Dean Winchester
SupernaturaL
Ergenekon soruşturmasının 12. dalgasında aralarında rektörlerin de bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alınmasına çığ gibi tepki yağdı. 18 ildeki operasyonda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile 83 adreste arama yapılmasının ardından derneğin Antalya Şubesi avukatı Şaziye Şahin, "Bu bir çağdaş insan avıdır" dedi.
İşte tepkiler:
Dernek kapısına kilit mi vuralım
ÇYDD Antalya Şubesi avukatı Şaziye Şahin Bu bir çağdaş insan avıdır. Bizden adeta dernek kapısına kilit vurmamızı istiyorlar. Bugün, eski başkanımız Gülen Alkan’ın 2. ölüm yıldönümü. Dernek olarak bir tören hazırlamıştık ve mezarlığa gidecektik. Polis geldiği bilgisi gelince kötü bir şaka yapılıyor sandık. ’Özellikle mi bugün seçildi’ diye düşündük, ancak tüm yurt genelinde böyle bir uygulama yapıldığını öğrendik. Teknik imkansızlıktan bilgisayar bilgileri kopyalanamıyor. Bu yüzden bilgisayarlarımıza, dernek faaliyetlerimizin belgelerine ve burs verdiğimiz öğrenci kayıtlarına kadar tüm belgeleri alıyorlar.
Sonraki adres sanırım Anıtkabir
Canan Arıtman (CHP İzmir Milletvekili) Son dalgada gözaltına alınan insanların ömrü ülkesine, milletine hizmet etmekle geçmiştir. Milletin hizmetkarı olmuş bu kişilerin devlete karşı bir darbe hazırlığı içinde olduğu iddiasına çocuklar bile inanmaz. Tamamen laik demokratik cumhuriyetin rövanşını alma amacını güden bu siyasi davada bundan sonraki dalganın adresi herhalde Anıtkabir olacaktır. Birileri Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde onur konuğu olarak ağırlanırken ömürlerini çağdaş, laik demokrasiyi yaşatmak amacıyla geçirmiş insanların darbeci suçlamasıyla tutukevlerinde alıkonulması yüreğimizi acıtmaktadır.
Faşizm ötesi bir durum
Vural Savaş (Yargıtay Onursal Başsavcısı) Faşizm ötesi bir durumla karşı karşıyayız. Faşist düzenlerde de faşist yasalar çıkar bunu uygularlar, şimdi yasalar, Anayasa ihlal ediliyor, hem Anayasamıza hem yasamıza aykırı. Bu böyle devam ederse Türkiye Cumhuriyeti elden gider, bütün özgürlüklerimizi yitiririz. Beni en çok üzen bütün bu kanunsuzlukların Türkiye Cumhuriyeti’nin bir korku imparatorluğu haline getirilmesinin birtakım savcı ve hakimler eliyle yapılmasıdır.
Saylan bizim kutsalımız
Prof. Dr. Gençay Gürsoy (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı) TTB ve yüzbinlerce temsilcileri olarak Türkan Saylan bizim kutsalımızdır. İlerlemiş bir kanser rahatsızlığı olan
Saylan’ın bu durumunu rencide edecek, travma yaşatacak bir oluşumla karşılaşmaması gereklidir. Türkan Saylan’a yapılacak en ufak bir rencide edici davranış bizi rahatsız eder. Sayın Saylan demokrasi karşıtı herhangi bir hareketin içinde olamaz.
Düşünen beyinler gözaltına alınıyor
Başkent Üniversitesi Senatosu Ülkemizde bir süredir planlı bir şekilde sürdürülen gözaltılar ve tutuklamalar sadece, kaçması önlenmek istenen zanlılara yönelik değildir. Düşünebilen ve üretebilen beyinler tutuklanmakta ve gözaltına alınmaktadır. Yapılan hukuk dışı uygulamaları nefretle kınıyor, rektör Prof. Dr. Haberal’ın arkasında olduğumuzu vurguluyoruz.
