Bosna’yı hatırlıyor musunuz?SREBRENİTSA katliamının 10.cu yılı

everestmc

New member
Bosna’yı hatırlıyor musunuz?

SREBRENİTSA katliamının 10.cu yılı

1992’nin Mayıs ayından 1995 sonlarına kadar Sırp bombardımanı altında kalan Saraybosna’da 10 bin kişinin öldürüldüğünü ve bu katliamın Birleşmiş Milletler gözetimi altında yapıldığını, hatta birçok Batı ülkesinin bu katliamda fiilen yer aldığını, Avrupa Birliği şemsiyesi altına girmeye çalıştığımız şu günlerde hatırlamaya çok ihtiyacımız var.

Tarihçi değilseniz biraz zor hatırlarsınız, çünkü dünya sisteminin efendileri, işlerine gelen katliamları dünya siyasetinin göbeğine yerleştirirken, işlerine gelmeyen katliamları tarihçilere havale ederler.

“Batılılar, soykırım konusunda çifte standart uyguluyorlar. Boşnak soykırımı söz konusu olduğunda, bize, ‘Bu işi tarihçilere bırakın’ diyorlar. Ermenilerin soykırım iddiası söz konusu olduğunda ise, Türkiye’ye, ‘Bu meseleyi tarihçiler değil siyasetçiler çözsün’ diyorlar. Yani işlerine nasıl gelirse öyle davranıyorlar.”

1992-1995 yılları arasında en az 90 bin Boşnak, hunharca katledildi. Bazı tahminlere göre soykırım kurbanı Boşnakların sayısı 200 bini buluyor. Adı bile konulmamış iki günlük bir bebekten 102 yaşındaki bir nineye kadar, önlerine çıkan bütün Boşnakları boğazlayan, kurşunlayan, bombalayan Sırpların korkunç katliamları, Avrupa parlamentolarında niye Ermeni meselesi kadar ilgi görmüyor?

10.Yılında tanıkların ağzından Srebrenitsa Soykırımı

SREBRENİTSA - 11 Temmuz, tarihin gördüğü en büyük soykırımlardan biri olan Srebrenitsa’nın onuncu yıldönümü. Birkaç günde katledilen 8 bini aşkın erkek ve gençten geriye, kimliği dahi tespit edilemeyen ve çoğu torbalarda saklanan milyonlarca kemik kaldı. Katiller serbest, öldürülen masum insanların kemikleri torbalarda, yakınlarını kaybetmiş Boşnak kadınlar ise gözyaşlarıyla kayıplarını arıyor.

Bosna-Hersek’teki Birleşmiş Milletler Koruma Gücü(!)’nün Fransız komutanı General Morillon, 1993 yılında, etrafı Sırplarla çevrili Srebrenitsa kasabasının Boşnak ahalisine, “Korkmayın! Biz sizi koruyacağız” demişti. Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa’yı “güvenli bölge” ilan etmişti. Bu teminat üzerine Srebrenitsalı Müslümanlar silahlarını BM askerlerine teslim etmişti. Sırp terörünün hüküm sürdüğü mücavir kasabalardan da binlerce Boşnak, silahsız olarak, Srebrenitsa’ya sığınmıştı...

Nemi oldu?

Hollandalı BM askerleri, 1995 yılının Temmuz ayında Srebrenitsa’yı General Mladiç komutasındaki Sırp birliklerine teslim ettiler... ve 12 yaşın üzerindeki 12 bin Müslüman erkek hunharca katledildi.

BM, bu katliamı engellemek için hiçbir şey yapmadı.

Batı, bu katliamı engellemek için hiçbir şey yapmadı.

Amerika Birleşik Devletleri, bu katliamı engellemek için hiçbir şey yapmadı.

Avrupa Birliği, bu katliamı engellemek için hiçbir şey yapmadı.

