Bu da Ergenekon Harnamesi

Vtnsvr

New member
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,220
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Patagonya
Fatma Sibel Yüksek




Memleketin geldiği hal ortada.

Kendimi Şamil Tayyar gibi adam yerine koyup meşhur olmaya çalıştığımı düşünmezseniz bir itirafta bulunacağım.

Bütün bu olup bitenlerde, şurada yazılarını 2- 3 bin kişiciğin okuduğu bu fakirin de katkıları vardır. Şöyle ki: daha geçen mart ayında sen kalk müneccim b.kuna basmış gibi

"Diktatörlük hedefleyenler için klavuz"

diye bir yazı yaz.

Orada, AKP'ye meydan okuyayım derken, bütün olacakları say dök!

Saymakla kalmayıp yol da göster... Sonra, temmuz ayında

"AKP'nin kalemleri Mc Carthy'ciliğe soyundu"

diye bir yazı daha yaz… İlhan Selçuk adlı pir-i fâninin neden bir an önce kodese tıkılması gerektiğini(!) anlat..Yani bir nevî Şamil Tayyar'lık yap!

Şimdi geldiğimiz nokta itibarıyla hepimiz tehlikeli bir duruş içerisinde bulunmaktayız.

Bir hükümete böyle dört yandan gaz verilirse olacağı budur. Ahmet Altan bir yandan, Ali Bayramoğlu bir yandan, Açık İstihbarat öte yandan, Doğu Perinçek beri yandan…

Ülkemize demokrasi getirmek ve halkın refah düzeyini yükseltmekten başka suçu, gühahı olmayan koskoca hükümet-i âli batmış bir 'çete' batağına, çırpındıkça gömülüyor!

Efendim, bakmayın adımızın "açık istihbarat" olduğuna; bizim istihbaratın i'sinden haberimiz yok.

İşimiz gücümüz müneccimlik.

Millet bize "Ergenekon'un yayın organı" muamelesi yaparken, bir 'iddianamecik' bile ele geçiremedik.

Ergenekon soruşturmasının iddianamesini Star gazetesi yazdı. Açılmamış davanın kitabını Şamil Tayyar yazdı… Ergenekon'un fikir babalığını İlhan Selçuk, arşiv ve dökümantosyon genel müdürlüğünü Kemal Alemdaroğlu yapmakta. Doğu Perinçek 'iç tüzüğü" kaleme alırken, Veli Küçük de "Suikast İşleri Müsteşarlığı" görevini yürütmekte…

Organizasyon içerisinde bir 'Kütüphane kolu" olsun kapabilmiş değiliz…

Bizde iddianame falan yok.

Elimizdeki tek 'nâme' Behiç Gürcihan'ın Gladio'ya yazdığı nâmeler! Gürcihan'ın kâh Gladio'ya, kâh Yaşar Paşa'ya yazdığı nâmeler de olmasa, bizden bir nane olacağı yok…

Bu şartlar altında bize de Ergenekon'un Harnâmesi'ni yazmak düştü…

Harnâme, eşeklik mefhumu ile yüzyıllardır iç içe yaşayan milletimizin, bu makus talihi edebiyata döküşünün adıdır.

Eşekliğin içtimai, siyasi ve kültürel hayatımızda önemli bir yeri vardır. Bu yakın alakanın nedeni, içimizde çok sayıda eşeğin barınması ve bu mahlukatla yüzyıllardır içli dışlı yaşamaya olan alışkanlığımızdır.

Eşeklik mevzusu ve meseleleri, gerek edebiyat gerek fikir dünyamızda yüklü bir külliyat oluşturmuştur..

Eşeklik konusunda kalem oynatanlar arasında Mehmet Akif Ersoy'dan Aziz Nesin'e, Şinasi'den Yahya Kemal Beyatlı'ya çok sayıda yazar ve mütefekkirimiz mevcuttur. "Eşeklik" sanatımızda başlı başına bir koldur..

Şeyhi'nin Harname'si Türk edebiyatında hiciv sanatının klasiklerinden sayılır.15. yüzyılda yaşamış olan Molla Lütfi'nin harnâmesinde de Türkçe'deki eşekle ilgili atasözleri derlenmiştir ki şu örnek ne kadar da güncel ve manidardır:

Kara eşek yular vurmayla katır olmaz…

Bu atasözünde olduğu gibi, takım elbise, dolu cüzdan ve makam arabası adam olmak için bir türlü yeterli olamamaktadır…

Bilhassa siyasi hayatımız, harnâme yazarları için münbit bir arazi teşkil etmektedir.

