bu kadar zormu beni sewmek lanet olsun!!!!

BSY17

New member
Bu kadar mı zordu beni sevmek


bu kadar mı zordu beni sevmek
ne istedim ki senden, koskoca bir hiç
sense canımsın, balımsın dedin
oynadın benle, beni oyuncağın yaptın
haketmedim bunu bilmek şu anda tek desteğim

kendime sorduğum sorular bitmez artık bilirim
kendimi yer dururum gece gündüz
ama ben sana can dedim
kısa zamanda seni güneşim belledim
oldu mu ya yakıştı mı benim delioğlanıma

yıktın beni bebeğim, hani güzel olacaktı herşey
el ele verip söliycektik herkeze biz aşığız diye
olmadı işte yine ben aldandım
ama inan konduramıyorum hala sana
bilen bilir kıyamazdım ben sevdana

şimdi hiçbir şeyin anlamı yok bana
gidicem buralardan, bir daha görmeyeksin beni
bir daha sen bi daha acı gelmeyecek bana
acıydım zaten, adım üstümde acıbalımdım
şimdi daha acı oldum canın sağolsun

ama sevdim seni ben, sevilmedim eywallah hadi
ama bıraksaydın içimde temiz düşlerin kalsaydı bari
bu kadar incitmeseydin oyuncağın etmeseydin
mutlu olmanı diliyorum canım yine de
benden buraya kadar, hoşçakal
 

BSY17

New member
aşık olmak

aşık olmak için 3 dakika yetiyor..!



İlk görüşte aşkın doğru olabileceğini kanıtlayan uzmanlara göre, beyin, âşık olup olmadığına bu sürede karar veriyor


VİYANA'daki Ludwig Boltzmann Enstitüsü davranış bilimcisi Karl Grammer, ilk bakışta aşk için 3 dakikanın yeterli olabileceğini ortaya çıkardı. Tezi, ABD'li bilim adamlarınca da doğrulanan Grammer, "Aşkta akla fazla yer yok. Çünkü bir kişinin başka birinden hoşlanıp hoşlanmadığına, beyin bağımsız karar veriyor. Biz sadece neticeyi hissediyoruz. Bu da en fazla 3 dakika sürüyor" dedi.
GRAMMER'e göre, istem dışı bu süreçte kişi, karşı cinste vücut yapısı, simetri, davranış biçimi ve mimiklere dikkat ediyor. Bilinçaltı, bu verileri sistematik bir şekilde değerlendirip karara varıyor. Alınan kararda, koku ve çevrenin de önemli rolü oluyor. Grammer, "Normalde hiçbir zaman âşık olamayacağınız bir kişi, uygun ortamda sizi çarpabilir" diyor
 

BSY17

New member
===ölümsüz sewdalar=== aziz nesin& victor hugo

Ölümsüz Sevdalar



Ölümsüz Sevdalar

Sönmezmiş hiç sevdalar,küllenirmiş sadece
Yıllara aldırmadan gizlenirmiş öylece
En ufak esinti dekor olurmuş yeniden
Gözler kimseyi görmez,kör olurmuş aniden
Ölümsüzmüş sevdalar,zamana yenilmezmiş
Sevgilinin yolları gözlenirmiş her gece
Gizemliymiş sevdalar,sevmeyen anlamazmış
Bir gülücük uğruna,beklenirmiş günlerce
Sevda tarif edilemez,yaşanırmış sadece
__________________
Hayattaki en yüce mutluluk sevildiğimize inanmaktır. "Victor Hugo"




ne çiçek

ne ÇİÇEKLER büyüttüm,
senden habersiz...
boyumu aşanlar bile
oldu,
inan sevgiyle.
ama açamıyor hiç biri
sensiz;
sevdâ iklimlerinde,
nazm ahengiyle...
rüyâma girivermişsin
-apansız-
geçen gün
,gece,
şöyle bir baktım da
HİÇ DEĞİŞMEMİŞSİN
yıllar sonra bile
-inanmazsın- yine
buluverdim gözlerini
eski rengiyle...
bakma
şimdi gülünce
yüzümde güller açarmış,
onlar feodalite kalıntısı
etiketler gülüm!
-gel-
tenezzül et de bir gün
'kalbimi' dinle
gör içimden ağrı her gün 'nasıl' ölürüm
__________________
Hayattaki en yüce mutluluk sevildiğimize inanmaktır. "Victor Hugo"





gitme delikızım

Isıtan ışığımsın,inadına sevdam,
bitmeyen kavgamsın
gitme gönlümün güneşi
bir bozkır ıssızlığı gibi
bu şehrin karanlık sokaklarında
bırakıp beni gitme
gitme közüm, gitme korum, gitme gözüm...

