mObİdİk
New member
Üzerinde yaşadığımız dünyamızda on milyon civarında canlı türü yaşamaktadır.Kara ve su olmak üzere iki temel yaşam ortamında hayatlarını sürdüren bu canlıların her bir türüne bağlı onlarca çeşidi görülebilmektedir.Bu kadar canlıyı tek tek incelemek imkansızdır.O halde bunları benzer gruplar şeklinde sınıflandırmamız gerekir.
Biyologlar doğadaki canlıları önce ana gruplara,daha sonra yan gruplara ayırmışlardır.Bitkiler ve hayvanlar ana gruplardan ikisini oluşturmaktadır.Sizler bu bölümünde bitkilerin yaşamlarını,türlerini,doğaya faydalarını görecek,kısaca iç içe yaşadığımız bu canlılar hakkında genel bilgiler edineceksiniz.
1.Çiçekli Bitkiler
Bazı bitkiler neden çiçek açarlar?Kendi açımızdan baktığımızda bu soruya güzel görünmek,güzel kokmak cevabı verilebilir.Ancak bu nedenler gerçek cevap değildir.Çiçek bitkinin üreme organıdır.Bitkiler çoğalmak için çiçek açarlar.
Çiçekli bitkilerde diğer canlılarda olduğu gibi,çeşitli görevleri yapmak için değişik organlar vardır.Bu organlar kök,gövde,yaprak ve çiçektir.
Besin kaynaklarımızdan önemli bir kısmını oluşturan sebze ve meyveler çiçekli bitkilerdendir.Örneğin;elma,armut,portakal,vişne,kiraz,şeftali,kayısı,erik gibi meyveler;lahana,fasulye,ıspanak,pırasa,patates,soğan gibi sebzeler çiçekli bitkilerdendir.
Bitkinin Toprakla İlişkisini Kuran Kök
Bir bitkinin tohumu ekildiğinde, öncelikle kök gelişir .daha sonra diğer organlar oluşur.Kök bitkiyi toprağa bağlayarak dik durmasını sağlar.Topraktaki su ve suda çözünmüş madensel tuzları emerek bitkiye kazandırır.
Kökün Görevleri
1-Bitkiyi toprağa sağlam bir şekilde bağlamak ve dik tutmak.
2-Topraktan su ve madensel tuzları emmek ve bunları gövdeye iletmek.
Kök Çeşitleri
Kökler şekil ve yapılarına göre ikiye ayrılırlar.Bunlar kazık kök ve saçak kök tür.
1-Kazık Kök
Bazı bitkilerde ana kök çok uzun ve kalındır.Yan kökler ise ana köke göre daha ince ve kısadır.böyle köklere kazık kök denir.Örnek olarak fasulye,biber,papatya,yonca,bamya gibi bitkilerin köklerini verebiliriz.
2-Saçak Kök
Bitkinin gövdesinden çıkan ve hepsi aynı boyda olan köklere saçak kök denir.Örnek olarak soğan,buğday,arpa,yulaf,mısır gibi bitkileri verebiliriz.
Tohumdan Bitkiye
Topraktaki tohum ana kök oluşturur.Ana kök su emdikçe tohum içerisindeki embriyo etrafındaki hazır besinlerle beslenir.Su tohumda sıkıştırılmış ve paketlenmiş besinleri embriyonun emebileceği şekilde parçalar.Taslak geliştikçe daha fazla suya gereksinim duyar.Ana kök dallanarak yan kökleri oluşturur.En uç kısımda da emici tüyler oluşur.Emici tüylerin,suyu kuvvetlice emme özelliği vardır.Toprak içerisinde iyice dağılarak,kökün toprakla dokunma ve emme yüzeyini arttırır.Önlerine gelen taş,kaya gibi yapıları salgıladıkları asitli maddelerle parçalarlar.Bu arada bitki gövdesi gelişir,yaprak oluşmaya başlar.
Kazık kök ve saçak kök dışında farklı görevleri yerine getiren kök tipleri vardır.
Havuç,turp,şeker pancarı gibi bitkilerdeki kazık kökler besin depo edebilir.Bu köklere depo kök denir.
Duvar sarmaşığı gibi bazı bitkilerde,gövdenin duvar veya ağaç gibi yüksek yerler tırmanması için gövdeden çıkan tutunma kökleri vardır.
Özellikle uzun boylu bitkilerde bitkinin devrilmesini engelleyen destek kökler vardır.Mısır bitkisinde destek kökleri çok belirgindir.
Oksijence fakir bataklık gibi topraklarda yetişen deve tabanı gibi bitkilerde hava almaya yarayan hava kökleri vardır.Bu kökler aynı zamanda bitkinin zemine daha sağlam tutunmasını sağlar.
Başka bitkiler üzerinde parazit olarak yaşayan ökse otu ve çin saçı gibi bitkilerde sömürme kökleri vardır.
1-Bitkilerde Gövde Çeşitleri
Bitkide ,kökten sonra oluşan ikinci organ gövde dir.Bitkilerin genellikle tprak üstünde bulunan kısmıdır.Gövde, bitkinin toprak üstünde görünen dal,yaprak ve meyve gibi kısımlarını taşıyan yapıdır.
Gövdenin Görevleri
1-Bitkiyi dik tutarak;yaprak,çiçek ve meyveleri taşır.
2-Kökün emdiği su ve madensel tuzları bitkinin tüm kısımlarına iletir.
3-bitkinin yaprağında fotosentezle üretilen besini tüm kısımlara iletir.
* Patates ve yer elması nda olduğu gibi bazı gövdeler besin depo ederler.
*Kaktüs gibi kurak bölgelerde yaşayan bazı bitkiler de su depo ederler.
*Bazı yeşil gövdeler,sebzelerde olduğu gibi,fotosentez yapabilir ve besin üretebilir.
*Üzüm asma bitkisinde olduğu gibi bazı gövdeler bitkinin tırmanmasını sağlarlar.
Her gövdede bir ana gövde ile bu ana gövdeden çıkan dallar bulunur.Bitkilerin görev,çeşit ve özelliklerine göre gövde çeşitleri vardır.Bu çeşitlilik özelliğine ,iklim ve ortam şartlarına bağlıdır.
Buğdayın ve kırlarda yetişen otların gövdesiyle,bir çam ağacının gövdesini hiç karşılaştırdınız mı?Bitkilerdeki gövde yapılarını karşılaştırdığımızda iki çeşit gövde yapısı olduğunu görürüz.Elma,çam,ceviz gibi uzun yıllar yaşayan bitkilerde odunsu gövde vardır.Fasulye,mısır,domates gibi yıl içerisinde sadece belli bir sezon yaşayan bitkilerde otsu gövde vardır.
Otsu ve Odunsu Gövdeler:
Genellikle ilkbaharla birlikte yeşeren,sonbaharda sararıp kuruyan,kışın ise yok olan gövdelere otsu gövde denir.İnce,zayıf gövdeleri olan otsu bitkiler 1-2 yıl yaşarlar.Fasulye,mısır,ıspanak gibi sebzelerle;yonca,çayır çimen otları gibi bitkiler otsu gövdelere örnek olarak verilebilir.
Otsu bitkiler ,yer altı gövdeleri ve yer üstü gövdeleri olmak üzere iki tip gövde yapısına sahiptir.
1-Otsu Gövdeler
Yer Üstü Gövdeleri
a-Sarılıcı gövde:Örnek;sarmaşık,asma,fasulye
b-Sürünücü gövde:Örnek;çilek,karpuz,kavun
c-Dik gövde:Örnek;gül,zambak
d-Kısa gövde:Örnek;havuç,turp
Yer Altı Gövdeleri
a-Rizom gövde:Örnek;iris(mührü süleyman),manisa lalesi,ballı baba
b-Yassı gövde:Örnek;soğan,sarımsak,pırasa
c-Yumru gövde:Örnek;patates
Otsu gövdeler sadece bir sezon yaşayıp ölen bitkilerde görülür.Bu bitkilerdeki gövdeler,zayıf,sulu ve yeşil olurlar.Bitki sadece yapraklarıyla yapacağı fotosentez le yetinmeyip gövdesiyle de yapar.Bu şekilde kısacık bir zamanda çok zengin bir besin deposu hazırlanmış olur.Domates,patlıcan,lahana,karpuz,kavun gibi birçok örnek verebiliriz.
2-Odunsu Gövde
Ağaçlarda olduğu gibi ,çok yıl yaşayan bitkilerin sağlam ve sert yapılı gövdelerine odunsu gövde denir.Odunsu gövdeli bitkiler,gövdeleri her yıl biraz daha kalınlaşarak ve boyuna uzayarak büyürler.Gövdeleri sert kalın ve dayanıklıdır.Gövdede bulunan hücrelerin,çeperlerinde odun özü birikir.Odun özü bitkiye sertlik ve sağlamlık verir.Elma,armut,şeftali,kiraz gibi meyveli ağaçlarla,çam,söğüt,kavak gibi meyvesiz ağaçlar odunsu gövdeli bitkilerdir.
Gövde Türleri
Sürünücü Gövde
Bazı gövdeler toprak üstünde sürünerek gelişir.Kavun,karpuz,kabak,salatalık gibi bitkiler zayıf ve uzun olan gövdeleriyle toprak üzerinde dik duramaz,ancak sürünerek gelişirler.
