Mayhoş
mayhoş
Birbirine rakip iki tapınak vardı. Bu tapınakların ustaları birbirine o kadar karşıydı ki, müritlerinden diğer tapınağa bakmamalarını istiyorlardı.
Bu iki rahibin de birer çocuk hizmetçisi vardı. Onların bütün işlerini bu hizmetçiler yürütüyordu. İlk tapınağın rahibi, hizmetçisine "Diğerinin hizmetçisi ile asla konuşma, o insanlar tehlikeli." dedi.
Ama çocuklar, çocuktur. Yolda karşılaşmışlar ve ilk tapınağın hizmetçisi diğerine sormuş: "Nereye gidiyorsun?"
Diğeri yanıtlamış: "Rüzgar beni nereye götürürse." Tapınakta söylenen büyük Zen hikayelerini dinlemiş olmalı. "Rüzgar beni nereye götürürse." diyor. Harika bir cümle! Saf Tao.
Ancak ilk çocuk çok utanmış, bozulmuştu ve verecek bir yanıt bulamamıştı. Öfkelenmişti ve suçluluk duygusu içindeydi. "Ustam, bu insanlarla konuşmamamı söylemişti. Bu insanlar gerçekten tehlikeli. Bu ne biçim bir yanıt? Beni aşağıladı."
Ustasına gitmiş ve olanları anlatmış: "Onunla konuştuğum için çok özür dilerim. Haklıymışsınız, o insanlar gerçekten çok garip. Bu ne biçim bir yanıt? Ona nereye gidiyorsun diye sordum. Basit, resmi bir soru. Onun tıpkı benim gibi pazara gittiğini biliyordum. Ama o bana, 'rüzgar beni nereye götürürse' dedi."
Usta konuşmuş: "Seni uyarmıştım ama dinlemedin. Şimdi bak; yarın aynı yerde dur. O geldiği zaman, 'Nereye gidiyorsun?' diye sor. Sana, 'Rüzgar beni nereye götürürse.' diyecek. O zaman senin de biraz daha felsefi olman gerekir. Yani, 'Ayakların yok mu?' dersin. Çünkü ruh bedensizdir ve rüzgar ruhu hiçbir yere götüremez. Buna ne dersin?" demiş.
Çocuk tamamen hazır olmak istiyordu. Bütün gece mizanseni kafasında tekrarladı. Ertesi sabah erkenden oraya gitti ve o noktada beklemeye başladı. Diğer çocuk tam vaktinde geldi. Çok mutluydu. Şimdi ona gerçek felsefenin ne olduğunu gösterecekti: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu ve bekledi.
Ancak diğer oğlan: "Pazardan taze sebze alacağım" dedi.
Şimdi öğrendiği o felsefeyi ne yapacaktı?
Hayat böyledir. Onun için hazırlık yapamazsın. Onu hazır bir şekilde bekleyemezsin: güzelliği bu, anlamı bu. Seni her zaman şaşırtıyor ve sürprizlerle geliyor. Eğer gözlerin varsa, her anın sürprizle dolu olduğunu ve hiçbir önceden hazırlanmış yanıtın uygulanabilir olmadığını görürsün.
Hayat sürekli değişiyor önüne çok farklı seçenekler sunuyor bugün doğru olan yarın senin için yanlış olabiliyor.Çünkü zaman hızla geçiyor ve insanlar büyüyüp olgunlaşıyor..Ve hayat her zaman bilinmezliklere gebe her gün farklı bir seçenek sunuyor önümüze..Bize sadece risk alıp kesfetmek düşüyor ee bu biraz da cesaret işi.Ne kadar risk alırsak o kadar insanız ve bir o kadar da gerçeğiz.Bu yüzden kopyacı olma kendine özgüvenin olsun tehlikeyi göze al ve geçmişi bırak.Duygularında mutluluğunda ve gözyaşlarında samimi ol..Kendini maskelerinden arındır kimse olmak zorunda kimsenin egosunu tatmin etmek zorunda değilsin.Başkalarının sana verdiği alman için zorla dayatılan yüzleri (maskeleri)çıkar bırak elalem ne derse desin ne düşünürse düşünsün seni acıtmalarına düşüncelerini empoze etmelerine karşı çık kendinin bile ne oldugunu unuttun yüzünü bul..Şimdi annenin babanın öğretmenlerinin çevrenin sana yüklediği elbiseleri çıkar ve tamamen çırılçıplak kal.İşte sen busun,hakikat senin içinde …Nereye gidersen git seni bırakmayacak ve değiştirmeyecek hakikat..Sen sadece bir adım at.Geleceğe doğru cesurca bir adım..Belki de yalnız çıktıgın bu yolculuğa senin gibi düşünen bir sürü insan katılacak..Osho ne demiş ; Eğer özgün olursan, hayat gerçek bir danstır. Ve sen özgün olmak için yaratıldın.
Yalnızlığa çekilmek mi istersin kardeşim? Kendine varan yolu aramak mı istersin?
Neden mi yazdım belki biraz cesarete ihtiyacım vardı..Ya sizin?