Bu Bir İtiraftır....

SAHRANİL

Altın Üye



Yüzün düşünce aklıma, boyumdan büyük cümlelere asılıyor, bildiğim tüm cümleleri dolduruyorum namlu ağzına, sorgusuz sualsiz akıtıyorum gözyaşlarımı sen geçen tüm harflere.
Ve bu şiirlerde, yüzümdeki yorgunluğun izlerini görüyorum.



İhtilaller koparırken içimde, en militan kelimeleri dayıyor şakağıma, kaçak bakışların adresi oluyorum.



Tüm şehrin ışıkları dans ederken yokluğunda “bize ağlarım…”
Ağzımda kırık dökük bir Türkü, yokluğuna adanmış bir yığın ağıt.
Dudağımın uçurum kenarlarından düşmenden korkarım.



Göz bebeklerimi uyuturken masalımızla, ağlayan bir kalemin kucağında uyuya kalıyor; rüyalarımda uykusundan kaçmış lal bir deliyi oynuyorum..



Bir araba geçiyor hayallerimin üzerinden, darp izlerinin yolları sana çıkıyor.
Kusmuş olsam da sana ait birikmişliği bir intihar dolaşıyor yutkunuşlarımda..



Sensizliğin tadı, ağlamaların bile tuzu kalmadı..
Mevsimler gibi şaşırıyor yolunu cümlelerim,
İkindi vakti yağan telaşlı yağmurlar gibi, al beni..
Nasıl olsa çıkmaz sokağımsın, en bitik hücrelerime saldırsan ne olur?








Her sabah ölü bir martının ayak uçlarına uyanırdık, pul pul,

sahile ruhunu soyunan bir çift balık gibi.


parıltısında birbirimize yenilirdik


Her kahvaltı sofrasında geceden kalma ve düşmandık.


Bir bardak kahve bir bardak çay ve zaman çözülürdü bir

zeytin tanesine değince soğuk bir çatal.


Sonra kızarmış ekmek kokusunda yaklaşırken dudaklarımız

birbirine ellerimiz iterdi birbirini çilek reçeline kör

bıçaklarımız değince.


Geceyi öfkeyle sevişerek yaşayanlara inat birbirine dost

ayakkabılarımızı giyer


şehre aynı kapıdan çıkardık.


Aynı yollardan geçer, aynı parkın içinde adım adım yaşamı

dinlerdik kumrulardan ve susmak iyi gelirdi umudu bir

saniyelik gülümsemeden.


Biz aşk değil şizofren bir maviydik


Bir dakikalığına manik bir dakikalığına depresif


Biz aşk değil şizofren bir maviydik.


Güvercinlerin kurumuş damaklarında


Ağustosu soluyan güneş


Daha vurup düşürmemişken ağaçların gölgesini ayak

uçlarına, bir dakikalık telefon konuşmasına sığardı


Henüz rafyası çözülmüş bir kavga.


Dolayısıyla her derin solukta öğrenirdi sözler nasıl

öleceğini, ölürdü de.


Biz aşk değil şizofren bir maviydik.


Kadın ve erkeğin her meydan savaşında taçsız bir zafer ve

tersinden kutsanmış kuşkulu bir yenilgiydik.


Yine de terli avuç içlerimizi giyer çıkardık öğleye.


Kalabalık kaldırımlarda birbirimize değerken bedenimiz,Ve

kanına ekmek doğranmışçasına henüz pişmiş

çaresizliğin


Kıyısına inerdik göz göze.


Gülümser


Sonra hayli cansız bir rüzgârla sarsılırdı bakışlar.


Donuverirdi dudaklarımızın kenarında yemek kırıntısı gibi

bir tebessüm


Ve çatlardı gün denen hayalet hırsından.


Biz aşk değil şizofren bir maviydik.


Biz küskün bir sabah, haşarı bir öğle, kuşkulu bir

ikindiydik.


Ve her akşam biz sokak lambalarının ıslattığı kaldırımlarda

hayli kırılgan...


Bir o kadar tedirgin ve anlamsızlaşan biz an be an ay gibi

gölgesiz


Bulaşmayan...


Biz kalabalıkların içinde sadece biz...


Birbirini yiyerek anlaşan ve anlam kazanan


Biz bir kadın ve bir erkek elbisesi içinde


Ruhlarını tırnaklayan


İki kişilik bir ben'dik.


Biz şizofren bir maviydik.


Birbirinin içinde rakıyla buz,


Üzümle şarap bağ bozumu huysuzluğunda


Ekmek ve kan


Biz yemin ve vefa


Tutunabilmek adına yaşama


Biz


şizofren bir maviydik


aşk değil!



 

Madness

Banned
Tek kelime ile mükemmel. Eline yüreğine sağlık Sahranil..
 

Я@SmUsSعN ™

♥ нєяşєуỉи нαуıяℓıѕı ♥
ҳҲҳ TşKLeR ҳҲҳ
__________________

ҳҲҳ G@L@T@§åЯåY ҳҲҳ

ҳҲҳ گ!мþℓعмэи†є Я@SmUsSعN ™ ҳҲҳ

Hoşgeldin (Türkçe)
Welcome (İngilizce)
Willkommen (Almanca)
Bienvenue (Bonjour) (Fransızca)
Bienvenida (Hola) (İspanyolca)
здравствуйте(zdravstvuyti) (Rusça)
Exspectata (Latince)
 

HTML

Üst