Bir sefercik de bize seyrettirseniz!
Askerin işi ne?
Ülke topraklarını savunmak. Bunun için daha lise seviyesinden itibaren eğitiliyorlar. Özel imkanlara sahip oluyorlar..
Silahlı mücadelenin uzmanı onlar..
Ama bir bakıyorsunuz, bir terör örgütü, tek işi “silahlı müdafaa” olan askerlere büyük zararlar verebilmiş!
Tek atışlı bir saldırı olur, “İnsan gücü, her şeyi düşünemez. Her tedbiri alamazsınız. Mutlaka bir açık nokta kalır. Bir anlık iş. İnsan olan her yerde, ihmal de olabilir. Önemli olan, hatadan ders almak, hatanın uzun süreli olmaması” diyerek, belki mazeret üretilebilinir.
Bir yere bomba bırakılır, “Her yeri, her saat gözetleyemeyiz ki. Adam haince bırakıp kaçmış. Ne yapılabilinir ki? Uyanık olunsun ama, her bırakılan bombanın da tesbiti mümkün değil ki!” denilebilir..
Ama dün Genelkurmay’ın açıkladığı Aktütün baskınının bir izahını yapacak kimse var mı acaba?
Tek işi vatan topraklarını korumak olan askerle, bir terör örgütü mensupları, böyle 3-4 saat süren sıcak bir çatışma içinde nasıl olabilir?
Sonrasında da olayın üzerinden 35 saati aşkın süre geçtiği halde, 350 kişi olduğu iddia edilen terörist grubun; hâlâ takip edildiği bilgisi ile yetinmemiz nasıl istenir?
Elimizde hava güçleri var.
Onların yok..
İstediğin yerden, kendini hiç gizlemeden istediğin gibi gitme imkanın var. Onların yok.
Vuracak ve kaçacaklar. Başka çareleri yok.
Ama senin imkanların, onlardan kat kat fazla..
Yine de, böyle uzun süreli çatışmalar yaşanıyorsa, ciddi ciddi yanlışlar içinde olduğumuz açık değil midir?
Bir sene önce, Dağlıca baskını yaşandığında, gelişmeleri gördük.. Daha doğrusu göremedik. Ne olmuştu Dağlıca’da, bugün dahi tam olarak aydınlığa kavuşturulmuş değil. Bir yandan askeri mahkeme yasak koydu, bir yandan Genelkurmay!..
Olay ne idi, nasıl oldu, kimlerin ihmali vardı, kimlere ceza verildi belli değil..
Şimdi bir başka baskın..
Yine muammalarla dolu bir terör örgütü saldırısı..
Oysa teknik imkanlar bu kadar gelişmişken, olaylar şeffaf şekilde halka niçin yansıtılmıyor?
Önceki Genelkurmay Başkanı da dememiş miydi, “Artık PKK kampları, BBG evi gibi” diye..
“Herhangi bir olay yaşanmadan, PKK kamplarını bize izlettirin” demiyoruz.
Ama, şu baskından hemen sonrasında, kim nereden kaçıyor, askerlerimiz kimi nereden kovalıyor görebileceğimiz bir görüntü kaydını halka izlettiremez misiniz?
“Buradaki coğrafi şartlar çok ağır” demekle iş bitmiyor!
Bir görelim bakalım, adamlar 4 kilometreyi ağır silahlarla nasıl geçiyorlar?
Nasıl kaçıyorlar?
Yoksa kaçmıyorlar mı?
Onların da hava güçleri mi var?
Atlıyorlar helikopterlere, vın mı yapıyorlar?
Kimlerden destek alıyorlar?
Olayların failleri gerçekten PKK’lılar mı?
Yoksa müttefik bildiğimiz yabancı devletlerin elemanları mı işin içinde?
Bizim askerlerimiz ne yapıyorlar? Hangi yanlışı yapıyorlar? Veya yanlışı kim yapıyor, ceremesini kim çekiyor?
Evet, Genelkurmay bir açıklama yapmalı, Kandil’deki kampları izleyebiliyorsunuz da, Cuma günü öğle saatlerinde yapılan baskının sonrasında, üzerinden 30 saat geçtiği halde, Aktütün’ün çevresini hâlâ izleyemiyor musunuz?
Yoksa tüm bunlar; başkalarının sunduğu imkanlarla, meydana çıkmanın vahim sonuçları mı?
Adamlar işlerine geldiğinde destek veriyor, işlerine gelmediğinde köstek mi oluyorlar?
Aksi nasıl mümkün olabilir?
Göğüs göğüse mücadeleden, 350 terörist nasıl kaçar gider?
Açıklayın sayın komutan, bize olmasa da, akreditelere açıklayın!
http://www.habervaktim.com/yazar/7702/bir_sefercik_de_bize_seyrettirseniz.html
Askerin işi ne?