Cumhuriyet başsavcılarını 'devlete sızmış çete mensupları'zanneden siyasetçiler var oldukça, harnâme yazmak da vaka-i adliyeden sayılmalıdır.

Siyasetçiler de tıpkı eşekler gibi terbiye edilmesi güç mahlûklar olduklarından, Ergenekon meselesini getirdikleri hal artık bir harnâme yazmayı mücbir kılmıştır.

Evet, siyasetçiler ile eşek ırkı arasında ibretlik benzerlikler mevcuttur.

Eşeği ahırdan avluya çıkarırsınız balkonu ister, balkona çıkarırsanız salona girmeye kalkışır. Salona alırsınız, yatak odasına dalar.. Dur durak yoktur.

"Bu teveccüh bana fazla, yetinmek lazım"

demez. Aksine hırsı ve habeti artar.

Bünyesini kin, buğz, tekellüf, tasannu, tezvir, aptallık, zulüm, fısk, hiyanet, bayağılık, nekeslik, kötü huyluluk ve vefasızlık, hile, bulanıklık, yalan, iyiliğe şükretmemek, halkı incitmek, kendini büyük görmek, vergisizlik, gıybet, iftira kaplar…

Halimlik, kerem, cömertlik, yiğitlik, sebat, vefa, zahitlik, takva, lütuf, tekellüfsüzlük, ihsan gibi hasletleri eşekten ve siyasetçiden beklemek nâfiledir.

Güçlendikçe zalimleşir. Yedikçe acıkır…

Tek başına iktidar olur gene doymaz. Her işi eline yüzüne bulaştırır. Dini, diyaneti, siyaseti pervasızca birbirine karıştırır. Kuran'ı Kerim'deki ayetleri meydanlarda höykürmekten hiç hicap duymaz…

Ey nefs-i Şirret!

Madem, ayetlerle konuşmayı metot edindin, Nahl Suresi'nin şu ayetini de gündeme getirsene…

"Allah, binesiniz diye hem de zinet olmak üzere atları, katırları ve eşekleri de yarattı ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratacak…" (Nahl, 16-8)

Gördüğün gibi Cenab-ı Allah eşekten beterini de yaratabileceğini imâ ederek bizleri uyarmaktadır. O halde elimizdeki eşeklere sahip çıkalım!

Eşeklik konusunda ilim-irfan sahibi olan zevattan alınan bilgiye göre anavatanı Afrika olan eşek, eski Mısır'da MÖ 4000 yıllarında evcilleştirilmiştir. Avrupa'ya ise MÖ 2000 yılında Anadolu'dan götürülmüştür. 18. yüzyıldan sonra da dünyanın her tarafına yayılmıştır.

Eşeği her ne kadar Araplar evcilleştirse de, "giydirmek" bize düşmüştür. Dünyanın en ihtişamlı Türk kentlerinden birisi olan Semerkant, adını eşek semerinden alır.

Moda sektöründe esamesi okunmayan biz Türkler, 'eşek giydiricilikte" iddialıyızdır. Eşeğin her türlüsüne hak etmediği kumaşlardan elbise giydirmekte üstümüze yoktur. Nice eşeklere ipek ve ham ketenden elbiseler giydirip, han hamam, makam ve mevkî sahibi yapmışızdır

Türkiye'nin en kaliteli eşekleri olan Merzifon eşeklerinin semeri Çorum İskilip'te yapılır ve bu ilçemizde mesleği semercilik olanlara "eşek terzisi" denilmektedir. Ayrıca, rakımı yüksek olan Merzifon'da eşekler sert anırdıklarından " Merzifon eşeği gibi anırmak" deyimi bu sert anırıştan kaynaklanmaktadır. Sert anıran eşeğe sorarsanız, bu da bir hitabet sanatıdır…

Bağırıp çağırarak , hançere yırtarak sorunlardan kurtulacağını zanneden din bezirgânları Lokman sûresindeki şu ayeti de hatırlarlar mı acaba:

"Gidişinde mutedil ol, konuşurken sesini yükseltme, çünkü seslerin en çirkini şüphesiz ki eşeklerin sesidir "

Sonra…

Eşek nasıl ipek semer vurunca kendini at zannederse, gereğinden fazla oy alan siyasetçi de kendisini fanîden bâkiye geçtim zanneder. Bir ululanmadır, bir böbürlenmedir, bir zalimliktir alır başını gider…

Oysa, millet iradesinin değişkenliği; Ziya Paşa'ya ait olduğu zikredilen, ancak kimi kaynaklarda İsmail Ankaravî'ye isnat edilen şu özlü sözde ne de güzel ifade edilmiştir: (Affınıza ve 'sanatta mahrem olmaz" prensibine sığınarak aktarıyoruz…)

"Avamın itîkadı, eşeğin zekeri gibidir; gâh iner, gâh kalkar…"

Eşeklik meselelerine Hazret-i Mevlana da ilgisiz kalmamıştır.