Aydınlara karşı bir operasyon
Kemal Kılıçdaroğlu (CHP Grup Başkanvekili) Prof. Dr. Haberal’ın gözaltına alınmasının ardından bir grup partili ile Kanal B’ye ’Geçmiş olsun’ ziyaretinde bulunan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin aydınlarına karşı bir operasyon söz konusu. Bu konuda bütün duyarlılığımız devam edecek" dedi.
Baba Beni Okula Gönder’in mimarı Mergen de gözaltında
ERGENEKON Operasyonu kapsamında, Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Üyesi Tijen Mergen de gözaltına alındı. Milliyet Gazetesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin birlikte yürüttüğü "Baba beni okula gönder" kampanyasını yöneten Mergen’in, bu ilişki nedeniyle sorgulanmak üzere gözaltına alındığı sanılıyor.
Mergen’in ÇYDD ile yürüttüğü ’Baba beni okula gönder’ kampanyasında bugüne kadar yapılanlar ise, özetle şöyle:
23 Nisan 2005’te başlayan kampanyada 110 binin üzerinde destekçi, 30 milyon TL’ye yaklaşan kaynak sağladı.
Kampanya kapsamında 28 kız öğrenci yurdu üstlenildi, Kars’ta inşaatı süren yurt hariç 27’si hizmete açıldı. 10 ilköğretim okulu yapılmış ve 7.156 kız öğrencinin 3 yıllık bursları karşılandı.
Maddi destek çalışmalarının yanı sıra kızların sosyal yaşamlarına yönelik faaliyetler, eğitim çalışmaları yürütüldü.
Yurtlarda öğrenci kapasitesi 3.185’e ulaştı.
Bu yıl yurtlarda barınan 96 lise son sınıf öğrencisinden 26’sı üniversiteyi kazandı.
2008-2009 eğitim dönemi ilk yarıyılında burs alan ve yurtlarda kalan kız öğrencilerinin 2 bin 331’i teşekkür, bin 182’si takdir ve 88’i onur belgesi aldı.
Baba Beni Okula Gönder kampanyası, ulusal ve uluslararası alanda pek çok ödül aldı.
______________________________________________
Kan verirken evi basıldı
ERGENEKON Operasyonu’nun 12. dalgası, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni de hedef aldı.
ÇYDD’nin İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Şanlıurfa, Trabzon, Diyarbakır, Kars va Van’daki şubelelerinde arama yapıldı. İstanbul’da polis, dün sabaha karşı 05.00’de kanser tedavisi gören Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı ve 68’liler Vakfı Genel Sekreteri Namık Kemal Boya’nın evine geldi. Saylan’ın Arnavutköy’deki evinde, biri kadın 10 polis arama yaptı. Avukat Aydeniz Tuzkan, "Türkan Hoca’dan kan alınırken polis arkadaşlar gelmiş. Tedavisi devam ettiği için hastanede olması gerekirdi. Zaten hastaneden izinli çıkmış. Kan değerleri düşük. Aramalar devam ediyor ve bütün kayıtlara bakılıyor" dedi.
İnşallah aşk mektuplarımı almamışlardır
EVİNDEKİ arama 7 saat süren Türkan Saylan, hiçbir zaman darbe özlemcisi olmadığını ve darbeye karşı durduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: "Ergenekon ile en küçük bir bağlantım yok. Polislerin eve gelip arama yapmasından rahatsız olmadım. Ancak, tutuklamalar, rencide edicidir. Dernek merkezlerinde binlerce öğrencinin burs kayıtlarının bulunduğu, bunların kopyaları dahi alınmadan götürüldü. Binlerce öğrenci bu nedenle belki de burs alamayacak. Bu yargısız bir infaz. Dernek bloke ediliyor. Uygulanması gereken evrensel hukuk kuralları var. Kurallara Başbakan’ın, valinin ve herkesin uyması gerek." Bir korku devleti oluşturulduğunu savunan Türkan Saylan, sözlerini şöyle tamamladı:
Artık bol bol tango dinlerler
"Hukukta delilden sonuca gidilir. Burada ise sonuçtan delil elde edilmeye çalışılıyor. Özel kasetlerimi de aldılar. Artık tangoları güzelce dinlerler. Yapılanlara kızmam. Ancak inşallah aşk mektuplarımı almamışlardır. Biz yıllardır İbrahim Kaboğlu ile polislere insan hakları eğitimi verdik. Devlet görevlendirdi. Ne zaman ki, ’1 Mart tezkeresi’ geçmesin dedik, ondan sonra ’tu ka-ka’ olduk."