Etli Gövdeler
Kaktüs gibi kurak ve sıcak yerlerde yaşayan bitkilerde gövde,etli bir yapıdadır ve su depo eder.Bitki bu şekilde depo ettiği su ile zaman yaşayabilmektedir.
Yumru Gövdeler
Patetes bitkisinin hem yer altında hem yer üstünde gövdeleri vardır.Yer altındaki gövde yedek besin depo eder.Bu tür gövdelere yumru gövde denir.
Yassı Gövdeler
Soğan,sarımsak,lale ve pırasada gövde kısa ve yassıdır.Bu tür gövdeler yassı gövdelerdir.
Yer Altı Gövdeleri
Bu gövdelere rizom adı da verilebilir.Manisa lalesi,ballı baba,iris gibi bitkilerde gövde toprak altında ve yüzeye paralel olarak uzanır.Belirli yerlerden tomurcuk oluşur ve toprak üstüne çıkar.
Otsu gövdeler tek yıllık,odunsu gövdeler ise çok yıllık bitkilerdir.Odunsu gövdelerin dış kısmında mantar tabakası bulunur.Gövdenin kahverengi görünmesini sağlar ve gövdeyi dış etkilerden korur.
Odunsu Gövdelerde Yaş Halkaları
Odunsu gövdeli bir bitkinin gövdesi kesildiğinde merkezden çevreye doğru genişleyen halkalar görülür.Bu halkalara yaş halkalar denir.Yaş halkaları her yıl oluşan iletim borularının oluşturduğu tabakadır.Bitkinin yaşı yaş halkalarına göre belirlenir.
3-Doğanın Enerji Dönüşümü ve Besin Kaynağı Yaprak
Bitkinin gövde ve dallarına bağlı,genellikle yeşil renkli,yassı organlardır.Yapraklar gövde üzerine dizilirken birbirinin üstünü örtmezler.Böylece güneş ışığından tüm yapraklar en iyi şekilde yararlanır.
Odunsu gövdelerde kambiyum tabakası bulunur.Kambiyum otsu gövdelerde bulunmaz.
İletim Demetleri
Bitkilerde iki tür iletim demeti vardır.Bunlar soymuk boruları ve odunsu borular dır.
Soymuk boruları:Yapraklar tarafından üretilen besin maddelerini tüm vücuda dağıtan yapılardır.Canlı hücrelerden oluşmuştur.
Odunsu boruları:Önceden canlı olup,daha sonradan ölerek içi boşalmış hücrelerden oluşurlar.Kök tarafından alınan su ve mineraller bitkinin diğer kısımlarına odunsu borularla taşınır.
Tomurcuk- Kulakçık
Yaprak kını ile dal arasında tomurcuk vardır.Bazı bitkilerde yaprak kınına bağlı,yaprağı andıran çıkıntılar vardır.Gül ve bezelye de açıkça görülebilen bu yapılara kulakçık denir.
Yaprak üç kısımdan oluşur;
1-Yaprak kını:Yaprak sapını gövdeye bağlayan şişkince kısma denir.
2-Yaprak sapı:Yaprak ayasını gövdeye bağlayan kısımdır.
3-Yaprak ayası:Yaprağın geniş ve yassı olan kısmına denir.Ayanın üst yüzü parlak ve düz,alt
yüzü ise damarlanmış şekilde görülür.
Yaprak Çeşitleri
Yapraklar,dallara dizilişlerine ve yaprak aylarının yapılarına göre iki ana grupta incelenir.Yaprak ayası tek parça halinde olan yapraklara basit yaprak denir.Yaprak ayası çok parçalı ise bileşik yaprak denir.
Basit yapraklar aya şekline göre çeşitli şekillerde incelenirler;
-Oval (kayısı)
-Şeritli(buğday)
-Yuvarlak(ayva)
-İğne biçiminde(çam)
-Spatül şeklinde(söğüt)
DİKKAT!!!!!!
Üst epidermis tabakasının üzerindeki mumsu tabaka yaprağın su kaybını önler.Yaprak devamlı güneş ve rüzgarla karşı karşıya kaldığından bu ölü tabaka bulunmasaydı yaprak yaşayamazdı.
Mumsu tabaka ve üst epidermis tabakası transparan yani ışığı geçirir özelliktedir.Böylece alt tabakalar da fotosentez yapabilir.
Yaprağın Görevleri
1-Fotosentez yaparak besin üretir.
2-Solunum yapar.
3-Terleme yaparak fazla suyu ve atık maddeleri dışarı atar.
Yaprağın Yapısı
Bir yaprağı mikroskopta incelediğimiz zaman şu kısımlar görülür:
1-Üst Epidermis:
Hücreler çok sık dizilmiş durumdadır.Görev yaprağı dış etkilere karşı korumak ve güneş ışınlarını alt tabakalara geçirmektir.Üzerinde ölü mumsu bir tabaka vardır.Üst epidermis hücrelerinde kloroplast olmadığından fotosentez yapamazlar.Üst
epidermisin altında bulunan hücreler sıkı bir dizilişe sahiptir.Bu hücrelerde kloroplast bulunur ve üzerlerine ışık düştüğünde fotosentez yapabilirler.
Bitki yaprağında,topraktan gelen su ve havadan alınan karbondioksit güneş ışığı sayesinde birleştirilir.Bunun sonucunda besin ve oksijen açığa çıkar.Fotosentez adı verilen bu olay sonucunda üretilen besin ve oksijen bütün canlıların yaşaması için gerekli en önemli maddelerdir.
Karbondioksit+Su Besin+Oksijen
Fotosentez sonucunda besin,bitkinin kök,gövde ve yaprak gibi kısımlarına depo edilir.Bitkiler bu besinlerin çok az miktarını kendi hayatlarını devam ettirmek için kullanır.Depo edilen besinler çoğunlukla diğer canlılar tarafından kullanılır.Fotosentezin gerçekleşmesi için ortam sıcaklığı,su ve ışık çok önemlidir.Su olmadan bitkiler yaşayamaz.Soğuk ortamda fotosentez hızı düşer.Işık olmayan ortamda fotosentez olmaz.
Mumsu tabaka ve üst epidermis tabakası ışığı geçirir özelliktedir.Böylece alt tabakalar fotosentez yapabilir.
2-Süngerimsi Tabakalar
Her hücrede kloroplast vardır.Fotosentez yaprağın bu bölümünde gerçekleşir.
3-Alt Epidermis
Yaprağın alt kısmında dış yüzeyini örten hücreler arasında stoma adı verilen yapılar vardır.Stomalar iki hücrenin bir araya gelmesi ile oluşan yapılardır.Bu iki hücreye de stoma hücreleri denir.İki hücre arsındaki boşluğa ise stoma açıklığı denir.Stomalar bitkinin gaz alışverişlerini ve terleme ile bitkinin yapısındaki su miktarını düzenlemekle görevlidir.
Bazı Yaprak Çeşitleri
a-Besin depo eden yaprak:Soğan,lahana ve marul bitkilerinde olduğu gibi bazı bitkilerde yapraklar etlenip besin depo edecek yapıdadır.
b-Diken yaprak:Sıcak yerlerde,özellikle çöllerde yaşayan bitkiler suya aşırı ihtiyaç duyar.Diken şeklindeki yapraklar terleme olayını azaltır.En güzel örnek kaktüstür.
c-Sülük yaprak:Bezelye ve burçak gibi bitkilerin yaprakları,gövdenin çıtalara tutunmasını sağlayacak yapıya sahiptir.Bunlara da sülük yaprak denir.
4-DOĞAYA GÜZELLİK KATAN ÇİÇEK
Çiçekli bitkilerde kök,gövde ve yapraklardan sonra en son oluşan organ çiçek tir.Çiçek bitkilerin üreme organıdır.Çiçek 4 ana kısımdan oluşur.Bunlar dıştan içe doğru
1-Çanak yaprak
2-Taç yaprak
3-Erkek organ
4-Dişi organ
YEM BİTKİLERİ
Ülkemizde yem bitkisi olarak daha çok baklagiller kültüre alındığı için, burada sadece baklagil yem bitkileri irdelenecektir.
Baklagil Yem Bitkilerinde (Yonca ve Korunga) Bulunan Yabancıotlar
Baklagiller içinde, yem bitkisi olarak kullanılanların sayısı oldukça fazla olmakla birlikte, ülkemizde en yaygın olarak bunlardan yonca ve korunga yetiştirilmektedir. Yabancıotları ve mücadeleleri açısından bu bitkiler birbirleriyle benzerlik göstermektedir. Ülkemizde yonca ve konurngada bulunan yabancı otlarla ilgili olarak pek çalışma bulunmamakla beraber, Van ve Ankara’da yapılan iki çalışmada tesbit edilen yabancıotların önemlilerinin bir listesi aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Yabancıotlarla Mücadele
Yem bitkilerinde yabancıotlarla mücadele birçok açıdan gerekli olabilir. Yabancıotlar, yem bitkisinin verimini düşürmesi yanında; yemin besin, tat ve koku gibi kaliteyi oluşturan değerlerini de düşürür. Yem bitkileri iki amaçla yetiştirilmektedir. Birincisi, yem elde etmek; ikincisi ise, tohum elde etmektir. Ülkemizde yem bitkileri, çoğunlukla birinci amaç için yetiştirilmektedir. Una karşın, tohum elde etmek için yetiştiriliyorlarsa, yabancıotlarla mücadele daha da önem kazanır. Çünkü, elde edilecek yem bitkisi tohumunun, kaliteli ve yabancıot tohumlarıyla bulaşık olmaması gerekmektedir. Diğer kültür bitkilerinde olduğu gibi, yem bitkilerinde de yabancıot mücadelesi, birçok hususa dikkat edilmek suretiyle, yani entegre bir şekilde yapılmalıdır.
