BOP Eş Başkanı, Ve Fazişmin Ufak Tefek Taşları !..-

Vtnsvr

New member
Yazar Adı: Ahmet K. AYTAR





Şemdinli, Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü' ne yöneltilen hain
PKK terör saldırısı, halkımızın derin bir yeise ve öfke seline kapılmasına neden oldu.

Oluk oluk kan akmasının sorumlusu olarak hükümet ve TSK i halkın öfkesini topladı.

Emekli Orgeneral Edip Başer, " Siyaset, diğer ülkeler üzerinde kullanması gereken politikalarını etkin şekilde uygulayamamıştır..." dedi.
Vatandaş ise " Hani o bölge Biri Bizi Gözetliyor Evi gibiydi !.. " diye soruyor.


Aşağıda T. Erdoğan' ın BOP Eşbaşkanı olduğunu deklare ettiği bir çok konuşmasından seçtiğim ikisini okuyacaksınız;
- 28 Temmuz 2004 , " Demokratik ortak olarak Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi içinde bu projenin eşbaşkanları arasındayım."
- 4 Ocak 2007, " Biz Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesini bunun için kabul ettik. Türkiye, İtalya ve Yemen' le eşbaşkanlık görevi üstlendik. "

Şimdi hata içinde olmamak için soruyorum;
T. Erdoğan , seçimler öncesinde bize ya da milli iradeye ,
" Ben BOP Eşbaşkanı olacağım ! " vaadinde bulundu mu ?
Bu husus AKP nin seçim beyannamesinde var mıydı ?
Ya da TBMM kararıyla mı bu göreve atandı ?
Anayasamız bir koltukta biri karpuz diğeri kavuna müsait mi ?
Bu hususta Hukuk ne demiş ?
Muhalefet ?
Medya ?
Diğerleri?
Ya TSK' i ?

Büyük Orta Doğu Projesi şöyle tarif edilebilir mi?
"Orta Doğu ve havalisi ; küresel egemen Amerikalı Siyonizm için dinsel, kültürel, ekonomik ve siyasal açıdan olmazsa olmaz bir coğrafyadır.
İsrail, bu coğrafyadan hareketle güven içinde yarının siyonist ütopyasına ulaşacaktır.
Yahudi ve Hristiyan kültüründeki sosyal yapılanma , geleceğin bu ütopyasının alt yapısını oluşturmaktadır.
İlgili coğrafyanın enerji kaynaklarına hakimiyeti ve bizzat kaynakları, bu ütopya için en önemli finansman desteğini sağlamaktadır.
Bölgede yaşayan İslam kontrol altında olmalıdır.
İran, Amerikan Siyonizmi için en büyük tehlikedir."

"Fellik fellik " oraya buraya giden Başbakan, " BOP Eşbaşkanı " sıfatıyla bakınız neleri yapmış;
İsrail- Filistin çekişmesinde Hamas ile başlatılan Türk diyaloğu ile Hamas' a tek alternatifin İran- Suriye- Hizbullah kampı olmadığını göstermeye çalışmış,
Suriye' yi Hariri suikastı sonunda uluslararası toplumla ilişkilerini cesaretlendirerek İran' dan koparma politikasını uygulamış,
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle ekonomik birliktelik sağlayıp, İran' ı bölgesinde soyutlamak teşebbüsünde olmuş,
Kıbrıs' ı kazan kazan politikasıyla Rumların çözümüne yaklaştırmış,
Gürcistan- Rusya sorununda " Kafkasya Platformu " önerisiyle İran' ın Kafkasya' da izolasyonunun sağlanması ilişkilerini kurmuş,
Türkiye' yi Kuzey Irak' taki tarihsel siyasetine sırt döndürmüş.
O, " Fellik fellik " oraya buraya giderek Büyük Orta Doğu Projesinin verilen buyrultular doğrultusunda taşlarını döşüyor.
Hem de gözümüzün içine baka baka...

Elbette yukarıda belirtilen dış politika açılımlarından kimi Türkiye' ye yararlı olmuştur.
Ancak, günümüzde ülkeler arasında karşılıklı bağımlılık ilkesine rağmen, dış politikamızın bilinmeyen bir odaktan verilmiş " BOP Eşbaşkanı " sıfatıyla yürütülmesi hangi yasamıza, hangi ulusal çıkarımıza uygun düşmektedir?
Ya yurttaşlık hakkı?
Bağımsızlık?
Ülkemiz bu yolla taşeron durumuna düşmemiş sayılabilir mi?