Hepsi türban karşıtı Prof’lar
Ergenekon soruşturmasının son dalgasında dün gözaltına alınan rektörlerin ortak noktaları üniversitelerde türban serbestisine karşı olmaları, Atatürkçü ve laik kimlikleri ile ön plana çıkmaları ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde atanmaları.
İki dönem üst üste atandıkları için bir daha rektör olamayan Bernay, Hilmioğlu ve Yurtkuran’ın, Üniversiteler Arası Kurul eski Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın öncülüğünü yaptığı, türban serbestisi konusunda hükümet ve YÖK ile sık sık karşı karşıya kaldığı sert bildirilerde de imzaları bulunuyor. Rektörlerin ortak yanları ve bazı söylemleri şöyle:
Türban serbestisi, rejime yönelik açık bir tehdit
Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu (Eski İnönü Üniversitesi Rektörü): "Üniversitelerden başlayacak türban serbestliğinin rejimi değiştirmeye yönelik bir tehdit olduğu açıktır. (...) TBMM’nin en yüksek irade olduğunu kabul etmiyorum. Üniversitelerde türban problemi yok. Burası Kasımpaşa Cumhuriyeti değil, Türkiye Cumhuriyeti."
Prof. Dr. Ferit Bernay (Eski OMÜ Rektörü): Fakültelerdeki mescitleri kapatmış ve üniversite yerleşkesinde bulunan camiiye üniversite dışardan girişi yasaklamıştı.
Başbakan Erdoğan ’Otur oturduğun yere’ demişti
Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran (Eski Uludağ Üniversitesi Rektörü): Son rektörlük seçimlerinde eşi Prof. Dr. Merih Yurtkuran aday olmuştu. YÖK, Prof. Dr. Merih Yurtkuran’ın adını Cumhurbaşkanlığı’na göndermedi. Türban serbestisine karşı çıkan Yurtkuran, "Yapılmak istenen fiili durum yaratmaya yöneliktir. Bizim yanlış yaptığımızı düşünen varsa, devletin yargı organları orada. Suç işlemişsek, şereflice gider yatarız. Hapishaneler de bu ülkenin hapishanesidir" açıklamasıyla dikkat çekmişti.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk (Giresun Üniversitesi Rektörü): Emekli Binbaşı olan Öztürk, kişisel internet sitesinde yayınlanan, ’Ortadoğu’da Oyunun yeni Adı: Sünni Cephe’ başlıklı yazısının basında yer almasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sert tepkisiyle karşılaşmıştı. Erdoğan, Öztürk’ü, "Rektör çıkıyor, darbe çağrısı yapıyor. Kimsin sen ya, önce yerini bil. Otur oturduğun yerde" sözleriyle eleştirmişti.
Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal: Türkiye’deki ilk böbrek naklini 1975’te gerçekleştiren Haberal, Başkent Üniversitesi, Başkent Hastanesi, Patalya Otelleri ve Kanal B televizyonunu kurdu. Haberal, 1991 seçimlerinde memleketi Rize’den DYP’nin milletvekili adayı oldu. Ancak seçilemedi. Süleyman Demirel’in ardından Cumhurbaşkanı adayı gösterildi. Başbakanlığı döneminde rahatsızlanan Bülent Ecevit’in Başkent Hastanesindeki tedavi süreci yoğun eleştirilere neden oldu. Bunun üzerine Ecevit, eşini GATA’ya götürdü.