Bilakis, BM’nin, genel olarak Batı’nın ve özel olarak Avrupa’nın Srebrenitsa’daki 1 numaralı temsilcisi konumundaki Hollandalı general, televizyon kameraları önünde General Mladiç’le kadeh tokuşturdu.

http://www.imagehell.com/out.php/i64110_kus.gif




(Toplu mezarlardan çıkartılan kemikler patates filelerinde DNA merkezlerine getiriliyor. Kemikler tek tek tasnif edilip barkodlanıyor ve DNA teşhisi için sıraya konuyor)

Tuzla kent merkezinde prefabrik bir yapı... Sokağa girildiği anda burun direğini kıran kesif bir koku yükseliyor binalardan.Soğuk hava tertibatına sahip binalar, araçlar; bir uzay üssünde çalışıyormuş gibi özel kıyafetler giymiş, ağızları maskeli insanlar...


Katliamın gerçekleştiği Potoçari Köyünde hazırlanan şehitlikte bu yıl 610 yeni mezar açıldı)

Yoğun bir tempoda çalışıyor insanlar; çünkü raflarda bekleyen 6 bini aşkın ceset torbası var. Burası Srebrenitsa’nın bakiyesi. Çalışanlar adli tıp uzmanları, ceset torbalarında bekleyenler ise Srebrenitsa’daki toplu mezarlardan çıkartılan Boşnaklara ait kemikler. Merkez, görenlerin kanını donduracak cinsten. Poşetlerde milyonlarca kemik incelenmeyi bekliyor. Türkiye’de patates poşetlemekte kullanılan kırmızı filelerde kafatasları, kemikler, cesetlere ait eşyalar var. Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu’nun proje koordinatörü Zlatan Şabanoviç, depolarında kimliği tespit edilmeyi bekleyen 6 bini aşkın insana ait milyonlarca kemik olduğunu, bir cesedin kime ait olduğunu bulabilmek için bazen yıllarca uğraştıklarını, bütün akrabaları öldüğü için DNA testi yapılamayacak, dolayısıyla kimliği hiç belli olmayacak yaklaşık 4 bin kişi olduğunu anlatıyor. Poşetlerde kemikler, sabırla çalışan adli tıp uzmanları, dışarıda ‘bulduk’ haberini bekleyen binlerce Boşnak.



Boşnaklar şehitlerinin ardından bütün bir ülke olarak gözyaşı döktüler. Tırlara doldurulmuş 610 tabut başkent Saraybosna dan dualarla yolcu edildi)

Visoko, Saraybosna’ya 45 dakika mesafede küçük bir kasaba. Buradaki bir hangarda da yoğun bir çalışma var. Bir yandan üzerinde barkod olan ceset torbaları giriyor, bir yandan da tabutlar. Tuzla ve Saraybosna’daki DNA merkezlerinde kimlikleri tespit edilen 610 Boşnak’a ait kemikler özenle tabutlara yerleştiriliyor. Sonra da yeşil örtüyle kapatılan tabutların üzerine barkod numarası yazılıyor. Görüntü, tsunami benzeri felaket yaşamış bir bölgeye aitmiş gibi. Fakat, yaşanan doğal bir afet değil. Dünyanın gözü önünde katledilen binlerce Boşnak’ın son yolculuğuna hazırlandığı yer burası. Toplu mezardan çıkartılan bir Boşnak’ın DNA merkezinde 4 yıl kadar süren bekleyişi son buluyor.




Boşnaklar şehitlerinin ardından bütün bir ülke olarak gözyaşı döktüler. Tırlara doldurulmuş 610 tabut başkent Saraybosna dan dualarla yolcu edildi. Dua sırasında gözyaşları sel oldu)

Bosna’nın Sırbistan sınırına yakın şehirlerinden Srebrenitsa yakınlarındaki Potaçari köyü girişi... İş makineleri sıra sıra mezarlar kazıyor. Ellerinde harita olan işçiler yerleri belirliyor, diğerleri de kazma kürekle mezarları hazırlıyor. Manzara ürpertici. Sıra sıra kazılmış yüzlerce mezar. İşçiler acele ediyor; çünkü hazırlanması gereken 610 mezar var.