Kültürel önlemler ve fiziksel mücadele
a) temiz tohum kullanmak: Yonca ve korunganın ilk tesisinde temiz tohum kullanılması, birçok yabancıotun tohumla tarlaya gelerek yayılmasını engeller. Özellikle küskütlerle (Cuscuta spp.) savaşımda bu husus önemlidir. Çünkü, küskütün en önemli bulaşma ve yayılma yollarından birisi de bulaşık yonca tohumluğudur.
Yonca ve korungada sorun olan yabancıotlar
Yabancıotun bilimsel ismi Türkçe ismi
Achillea biebersteinnii
Adonis aestivalis
Agropyron cristatum
Alyssum desortorum
Anthemis spp.
Bromus tectorum
Capsella bursa-pastorisw
Cardaria draba
Centaurea spp.
Circium arvense
Concolvulus arvensis
Cuscuta approximata
Cuscuta campestris
Descurainia sophia
Equisetum spp.
Eromopoa persica
Falcaria vulgaris
Fumaria spp.
Geranium spp.
Lactuca spp.
Papaver spp.
Hhagmites australis
Plantago lanceolata
Poa pp.
Polygonum spp.
Ranunculus spp.
Scorzonera mollis
Setaria viridis
Sinapis arvensis
Thlaspi arvense
Tragopogon spp. Adi merkepketesi
Kan damlası, kanavcıotu
Adi otlak ayrığı
Küçük taşotu
Papatyalar
Püsküllü çayır, dam bromu
Çoban çantası
Yabani tere
Peygamber kavukları, gökbaşlar
Köygöçüren
Tarla sarmaşığı
Yonca küskütü, cinsaçı, veremotu
Tarla küskütü, cinsaçı, sarı bağsak
Uzun süpürgeotu, sadır
Atkuyrukları, kırkboğumlar
--
Kazayağı, falçata otu
Şahtere otları
Turnagagaları
Yabani marullar
Gelincikler
Kamış
Dar yapraklı (bataklık) sinirotu
Salkım otları
Çoban değnekleri
Düğünçiçekleri
Bırçalık
Yeşil kirpidarı
Yabani hardal
Tarla akçaçiçeği, küçük tere
Yemlikler
b) Ekim öncesinde yabancıotları yok etmek: Yonca ve korunga çok yıllık bitkilerdir. Ekildikten sonra 4-7 yıl süreyle tarlada kalabilirler. Bu sebeple, yonca veya korunga ekilmeden önce tarla, çok yıllıklar başta olmak üzere, yabancıotlardan temizlenmelidir. Böylece, yetiştiriciliğin ileri dönemlerinde daha az sorunla karşılaşılır. Yem bitkilerinde, ileri dönemlerde yabancıotlarla mücadele zordur. Yonca ve korunga rekabet güçleri yüksek bitkilerdir, tek yıllık birçok yabancıotun gelişmesine imkan vermezler. İleriki dönemlerde, sadece bazı büyük yapılı bitkiler sorun oluşturabilir.
c) Ekim zamanı ve yönteminin iyi seçilmesi: Ekim zamanı belirlenirken, sorun olan yabancıotların gelişme dönemleri de dikkate alınmalıdır. Yem bitkisi ekilecek yerde eğer, yazlık yabancıotlar çoğunluktaysa ekim sonbaharda yapılmalı, kışlık yabancıotlar sorun oluyorsa ekim ilkbaharda yapılmalıdır. Böylece, yabancıotlardan kaçarak yem bitkisinin daha güçlü yetişmesine fırsat sağlanmış olunur.
Yabancıotlarla mücadelede öncelikle, kültür bitkisinin güçlü yetiştirilmesi şarttır. Bunun için dikkat edilmesi gerekli hususlardan başta gelenleri; ekimden önce toprak hazırlığının iyi yapılması, ekim metodunun doğru seçimi vb. dir.
d) Kültür bitkisinin rekabet gücünü yükseltmek: burada birinci şart, çeşit seçimini doğru yapmaktır. Bölge şartlarına iyi adapte olmuş, güçlü ve hızlı gelişen çeşitleri seçmek gerekir. Çeşit seçimi doğru yapıldıktan sonra, bitkinin güçlü gelişmesini sağlayacak gübreleme, sulama vb. bakım işlemlerinin yeterince yapılması şarttır. Diğer bir ifadeyle, yonca ve korunganın seyrelmesine sebep olabilecek tüm etkenler ortadan kaldırılmalıdır.
e) Biçim: Bilindiği gibi, yem bitkileri biçilerek hasat edilir. Eğer biçim aşamasına kadar diğer hususlara dikkat edilmiş ise, yem bitkilerinde yabancıot sorunu olmaz. Fakat, yine de biçimin zamanında ve uygun yükseklikten yapılması gereklidir. Yem bitkilerini zayıf düşürecek ve yeniden sürmesini geciktirecek biçim işlemleri, yabancıotlara fırsat tanıyacaktır. Biçim yapılırken, küsküt başta olmak üzere, yabancıotların tohum bağlama dönemlerine de dikkat etmek gerekir. Özellikle, küskütle bulaşık yoncalıklarda biçim, mutlaka küsküt tohum bağlamadan önce yapılmalıdır.
f) Yakma: Belli alanlarda uygulanan bir yöntemdir. Daha çok küsküt mücadelesinde kullanılır; biçimden hemen sonra küskütle bulaşık alanlar alev makinaları kullanılarak yakılır. Ancak bu yöntem, yoncanın gelişmesini olumsuz yönde etkilediği için pek tercih edilmez.
Kimyasal Mücadele
Yonca ve korunga içinde bulunan yabancıotlarla aşağıdaki çizelgede verilen herbisitler kullanılarak mücadele edilebilir. Burada, baklagillere seçiciliği
Yonca ve korungada kullanılan herbisitler
Etkili maddesi Uyg. Dozu
(preparat/da) Uygulama şekli ve zamanı
EPTC 840 g/l 400-500 cc e.ö., top.karışt.; ç.ö.ve ç.s. s. suyuna
chlorprophame 466 g/kg 400-1600 cc e.ö; ç.ö; ç.s (yonca en az üç gerçek yapraklı)
imazetapyr 100 g/l 20-35 cc Ç.ö. veya ç.s (y.otlar 7.5 cm²den kısa iken)
TCA 950 g/kg 8-15 kg Dormant dönemde
trifluralin 480 g/l 200-400 cc “
dalapon 850 g/kg 1-1.5 kg “
diuron 800 g/kg 150-400 g “
atrazin 500 g/kg 700 g “ küskütle mücadelede
simazin 500 g/kg 4 kg “ küskütle mücadelede
paraquat 200 g/l 500 cc Küskütün üzerine
diquat 200 g/l 500 cc 1) küskütün üzerine
2) ç.s. tohum yetiştiriciliğinde, hasat öncesi kurutucu olarak
metribuzin 700 g/l 50-100 g Ç.s. yonca tamamen sürdükten sonra, boğum çıkmadan önce
bromoxynil 225 g/l 100-200 cc Ç.s; yabancıotlar 2-4 yapr. Dönemde
pyridate 450 g/kg 200-300 g Yabancıotlar en fazla 4 yapraklı iken
bentazon 480 g/l 150-400 cc Ç.s; y.otlar 2-10 yapr. Dönemde
fomesafen 250 g/l 150 cc Çıkış sonrası
propizamid 500 g/kg 300 g Küskütte, biçim sonrası
endothall g/l 400-800 cc Tohum yetiştiricil. hasat öncesi kurutucu olarak.
olan herbisitler kullanılabilmektedir. Daha çok yem bitkilerinin dormant dönemlerinde veya biçimden sonra; yeşil aksamlarının henüz oluşmadığı dönemlerinde çıkan yabancıotlara karşı herbisit uygulanarak etkili kimyasal mücadele yapılmaktadır. Biçimden hemen sonra herbisit uygulamasıyla, yonca ve korunga için gerçekte seçici olmayan bazı herbisitlerin kullanılabilmesi imkanı doğar. Eğer, yonca veya korunga tohum için yetiştiriliyorsa, tohum hasadını kolaylaştırmak amacıyla diquat veya endothal gibi bileşikler yaprak dökücü olarak da kullanılabilir.
Küskütler (Cuscuta spp.) ve Mücadeleleri
Veremotu, şeytansaçı, cinsaçı, kızılot gibi bazı yöresel adlarıyla da isimlendirilen küsküt; köksüz, çiçekli ancak, yapraksız ve klorofilsiz tam parazit bir bitkidir. İnce (çapı yaklaşık 1 mm), iplik şeklinde, sarı veya turuncu renkli gövdeleri vardır. Bu iplik şeklindeki yapılarla, tutunduğu bitkinin gövdesine sarılır ve emeçlerini bitki içine sokarak; su, besin maddeleri ve fotosentetik maddeleri buradan alır.
