icemen
New member
- Katılım
- 7 Şub 2007
- Mesajlar
- 20,136
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Fenerbahçe ve Galatasaray kayıpsız. Çifte şampiyon Beşiktaş ise 12 puan kaybetti, sadece üç gol atabildi. Denizli ayrılmak istedi, Başkan’a takıldı. Takım içinde gerilimler, diğer olaylar da cabası. Durumu en iyi Ernst anlattı. Alman oyuncu, “Zirvedeki takımlarla aramızda tek fark var. O da puan” dedi.
Beşiktaş, Galatasaray ile deplasmanda oynadı. Bu maçta rakip Cimbom değil; her derbide kadro saçmalığı yapan Mustafa Denizli’ydi. Nihat’ı tek forvet oynattı. Sahanın en kısa adamını, Servet ve Emre Aşık kuleleri arasına koyup, havadan bindirme denedi. Vurucu timler yanında bekledi. Sonuç kaçınılmaz oldu. Ardından Kayseri. Yine yanlış tercih. Amatör takımda oynayacak halde olmayan, İspanya’nın sıradan ekibi Getafe’de bile tutunamayan üstelik sezon başı kampı da yapmayan İbrahim Kaş, diğer maçlarda olduğu gibi yenilen golü ikram etti.
Gerçek Beşiktaş, Manchester maçında sahadaydı. Yine rakibi döndürüp golü ikram ettiren Kaş, büyüyü bozdu! Fenerbahçe’nin Belediye, Cimbom’un Kasımpaşa maçlarını izledik. Beşiktaş’ın ölüsü bile daha iyi. Bu takımda bireysel yıldızlar az. Ancak makine gibi işleyen oyunu yönlendirecek çok kişiye sahip. Bundan sonrası önce hocaya sonra da oyunculara kalıyor. Denizli görevi bırakacağına, ‘inadı’ bırakıp kadro saçmalığından kurtulsun. Eldeki etkin silahları kendine değil, rakibe çevirsin. Oyuncular da, kayıplardan ortaya çıkan güvensizlikten kurtulsun. Maçta takım bir de yenik durumdaysa top almak için kimse öne çıkmıyor. Oysa Tabata faktörü var. Adam top atacak kimse bulamıyor. Kaptırıyor. Kötü diye lanse ediliyor.
Beşiktaş kötü değil. Hatta zirvedekilerin bile önünde. Eğer sadece yukarda bahsettiğimiz hoca-oyuncu konusu düzelsin, ligi süpürür. Aradaki küçümsenmeyecek gibi duran puan farkını eritir. Takımın kötü gününde ortaya çıkan camia ve medyadaki baronlarını da susturur.
Kartal için CSKA’nın önemi ayrı. Almanya’dan puansız dönen Rus ekibi karşısında alınacak galibiyet, Rus ekibinin taca çıkışı demek. Geriye Wolfsburg kalıyor. Dışarıda beraberlik, İnönü’de gelecek üç puan Beşiktaş’ı yukarı atar.
Beşiktaş, Galatasaray ile deplasmanda oynadı. Bu maçta rakip Cimbom değil; her derbide kadro saçmalığı yapan Mustafa Denizli’ydi. Nihat’ı tek forvet oynattı. Sahanın en kısa adamını, Servet ve Emre Aşık kuleleri arasına koyup, havadan bindirme denedi. Vurucu timler yanında bekledi. Sonuç kaçınılmaz oldu. Ardından Kayseri. Yine yanlış tercih. Amatör takımda oynayacak halde olmayan, İspanya’nın sıradan ekibi Getafe’de bile tutunamayan üstelik sezon başı kampı da yapmayan İbrahim Kaş, diğer maçlarda olduğu gibi yenilen golü ikram etti.
Gerçek Beşiktaş, Manchester maçında sahadaydı. Yine rakibi döndürüp golü ikram ettiren Kaş, büyüyü bozdu! Fenerbahçe’nin Belediye, Cimbom’un Kasımpaşa maçlarını izledik. Beşiktaş’ın ölüsü bile daha iyi. Bu takımda bireysel yıldızlar az. Ancak makine gibi işleyen oyunu yönlendirecek çok kişiye sahip. Bundan sonrası önce hocaya sonra da oyunculara kalıyor. Denizli görevi bırakacağına, ‘inadı’ bırakıp kadro saçmalığından kurtulsun. Eldeki etkin silahları kendine değil, rakibe çevirsin. Oyuncular da, kayıplardan ortaya çıkan güvensizlikten kurtulsun. Maçta takım bir de yenik durumdaysa top almak için kimse öne çıkmıyor. Oysa Tabata faktörü var. Adam top atacak kimse bulamıyor. Kaptırıyor. Kötü diye lanse ediliyor.
Beşiktaş kötü değil. Hatta zirvedekilerin bile önünde. Eğer sadece yukarda bahsettiğimiz hoca-oyuncu konusu düzelsin, ligi süpürür. Aradaki küçümsenmeyecek gibi duran puan farkını eritir. Takımın kötü gününde ortaya çıkan camia ve medyadaki baronlarını da susturur.
Kartal için CSKA’nın önemi ayrı. Almanya’dan puansız dönen Rus ekibi karşısında alınacak galibiyet, Rus ekibinin taca çıkışı demek. Geriye Wolfsburg kalıyor. Dışarıda beraberlik, İnönü’de gelecek üç puan Beşiktaş’ı yukarı atar.
Fanatik-Orhan Yıldırım