Biz YUKİ, TOKİ Derken !..

Vtnsvr

New member
Bir yandan Ergenekona, diğer yandan kapatma davasına halk kilitlenirken.

25 Temmuzda Ergenekon iddianamesi yayınlanıyor, rastlantı o ki 5 Temmuzda da tanık koruma yasası yürürlüğe giriyor, yok yuki benzeri ses kaydı ile dinlenecek şahitler tartışılırken Kıbrıs’ta ki gelişmeler kaçıyor, ilginçtir ki o arada TOKİ hazineye ait arazileri yabancıya konut protokolünü imzalıyor, ne büyük tesadüfüdür ki ardından yabancıya toprak satışları genelgesi de yayınlanıyordu ?..

Ardı ardına tüm hızıyla olaylar gelişmekte.

TOKİ, yani toplu konut idaresi hazine arazileri üzerinde villa kuracak. Peki bunu kim için yapacak, tabi ki yabancılar için. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Anayasa mahkemesinin kararına rağmen yabancıya mülk, toprak satışını sürdürmekte kararlı görünüyor. İspanyol modelini ülkemizde uygulayan bakan hazinenin arazi gelirlerini yarı yarıya Maliye ile TOKİ arasında paylaşacaklarmış.

Çanakkale’den Mersine kadar tüm Akdeniz’i kapsayacak sahil bandı üzerindeki hazine arazilerini TOKİ’ye devrederek konut, villa, tatil köyü yapabileceği proje Mart ayında imzalanmıştı. Bu güne kadar yapılanlar sanki çok azmış gibi TOKİ eliyle yabancılara mülk satışını getiren protokol anlaşmasından sonra, 18.7.2008 tarihinde yabancılara toprak satışları için düzenlenen genelgede ise, Türk vatandaşları gibi gayrimenkul edinilebilmesini öngören 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Sermaye Kanunu kapsamındaki şirketler, artık “valilik izni” ile mülk alabilecek.

Yabancılara satış öyle bir noktaya geldi ki ülkem kapış kapış gidiyor “yabancı koloniler” diyebileceğimiz yerleşim alanları fazlasıyla oluşmaya başladı. Hatta hatırlayalım belediyeler yabancılara göre İngilizce fatura düzenleme yarışına girdiler bile. Herkes ülkesi için değil de yabancılara yaranmak için kuyruğa girdiler sanki ?..

21.5.2008 tarihinde Kamuran Özgen’in Yeniçağ gazetesinde belirttiği gibi “Yabancıların “özelleştirme ve yatırım” yalanı ile milletimizin birikimlerini yağma etmesinin yolu, 2003 yılında “köy kanununun” yürürlükten kaldırılması ve yalnızca “belediye yerleşim sınırları içi” ile yabancılara toprak satışına izin veren kanun içeriğinin, “Türkiye Cumhuriyeti Sınırları İçi” diye değiştirilmesinden sonra, pusuda bekleyen ne kadar yerli ve yabancı yağma zihniyetli varsa harekete geçti “ diyor ve ilave ediyordu “Bugün Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtları bile incelenmiş olsa, yabancıların aldıkları toprakların tam olarak büyüklüğü saptanamamaktadır.

Çünkü, Tapu ve Kadastro kayıtlarında yalnızca şahsa yapılan satışların miktarları tam olarak belgelendirilebilmektedir.
Eğer satış yabancıların sahibi veya ortağı olduğu bir şirkete yapıldıysa, bu satışları ortaya çıkarabilmek oldukça zor olmaktadır” diyor.

Evet bu satışların gerçek miktarlarını biz de merak ediyoruz.

Hatırlayalım daha önce Tapu Kadastro eski Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya, "TBMM'de kabul edilen yasayla yabancı şirketler ile cemaatlere mülk satışının önündeki bütün engeller kaldırıldı ve alıcı çıkarsa tüm Türkiye satılabilir hale getirildi" diyordu. Arslan BULUT 06 Temmuz 2008 Heddam.com

Bir yandan oto yollarımıza kadar inen özelleştirmeler sürerken, ülkede hiçbir milli diyebileceğimiz değer kalmazken, diğer yandan parsel parsel satılan topraklarımız, özel düzenlemeler ile kayrılan firmalar- kişiler, vakıflar yasası, petrol yasası, ikizler yasalar gibi Avrupa’nın isteği doğrultusunda çıkan işgal yasalar ile ekonomik yönden çökmüş, borcu yükselmiş, rahat sömürülen bir Türkiye !