Çok sayıda tohum verir, ortalama olarak bir küsküt bitkisinin verdiği tohum miktarı 5000-25000 arasında olabilir. Yayılması tohumla olur. toprağa düşen küsküt tohumlarının bir kısmı çimlenir, konukçusu olan bitkileri bulduklarında onlara tutunur ve topraktan ilişkisini keserek bitki üzerinde yaşamaya başlar. Daha sonra küsküt gövdesi uzayarak daldan dala, hatta bitkiden bitkiye geçerek ilerler ve sonunda bitkinin tüm organlarını kaplayacak bir hal alabilir. Küsküt tohumu, çimlendikten sonra konukçusuna tutununcaya kadar toprakta 2-4 hafta canlı kalabilir. Çimlenmeden, tohumun toprakta canlı kalma süresi ise oldukça uzundur. Bu süre 20 yıla varabilir. Küskütler konukçularına iki şekilde zarar verir.
1) Su, besin maddeleri ve fotosentetik maddelere ortak olduğu için konukçusunu zayıf düşürür ve gelişmesini engeller.
2) Konukçusunun gövdesine sarılarak boğar; dal, yaprak, çiçek, meyve gibi organları sararak, gelişmelerini engeller.
Yoncada küskütün birçok türü parazitlik yapmaktadır. Ülkemizde yonca üzerinde en çok rastlanan Cuscuta approximata (yonca küskütü) türüdür. Bunun yanında C. campestris (tarla küskütü) de sorun olmaktadır. Bu küskütler aynı zamanda, yonca tarlasının kenarlarında veya içinde bulunan birçok yabancıotun üzerinde yaşarlar. Yoncada, küskütle mücadelede dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıralayabiliriz.
1) Bulaşmayı önleyici tedbirler: Bu amaçla, aşağıda belirtilenlere dikkat edilmelidir:
a. Temiz tohum kullanmak: Yonca tarlası kurulurken, ilk olarak dikkat edilmesi gereken husustur. Kullanılacak yonca tohumluğunun, küsküt tohumu bulundurmamasına dikkat edilmelidir. Eğer, tohumluğun küskütlü olabileceği şüphesi varsa, tohumluk küsküt ayıklayıcı (dreküskütör)’dan geçirilmelidir. Küskütle bulaşık tarlalardan yonca tohumu alınmamalıdır.
b. Yonca tarlasını sulamada kullanılan suyun tarlaya gelmeden önce küskütlü tarlalardan geçmemesine dikkat edilmelidir.
c. Kullanılacak çiftlik gübresinin iyi yanmış olmasına dikkat etmek: Küsküt tohumları bulaşık yonca ile beraber hayvan tarafından yenilmekte ve büyük oranda sindirilmeden gübreye karışmaktadır. Çiftlik gübresinde bulunan bu küsküt tohumları, gübrenin iyi bir şekilde yakılmasıyla yok edilebilir. Bu yakma süresi en az altı ay olmalıdır, uygun süre ise bir yıldır.
d. Özellikle tohum bağlama dönemine gelmiş olan küskütle bulaşık yoncalar, hayvanlara yedirilmemelidir.
e. Küsküt, sadece yoncaya tutunmaz, tarla çevresinde bulunan birçok yabancıot üzerine de tutunur ve bu yolla hızlı bir şekilde yayılır. Tarla çevresinde bulunan yabancıotların temizlenmesi, küsküt mücadelesinde büyük önem arz eder.
2) Ekim nöbeti: Aynı tarlada, üst üste yonca yetiştiriciliği yapılmamalıdır. Toprağa dökülen küsküt tohumlarının, toprakta çimlenme yeteneklerini yitirmeden 8-10 yıl kalabildikleri bilinmektedir. Yonca ise, ekildikten sonra 3-7 yıl süreyle aynı tarlada kalmaktadır. Küskütle bulaşık alanlarda, bu süre boyunca tarlaya küsküt tohumu dökülmesi durumunda, sonraki dönemlerde uzunca bir süre, o tarlada yonca yetiştiriciliği yapmak mümkün olmayacaktır.
3) Sağlıklı yonca yetiştirmek: Bir bitkinin hastalık,zararlı veya yabancıotlara daha dirençli olabilmesi için, öncelikle o bitkinin sağlıklı olarak yetişmesi şarttır. Bitkinin yetiştirilme aşamalarının tümünde, tarımsal işlemler gerekli şekilde yapılmalıdır. Burada, özellikle bakım işlemleri, bitkiyi güçlü geliştirecek şekilde olmalıdır. Sulama miktarına ve ağırlığına; gerekli ise gübrelemeye dikkat edilmelidir.
Ayni şekilde biçim yüksekliği, sayısı ve sıklığı gibi yoncanın güçlü gelişmesi üzerine etkili olabilecek tüm faktörlere önem verilmelidir. Güçlü gelişen ve hızlı büyüyen yoncalarda küsküt, daha az zarar yapmaktadır.
4) Fiziksel mücadele: Aşağıda verilen yöntemler kullanılarak yapılır:
a. Elle yolma: Küsküt bulaşıklığının ilk görüldüğü zamanda veya küçük alanlarda, küsküt ipliklerinin elle yolunması suretiyle uygulanır. Ancak, küskütle mücadelede etkili bir yöntem değildir.
b. Biçme: Küskütle mücadelede en yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Küsküt tohumlarının olgunlaşıp, bulaşık alanlardan temiz alanlara taşınmasını engellemek amacıyla, küsküt henüz çiçeklenmeden yonca biçilmelidir. Bu şekilde bulaşık tarlalarda, biçim tarihleri yoncaya göre değil, küskütün çiçeklenme dönemlerine göre ayarlanmak zorundadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, öncelikle bu yöntemde amaç küskütün tohum bağlamasını engellemektir. Ancak biçme, sadece bu amaçla yapılmaz. Yonca tarlasının belli bölgelerinde yoğun fakat, sınırlı bulaşık söz konusu ise, bu alanlarda, yonca alçak ve sık biçilerek küskütün, tarlanın diğer bölgelerine yayılması engellenebilir.
Gerek elle yolma, gerekse biçme işlemlerinden sonra küskütlü yoncalar tarla içinde bırakılmamalı, eğer tohum bağlamışlarsa hayvanlara yedirilmemelidir.
c. Yakma: Bu işlem, yonca tarlasının belli bölgelerinde küskütün yoğun, fakat sınırlı bulaşık olması durumunda; o bölgedeki küskütü yonca ile beraber, alev makinasıyla veya yanıcı bir maddenin dökülerek akabinde yakılması suretiyle uygulanır. Bunun sonucunda küsküt yok olurken, yonca sonraları yeni sürgünler vererek kendini yenileyecektir.
d. Derin sürüm: Küsküt tohumu ile bulaşık tarlalarda, derin sürüm yapıldıktan sonra yetiştiricilik yapmak daha uygundur. Derin sürümde amaç, toprağı 25-40 cm derinden işleyerek (bir çeşit kirizma) toprak yüzeyine dökülmüş küsküt tohumlarını çimlenemeyecekleri derinliklere aktarmaktır.
5) Kimyasal mücadele: Küskütle kimyasal mücadele imkanları oldukça kısıtlıdır. Küsküt tohumları çimlenmeden ve yonca dormansi dönemdeyken veya biçimden sonra; toprağa atrazin (400 g/da), şimazi (400 g/da), chlorpropham (1000 ml/da) veya propizamid (300 g/da) uygulaması en etkili sonucu vermektedir.
Bunların haricinde, tarla üzerinde kalabilecek küsküt parçalarını ve yoncanın dip kısmına tutunmuş küskütleri öldürmek amacıyla, biçimden sonra tarla total ve kontakt etkili herhangi bir herbisitle (Örneğin: paraquat, 500 ml/da; diquat, 500 ml/da) ilaçlanabilir. Bu sırada yeşil aksamı bulunmayan yonca, ilaçlamadan zarar görmemekte, daha sonra tekrar yeni sürgünler verebilmektedir.
Herbisitler, aynı yakma işlemindeki gibi tarlanın bir bölümünde yoğun olarak bulunan küskütleri yok etmek için de kullanılabilir. Bu amaçla, yine total ve kontakt etkili bir herbisit seçilmelidir.
Küskütün yonca tarlasının büyük bir kısmını veya tamamını kaplaması ve yoncayı önemli ölçüde seyreltmesi durumunda, yonca yetiştiriciliğinden vazgeçip, tarladaki yoncayı küskütle beraber imha etmek en doğru seçim olabilir. Bu amaçla biçim, yakma veya herbisitle ilaçlama işlemlerinden biri tercih edilebilir. Bu işlemlerden sonra tarla sürülerek, küskütün konukçusu olmayan kültür bitkilerinin yetiştiriciliği yapılmalıdır.
6) Entegre mücadele: Sonuç olarak küsküt, verimi büyük ölçüde etkilemesi ve mücadelesinin zor olması sebebiyle, yoncada en önemli sorunların başında gelmektedir. Küsküt ile mücadelede bir tek mücadele yönteminin kullanılması yeterli olmamaktadır; bir çok uygun yöntem bir arada kullanılmalı yani, entegre mücadele yapılmalıdır.