"Bülbül dağa karşı şakısın, çilesin de dağdan karga sesi gelsin; yahut insan seslensin de dağ eşek anırışıyla yankılansın, mümkün değil! Eşek anırışını duyuyorsan, iyi bil ki sen anırmışsındır…"

şeklindeki hikmeti, adetâ herkesi gerilim yaratmakla suçlarken kendisi gerilim yaratan, boyun damarlarını şişire şişire ve gözlerini devire devire bağırıp duran fâniler için söylenmiştir..

"El eşeğinden suyun ortasında indirirler" kelâmı da sanki "Biz kimseden izin almayız" diye böbürlendikten birkaç saat sonra tası tarağı toplayıp 'get out" olanlar için sarfedilmiştir…

Ya şu hisseye ne demeli?

-"Elalem muhtarın kızına dolanır bişeycikler yok.Biz Kel Veli'nin kör eşeğine yan bakarız cenderme peşimize düşer.."

"Ben ayet okuyorum, partimi kapatıyorlar, muhaletet lideri okuyunca bir şey yok!"

Şeklindeki güncel versiyonu hatırladınız değil mi?

Harnâme, Büyük Ortadoğu Projesi gibi emperyal planlara 'yandan çarklı' olup da "kimseden emir almayız!" kabadayılığına yatanları da unutmamıştır.

O konudaki atasözümüz ise,

"Semer seçilirken eşeğin fikri değil, ölçüsü alınır"

şeklindedir.

Kendisine fikir sorulduğunu vehmedenlerin dikkatine sunulur.

Eşeklik konusundaki bu zengin varidatımız, okuyucularımızın moralini bozmasın.

Eşek bakımından bizden daha 'zengin' ülkeler de vardır. Örneğin Etiyopya'da 5 milyon eşek yaşamaktadır ve dünyadaki 'eşek hastanesi' olan tek ülkedir. Bu yoksul ülkenin halkı eşeğe en fazla değer veren toplumların başında gelir ki, günde 3 bin kişi açlıktan ölürken saraydaki aslanlarını etle besleyen Haile Selasiye gibi bir soysuz diktatöre kırk yıl bağlılık göstermiştir..

İngiltere'nin eşekleri ise sosyal haklarına sahip çıkma bakımından bizden daha bilinçlidirler ve haftada 48 saatten fazla çalışmamak ve Cuma günleri izin yapmak gibi hakları 'mücadeleyle' elde etmişlerdir. Oysa biz, Ergenekon çetesini tartışırken, kaşla göz arasında bütün emeklililik haklarımızdan olmuşuzdur da ruhumuz duymamıştır…

Herkesin bir ucundan tuttuğu Ergenekon meselesine biz de işbu "harnâme" ile katkıda bulunmaktan mutluyuz.

Elimize sağlık. İnşallah Star gazetesi iddianameye bu yazıyı da ekler…

NOT: Katkılarından dolayı "Ord. Prof. Dr. Hayrullah Şanzumi ve eşeklik konusundaki ilim irfan birikimi ile dünyanın ilk "Harnâme Enstitüsü" olma yolunda hızla ilerleyen Üsküdar Çayevi müdavimlerine Açık İstihbarat olarak teşekkür ederiz
 
İddaname bile ortada yokken sayın (!) Fehmi Koru denen zaat çıkıp SkyTürk'de açıklama yapıyor Tuncay Özkan'ıda alın diye hedef gösteriyor.
Suçlu şimdi kim Tuncay Özkan'mı Fehmi Koru'mu ? Hayır adamın olan bitenden haberi yok ama Fehmi ağabeyimizin herşeyden haberi var bide muhbir'lik yapıyor!
Yazık çok yazık !
İçi boş şeylerle çırpınıp duruyorlar ama bataklıkta olduklarını farkedemiyecek kadar acizler!
 
Geri
Üst