İşte tepkiler:
Dernek kapısına kilit mi vuralım
ÇYDD Antalya Şubesi avukatı Şaziye Şahin Bu bir çağdaş insan avıdır. Bizden adeta dernek kapısına kilit vurmamızı istiyorlar. Bugün, eski başkanımız Gülen Alkan’ın 2. ölüm yıldönümü. Dernek olarak bir tören hazırlamıştık ve mezarlığa gidecektik. Polis geldiği bilgisi gelince kötü bir şaka yapılıyor sandık. ’Özellikle mi bugün seçildi’ diye düşündük, ancak tüm yurt genelinde böyle bir uygulama yapıldığını öğrendik. Teknik imkansızlıktan bilgisayar bilgileri kopyalanamıyor. Bu yüzden bilgisayarlarımıza, dernek faaliyetlerimizin belgelerine ve burs verdiğimiz öğrenci kayıtlarına kadar tüm belgeleri alıyorlar.
Sonraki adres sanırım Anıtkabir
Canan Arıtman (CHP İzmir Milletvekili) Son dalgada gözaltına alınan insanların ömrü ülkesine, milletine hizmet etmekle geçmiştir. Milletin hizmetkarı olmuş bu kişilerin devlete karşı bir darbe hazırlığı içinde olduğu iddiasına çocuklar bile inanmaz. Tamamen laik demokratik cumhuriyetin rövanşını alma amacını güden bu siyasi davada bundan sonraki dalganın adresi herhalde Anıtkabir olacaktır. Birileri Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde onur konuğu olarak ağırlanırken ömürlerini çağdaş, laik demokrasiyi yaşatmak amacıyla geçirmiş insanların darbeci suçlamasıyla tutukevlerinde alıkonulması yüreğimizi acıtmaktadır.
Faşizm ötesi bir durum
Vural Savaş (Yargıtay Onursal Başsavcısı) Faşizm ötesi bir durumla karşı karşıyayız. Faşist düzenlerde de faşist yasalar çıkar bunu uygularlar, şimdi yasalar, Anayasa ihlal ediliyor, hem Anayasamıza hem yasamıza aykırı. Bu böyle devam ederse Türkiye Cumhuriyeti elden gider, bütün özgürlüklerimizi yitiririz. Beni en çok üzen bütün bu kanunsuzlukların Türkiye Cumhuriyeti’nin bir korku imparatorluğu haline getirilmesinin birtakım savcı ve hakimler eliyle yapılmasıdır.
Saylan bizim kutsalımız
Prof. Dr. Gençay Gürsoy (Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı) TTB ve yüzbinlerce temsilcileri olarak Türkan Saylan bizim kutsalımızdır. İlerlemiş bir kanser rahatsızlığı olan
Saylan’ın bu durumunu rencide edecek, travma yaşatacak bir oluşumla karşılaşmaması gereklidir. Türkan Saylan’a yapılacak en ufak bir rencide edici davranış bizi rahatsız eder. Sayın Saylan demokrasi karşıtı herhangi bir hareketin içinde olamaz.
Düşünen beyinler gözaltına alınıyor
Başkent Üniversitesi Senatosu Ülkemizde bir süredir planlı bir şekilde sürdürülen gözaltılar ve tutuklamalar sadece, kaçması önlenmek istenen zanlılara yönelik değildir. Düşünebilen ve üretebilen beyinler tutuklanmakta ve gözaltına alınmaktadır. Yapılan hukuk dışı uygulamaları nefretle kınıyor, rektör Prof. Dr. Haberal’ın arkasında olduğumuzu vurguluyoruz.