KAYNAKLAR
- Türkiye’de Tarım ve Tarım Dışı Alanlarda Sorun Olan Yabancıotlar ve Mücadeleleri.
- Yabancıot Bilimi
Biyologlar doğadaki canlıları önce ana gruplara,daha sonra yan gruplara ayırmışlardır.Bitkiler ve hayvanlar ana gruplardan ikisini oluşturmaktadır.Sizler bu bölümünde bitkilerin yaşamlarını,türlerini,doğaya faydalarını görecek,kısaca iç içe yaşadığımız bu canlılar hakkında genel bilgiler edineceksiniz.
1.Çiçekli Bitkiler
Bazı bitkiler neden çiçek açarlar?Kendi açımızdan baktığımızda bu soruya güzel görünmek,güzel kokmak cevabı verilebilir.Ancak bu nedenler gerçek cevap değildir.Çiçek bitkinin üreme organıdır.Bitkiler çoğalmak için çiçek açarlar.
Çiçekli bitkilerde diğer canlılarda olduğu gibi,çeşitli görevleri yapmak için değişik organlar vardır.Bu organlar kök,gövde,yaprak ve çiçektir.
Besin kaynaklarımızdan önemli bir kısmını oluşturan sebze ve meyveler çiçekli bitkilerdendir.Örneğin;elma,armut,portakal,vişne,kiraz,şeftali,kayısı,erik gibi meyveler;lahana,fasulye,ıspanak,pırasa,patates,soğan gibi sebzeler çiçekli bitkilerdendir.
Bitkinin Toprakla İlişkisini Kuran Kök
Bir bitkinin tohumu ekildiğinde, öncelikle kök gelişir .daha sonra diğer organlar oluşur.Kök bitkiyi toprağa bağlayarak dik durmasını sağlar.Topraktaki su ve suda çözünmüş madensel tuzları emerek bitkiye kazandırır.
Kökün Görevleri
1-Bitkiyi toprağa sağlam bir şekilde bağlamak ve dik tutmak.
2-Topraktan su ve madensel tuzları emmek ve bunları gövdeye iletmek.
Kök Çeşitleri
Kökler şekil ve yapılarına göre ikiye ayrılırlar.Bunlar kazık kök ve saçak kök tür.
1-Kazık Kök
Bazı bitkilerde ana kök çok uzun ve kalındır.Yan kökler ise ana köke göre daha ince ve kısadır.böyle köklere kazık kök denir.Örnek olarak fasulye,biber,papatya,yonca,bamya gibi bitkilerin köklerini verebiliriz.
2-Saçak Kök
Bitkinin gövdesinden çıkan ve hepsi aynı boyda olan köklere saçak kök denir.Örnek olarak soğan,buğday,arpa,yulaf,mısır gibi bitkileri verebiliriz.
Tohumdan Bitkiye
Topraktaki tohum ana kök oluşturur.Ana kök su emdikçe tohum içerisindeki embriyo etrafındaki hazır besinlerle beslenir.Su tohumda sıkıştırılmış ve paketlenmiş besinleri embriyonun emebileceği şekilde parçalar.Taslak geliştikçe daha fazla suya gereksinim duyar.Ana kök dallanarak yan kökleri oluşturur.En uç kısımda da emici tüyler oluşur.Emici tüylerin,suyu kuvvetlice emme özelliği vardır.Toprak içerisinde iyice dağılarak,kökün toprakla dokunma ve emme yüzeyini arttırır.Önlerine gelen taş,kaya gibi yapıları salgıladıkları asitli maddelerle parçalarlar.Bu arada bitki gövdesi gelişir,yaprak oluşmaya başlar.
Kazık kök ve saçak kök dışında farklı görevleri yerine getiren kök tipleri vardır.
Havuç,turp,şeker pancarı gibi bitkilerdeki kazık kökler besin depo edebilir.Bu köklere depo kök denir.
Duvar sarmaşığı gibi bazı bitkilerde,gövdenin duvar veya ağaç gibi yüksek yerler tırmanması için gövdeden çıkan tutunma kökleri vardır.
Özellikle uzun boylu bitkilerde bitkinin devrilmesini engelleyen destek kökler vardır.Mısır bitkisinde destek kökleri çok belirgindir.
Oksijence fakir bataklık gibi topraklarda yetişen deve tabanı gibi bitkilerde hava almaya yarayan hava kökleri vardır.Bu kökler aynı zamanda bitkinin zemine daha sağlam tutunmasını sağlar.
Başka bitkiler üzerinde parazit olarak yaşayan ökse otu ve çin saçı gibi bitkilerde sömürme kökleri vardır.
1-Bitkilerde Gövde Çeşitleri
Bitkide ,kökten sonra oluşan ikinci organ gövde dir.Bitkilerin genellikle tprak üstünde bulunan kısmıdır.Gövde, bitkinin toprak üstünde görünen dal,yaprak ve meyve gibi kısımlarını taşıyan yapıdır.
Gövdenin Görevleri
1-Bitkiyi dik tutarak;yaprak,çiçek ve meyveleri taşır.
2-Kökün emdiği su ve madensel tuzları bitkinin tüm kısımlarına iletir.
3-bitkinin yaprağında fotosentezle üretilen besini tüm kısımlara iletir.
* Patates ve yer elması nda olduğu gibi bazı gövdeler besin depo ederler.
*Kaktüs gibi kurak bölgelerde yaşayan bazı bitkiler de su depo ederler.
*Bazı yeşil gövdeler,sebzelerde olduğu gibi,fotosentez yapabilir ve besin üretebilir.
*Üzüm asma bitkisinde olduğu gibi bazı gövdeler bitkinin tırmanmasını sağlarlar.
Her gövdede bir ana gövde ile bu ana gövdeden çıkan dallar bulunur.Bitkilerin görev,çeşit ve özelliklerine göre gövde çeşitleri vardır.Bu çeşitlilik özelliğine ,iklim ve ortam şartlarına bağlıdır.
Buğdayın ve kırlarda yetişen otların gövdesiyle,bir çam ağacının gövdesini hiç karşılaştırdınız mı?Bitkilerdeki gövde yapılarını karşılaştırdığımızda iki çeşit gövde yapısı olduğunu görürüz.Elma,çam,ceviz gibi uzun yıllar yaşayan bitkilerde odunsu gövde vardır.Fasulye,mısır,domates gibi yıl içerisinde sadece belli bir sezon yaşayan bitkilerde otsu gövde vardır.
Otsu ve Odunsu Gövdeler:
Genellikle ilkbaharla birlikte yeşeren,sonbaharda sararıp kuruyan,kışın ise yok olan gövdelere otsu gövde denir.İnce,zayıf gövdeleri olan otsu bitkiler 1-2 yıl yaşarlar.Fasulye,mısır,ıspanak gibi sebzelerle;yonca,çayır çimen otları gibi bitkiler otsu gövdelere örnek olarak verilebilir.
Otsu bitkiler ,yer altı gövdeleri ve yer üstü gövdeleri olmak üzere iki tip gövde yapısına sahiptir.
1-Otsu Gövdeler
Yer Üstü Gövdeleri
a-Sarılıcı gövde:Örnek;sarmaşık,asma,fasulye
b-Sürünücü gövde:Örnek;çilek,karpuz,kavun
c-Dik gövde:Örnek;gül,zambak
d-Kısa gövde:Örnek;havuç,turp
Yer Altı Gövdeleri
a-Rizom gövde:Örnek;iris(mührü süleyman),manisa lalesi,ballı baba
b-Yassı gövde:Örnek;soğan,sarımsak,pırasa
c-Yumru gövde:Örnek;patates
Otsu gövdeler sadece bir sezon yaşayıp ölen bitkilerde görülür.Bu bitkilerdeki gövdeler,zayıf,sulu ve yeşil olurlar.Bitki sadece yapraklarıyla yapacağı fotosentez le yetinmeyip gövdesiyle de yapar.Bu şekilde kısacık bir zamanda çok zengin bir besin deposu hazırlanmış olur.Domates,patlıcan,lahana,karpuz,kavun gibi birçok örnek verebiliriz.
2-Odunsu Gövde
Ağaçlarda olduğu gibi ,çok yıl yaşayan bitkilerin sağlam ve sert yapılı gövdelerine odunsu gövde denir.Odunsu gövdeli bitkiler,gövdeleri her yıl biraz daha kalınlaşarak ve boyuna uzayarak büyürler.Gövdeleri sert kalın ve dayanıklıdır.Gövdede bulunan hücrelerin,çeperlerinde odun özü birikir.Odun özü bitkiye sertlik ve sağlamlık verir.Elma,armut,şeftali,kiraz gibi meyveli ağaçlarla,çam,söğüt,kavak gibi meyvesiz ağaçlar odunsu gövdeli bitkilerdir.
Gövde Türleri
Sürünücü Gövde
Bazı gövdeler toprak üstünde sürünerek gelişir.Kavun,karpuz,kabak,salatalık gibi bitkiler zayıf ve uzun olan gövdeleriyle toprak üzerinde dik duramaz,ancak sürünerek gelişirler.
Etli Gövdeler
Kaktüs gibi kurak ve sıcak yerlerde yaşayan bitkilerde gövde,etli bir yapıdadır ve su depo eder.Bitki bu şekilde depo ettiği su ile zaman yaşayabilmektedir.
