karatas67
New member
EVLENMEK VAADİYLE BİR GENÇ KIZIN ONURUYLA OYNAMAK
Eskişehir’de görev yapan Asayiş Şube Müdürü’nün en çok uğraştığı konu, suç isimlerinin doğru dürüst koyulmaması sorunuydu. Bu nedenle her karakolda bir Türk Ceza Kanunu bulundurulmasını zorunlu tutan Şube Müdürü, bunun denetimini de bizzat kendisi yapmaktaydı. Adli yazışma görevlileri yine de suç isimleri koyarken Türk Ceza Kanunu’na değil, kendi yaratıcılık yeteneklerine başvuruyorlardı.
Eskişehir Çarşı Karakolu görevlilerinden Osman da bu yolu seçmişti. Karakola ağlayarak sızlayarak gelen bir genç kız, bir kişiden şikayetçi olmuştu. Bu kişi, bir yılı aşkın bir süredir arkadaşlık ettiği gençti. Çevresinde bulunan herkes, onların arkadaşlık ettiğini bilmekte ve ileride evleneceklerini düşünmekteydi. Adeta nişanlı gibiydiler.
Gel gelelim, genç kız bir gün terkedilmişti. İçinde bulunduğu durum gerçekten zordu. İnsan içine çıkacak hali kalmamıştı. Üstelik duygusal olarak da yıpranmıştı. Polis Memuru, klasik bir “evlenmek vaadiyle kızlık bozma” suçu ile karşı karşıya kaldığını düşünmüştü. İşleme başlayacaktı. Tam genç kızı doktora sevk edecekken, genç kızın direnmesiyle karşılaştı. Osman’a, şikayetçi olduğu genç adamla hiçbir zaman cinsel ilişki kurmadığını söylüyordu. Bunun üzerine Osman, genç kıza “Bu durumda işlem yapamayız, suç oluşmamış” dedi. Genç kız kendisini yerden yere atmaya başlamıştı. Devletin, kendisine ve namusuna sahip çıkması gerektiğini söylüyordu. Polis memuru Osman şaşırıp kalmıştı. En sonunda genç kızın ifadesini almaya karar verdi ve daktiloya bir kağıt koyup başladı yazmaya, sıra suçun konusuna gelince kendince bulduğu isim şuydu:
Suçun Konusu: “Evlenmek vaadiyle bir genç kızın onuruyla oynamak
Eskişehir’de görev yapan Asayiş Şube Müdürü’nün en çok uğraştığı konu, suç isimlerinin doğru dürüst koyulmaması sorunuydu. Bu nedenle her karakolda bir Türk Ceza Kanunu bulundurulmasını zorunlu tutan Şube Müdürü, bunun denetimini de bizzat kendisi yapmaktaydı. Adli yazışma görevlileri yine de suç isimleri koyarken Türk Ceza Kanunu’na değil, kendi yaratıcılık yeteneklerine başvuruyorlardı.
Eskişehir Çarşı Karakolu görevlilerinden Osman da bu yolu seçmişti. Karakola ağlayarak sızlayarak gelen bir genç kız, bir kişiden şikayetçi olmuştu. Bu kişi, bir yılı aşkın bir süredir arkadaşlık ettiği gençti. Çevresinde bulunan herkes, onların arkadaşlık ettiğini bilmekte ve ileride evleneceklerini düşünmekteydi. Adeta nişanlı gibiydiler.
Gel gelelim, genç kız bir gün terkedilmişti. İçinde bulunduğu durum gerçekten zordu. İnsan içine çıkacak hali kalmamıştı. Üstelik duygusal olarak da yıpranmıştı. Polis Memuru, klasik bir “evlenmek vaadiyle kızlık bozma” suçu ile karşı karşıya kaldığını düşünmüştü. İşleme başlayacaktı. Tam genç kızı doktora sevk edecekken, genç kızın direnmesiyle karşılaştı. Osman’a, şikayetçi olduğu genç adamla hiçbir zaman cinsel ilişki kurmadığını söylüyordu. Bunun üzerine Osman, genç kıza “Bu durumda işlem yapamayız, suç oluşmamış” dedi. Genç kız kendisini yerden yere atmaya başlamıştı. Devletin, kendisine ve namusuna sahip çıkması gerektiğini söylüyordu. Polis memuru Osman şaşırıp kalmıştı. En sonunda genç kızın ifadesini almaya karar verdi ve daktiloya bir kağıt koyup başladı yazmaya, sıra suçun konusuna gelince kendince bulduğu isim şuydu:
Suçun Konusu: “Evlenmek vaadiyle bir genç kızın onuruyla oynamak