Gidersen
bütün duvarlar yıkılır üstüme
kimsesizleri ağlar gözlerimde bu şehrin
hüzün sarar sokakları her gece
hicran yağar göklerden yağmur yerine...
gitme gece gözlüm, gitme bahar yüzlüm
gitme öksüzüm

Ellerin yağmur sıcağı senin
gözlerin düğün çiçeği
dudağın gelincik
bakışın ay
vurup ömrümün göçmen kuşlarını
hançerleyip kalbimi gitme
gitme ışığım, gitme sevdam, gitme kavgam...

Gitme sevdamsın
gidersen duman olur ağarım sokaklara
incecik bir yağmur olur yağarım
uyku tutmaz geceleri
uzak yıldızlara takılır kalır gözlerim
kaybolup giderim bu kalabalık şehirde
gitme delikızım, gitme yürek sızım, canyıldızım

Gitme gönlümün nazlısı
bakışlarımı bir boşluğa ilmikleyip
sonsuz kederimle başbaşa bırakıp gitme
gitme çöl olur, gitme ölüm olur
bir yaprak gibi kurur gider ömrüm rüzgarda
aysız, güneşsiz kalırım, susuz, havasız
gitme ölürüm
gitme

Gitme gece gözlüm, gitme öksüzüm
gidersen bu şehir sensiz kalır
seni ararım bütün duraklarda
bütün sokaklarda seni ağlarım
gitme anılara kar yağar
gitme dört mevsim ayaz olur
dört mevsim sonbahar
gitme ey yar
ağlatma beni sevda kapılarında
eğme boynumu
üşürüm, donarım her gece sokaklarda

Gitme yüreğimin sızısı
gitme alnımın yazısı, gönlümün nazlısı
gitme duman olur, tufan olur, ah olur
kuşlarda çekip gider bu şehirde
ne güneş doğar, ne sabah olur
her saniye bir can verir ömrüm
ölürüm sevda kapılarında
ölürüm gitme
gitme


__________________
Hayattaki en yüce mutluluk sevildiğimize inanmaktır. "Victor Hugo"






içimdeki sen

Gidiyorsun ya sen mutlusun ya bu yüzden kötü haberlerim var sana… ben içimde senden bile habersiz bir sen büyüttüm. Herkes erişti de sana içimde ki sene erişemedi kimse. Herkes öptü de seni içimde ki seni benden başka kimse öpemedi. Sen çok kandırdın da beni içimde ki sen hiç kandırmadı beni, aldatmadı. İçimdeki sen hiç üzmedi beni…
Her geceye içimdeki senle yattım her sabaha içimdeki senle uyandım ben. Çok çay içtik onunla kahvaltı ettik her yere gittik. Hiç yalnız bırakmadı beni. Ben ona hiç git demedim oda hiç gitmek istemedi. Ayrılmayı düşünmedik hiç....
Bilirsin ben hep sessiz çığlıklar atarım sen duymadın beni. İçimdeki sen duydu. Sen anlamadın nasıl sevdiğimi ama içimdeki sen hep bildi sevgimi. biliyorum benim için herşeyi yapardı ve bende onun için..Hastayken başımda bekledi her derdime ortak oldu. Hep anladı beni. Çünkü bilirdi benim yaşama sebebimdi ben onu üzmezdim kaybetmeyi göze alamazdım. Hiç sıkmazdı beni hiç sıkılmazdı benden.
Senden habersiz bir sen büyüttüm içimde. Dokunulmaz erişilmez bir sen… benden başka kimse sevmedi seni benden başka kimse görmedi. Sakladım hep içimde bu yalancı dünyaya karıştırmadım onu. Yalan nedir bilmedi, ihaneti görmedi. İçimde bir sen büyüttüm herkesten gizli ve öyle güzel ki şimdi…
Dinle beni ilk defa bağırıyorum sana, ilk defa sessiz değil çığlığım.