Yumru Gövdeler
Patetes bitkisinin hem yer altında hem yer üstünde gövdeleri vardır.Yer altındaki gövde yedek besin depo eder.Bu tür gövdelere yumru gövde denir.
Yassı Gövdeler
Soğan,sarımsak,lale ve pırasada gövde kısa ve yassıdır.Bu tür gövdeler yassı gövdelerdir.
Yer Altı Gövdeleri
Bu gövdelere rizom adı da verilebilir.Manisa lalesi,ballı baba,iris gibi bitkilerde gövde toprak altında ve yüzeye paralel olarak uzanır.Belirli yerlerden tomurcuk oluşur ve toprak üstüne çıkar.
Otsu gövdeler tek yıllık,odunsu gövdeler ise çok yıllık bitkilerdir.Odunsu gövdelerin dış kısmında mantar tabakası bulunur.Gövdenin kahverengi görünmesini sağlar ve gövdeyi dış etkilerden korur.
Odunsu Gövdelerde Yaş Halkaları
Odunsu gövdeli bir bitkinin gövdesi kesildiğinde merkezden çevreye doğru genişleyen halkalar görülür.Bu halkalara yaş halkalar denir.Yaş halkaları her yıl oluşan iletim borularının oluşturduğu tabakadır.Bitkinin yaşı yaş halkalarına göre belirlenir.
3-Doğanın Enerji Dönüşümü ve Besin Kaynağı Yaprak
Bitkinin gövde ve dallarına bağlı,genellikle yeşil renkli,yassı organlardır.Yapraklar gövde üzerine dizilirken birbirinin üstünü örtmezler.Böylece güneş ışığından tüm yapraklar en iyi şekilde yararlanır.
Odunsu gövdelerde kambiyum tabakası bulunur.Kambiyum otsu gövdelerde bulunmaz.
İletim Demetleri
Bitkilerde iki tür iletim demeti vardır.Bunlar soymuk boruları ve odunsu borular dır.
Soymuk boruları:Yapraklar tarafından üretilen besin maddelerini tüm vücuda dağıtan yapılardır.Canlı hücrelerden oluşmuştur.
Odunsu boruları:Önceden canlı olup,daha sonradan ölerek içi boşalmış hücrelerden oluşurlar.Kök tarafından alınan su ve mineraller bitkinin diğer kısımlarına odunsu borularla taşınır.
Tomurcuk- Kulakçık
Yaprak kını ile dal arasında tomurcuk vardır.Bazı bitkilerde yaprak kınına bağlı,yaprağı andıran çıkıntılar vardır.Gül ve bezelye de açıkça görülebilen bu yapılara kulakçık denir.
Yaprak üç kısımdan oluşur;
1-Yaprak kını:Yaprak sapını gövdeye bağlayan şişkince kısma denir.
2-Yaprak sapı:Yaprak ayasını gövdeye bağlayan kısımdır.
3-Yaprak ayası:Yaprağın geniş ve yassı olan kısmına denir.Ayanın üst yüzü parlak ve düz,alt
yüzü ise damarlanmış şekilde görülür.
Yaprak Çeşitleri
Yapraklar,dallara dizilişlerine ve yaprak aylarının yapılarına göre iki ana grupta incelenir.Yaprak ayası tek parça halinde olan yapraklara basit yaprak denir.Yaprak ayası çok parçalı ise bileşik yaprak denir.
Basit yapraklar aya şekline göre çeşitli şekillerde incelenirler;
-Oval (kayısı)
-Şeritli(buğday)
-Yuvarlak(ayva)
-İğne biçiminde(çam)
-Spatül şeklinde(söğüt)
DİKKAT!!!!!!
Üst epidermis tabakasının üzerindeki mumsu tabaka yaprağın su kaybını önler.Yaprak devamlı güneş ve rüzgarla karşı karşıya kaldığından bu ölü tabaka bulunmasaydı yaprak yaşayamazdı.
Mumsu tabaka ve üst epidermis tabakası transparan yani ışığı geçirir özelliktedir.Böylece alt tabakalar da fotosentez yapabilir.
Yaprağın Görevleri
1-Fotosentez yaparak besin üretir.
2-Solunum yapar.
3-Terleme yaparak fazla suyu ve atık maddeleri dışarı atar.
Yaprağın Yapısı
Bir yaprağı mikroskopta incelediğimiz zaman şu kısımlar görülür:
1-Üst Epidermis:
Hücreler çok sık dizilmiş durumdadır.Görev yaprağı dış etkilere karşı korumak ve güneş ışınlarını alt tabakalara geçirmektir.Üzerinde ölü mumsu bir tabaka vardır.Üst epidermis hücrelerinde kloroplast olmadığından fotosentez yapamazlar.Üst
epidermisin altında bulunan hücreler sıkı bir dizilişe sahiptir.Bu hücrelerde kloroplast bulunur ve üzerlerine ışık düştüğünde fotosentez yapabilirler.
Bitki yaprağında,topraktan gelen su ve havadan alınan karbondioksit güneş ışığı sayesinde birleştirilir.Bunun sonucunda besin ve oksijen açığa çıkar.Fotosentez adı verilen bu olay sonucunda üretilen besin ve oksijen bütün canlıların yaşaması için gerekli en önemli maddelerdir.
Karbondioksit+Su Besin+Oksijen
Fotosentez sonucunda besin,bitkinin kök,gövde ve yaprak gibi kısımlarına depo edilir.Bitkiler bu besinlerin çok az miktarını kendi hayatlarını devam ettirmek için kullanır.Depo edilen besinler çoğunlukla diğer canlılar tarafından kullanılır.Fotosentezin gerçekleşmesi için ortam sıcaklığı,su ve ışık çok önemlidir.Su olmadan bitkiler yaşayamaz.Soğuk ortamda fotosentez hızı düşer.Işık olmayan ortamda fotosentez olmaz.
Mumsu tabaka ve üst epidermis tabakası ışığı geçirir özelliktedir.Böylece alt tabakalar fotosentez yapabilir.
2-Süngerimsi Tabakalar
Her hücrede kloroplast vardır.Fotosentez yaprağın bu bölümünde gerçekleşir.
3-Alt Epidermis
Yaprağın alt kısmında dış yüzeyini örten hücreler arasında stoma adı verilen yapılar vardır.Stomalar iki hücrenin bir araya gelmesi ile oluşan yapılardır.Bu iki hücreye de stoma hücreleri denir.İki hücre arsındaki boşluğa ise stoma açıklığı denir.Stomalar bitkinin gaz alışverişlerini ve terleme ile bitkinin yapısındaki su miktarını düzenlemekle görevlidir.
Bazı Yaprak Çeşitleri
a-Besin depo eden yaprak:Soğan,lahana ve marul bitkilerinde olduğu gibi bazı bitkilerde yapraklar etlenip besin depo edecek yapıdadır.
b-Diken yaprak:Sıcak yerlerde,özellikle çöllerde yaşayan bitkiler suya aşırı ihtiyaç duyar.Diken şeklindeki yapraklar terleme olayını azaltır.En güzel örnek kaktüstür.
c-Sülük yaprak:Bezelye ve burçak gibi bitkilerin yaprakları,gövdenin çıtalara tutunmasını sağlayacak yapıya sahiptir.Bunlara da sülük yaprak denir.
4-DOĞAYA GÜZELLİK KATAN ÇİÇEK
Çiçekli bitkilerde kök,gövde ve yapraklardan sonra en son oluşan organ çiçek tir.Çiçek bitkilerin üreme organıdır.Çiçek 4 ana kısımdan oluşur.Bunlar dıştan içe doğru
1-Çanak yaprak
2-Taç yaprak
3-Erkek organ
4-Dişi organ
YEM BİTKİLERİ
Ülkemizde yem bitkisi olarak daha çok baklagiller kültüre alındığı için, burada sadece baklagil yem bitkileri irdelenecektir.
Baklagil Yem Bitkilerinde (Yonca ve Korunga) Bulunan Yabancıotlar
Baklagiller içinde, yem bitkisi olarak kullanılanların sayısı oldukça fazla olmakla birlikte, ülkemizde en yaygın olarak bunlardan yonca ve korunga yetiştirilmektedir. Yabancıotları ve mücadeleleri açısından bu bitkiler birbirleriyle benzerlik göstermektedir. Ülkemizde yonca ve konurngada bulunan yabancı otlarla ilgili olarak pek çalışma bulunmamakla beraber, Van ve Ankara’da yapılan iki çalışmada tesbit edilen yabancıotların önemlilerinin bir listesi aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Yabancıotlarla Mücadele
Yem bitkilerinde yabancıotlarla mücadele birçok açıdan gerekli olabilir. Yabancıotlar, yem bitkisinin verimini düşürmesi yanında; yemin besin, tat ve koku gibi kaliteyi oluşturan değerlerini de düşürür. Yem bitkileri iki amaçla yetiştirilmektedir. Birincisi, yem elde etmek; ikincisi ise, tohum elde etmektir. Ülkemizde yem bitkileri, çoğunlukla birinci amaç için yetiştirilmektedir. Una karşın, tohum elde etmek için yetiştiriliyorlarsa, yabancıotlarla mücadele daha da önem kazanır. Çünkü, elde edilecek yem bitkisi tohumunun, kaliteli ve yabancıot tohumlarıyla bulaşık olmaması gerekmektedir. Diğer kültür bitkilerinde olduğu gibi, yem bitkilerinde de yabancıot mücadelesi, birçok hususa dikkat edilmek suretiyle, yani entegre bir şekilde yapılmalıdır.