Ülke topraklarını savunmak. Bunun için daha lise seviyesinden itibaren eğitiliyorlar. Özel imkanlara sahip oluyorlar..
Silahlı mücadelenin uzmanı onlar..
Ama bir bakıyorsunuz, bir terör örgütü, tek işi “silahlı müdafaa” olan askerlere büyük zararlar verebilmiş!
Tek atışlı bir saldırı olur, “İnsan gücü, her şeyi düşünemez. Her tedbiri alamazsınız. Mutlaka bir açık nokta kalır. Bir anlık iş. İnsan olan her yerde, ihmal de olabilir. Önemli olan, hatadan ders almak, hatanın uzun süreli olmaması” diyerek, belki mazeret üretilebilinir.
Bir yere bomba bırakılır, “Her yeri, her saat gözetleyemeyiz ki. Adam haince bırakıp kaçmış. Ne yapılabilinir ki? Uyanık olunsun ama, her bırakılan bombanın da tesbiti mümkün değil ki!” denilebilir..
Ama dün Genelkurmay’ın açıkladığı Aktütün baskınının bir izahını yapacak kimse var mı acaba?
Tek işi vatan topraklarını korumak olan askerle, bir terör örgütü mensupları, böyle 3-4 saat süren sıcak bir çatışma içinde nasıl olabilir?
Sonrasında da olayın üzerinden 35 saati aşkın süre geçtiği halde, 350 kişi olduğu iddia edilen terörist grubun; hâlâ takip edildiği bilgisi ile yetinmemiz nasıl istenir?
Elimizde hava güçleri var.
Onların yok..
İstediğin yerden, kendini hiç gizlemeden istediğin gibi gitme imkanın var. Onların yok.
Vuracak ve kaçacaklar. Başka çareleri yok.
Ama senin imkanların, onlardan kat kat fazla..
Yine de, böyle uzun süreli çatışmalar yaşanıyorsa, ciddi ciddi yanlışlar içinde olduğumuz açık değil midir?
Bir sene önce, Dağlıca baskını yaşandığında, gelişmeleri gördük.. Daha doğrusu göremedik. Ne olmuştu Dağlıca’da, bugün dahi tam olarak aydınlığa kavuşturulmuş değil. Bir yandan askeri mahkeme yasak koydu, bir yandan Genelkurmay!..
Olay ne idi, nasıl oldu, kimlerin ihmali vardı, kimlere ceza verildi belli değil..
Şimdi bir başka baskın..
Yine muammalarla dolu bir terör örgütü saldırısı..
Oysa teknik imkanlar bu kadar gelişmişken, olaylar şeffaf şekilde halka niçin yansıtılmıyor?
Önceki Genelkurmay Başkanı da dememiş miydi, “Artık PKK kampları, BBG evi gibi” diye..
“Herhangi bir olay yaşanmadan, PKK kamplarını bize izlettirin” demiyoruz.
Ama, şu baskından hemen sonrasında, kim nereden kaçıyor, askerlerimiz kimi nereden kovalıyor görebileceğimiz bir görüntü kaydını halka izlettiremez misiniz?
“Buradaki coğrafi şartlar çok ağır” demekle iş bitmiyor!
Bir görelim bakalım, adamlar 4 kilometreyi ağır silahlarla nasıl geçiyorlar?
Nasıl kaçıyorlar?
Yoksa kaçmıyorlar mı?
Onların da hava güçleri mi var?
Atlıyorlar helikopterlere, vın mı yapıyorlar?
Kimlerden destek alıyorlar?
Olayların failleri gerçekten PKK’lılar mı?
Yoksa müttefik bildiğimiz yabancı devletlerin elemanları mı işin içinde?
Bizim askerlerimiz ne yapıyorlar? Hangi yanlışı yapıyorlar? Veya yanlışı kim yapıyor, ceremesini kim çekiyor?
Evet, Genelkurmay bir açıklama yapmalı, Kandil’deki kampları izleyebiliyorsunuz da, Cuma günü öğle saatlerinde yapılan baskının sonrasında, üzerinden 30 saat geçtiği halde, Aktütün’ün çevresini hâlâ izleyemiyor musunuz?
Yoksa tüm bunlar; başkalarının sunduğu imkanlarla, meydana çıkmanın vahim sonuçları mı?
Adamlar işlerine geldiğinde destek veriyor, işlerine gelmediğinde köstek mi oluyorlar?
Aksi nasıl mümkün olabilir?
Göğüs göğüse mücadeleden, 350 terörist nasıl kaçar gider?
Açıklayın sayın komutan, bize olmasa da, akreditelere açıklayın!
http://www.habervaktim.com/yazar/7702/bir_sefercik_de_bize_seyrettirseniz.html
abd nin istihbaratıyla iş yaparsan kılavuzun karga olur demektir.kafana çuval geçirten bir ülkeden istihbarat almak ne kadar saçma bişey ya...ordu da hükümette zaaf üstü zaaf içinde..
