HeLLSPoRT
нα¢кнєℓℓ ѕρσя ѕσяυмℓυѕυ
Bobo’yu satmak hata olur
Rıdvan Dilmen Transfer Dönemini Değerlendiriyor
Mustafa Denizli’nin sadece 4-3-3’e endeskli bir takım değil, değişik sistemleri oynayacak bir kadro oluşturması şart. Bobo da mutlaka kalmalı. Çünkü çok yetenekli ve üst üste oynadığında performansını sürekli artıran bir isim
100. yılından sonra başarıya hasret Beşiktaş sezonu iki kupa ile kapadı. Baktığımızda da fazlasıyla bunu hak etti. Yıldırım Demirören çok eleştirilen bir başkandı. Çok ciddi harcamalar yaptı. Açıkcası çok oyuncu aldı ve transferlerin bir çoğu da yanlıştı. Çok da antrenör geldi, gitti. Aslında göreve geldiklerin de Del Bosque de, Tigana da, Ertuğrul Sağlam da “Evet bunlarla başarılı olabiliriz” denilecek nitelikte hocalardı. Ama planlama doğru yapılmazsa kimi getirirseniz getirin, başarı söz konusu olmaz. Gelen ve giden oyuncuların fazlalığı da ekonomik olarak kulübü sarstı. Tribünlerde “Yıldırım Demirören istifa” sesleri başladı. Ancak ne olursa olsun Demirören ayakta kalmaya çalıştı. Bunu da başardı.
Son mermide isabet
Geçen yıla gelindiğinde Ertuğrul hoca ile devam edildi. Ligde her şey iyi gidiyordu, takımın mağlubiyeti de yoktu. Metalist maçının rövanşında agresif oynayan rakibe karşı direnç gösteremediler ve farklı skorla yenilerek elendiler. Ertuğrul hoca da, Yıldırım Demirören’in hoca arayışlarına giriştiğini duyduğu için karşılık olarak anlaşarak ayrıldı, açıkcası pes etti. İşte bu dönemde teknik adam tercihi çok önemliydi. Bir tane mermisi kalmıştı ve bunu doğru kullandı. Mustafa Denizli getirildi. Denizli her başarıda veya başarısızlıkta yapı olarak dik duran bir insan. Çoğu kişide olmayan özellikleri var. Mesela 5-0 mağlup olmuştur, takımda herkes bitiktir, moralsizdir, sanki 5-0 kazanmış gibi medyanın karşısna çıkar. Bu dönemde de böyle oldu zaten. Mustafa hocanın gelmesinden sonra ilk yarının bitimine kadar dört maç kaybedildi. Çünkü Ertuğrul hocadan farklı bir sistem oluşturmuştu. Ayrıca Sağlam döneminde Beşiktaş sürekli farklı şablonlar deniyor, maç maç sistem değişiyordu. Mustafa hoca ise genelde 4-3-3 oynadı. Aslında kadro buna uygun değildi. Adaptasyon döneminde rakiplerinin bir hayli gerisinde kaldı. İlk yarı bittiğinde Ankaraspor ile Beşiktaş’ın üstündeydi.
Sonunda haklı çıktı
Güntekin Onay ile yaptığımız programa konuk olduğunda deplasmanda Galatasaray maçını oynayacaktı. O gün hiç kimsenin inanmadığı sözler kullandı. Açıkcası bizler de çok inanmadık. “Biz şampiyon olacağız” dedi. Denizli krizlerde ayakta kalabilen bir hoca. Saha içi ve saha dışı ilişkileri de çok iyi. Bu da başarısızlıkta kendisine kredi kazandıran özellikler. Bunu da kullandı tabii. Dedik ya, 4-4-3 geldiği gün takıma uymuyordu. Mesela orta sahada; Sivok, Serdar Özkan, Delgado (zaman zaman Yusuf) ile oynadığı günler oldu. Bu top yapan, güçlü takımlara karşı problem yarattı. Orta sahayı rakiplerin direkt geçmesini sağladı, İnönü’deki Ankaraspor maçı örneği gibi. Devre arası imdadına yetiştiğinde müthiş iki hamle yaptı. Orta sahanın direncini artıran Ernst’i, takımı kötü oynarken tabelayı değiştirebilecek Yusuf’u aldı. Ligin ilk yarısında Denizli’den sonraki savunma ile hücum arasında doğan geniş alan Ernst’in katkısıyla azalmıştı. Tabii ki kendisinin iyi gitmesi değil, rakipler önemliydi. O ve takımı işini yaptı. Ve sezonu çok iyi götürdüler. Bütün hesapları kendi takımı adına doğru çıkarken, rakiplerinin abartılı puan kayıpları onu haklı çıkardı.