Kültürel önlemler ve fiziksel mücadele
a) temiz tohum kullanmak: Yonca ve korunganın ilk tesisinde temiz tohum kullanılması, birçok yabancıotun tohumla tarlaya gelerek yayılmasını engeller. Özellikle küskütlerle (Cuscuta spp.) savaşımda bu husus önemlidir. Çünkü, küskütün en önemli bulaşma ve yayılma yollarından birisi de bulaşık yonca tohumluğudur.
Yonca ve korungada sorun olan yabancıotlar
Yabancıotun bilimsel ismi Türkçe ismi
Achillea biebersteinnii
Adonis aestivalis
Agropyron cristatum
Alyssum desortorum
Anthemis spp.
Bromus tectorum
Capsella bursa-pastorisw
Cardaria draba
Centaurea spp.
Circium arvense
Concolvulus arvensis
Cuscuta approximata
Cuscuta campestris
Descurainia sophia
Equisetum spp.
Eromopoa persica
Falcaria vulgaris
Fumaria spp.
Geranium spp.
Lactuca spp.
Papaver spp.
Hhagmites australis
Plantago lanceolata
Poa pp.
Polygonum spp.
Ranunculus spp.
Scorzonera mollis
Setaria viridis
Sinapis arvensis
Thlaspi arvense
Tragopogon spp. Adi merkepketesi
Kan damlası, kanavcıotu
Adi otlak ayrığı
Küçük taşotu
Papatyalar
Püsküllü çayır, dam bromu
Çoban çantası
Yabani tere
Peygamber kavukları, gökbaşlar
Köygöçüren
Tarla sarmaşığı
Yonca küskütü, cinsaçı, veremotu
Tarla küskütü, cinsaçı, sarı bağsak
Uzun süpürgeotu, sadır
Atkuyrukları, kırkboğumlar
--
Kazayağı, falçata otu
Şahtere otları
Turnagagaları
Yabani marullar
Gelincikler
Kamış
Dar yapraklı (bataklık) sinirotu
Salkım otları
Çoban değnekleri
Düğünçiçekleri
Bırçalık
Yeşil kirpidarı
Yabani hardal
Tarla akçaçiçeği, küçük tere
Yemlikler
b) Ekim öncesinde yabancıotları yok etmek: Yonca ve korunga çok yıllık bitkilerdir. Ekildikten sonra 4-7 yıl süreyle tarlada kalabilirler. Bu sebeple, yonca veya korunga ekilmeden önce tarla, çok yıllıklar başta olmak üzere, yabancıotlardan temizlenmelidir. Böylece, yetiştiriciliğin ileri dönemlerinde daha az sorunla karşılaşılır. Yem bitkilerinde, ileri dönemlerde yabancıotlarla mücadele zordur. Yonca ve korunga rekabet güçleri yüksek bitkilerdir, tek yıllık birçok yabancıotun gelişmesine imkan vermezler. İleriki dönemlerde, sadece bazı büyük yapılı bitkiler sorun oluşturabilir.
c) Ekim zamanı ve yönteminin iyi seçilmesi: Ekim zamanı belirlenirken, sorun olan yabancıotların gelişme dönemleri de dikkate alınmalıdır. Yem bitkisi ekilecek yerde eğer, yazlık yabancıotlar çoğunluktaysa ekim sonbaharda yapılmalı, kışlık yabancıotlar sorun oluyorsa ekim ilkbaharda yapılmalıdır. Böylece, yabancıotlardan kaçarak yem bitkisinin daha güçlü yetişmesine fırsat sağlanmış olunur.
Yabancıotlarla mücadelede öncelikle, kültür bitkisinin güçlü yetiştirilmesi şarttır. Bunun için dikkat edilmesi gerekli hususlardan başta gelenleri; ekimden önce toprak hazırlığının iyi yapılması, ekim metodunun doğru seçimi vb. dir.
d) Kültür bitkisinin rekabet gücünü yükseltmek: burada birinci şart, çeşit seçimini doğru yapmaktır. Bölge şartlarına iyi adapte olmuş, güçlü ve hızlı gelişen çeşitleri seçmek gerekir. Çeşit seçimi doğru yapıldıktan sonra, bitkinin güçlü gelişmesini sağlayacak gübreleme, sulama vb. bakım işlemlerinin yeterince yapılması şarttır. Diğer bir ifadeyle, yonca ve korunganın seyrelmesine sebep olabilecek tüm etkenler ortadan kaldırılmalıdır.
e) Biçim: Bilindiği gibi, yem bitkileri biçilerek hasat edilir. Eğer biçim aşamasına kadar diğer hususlara dikkat edilmiş ise, yem bitkilerinde yabancıot sorunu olmaz. Fakat, yine de biçimin zamanında ve uygun yükseklikten yapılması gereklidir. Yem bitkilerini zayıf düşürecek ve yeniden sürmesini geciktirecek biçim işlemleri, yabancıotlara fırsat tanıyacaktır. Biçim yapılırken, küsküt başta olmak üzere, yabancıotların tohum bağlama dönemlerine de dikkat etmek gerekir. Özellikle, küskütle bulaşık yoncalıklarda biçim, mutlaka küsküt tohum bağlamadan önce yapılmalıdır.
f) Yakma: Belli alanlarda uygulanan bir yöntemdir. Daha çok küsküt mücadelesinde kullanılır; biçimden hemen sonra küskütle bulaşık alanlar alev makinaları kullanılarak yakılır. Ancak bu yöntem, yoncanın gelişmesini olumsuz yönde etkilediği için pek tercih edilmez.
Kimyasal Mücadele
Yonca ve korunga içinde bulunan yabancıotlarla aşağıdaki çizelgede verilen herbisitler kullanılarak mücadele edilebilir. Burada, baklagillere seçiciliği
Yonca ve korungada kullanılan herbisitler
Etkili maddesi Uyg. Dozu
(preparat/da) Uygulama şekli ve zamanı
EPTC 840 g/l 400-500 cc e.ö., top.karışt.; ç.ö.ve ç.s. s. suyuna
chlorprophame 466 g/kg 400-1600 cc e.ö; ç.ö; ç.s (yonca en az üç gerçek yapraklı)
imazetapyr 100 g/l 20-35 cc Ç.ö. veya ç.s (y.otlar 7.5 cm²den kısa iken)
TCA 950 g/kg 8-15 kg Dormant dönemde
trifluralin 480 g/l 200-400 cc “
dalapon 850 g/kg 1-1.5 kg “
diuron 800 g/kg 150-400 g “
atrazin 500 g/kg 700 g “ küskütle mücadelede
simazin 500 g/kg 4 kg “ küskütle mücadelede
paraquat 200 g/l 500 cc Küskütün üzerine
diquat 200 g/l 500 cc 1) küskütün üzerine
2) ç.s. tohum yetiştiriciliğinde, hasat öncesi kurutucu olarak
metribuzin 700 g/l 50-100 g Ç.s. yonca tamamen sürdükten sonra, boğum çıkmadan önce
bromoxynil 225 g/l 100-200 cc Ç.s; yabancıotlar 2-4 yapr. Dönemde
pyridate 450 g/kg 200-300 g Yabancıotlar en fazla 4 yapraklı iken
bentazon 480 g/l 150-400 cc Ç.s; y.otlar 2-10 yapr. Dönemde
fomesafen 250 g/l 150 cc Çıkış sonrası
propizamid 500 g/kg 300 g Küskütte, biçim sonrası
endothall g/l 400-800 cc Tohum yetiştiricil. hasat öncesi kurutucu olarak.
olan herbisitler kullanılabilmektedir. Daha çok yem bitkilerinin dormant dönemlerinde veya biçimden sonra; yeşil aksamlarının henüz oluşmadığı dönemlerinde çıkan yabancıotlara karşı herbisit uygulanarak etkili kimyasal mücadele yapılmaktadır. Biçimden hemen sonra herbisit uygulamasıyla, yonca ve korunga için gerçekte seçici olmayan bazı herbisitlerin kullanılabilmesi imkanı doğar. Eğer, yonca veya korunga tohum için yetiştiriliyorsa, tohum hasadını kolaylaştırmak amacıyla diquat veya endothal gibi bileşikler yaprak dökücü olarak da kullanılabilir.
Küskütler (Cuscuta spp.) ve Mücadeleleri
Veremotu, şeytansaçı, cinsaçı, kızılot gibi bazı yöresel adlarıyla da isimlendirilen küsküt; köksüz, çiçekli ancak, yapraksız ve klorofilsiz tam parazit bir bitkidir. İnce (çapı yaklaşık 1 mm), iplik şeklinde, sarı veya turuncu renkli gövdeleri vardır. Bu iplik şeklindeki yapılarla, tutunduğu bitkinin gövdesine sarılır ve emeçlerini bitki içine sokarak; su, besin maddeleri ve fotosentetik maddeleri buradan alır.