.
 

everestmc

New member

Boşnaklar şehitlerinin ardından bütün bir ülke olarak gözyaşı döktüler. Tırlara doldurulmuş 610 tabut başkent Saraybosna dan dualarla yolcu edildi)

Visoko, Saraybosna’ya 45 dakika mesafede küçük bir kasaba. Buradaki bir hangarda da yoğun bir çalışma var. Bir yandan üzerinde barkod olan ceset torbaları giriyor, bir yandan da tabutlar. Tuzla ve Saraybosna’daki DNA merkezlerinde kimlikleri tespit edilen 610 Boşnak’a ait kemikler özenle tabutlara yerleştiriliyor. Sonra da yeşil örtüyle kapatılan tabutların üzerine barkod numarası yazılıyor. Görüntü, tsunami benzeri felaket yaşamış bir bölgeye aitmiş gibi. Fakat, yaşanan doğal bir afet değil. Dünyanın gözü önünde katledilen binlerce Boşnak’ın son yolculuğuna hazırlandığı yer burası. Toplu mezardan çıkartılan bir Boşnak’ın DNA merkezinde 4 yıl kadar süren bekleyişi son buluyor.




Boşnaklar şehitlerinin ardından bütün bir ülke olarak gözyaşı döktüler. Tırlara doldurulmuş 610 tabut başkent Saraybosna dan dualarla yolcu edildi. Dua sırasında gözyaşları sel oldu)

Bosna’nın Sırbistan sınırına yakın şehirlerinden Srebrenitsa yakınlarındaki Potaçari köyü girişi... İş makineleri sıra sıra mezarlar kazıyor. Ellerinde harita olan işçiler yerleri belirliyor, diğerleri de kazma kürekle mezarları hazırlıyor. Manzara ürpertici. Sıra sıra kazılmış yüzlerce mezar. İşçiler acele ediyor; çünkü hazırlanması gereken 610 mezar var.

Srebrenitsa’da, Tuzla’da, Saraybosna’da ve diğer şehirlerde... Binlere evde acılar tazeleniyor. Yüzlerce aile yıllardır beklediği güne hazırlanıyor. Anneler evlatlarını, genç kadınlar eşlerini ve çocuklarını son yolculuğuna uğurluyor. En azından başında dua okuyabilecekleri bir mezar olduğu için şükrediyorlar. Bu manzaralar Srebrenitsa’da yaşanan soykırımının onuncu yıldönümünde gelinen noktanın özeti. Dünyanın gördüğü en büyük katliamlardan birine şahit olan Srebrenitsa’da gündem hâlâ kayıplar, dönülemeyen evler, kimliği belirlenemeyen cesetler ve bir türlü bulunamayan savaş suçluları.
 

everestmc

New member
Geliyorum diyen katliam

BM koruması altında olmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da görülen en büyük katliamın yaşandığı Srebrenitsa’da olaylar aslında adım adım gelişiyordu. Şehir aylardır abluka altındaydı. Çok ciddi ilaç, gıda, su ve elektrik sıkıntısı vardı. Üstelik katliamdan bir ay önce Amerikan istihbaratı Sırp General Ratko Mladiç ile Yugoslav genelkurmay başkanı arasında saldırı planlarının yapıldığına dair istihbaratı da iletmişti. 8 Temmuz’da Sırplar Barış Gücü binaları dahil şehri bombardımana tutar. Bir gün sonra da kasabanın güneyindeki mülteci kampları bombalanır. Hollanda askerlerine ait bir ileri karakolu ele geçiren Sırplar, 30 Hollanda askerini esir alır. 10 Temmuz’da Hollandalı Yarbay Ton Karremans hava desteği ister; ama bu talep Saraybosna’daki BM Barış Gücü Komutanı Fransız General Bernard Janvier tarafından reddedilir.