Şimdi ne olacak?
Yeni sezonda sadece 4-3-3’e endeskli bir takım değil, değişik sistemleri oynayacak bir kadro oluşturulmalı. Denizli’nin savunmanın sağına oyuncu aradığını biliyorum. Muhtemelen Mehmet Topuz’u da bunun için istedi. Hem sağ bekte, hem de orta sahanın sağında görev alabilirdi. Frankfurt’tan alınan Fink’i tanımıyorum ama sonuçta Bundesliga’dan geldi. Birkaç gündür ilginç yazılar görüyorum Bobo ile ilgili. Gidebilir deniyor. Beşiktaş Bobo’yu satarsa büyük hata yapar. Bobo çok yetenekli ve özellikle üst üste oynadığında formunu artıran bir isim. Tello en iyi yabancılardan birisi. Çok iyi top kullanıyor, çalım atıyor, orta yapıyor. Onun da sakatlık probleminin çözülmesi, istikrarı yakalaması gerek. Şampiyon kadroya takviyeler şart. Özellikle Şampiyonlar Ligi yükü takımı etkileyecektir. Hele büyük maçlarda başarı sağlanamadığı göz önüne alınırsa mutlaka her sistemi oynayabilecek daha güçlü bir Beşiktaş kaçınılmaz.
Bu sezon istikrar vardı
Öncelikle Yıldırım Demirören ve ekibi bir nefeslendi. Tekrar kredi sağladı. Dikkat ederseniz, yutkunarak iş yapıyorlar. Eksiden panik halinde transfer gerçekleşiyordu. İyi niyetli de olsalar kötü sonuç alınıyordu. Şu an için çok iyi bir kalecileri var. Rüştü... Kritik maçlarda oyunun kader dakikalarında tecrübesiyle skora hep etki etti. Ve sadece kalecilik değil, liderliğe de soyundu. Çünkü böyle ortamlara en alışık isimdi ve stresi yoktu. Alternatifi Hakan da, Türkiye’nin en yetenekli isimlerinden biri. Fortis Kupası’nın tamamında oynadı. Bu kupada onun emeği büyüktü. Savunmaya baktığımızda dört stoper var; Sivok, İbrahim Toraman, Zapotocny, Gökhan Zan. Sağda zaman zaman Toraman oynuyor, zaman zaman Ekrem. Solda profesyonelliği üst düzeyde İbrahim Üzülmez ve zaman zaman yine Ekrem. Üçlü orta saha Cisse, Ernst Delgoda veya Yusuf üçlüsü. Uçta da sol açıkta Tello. Tek santrfor Bobo, sağda Holosko. Rakibe göre yabancılarını kullanıyor. Fenerbahçe kupa maçında Delgado’nun sakatlığından dolayı orta saha Cisse, Ernst ve Tello üçlüsünden oluşmuştu. Tam finallere gelirken, bir anda ideal üçlü bulundu. Geçtiğimiz sezon rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray’da en fazla bir oyuncu istikrarlı oynadı. Fenerbahçe’de Gökhan Gönül, Galatasaray’da Hakan Balta. Diğerleri iniş - çıkış gösterdiler. Beşiktaş’ta en az altı oyuncu istikrarlıydı. Diğerleri iniş - çıkış gösterseler de sırıtmadılar.
Yeni kriter getirdiler
Futbolda takımlar ve futbolcu için kriterler vardır. Örneğin bir oyuncu çok iyi topa vurur, bir tanesi iyi çalım atar, bir tanesi çok tekniktir. Bir tanesi golcüdür, birisi iyi savunmacıdır, bir tanesi iyi kafaya çıkar. Zaten bunların hepsini bir arada toplarsanız Dünya yıldızı olursunuz. O da mümkün değildir. Beşiktaş’ın futbolcuları, hocası, başkanı ve yönetimi bir kriter daha getirdiler. O da coşku. Coşkulu oyuncular topluluğu Beşiktaş sayesinde geldi. Yani coşkulu taraftarına uygun bir tablo çıktı. Taraftarla coşkulu oyuncular birleşince özgüven sağlandı, bu takımı başarıya taşıdı.
MiLLiyet