recep Tayyip Erdoğan hükümetini, ''Türkiye'nin laik kalıbına ters İslamcı bir parti iktidardaydı'' diye anlatıyor.
Tony Blair, ''Fakat Başbakan Erdoğan ve o dönem Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül mantıklı, ileriye dönük adamlardı'' diye devam ediyor.
''En azından o dönemde tanıdığım Türk siyasetçiler arasında geçinmesi en kolay olanlardı.''
''Zekiydiler, ne istediklerini biliyorlardı, Avrupa'ya girmeye hevesli, ve dahası, Kıbrıs konusunda akılcıydılar.''
Avrupa'nın Türkiye'nin üyeliğine uzun vadede olumlu bakan, ama zaman alacak bir tavır belirlediğini yazan Tony Blair, ''Almanya gibi Türkiye'den büyük bir göçmen nüfusa sahip Avrupa ülkelerinin tedirginliğini yenmek için yerine getirilmesi gereken katılım kriterleri kondu.'' diyor.
''Bu kriterler Türkiye'nin modernleşmeci siyasetçilerine varacakları bir hedef belirledi.''
Eski İngiltere başbakanı, Türkiye için ''prensipte evet, ama uygulamada gayet uzak bir gelecekte'' üyelik perspektifi belirlediklerini anlatyor.
''Ama bu iyiydi'' diye yazıyor Blair, ''Herşeyi olabildiğince birarada tutuyordu.''
Blair, Türkiye'nin üyeliğine gönülsüz yaklaşımı kısmen, ''Avrupa Birliği daha yeni genişlemişti, yeni üyeleri hazmetmek için daha çok zaman isteniyordu.'' diye açıklıyor.
Kısmen de, ''70 milyonu aşkın Müslümanın yaşadığı Türkiye açıkça bambaşka bir şeydi'' diye ekliyor.
Tony Blair, ''AB liderleri Müslüman karşıtı değildi, ama toplum içinde şüphesiz böyle bir hissiyat vardı'' diyor.
Türkiye'nin hem o dönemde hem de şimdi AB üyeliğine olumlu baktığını yazan Tony Blair, ''Batı'ya dönük bir Türkiye ile Doğu'ya dönük bir Avrupa'yı'' görmek istediğini belirtiyor.
Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra Türkiye'nin AB kulislerinde kibarca ama kesin bir üslupta tam üyelikten daha aşağılarda bir yöne doğru itildiğini düşünen Blair, ''Her iki taraf içinde tehlikeli bir yanlış'' yapıldığını öne sürüyor.
Blair aynı zamanda dünya siyasetinde giderek kendine daha güvenli bir Türkiye'nin ortaya çıktığını düşünüyor.
Tony Blair, kitabının kapanış sayfalarında, yeni dünya düzeninde güç dengelerinin yer değiştirdiğini yazarak, Brezilya ve Türkiye'yi örnek gösteriyor.
''Brezilya ve Türkiye'nin kendine olan güveni büyüyor, artık dünya siyasetinde oynayacakları rolün iznini almıyor, istedikleri rolü sormadan oynuyorlar.'
Blair, başbakanlığı döneminde Avrupa Birliği zirvelerinde muhatap olduğu Recep Tayyip Erdoğan hükümetini, ''Türkiye'nin laik kalıbına ters İslamcı bir parti iktidardaydı'' diye anlatıyor.
Tony Blair, ''Fakat Başbakan Erdoğan ve o dönem Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül mantıklı, ileriye dönük adamlardı'' diye devam ediyor.
''En azından o dönemde tanıdığım Türk siyasetçiler arasında geçinmesi en kolay olanlardı.''
''Zekiydiler, ne istediklerini biliyorlardı, Avrupa'ya girmeye hevesli, ve dahası, Kıbrıs konusunda akılcıydılar.''
Avrupa'nın Türkiye'nin üyeliğine uzun vadede olumlu bakan, ama zaman alacak bir tavır belirlediğini yazan Tony Blair, ''Almanya gibi Türkiye'den büyük bir göçmen nüfusa sahip Avrupa ülkelerinin tedirginliğini yenmek için yerine getirilmesi gereken katılım kriterleri kondu.'' diyor.
''Bu kriterler Türkiye'nin modernleşmeci siyasetçilerine varacakları bir hedef belirledi.''
Eski İngiltere başbakanı, Türkiye için ''prensipte evet, ama uygulamada gayet uzak bir gelecekte'' üyelik perspektifi belirlediklerini anlatyor.
''Ama bu iyiydi'' diye yazıyor Blair, ''Herşeyi olabildiğince birarada tutuyordu.''
Blair, Türkiye'nin üyeliğine gönülsüz yaklaşımı kısmen, ''Avrupa Birliği daha yeni genişlemişti, yeni üyeleri hazmetmek için daha çok zaman isteniyordu.'' diye açıklıyor.
Kısmen de, ''70 milyonu aşkın Müslümanın yaşadığı Türkiye açıkça bambaşka bir şeydi'' diye ekliyor.
Tony Blair, ''AB liderleri Müslüman karşıtı değildi, ama toplum içinde şüphesiz böyle bir hissiyat vardı'' diyor.
Türkiye'nin hem o dönemde hem de şimdi AB üyeliğine olumlu baktığını yazan Tony Blair, ''Batı'ya dönük bir Türkiye ile Doğu'ya dönük bir Avrupa'yı'' görmek istediğini belirtiyor.
Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra Türkiye'nin AB kulislerinde kibarca ama kesin bir üslupta tam üyelikten daha aşağılarda bir yöne doğru itildiğini düşünen Blair, ''Her iki taraf içinde tehlikeli bir yanlış'' yapıldığını öne sürüyor.
Blair aynı zamanda dünya siyasetinde giderek kendine daha güvenli bir Türkiye'nin ortaya çıktığını düşünüyor.
Tony Blair, kitabının kapanış sayfalarında, yeni dünya düzeninde güç dengelerinin yer değiştirdiğini yazarak, Brezilya ve Türkiye'yi örnek gösteriyor.
''Brezilya ve Türkiye'nin kendine olan güveni büyüyor, artık dünya siyasetinde oynayacakları rolün iznini almıyor, istedikleri rolü sormadan oynuyorlar.'
KAYNAK