Yabancılar son birkaç yılda 150 milyar doları götürmüş.
Peki bunu kim söylüyor Genç Yöneticiler ve İşadamları Derneği Başkanı Pınar Eczacıbaşı söylüyor...
Bu bir facia diyor. 26/05/2008 Yeniçağ Gazetesinde

Çok normalmiş gibi tüm bu olanlara sahip çıkan siyasiler, bunlara karşı çıkan gerçek vatanseverler ulusunu seven kollayan anormalmiş gibi karşılanan tepki alıp suçlanan ulusalcılar, Atatürkçüler !. Ben anlamakta zorlanıyorum dünya tersine döndü de her şey ters yüz edildi de ben bilmiyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “ülkeyi bir çağdan yeni bir çağa getirdik” dediği büyük dönüşümün yakalandığı yıllar ne acıdır ki katlediliyor yok ediliyor, rejimimiz değiştiriliyor. Bu Atatürk’ün çocuklarına yakışmıyor biz bu kadar vefasız bir toplum nasıl olabildik ki ?.

Hürriyet Gazetesinden Özdemir İNCE 21.5.2008 tarihinde soruyor (...... "Özelleştirmeden gelen paralar nereye gidiyor?" diye sordum, ........Özelleştirmeden elde edilen gelirler Hazine’ye aktarılıyormuş. Hazine de yapılan planlamaya göre iç ve dış ödemelerinde bu parayı kullanıyormuş. Gelirler bazen yatırımlara aktarılıyormuş. Eğer durum böyle ise -ki böyle- buna adıyla sanıyla mirasyedilik denir.

Hovarda oğul, paşa babadan kalan malı-mülkü, hanı-hamamı satıp savurur, kumara yatırır, kötü kadınlara yedirir ve sonunda köprü altında nalları diker”.) diyor. Yükselen dış borçlarımız pek öyle göstermiyor ama dilerim çizilen tabloların pembe değil de ne kadar karanlık olduğunu vatandaşlarımız anlarda nalları dikmeyiz. Güzel ülkemize yapılanlar sadece bununla kalmıyor tabi. 25.7.2008 tarihli Vatan gazetesinde ki haber ise Türkiye'den kaçırılan mili servetlerdi.

Daha geriye ne kaldı ki dediğinizi duyar gibiyim, kişiliğimizi, değerlerimizi, tasarruflarımızı, fabrikalarımızı, sağılığımızı, geleceğimizi gözümüzün içine baka baka zaten götürdüler diyorsunuz.“ Çukurova Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, Türkiye'de, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan 3 bin 500 endemik bitki ve birçok hayvan türü, hakkında kayıt tutulmaması, istatistik oluşturulmaması nedeniyle çeşitli amaçlar için dışarıya kolayca kaçırılıyor. Bitki üzerinde doku kültürü çalışmalarıyla gen şifreleri çözülerek farklı renk ve görünümlerde yeni bitkiler üretiliyor. Kaçırılan bitki ve hayvanlarımız patentleri alınarak o ülkelerin malı haline getirilip, tekrar bize satılıyor. Bu zenginliklerimizin gen şifresi çözülerek yeniden bize pazarlanması ve yabancılara muhtaç konuma düşürülmemiz daha da acı” diyordu.

Yani; genleri ile oynanmış İsrail tohumuna mahkum edilen çiftçimiz gibi, yasalarla topraklarımızın üreticisi değil ırgatı veya yabancı şirketlerin kölesi durumuna getirilen gençlerimiz gibi. Nereden bakarsan bak her konu içler acısı, sizlere güzel olumlu mutlu haber bir yazı bulup iletemiyorum. Bir ülke her taraftan bu denli nasıl kuşatılır ve ülkeyi koruması gereken yetkililer buna nasıl müsaade ederler de halen pembe tablo çizerek vatandaşımızı kandırırlar. Bu kadarına da pes dedirtiliyor.

Ülke olarak birinci olabildiğimiz konulara bir bakar mısınız lütfen.

24 Temmuz 2008 tarihinde Rahmi Turan “Dünyanın en borçlu ülkelerinden biriyiz... Toplam borçlarımız 483 milyar doları buldu. 27.7.2008 tarihinde Şükrü Kızılot ise “Gayrimenkul özelleştirmede de ayrı bir dünya rekoruna sahip olduğumuzu biliyor muydunuz ? ” diyor. Evet her taraftan Türkiye zarar ediyor. Bir ülke nasıl batırılır konusunda herkese ders vererek birinciliği de kimseye bırakmayacak durumdayız. Peki bunların hesabını kim soracak ?. Velev ki ülke battı ondan sonra ya mı kalacak.


Sacide ERÇETİN
 

HTML

Üst