İçimde öyle bir sen var ki onu seninle kirletmeyeceğim…








Aziz Nesin şiirleri


ACILI GECENİN BİTİMİNDE

Yaşadığımı işitmek istiyorum
Bir ses uzaktan yakından ya da içimden
Düşen yaprak örneğin
Kağıt hışırtısı olsun
Ya da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısı
Bir inilti derinden
Damlayan su
Bir elektrik düğmesi çıt diye
Çok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmaz
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir ses
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı görmek istiyorum
Bir ışık uzaktan yakından ya da içimden
Sesindeki pırıltıya
Gözündeki ışıltıya benzer
Bir kibrit çakımı
Bir yanıp sönse yeter
Sabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplak
Ya da gün batımı pembesi dudak
Bir yıldırım hızında çizilsin
Bir şimşekçe yazılsın karanlığım
Bir fener ki uzaklığı bilinmeyen
Bir yıldız parlayıp sönen
Dişlerinin aydınlığını
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir ışık
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı duymak istiyorum
Bir ısı uzaktan yakından ya da içimden
Tenine ilk dokunduğum zamanki
Elini ilk tuttuğum
Yüreğimi kanatlandıran o titreşim
Kanı geçiyor kanıma sandığım
Öyle bir değdin ki varla yok arası
Ve yanarken ateşten ellerim
Yatak çarşafının apaklığında duyduğum serinlik
Ve sevgiyi sende bulduğum ilk
O ılıklığa değinmek yerine
Uzak düşlerde olsa da yeter
İçindeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir değini
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı koklamak istiyorum
Bir koku uzaktan yakından ya da kendimden
Kulak memelerinde şebboy
Saçlarında o koku
Ki öptükçe öpüldükçe büyüyen
Her yel estikçe getirir düşlerime
Koklarım çok uzaklardaki anılardan seviyi
Bir yel esmiş mi esmemiş mi
Bir kıpı dal oynasa
Bir yaprak kıpırdasa
Duyulur duyulmaz olsa da
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir koku
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı tatmak istiyorum
Bir tat ki uzaktan yakından ya da kendimden
Ağzımda dilimde damağımda
Bir buruksu mutluluk sandığım
Salt benim diye aldandığım
Kendi yalanlarıma kandığım
Arttı yaşadıkça duyduğum acı
Yitirmemek için o acıyı çoğaltırım
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir tat
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

__________________________________________________ _______
YOKLUĞUNDAKİ SEN

Yine yalnız değilim her zamanki gibi
Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım

Aramızda yirmibeşbin kilometre
Sen kıştasın ben yazdayım
Sen bir yarısında dünyanın
Ben öte yarısındayım
Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun
Daha da bir gönlümcesin
Varlığından bin kat güzel
O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz
Ve en gizlerden konuşurken ellerin
İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden
Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden

_________________________________________
YAŞIYORUM DEMEK

Çok merak ediyorum kendimi
Başıma birşey mi geldi
Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden

Bu sabah kapımı çaldım
Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim

Oh ne güzel bir sabah
Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek.


______________________________________________
ŞİİRE TUTUNMAK

Yok başka hiçbir umarın
En granit kayanın en ortasında
Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
Ya ölmektir kurtuluşun
Yada şiir tutunmak

O en gergin tele şöyle bir dokun
Son tınıyla tel kopsun
Ayak sesleri duyulsun ölümün
Her yanın her yönün çıkmaz
Nereye baksan yok
Hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde
Kurtarırsa kurtarır ancak
Yine şiire tutunmak.


___________________________________________
SUSARAK

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....


____________________________________

SÖZ !..

Bilirsiniz sözümde hep durmuşumdur duracağım
Sevgilime sözverdim ben yirmi yıl yaşayacağım
Düşmanlarım sevinmesin yirmi yıl sonra yok diye
Belli değil yirmi yıla ne zaman başlayacağım.


_______________________________________________
SOL EL KONÇERTOSU

Demek yazamadan
Demek okuyamadan
Demek konuşamadan
Hem de ölmeden yaşanabilirmiş
Ama sevmeden yaşanamıyor Üçgülüm

Bir ölüyle bir canlı
Bir bedeni bölüştük
Sağ yanım ölmüş
Sol yanım capcanlı

Demek yazamadan
Demek okuyamadan
Demek konuşamadan
Ama düşünebildiğim için seni yaşıyorum
Yaşayabildiğim için sevmiyorum
Sevdiğim için yaşıyorum

Bir kolum bir elim bir bacağım ve dilim tutmuyor
Öyle bir sevgi var ki içimde
O beni hâlâ diri tutuyor
Yazamasam da okuyamasam da konuşamasam da
Seviyorum seni Üçgülüm
Sevdikçe yaşıyor yaşadıkça seviyorum

________________________________________

SEVGİ DURAĞI

sözverdiğimiz yerde buluştuk
sözverdiğimiz zamanda değil.
ben yirmi yıl erken gelip bekledim
sen geldin yirmi yıl geç
ben seni beklemekten yaşlıyım
sense beklettiğin için genç

__________________________________________________ ______

SESLER

Gecenin bir zamanı evine gelince
Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini
Anla ki yalnızsın

Elektrik düğmesini çevirince
Çıt diye bir ses duyuyorsan
Anla ki yalnızsın

Yatağına yatınca
Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan
Anla ki yalnızsın

Odanda kâğıtlarını kitaplarını
Duyuyorsan zamanın kemirdiğini
Anla ki yalnızsın

Bir ses geçmişlerden
Çağırıyorsa eski günlere
Anla ki yalnızsın

Değerini bilmeden yalnızlığının
Kurtulmak istiyorsan
Kurtulsan da yapayalnızsın

AZİZ NESİN
__________________________________________________ _________
SEN SÖYLEMEDEN DE BİLİYORUM

Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende.