PKK Terörünü bu kapsamda ele almak yanlış mıdır?
Dağlıca Sınır Karakoluna baskın yapılmış,
TBMM, hükümete sınır ötesi operasyon yetkisi vermiştir.
Başbakan, Wasington'da Bush ile görüşmüş ve " PKK ortak düşmanımızdır ! " açıklamasında bulunmuşlardır.
ABD- Irak hava sınırı açılmış, alınan anlık istihbarat ile TSK hava saldırıları başlamıştır.
Kara Harekatı da yapılmış fakat daha üçüncü günde ABD Savunma Bakanı ardından Bush, " Türk' ler K. Irak' ı terk etmelidir! " deyince TSK i bölgeden aniden çıkıvermiştir.

O günden bu yana kara ve hava birliklerimiz PKK hedeflerini vurmaya devam ediyor.

Habire PKK hedeflerinin vurulması, PKK terörünün sona geldiğini düşündürmüş ve ABD ninde söylemi doğrultusunda sorunun siyasal ve ekonomik boyutuyla ele alınmasını gündeme getirmiştir.

GAP projesinin yürütülmesi bu gelişmenin bir örneğidir.

Gerçekten yapılan hava saldırıları, atılan bombalar, top mermileri ya da TSK nin istihbaratının kamuya yansıtıldığı ölçüdeki görüntüsü PKK nın belinin kırıldığı yönündedir.
O halde nasıl olmuştur da beli kırık PKK , TSK nin istihbaratını kırıp bu hain saldırı da bulunabilmiştir?
Ve neden?

Hain saldırıyı yaptılar, çünkü;
Türkiye bağımsız yani ilkelerinin ülkesi değil.
Sivil ve asker yöneticiler adam gibi adam değil.
BOP Eşbaşkanımız önce Amerika' nın verdiği görevi yapıyor.
Yani haksever ve halksever bir Başbakan değil.
Bu gerçeği görebilen çoğunluğumuz yok.
Büyük Orta Doğu Projesi, Türkiye' yi kündeye getiriyor, ses çıkaran yok!

TSK i, 12 Mart 1974, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 de ayrı ayrı Atatürkçülük açılımlarıyla başına çuval geçirmeye kadar uzanan bir süreç yaşamış olmanın şaşkını.
Taşeron Hükümetin taşeron ordusu olmuş.
Sanki Çanakkale'nin, Kurtuluş Savaşının ruhunu kaybetmiş, ya maazallah !

Peki ne isteniyor?
Yalnızca basit bir intikam mı?
"Hayır, belimiz kırılmadı!" gösterisi mi?
Yoksa;
Belli mi, " Faşizm" için yeni bir prodüksiyon mu yapılıyor?
Gelişmiş ülkeler " Mali Kriz " süreci esnasında ABD lehine kozlarını paylaşıyorlar.
Bu aşamada Büyük Orta Doğu Projesi kapsamının en önemli ülkesi Türkiye' de taşeron güçler, Türkiye' yi " Faşizm" e mi yaklaştırıyor?
Türkiye' nin hayatı, dondurulmak mı isteniyor?
Halkın sosyo-ekonomisinin dibe vurduğu ,
Halkın öfkeden burnundan soluduğu bu süreçte,
Kıbrıs, Kuzey Irak, Ermenistan sorunlarının göbeğinde ve Kürtlerin siyasallaşması sürecinde , " Türkiye' de hayatın dondurulması! "
Ya da Faşizm' in yolunun taşları mı dökülüyor?
Tayyip' limi, Tayyip' siz mi?
Belli mi, kime güvenelim?

Ey ! Yaşar Büyükanıt, ordaysan ses ver !
Ya da,
Sen, Ey ! Başbuğ !..
Nerdesin yahu ! ..
Ordaysan bir " Huuu ! " de.

http://www.asahaber.org/modules.php?name=Kose_Yazilari&file=yazi_oku&sid=4540
 

HTML

Üst