Aydınlara karşı bir operasyon
Kemal Kılıçdaroğlu (CHP Grup Başkanvekili) Prof. Dr. Haberal’ın gözaltına alınmasının ardından bir grup partili ile Kanal B’ye ’Geçmiş olsun’ ziyaretinde bulunan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin aydınlarına karşı bir operasyon söz konusu. Bu konuda bütün duyarlılığımız devam edecek" dedi.
Baba Beni Okula Gönder’in mimarı Mergen de gözaltında
ERGENEKON Operasyonu kapsamında, Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Üyesi Tijen Mergen de gözaltına alındı. Milliyet Gazetesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin birlikte yürüttüğü "Baba beni okula gönder" kampanyasını yöneten Mergen’in, bu ilişki nedeniyle sorgulanmak üzere gözaltına alındığı sanılıyor.
Mergen’in ÇYDD ile yürüttüğü ’Baba beni okula gönder’ kampanyasında bugüne kadar yapılanlar ise, özetle şöyle:
23 Nisan 2005’te başlayan kampanyada 110 binin üzerinde destekçi, 30 milyon TL’ye yaklaşan kaynak sağladı.
Kampanya kapsamında 28 kız öğrenci yurdu üstlenildi, Kars’ta inşaatı süren yurt hariç 27’si hizmete açıldı. 10 ilköğretim okulu yapılmış ve 7.156 kız öğrencinin 3 yıllık bursları karşılandı.
Maddi destek çalışmalarının yanı sıra kızların sosyal yaşamlarına yönelik faaliyetler, eğitim çalışmaları yürütüldü.
Yurtlarda öğrenci kapasitesi 3.185’e ulaştı.
Bu yıl yurtlarda barınan 96 lise son sınıf öğrencisinden 26’sı üniversiteyi kazandı.
2008-2009 eğitim dönemi ilk yarıyılında burs alan ve yurtlarda kalan kız öğrencilerinin 2 bin 331’i teşekkür, bin 182’si takdir ve 88’i onur belgesi aldı.
Baba Beni Okula Gönder kampanyası, ulusal ve uluslararası alanda pek çok ödül aldı.
______________________________________________
Kan verirken evi basıldı
ERGENEKON Operasyonu’nun 12. dalgası, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni de hedef aldı.
ÇYDD’nin İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Şanlıurfa, Trabzon, Diyarbakır, Kars va Van’daki şubelelerinde arama yapıldı. İstanbul’da polis, dün sabaha karşı 05.00’de kanser tedavisi gören Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı ve 68’liler Vakfı Genel Sekreteri Namık Kemal Boya’nın evine geldi. Saylan’ın Arnavutköy’deki evinde, biri kadın 10 polis arama yaptı. Avukat Aydeniz Tuzkan, "Türkan Hoca’dan kan alınırken polis arkadaşlar gelmiş. Tedavisi devam ettiği için hastanede olması gerekirdi. Zaten hastaneden izinli çıkmış. Kan değerleri düşük. Aramalar devam ediyor ve bütün kayıtlara bakılıyor" dedi.
İnşallah aşk mektuplarımı almamışlardır
EVİNDEKİ arama 7 saat süren Türkan Saylan, hiçbir zaman darbe özlemcisi olmadığını ve darbeye karşı durduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: "Ergenekon ile en küçük bir bağlantım yok. Polislerin eve gelip arama yapmasından rahatsız olmadım. Ancak, tutuklamalar, rencide edicidir. Dernek merkezlerinde binlerce öğrencinin burs kayıtlarının bulunduğu, bunların kopyaları dahi alınmadan götürüldü. Binlerce öğrenci bu nedenle belki de burs alamayacak. Bu yargısız bir infaz. Dernek bloke ediliyor. Uygulanması gereken evrensel hukuk kuralları var. Kurallara Başbakan’ın, valinin ve herkesin uyması gerek." Bir korku devleti oluşturulduğunu savunan Türkan Saylan, sözlerini şöyle tamamladı:
Artık bol bol tango dinlerler
"Hukukta delilden sonuca gidilir. Burada ise sonuçtan delil elde edilmeye çalışılıyor. Özel kasetlerimi de aldılar. Artık tangoları güzelce dinlerler. Yapılanlara kızmam. Ancak inşallah aşk mektuplarımı almamışlardır. Biz yıllardır İbrahim Kaboğlu ile polislere insan hakları eğitimi verdik. Devlet görevlendirdi. Ne zaman ki, ’1 Mart tezkeresi’ geçmesin dedik, ondan sonra ’tu ka-ka’ olduk."