__________________________________________________ _________

ÖLÜME EĞİLMEK

Uyumaya değil
Rüyalarıma gidiyorum
Orada yaşayacağım isteğimce
Uyanıkken hiç yaşayamadığım
Hepsi de gençti güzeldi
Sevdim sevildim diye aldanarak
Son gördüğüm onlar olacak
Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
Ölüme değil
Sonsuzluğa gidiyorum
Orda dinleneceğim gönlümce
Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
Kalemim yine elimde
Kağıtlarım da önümde
Son uykusunda düşecek başım
Sağlığımda hiç eğmediğim.

:hhman:
 

BSY17

New member
Nefreti Aş Afffet

Nefreti aşmanın tek yolu var: Affetmek...

Nefreti aşmanın yolu: Affetmek
Nefreti aşmanın tek yolu var: Affetmek...
Başkalarını affettiğimizde biz özgürlesiriz.
Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller. Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir. Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı.
Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır. Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir. Affetmek bir süreçtir.
Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır. Yani koşullu affetme yoktur. Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.
Affetmek bir seçimdir. Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir. Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık yaratmayacaktır. O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir. Fakat özgürleşmek için gereklidir. Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır.
Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrol altında tutmasına son vermek demektir.
Affetmek, o kişiyi sevmek değil.
Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil. Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
Affetmek, o kişiyi haklı bulmak değil.
Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
Affetmek kırgınlığın, küskünlüğün, nefretin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.
"Duygusal unutma" affetmenin diğer adıdır.
 

εگмεя

Fuzuli Üye
Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil. Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil

Affetmek artık acıyı hissetmemektir.
 

Giovane

Altın Üye
Acılı Gecenin Bitiminde .!

ACILI GECENİN BİTİMİNDE

Yaşadığımı işitmek istiyorum
Bir ses uzaktan yakından ya da içimden
Düşen yaprak örneğin
Kağıt hışırtısı olsun
Ya da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısı
Bir inilti derinden
Damlayan su
Bir elektrik düğmesi çıt diye
Çok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmaz
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir ses
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı görmek istiyorum
Bir ışık uzaktan yakından ya da içimden
Sesindeki pırıltıya
Gözündeki ışıltıya benzer
Bir kibrit çakımı
Bir yanıp sönse yeter
Sabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplak
Ya da gün batımı pembesi dudak
Bir yıldırım hızında çizilsin
Bir şimşekçe yazılsın karanlığım
Bir fener ki uzaklığı bilinmeyen
Bir yıldız parlayıp sönen
Dişlerinin aydınlığını
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir ışık
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı duymak istiyorum
Bir ısı uzaktan yakından ya da içimden
Tenine ilk dokunduğum zamanki
Elini ilk tuttuğum
Yüreğimi kanatlandıran o titreşim
Kanı geçiyor kanıma sandığım
Öyle bir değdin ki varla yok arası
Ve yanarken ateşten ellerim
Yatak çarşafının apaklığında duyduğum serinlik
Ve sevgiyi sende bulduğum ilk
O ılıklığa değinmek yerine
Uzak düşlerde olsa da yeter
İçindeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir değini
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı koklamak istiyorum
Bir koku uzaktan yakından ya da kendimden
Kulak memelerinde şebboy
Saçlarında o koku
Ki öptükçe öpüldükçe büyüyen
Her yel estikçe getirir düşlerime
Koklarım çok uzaklardaki anılardan seviyi
Bir yel esmiş mi esmemiş mi
Bir kıpı dal oynasa
Bir yaprak kıpırdasa
Duyulur duyulmaz olsa da
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir koku
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Yaşadığımı tatmak istiyorum
Bir tat ki uzaktan yakından ya da kendimden
Ağzımda dilimde damağımda
Bir buruksu mutluluk sandığım
Salt benim diye aldandığım
Kendi yalanlarıma kandığım
Arttı yaşadıkça duyduğum acı
Yitirmemek için o acıyı çoğaltırım
İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm
Her ne olursa olsun bir tat
Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Alıntıdır !
 

HTML

Üst