Bizim Maymunlarımız..

YaRpAK.

New member

Bizim Maymunlarımız..

Asya'da uygulanan hayli ilginç bir maymun yakalama yöntemi vardır. Önce bir hindistan cevizi alınır, tepesine maymunun elinin sığacağı bir delik açılır. Maymun delikten içeri elini sokar, avucunu doldurur fakat elini yumruk şeklinde sıktığı için hindistan cevizinin içinden çıkaramaz. Elini çıkarmanın bir yolu vardır, avucundakini bırakıp elini çekmek, ama maymun bırakmaz, yumruk şeklindeki elini çektikçe canı yanar, canı yandıkça sinirlenir yumruğu daha çok sıkar.

Gelelim bizim maymunlara...

Halkın sistem partilerine olan tepkisinden faydalanarak geniş kitlelerden oy topladılar. Küresel sermaye ve ABD'nin bölge politikaları sayesinde büyük bir dış destek buldular. Çarpık seçim sistemi sonrasında aldıkları oy ile orantısız olarak meclisin büyük çoğunluğunu ele geçirdiler, diledikleri yasayı hiçbir engelle karşılaşmadan kabul ettirip, diledikleri siyaseti kimseye danışmak durumunda kalmadan uyguladılar.Hızla kadrolaştılar, nüfuz edemedikleri cumhuriyet kurumlarını kavga ve siyasi uygulamalar ile güçsüz düşürmek için çalıştılar. Kendilerini eleştirenleri küçük gördüler. Halk diye akredite ettikleri kendilerini destekleyen eğitimsiz, militanlaştırılmış dinci kitlelerdi; ulusu bindirilmiş kıtalar olarak nitelendirdiler.

Zaman bu zamandır deyip, cumhuriyetin son kalesine, Çankaya'ya dayandılar. Devletin son kilidini açacak, karşı devrim sürecinde ilk olarak meclis başkanı, başbakan ve cumhurbaşkanının AKP'li olacağı bir parti-devlet iktidarını kurmak olanağını bu sayede bulacaklardı. Ulusun toplumsal uzlaşmayı temsil edecek bir cumhurbaşkanı adayı dileği karşısında Arınç, Gül ve Erdoğan üç maymunu oynamayı tercih ettiler.

Hindistan cevizi oradaydı, geriye sadece ellerini uzatıp almak kalmıştı. Basit iş, cevizin tepesindeki küçük delikten içeri ellerini uzattılar, kalın kabuğun içinde yumuşacık meyvenin sarhoş edici müthiş kokusu başlarını döndürdü, adeta bizim maymunları büyüledi. Kendinden geçen birisi, Cumhurbaşkanı'nın dindar bir AKP'li olacağını sayıklamaya bile başladı, adeta kendini tarif ediyordu. Meyvanın etli kısmını sıkıca kavradılar, bu esnada ağızlarının suyu akmaktadır, yumruk yaptıkları ellerini geri çektiler, o da ne!..

Þu anda çılgına dönmek üzereler, açgözlülük ve kendini beğenmişlik duygularının yarattığı bağımlılık onları aslında kendi kendilerine kurdukları bir tuzağa düşürmüştür. Bu durumdan kurtulmanın bir tek yolu vardır, o da tuttuğunu bırakmak. Tipik bir asya maymunu gibi davranmaya devam edecekler ve büyük hayallerini küçük bir hindistan cevizi deliğinde kaybedecekler. Benlikleri sömürücülüğün, yalancılığın, açgözlülüğün ve maddi çıkarcılığın tutsağıdır; elleri ile yakaladıklarını ağızlarına atıp bir an önce sindirmek ihtirası önlerinde duran basit gerçekleri görmelerine engeldir. Bu saplantılı tutku sayesinde her denemede daha fazla çılgına dönecekler, hata yapacaklar, hata yaptıkça çevrelerine saldıracaklardır.

AKP'ye Tandoğan'da açık bir mesaj verildi.

Genelkurmay başkanlığı o mesajın altını itinayla çizdi.

Çağlayan'da milletin sabrı çatladı, sel olup çağladı.

AKP'nin bu aç gözlü ve sinsi siyaseti, adeta Kurtuluş savaşımızda Anadolu'ya adım atan Yunan askeri gibi büyük bir infial ve uyanışa sebebiyet verdi, bu durum küresel çeteyi endişelendirmektedir.

Onlar Hrant Dink cenazesiyle turuncu devrim provası yaparken, karşılarına öyle bir ulusal uyanış gördüler ki, Ukrayna'dan getirdikleri düdükleri Sorosçuların iki dudağının arasında kalıverdi, küresel sermayenin Türkiye'yi kuşatan turuncu devrimlere karşı Anadolu'nun bereketli topraklarından al gelincikler başverdi, Ankara'dan doğan al bir devrim oldu.

Çağlayan'da milyonlarla bir olduk, al bayrak olduk, çağladık.

İnsanın hayatında şahit olacağı unutulmaz ve tarifsiz anlar vardır; 29 Nisan çocuklarımıza torunlarımıza anlatacağımız böyle bir gündü.

Attila İlhan ustayı bu vesile ile analım, bu gerçekten de bir "Dip Dalga"dır; 29 Nisan'da tsunamiye dönmüştür.

Bundan sonrası ve hepsinden önemlisi dalga halinde gelen tepkilerden Türkiye'nin geleceğini yönetecek ideolojik hattı, kadroyu ve programı örgütlemektir. Dalgalar ne kadar büyük olursa olsun kalıcı değildir, kalıcı olan iktidar sahibi olma kudret, birikim ve donanımına sahip olan kemalistlerin örgütlü gücünü yaratmak olacaktır. Bunun için çalışacağız.
Kemal İnanç IŞIKLAR
http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=985
 

HTML

Üst