Hepsi türban karşıtı Prof’lar
Ergenekon soruşturmasının son dalgasında dün gözaltına alınan rektörlerin ortak noktaları üniversitelerde türban serbestisine karşı olmaları, Atatürkçü ve laik kimlikleri ile ön plana çıkmaları ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde atanmaları.
İki dönem üst üste atandıkları için bir daha rektör olamayan Bernay, Hilmioğlu ve Yurtkuran’ın, Üniversiteler Arası Kurul eski Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın öncülüğünü yaptığı, türban serbestisi konusunda hükümet ve YÖK ile sık sık karşı karşıya kaldığı sert bildirilerde de imzaları bulunuyor. Rektörlerin ortak yanları ve bazı söylemleri şöyle:
Türban serbestisi, rejime yönelik açık bir tehdit
Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu (Eski İnönü Üniversitesi Rektörü): "Üniversitelerden başlayacak türban serbestliğinin rejimi değiştirmeye yönelik bir tehdit olduğu açıktır. (...) TBMM’nin en yüksek irade olduğunu kabul etmiyorum. Üniversitelerde türban problemi yok. Burası Kasımpaşa Cumhuriyeti değil, Türkiye Cumhuriyeti."
Prof. Dr. Ferit Bernay (Eski OMÜ Rektörü): Fakültelerdeki mescitleri kapatmış ve üniversite yerleşkesinde bulunan camiiye üniversite dışardan girişi yasaklamıştı.
Başbakan Erdoğan ’Otur oturduğun yere’ demişti
Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran (Eski Uludağ Üniversitesi Rektörü): Son rektörlük seçimlerinde eşi Prof. Dr. Merih Yurtkuran aday olmuştu. YÖK, Prof. Dr. Merih Yurtkuran’ın adını Cumhurbaşkanlığı’na göndermedi. Türban serbestisine karşı çıkan Yurtkuran, "Yapılmak istenen fiili durum yaratmaya yöneliktir. Bizim yanlış yaptığımızı düşünen varsa, devletin yargı organları orada. Suç işlemişsek, şereflice gider yatarız. Hapishaneler de bu ülkenin hapishanesidir" açıklamasıyla dikkat çekmişti.
Prof. Dr. Osman Metin Öztürk (Giresun Üniversitesi Rektörü): Emekli Binbaşı olan Öztürk, kişisel internet sitesinde yayınlanan, ’Ortadoğu’da Oyunun yeni Adı: Sünni Cephe’ başlıklı yazısının basında yer almasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sert tepkisiyle karşılaşmıştı. Erdoğan, Öztürk’ü, "Rektör çıkıyor, darbe çağrısı yapıyor. Kimsin sen ya, önce yerini bil. Otur oturduğun yerde" sözleriyle eleştirmişti.
Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal: Türkiye’deki ilk böbrek naklini 1975’te gerçekleştiren Haberal, Başkent Üniversitesi, Başkent Hastanesi, Patalya Otelleri ve Kanal B televizyonunu kurdu. Haberal, 1991 seçimlerinde memleketi Rize’den DYP’nin milletvekili adayı oldu. Ancak seçilemedi. Süleyman Demirel’in ardından Cumhurbaşkanı adayı gösterildi. Başbakanlığı döneminde rahatsızlanan Bülent Ecevit’in Başkent Hastanesindeki tedavi süreci yoğun eleştirilere neden oldu. Bunun üzerine Ecevit, eşini GATA’ya götürdü.