Çok sayıda tohum verir, ortalama olarak bir küsküt bitkisinin verdiği tohum miktarı 5000-25000 arasında olabilir. Yayılması tohumla olur. toprağa düşen küsküt tohumlarının bir kısmı çimlenir, konukçusu olan bitkileri bulduklarında onlara tutunur ve topraktan ilişkisini keserek bitki üzerinde yaşamaya başlar. Daha sonra küsküt gövdesi uzayarak daldan dala, hatta bitkiden bitkiye geçerek ilerler ve sonunda bitkinin tüm organlarını kaplayacak bir hal alabilir. Küsküt tohumu, çimlendikten sonra konukçusuna tutununcaya kadar toprakta 2-4 hafta canlı kalabilir. Çimlenmeden, tohumun toprakta canlı kalma süresi ise oldukça uzundur. Bu süre 20 yıla varabilir. Küskütler konukçularına iki şekilde zarar verir.
1) Su, besin maddeleri ve fotosentetik maddelere ortak olduğu için konukçusunu zayıf düşürür ve gelişmesini engeller.
2) Konukçusunun gövdesine sarılarak boğar; dal, yaprak, çiçek, meyve gibi organları sararak, gelişmelerini engeller.
Yoncada küskütün birçok türü parazitlik yapmaktadır. Ülkemizde yonca üzerinde en çok rastlanan Cuscuta approximata (yonca küskütü) türüdür. Bunun yanında C. campestris (tarla küskütü) de sorun olmaktadır. Bu küskütler aynı zamanda, yonca tarlasının kenarlarında veya içinde bulunan birçok yabancıotun üzerinde yaşarlar. Yoncada, küskütle mücadelede dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıralayabiliriz.
1) Bulaşmayı önleyici tedbirler: Bu amaçla, aşağıda belirtilenlere dikkat edilmelidir:
a. Temiz tohum kullanmak: Yonca tarlası kurulurken, ilk olarak dikkat edilmesi gereken husustur. Kullanılacak yonca tohumluğunun, küsküt tohumu bulundurmamasına dikkat edilmelidir. Eğer, tohumluğun küskütlü olabileceği şüphesi varsa, tohumluk küsküt ayıklayıcı (dreküskütör)’dan geçirilmelidir. Küskütle bulaşık tarlalardan yonca tohumu alınmamalıdır.
b. Yonca tarlasını sulamada kullanılan suyun tarlaya gelmeden önce küskütlü tarlalardan geçmemesine dikkat edilmelidir.
c. Kullanılacak çiftlik gübresinin iyi yanmış olmasına dikkat etmek: Küsküt tohumları bulaşık yonca ile beraber hayvan tarafından yenilmekte ve büyük oranda sindirilmeden gübreye karışmaktadır. Çiftlik gübresinde bulunan bu küsküt tohumları, gübrenin iyi bir şekilde yakılmasıyla yok edilebilir. Bu yakma süresi en az altı ay olmalıdır, uygun süre ise bir yıldır.
d. Özellikle tohum bağlama dönemine gelmiş olan küskütle bulaşık yoncalar, hayvanlara yedirilmemelidir.
e. Küsküt, sadece yoncaya tutunmaz, tarla çevresinde bulunan birçok yabancıot üzerine de tutunur ve bu yolla hızlı bir şekilde yayılır. Tarla çevresinde bulunan yabancıotların temizlenmesi, küsküt mücadelesinde büyük önem arz eder.
2) Ekim nöbeti: Aynı tarlada, üst üste yonca yetiştiriciliği yapılmamalıdır. Toprağa dökülen küsküt tohumlarının, toprakta çimlenme yeteneklerini yitirmeden 8-10 yıl kalabildikleri bilinmektedir. Yonca ise, ekildikten sonra 3-7 yıl süreyle aynı tarlada kalmaktadır. Küskütle bulaşık alanlarda, bu süre boyunca tarlaya küsküt tohumu dökülmesi durumunda, sonraki dönemlerde uzunca bir süre, o tarlada yonca yetiştiriciliği yapmak mümkün olmayacaktır.
3) Sağlıklı yonca yetiştirmek: Bir bitkinin hastalık,zararlı veya yabancıotlara daha dirençli olabilmesi için, öncelikle o bitkinin sağlıklı olarak yetişmesi şarttır. Bitkinin yetiştirilme aşamalarının tümünde, tarımsal işlemler gerekli şekilde yapılmalıdır. Burada, özellikle bakım işlemleri, bitkiyi güçlü geliştirecek şekilde olmalıdır. Sulama miktarına ve ağırlığına; gerekli ise gübrelemeye dikkat edilmelidir.
Ayni şekilde biçim yüksekliği, sayısı ve sıklığı gibi yoncanın güçlü gelişmesi üzerine etkili olabilecek tüm faktörlere önem verilmelidir. Güçlü gelişen ve hızlı büyüyen yoncalarda küsküt, daha az zarar yapmaktadır.
4) Fiziksel mücadele: Aşağıda verilen yöntemler kullanılarak yapılır:
a. Elle yolma: Küsküt bulaşıklığının ilk görüldüğü zamanda veya küçük alanlarda, küsküt ipliklerinin elle yolunması suretiyle uygulanır. Ancak, küskütle mücadelede etkili bir yöntem değildir.
b. Biçme: Küskütle mücadelede en yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Küsküt tohumlarının olgunlaşıp, bulaşık alanlardan temiz alanlara taşınmasını engellemek amacıyla, küsküt henüz çiçeklenmeden yonca biçilmelidir. Bu şekilde bulaşık tarlalarda, biçim tarihleri yoncaya göre değil, küskütün çiçeklenme dönemlerine göre ayarlanmak zorundadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, öncelikle bu yöntemde amaç küskütün tohum bağlamasını engellemektir. Ancak biçme, sadece bu amaçla yapılmaz. Yonca tarlasının belli bölgelerinde yoğun fakat, sınırlı bulaşık söz konusu ise, bu alanlarda, yonca alçak ve sık biçilerek küskütün, tarlanın diğer bölgelerine yayılması engellenebilir.
Gerek elle yolma, gerekse biçme işlemlerinden sonra küskütlü yoncalar tarla içinde bırakılmamalı, eğer tohum bağlamışlarsa hayvanlara yedirilmemelidir.
c. Yakma: Bu işlem, yonca tarlasının belli bölgelerinde küskütün yoğun, fakat sınırlı bulaşık olması durumunda; o bölgedeki küskütü yonca ile beraber, alev makinasıyla veya yanıcı bir maddenin dökülerek akabinde yakılması suretiyle uygulanır. Bunun sonucunda küsküt yok olurken, yonca sonraları yeni sürgünler vererek kendini yenileyecektir.
d. Derin sürüm: Küsküt tohumu ile bulaşık tarlalarda, derin sürüm yapıldıktan sonra yetiştiricilik yapmak daha uygundur. Derin sürümde amaç, toprağı 25-40 cm derinden işleyerek (bir çeşit kirizma) toprak yüzeyine dökülmüş küsküt tohumlarını çimlenemeyecekleri derinliklere aktarmaktır.
5) Kimyasal mücadele: Küskütle kimyasal mücadele imkanları oldukça kısıtlıdır. Küsküt tohumları çimlenmeden ve yonca dormansi dönemdeyken veya biçimden sonra; toprağa atrazin (400 g/da), şimazi (400 g/da), chlorpropham (1000 ml/da) veya propizamid (300 g/da) uygulaması en etkili sonucu vermektedir.
Bunların haricinde, tarla üzerinde kalabilecek küsküt parçalarını ve yoncanın dip kısmına tutunmuş küskütleri öldürmek amacıyla, biçimden sonra tarla total ve kontakt etkili herhangi bir herbisitle (Örneğin: paraquat, 500 ml/da; diquat, 500 ml/da) ilaçlanabilir. Bu sırada yeşil aksamı bulunmayan yonca, ilaçlamadan zarar görmemekte, daha sonra tekrar yeni sürgünler verebilmektedir.
Herbisitler, aynı yakma işlemindeki gibi tarlanın bir bölümünde yoğun olarak bulunan küskütleri yok etmek için de kullanılabilir. Bu amaçla, yine total ve kontakt etkili bir herbisit seçilmelidir.
Küskütün yonca tarlasının büyük bir kısmını veya tamamını kaplaması ve yoncayı önemli ölçüde seyreltmesi durumunda, yonca yetiştiriciliğinden vazgeçip, tarladaki yoncayı küskütle beraber imha etmek en doğru seçim olabilir. Bu amaçla biçim, yakma veya herbisitle ilaçlama işlemlerinden biri tercih edilebilir. Bu işlemlerden sonra tarla sürülerek, küskütün konukçusu olmayan kültür bitkilerinin yetiştiriciliği yapılmalıdır.
6) Entegre mücadele: Sonuç olarak küsküt, verimi büyük ölçüde etkilemesi ve mücadelesinin zor olması sebebiyle, yoncada en önemli sorunların başında gelmektedir. Küsküt ile mücadelede bir tek mücadele yönteminin kullanılması yeterli olmamaktadır; bir çok uygun yöntem bir arada kullanılmalı yani, entegre mücadele yapılmalıdır.
KAYNAKLAR
- Türkiye’de Tarım ve Tarım Dışı Alanlarda Sorun Olan Yabancıotlar ve Mücadeleleri.
- Yabancıot Bilimi