Yarbay Karremans’ın yoğun talepleri üzerine uçaklar havalandı ve Sırplar geri adım attı. Bu tablo karşısında hava harekâtını erteleyen BM, ertesi gün yaşanacaklara davetiye çıkarıyordu aslında. Hollandalı Yarbay, Sırp Çetniklere, ertesi sabah 6’ya kadar Potaçari’deki ablukayı kaldırmazlarsa hava akınının tekrar başlayacağını bildirdi. Fakat, Sırp güçleri çekilmediği gibi hava akını da düzenlenmedi. Sırplar kendilerini korumakla görevli Hollanda askerlerine sığınmış Boşnakları öldürmeye başlamıştı ki iki uçak tekrar havalandı. Sırplar esir aldıkları 30 askeri öldürmekle tehdit edince hava operasyonları yine durdu. Saat 16.30’a gelindiğinde Sırp komutan Ratko Mladiç, Hollandalı askerlere bir ültimatom vererek Boşnaklara ait silahlarla birlikte teslim olmalarını istedi. 12 Temmuz’da kadın ve çocukları Tuzla’ya götürecek otobüs ve kamyonlar Srebrenitsa’ya geldi. Sırplar 9-70 yaş arasındaki bütün erkekleri sorgulamak üzere alıkoydu. 23 bin kadın ve çocuğun nakli tam 30 saat sürdü.



13 Temmuz’da Sırplar ellerindeki Hollandalı esirleri serbest bıraktı. BM ve Sırp güçleri arasında yapılan görüşmeler sonunda, Hollanda askerlerinin şehri terk etmesine izin verildi. Srebrenitsa ve çevresinde, çoğunluğu erkek 8 bini aşkın Boşnak etnik temizliğin kurbanı oldu. Sonradan ortaya çıkan video kasetlerinde Hollandalı tabur komutanı Tom Karremans ile Hollandalı General Kees Nicolai’nin kenti teslim ettikten sonra Ratko Mladiç’le bir araya geldikleri, şakalaştıkları hatta kadeh kaldırdıkları görüldü. Bunlar olurken Sırp Çetnikler Potaçari’de Müslümanları kurşuna diziyordu. Sırp milislerin sistematik tecavüzüne uğrayan kadınların Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne taşıdığı davalar halen devam ediyor. Katliamın baş mimarı Sırp lider Radovan Karadziç ve General Ratko Mladiç’in Savaş Suçları Mahkemesi’ne teslimi içinse bekleyiş sürüyor.



Sadece üç günde 8 bini aşkın insanın katledildiği Srebrenitsa’da bir isim var ki pozisyonu diğer binlerce Boşnak’tan farklı. Çünkü o iyi derecede bildiği İngilizce sayesinde BM askerlerine tercümanlık yapıyordu ve Sırp askerleriyle BM askerleri arasındaki tartışmaların, pazarlıkların ve işbirliğinin şahidiydi. Hasan Nuhanoviç (35), 1993’te BM askerlerine tercümanlık yapmak için NATO bünyesinde işe başlamıştı ve memleketi olan Srebrenitsa’da BM askerleriyle birlikte çalışıyordu. NATO için çalıştığı 3 yıl boyunca bütün olaylara birinci elden şahitlik yaptı. Bugünlerde piyasaya çıkacak olan “BM bayrağı altında” başlıklı bir kitapta yaşadıklarını detaylarıyla anlatacak. Hasan Nuhanoviç, Bosna’da katliamın Srebrenitsa ile sınırlı olmadığını; savaşın başladığı 1992’den itibaren kademeli olarak katliamların yapıldığını, fakat toplu ölümler olmadığı için dikkat çekmediğini söylüyor.







SREBRENİTSA katliamın 10.cu yılanda şehitlerimizi rahmetle anıyoruz
unutma ve unutturma
 

Cree

Murat
Amaç Müslüman Nüfusun Yok Edilmesi Şerefsizler Asıl Terörist Bunlar
 

bondcemil

Baron
Hala KAtLEtmeYe Devam Ediyorlar .ALLAh Belalarını Verecektır .Şüphesiz
 

kurtulus23

New member
bütün dünya seyirci kaldı,biz de dahil..

burda konuşmak çok mantıksız artık..ileride aynı hataya düşmemek umuduyla.
 

εگмεя

Fuzuli Üye
BunLara nedemeLiqi.dün akşam tvde izledim israilde filistine bomba atıyor durmadan

kimse bunlara dur diyemiormu
 

HTML

Üst