Bir Garip Ölmüş Diyeler..

Vtnsvr

New member
Neval Kavcar
[email protected]

Bir Garip Ölmüş Diyeler..

Operasyon yılındayız. Birbirini takip ediyor, El Kaidelisi yakalanıyor CIA dinliyor, içinde belediye başkanlarının olduğu suç örgütleri mahkemeye sevk ediliyor, eski eser kaçıranlar yine örgüt adı altında tutuklanıyor. AKP beş yıl boyunca hangi açığı verdi de örgütlerde bu hortlama oldu, merak ediyorum açıkçası. Durma noktasına gelen PKK terör örgütü ne oldu da tekrar atağa kalktı? TSK i sınır ötesi yapmak durumunda kaldı? gibi birçok soru akılları zorluyor.

2008 yılını örgütleri bulmakla mı geçirecek iktidar? Nereden çıktı hepsi ayni anda diyerek, olup bitene güvenli bir gelişme gözüyle bakmıyor vatandaş.



Bu satırlarımda haçlı seferini “Vakıflar yasası” üzerinden yapmaya meyillenen batılıyı yazmayacağım. Sivil Anayasa adı altında, Erdoğan ve Gül’ü koruma altına alıp Genel Kurmay başkanına yargı yolunu açmaya çalışan iktidarı da bir kenara bırakacağım.



Kişi başına düşen milli gelir yedibin dolar diyen Başbakan Erdoğan’a rağmen, yurt odasında aç ölen yirmi dört yaşında ki Iğdırlı Adem Ali Demirçay’ı yazacağım.



Bir garip ölmüş diyeler.. Üç gün Sonra duyalar.. Soğuk su ile yuvalar..Şöyle garip bencileyin, demiş Yunus Emre yüzyıllar önce..Adem, ayni bu dizelerde ki gibi, kimsesiz, soğuk bir Kütahya kışında, yalnız başına yurt odasında, battaniyesine sıkı sıkıya sarılı olarak bulunduğunda, iş işten geçmişti.



Bilmiyorum kulağınıza çalındı mı? Pırıl pırıl bir genç Kütahya’da yurt odasında ölü bulundu. Kimsesizdi, fakirdi. Onunla ilgili satırları okuduğumda, toplum olarak ne kadar duyarsızlaştık dedim. Gencecik çocuklarımız imkânsızlıktan kazandıkları bölümlere gidemiyor, gidenlere de sahip çıkamıyoruz.



Onu tanımıyorduk ölüm haberini yazan gazetede ki satırları okuyana kadar. Hayatta bir tek ablası vardı, o da Iğdır’da yaşıyordu. Muhtemeldir ki yol parasını verecek gücü olmadığından, arkadaşlarının aileleri ile geçirdiği sömestr tatilinde yurtta ki odasında yalnızdı.



Adem Ali Demirçay, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği son sınıf öğrencisi idi. Kendisinden haber almak mümkün olmamıştı. Cep telefonunu da açmayınca , odasına gittikler ve cansız bedeni ile karşılaştılar onun.



Kütahya’ya bin bir umutla gelen Adem’in neden öldüğünü belirlemek için otopsi yapılacak. Fakir olduğu mu duyan gelir diye bir söz vardır halk arasında. Adem’in mide ve bağırsak rahatsızlığı olduğunu öğreniyoruz. Bu olayda beni en çok etkileyen şey Adem’in çoğu zaman yemek yiyecek parasının cebinde olmayışı idi. Muhtemeldir ki öldüğünde yine karnı açtı.



İşte Türkiye’nin tartışması gereken konu. İşsizlik, nüfusun üçte birinin açlık sınırı altında yaşaması, üçte birinin boğaz tokluğuna sigortasız olarak çalışmak zorunda kalması, bir ton kömüre oyunu verecek kadar düşkün olması ve 24 yaşında bir gencin aç ölmesi.



Onun ölüm haberini utanmadan, vicdan azabı çekmeden okuyan olmuş mudur acaba? Meselâ, Kütahya halkı ne düşünmüştür? Bölümünde ki öğretmenleri, “Keşke haberimiz olsaydı mı?” demişler midir? Üniversitelerimizde kaç akademisyen, öğrencisini tanıyor dersiniz? Samsun Tıp fakültesini kazandığında niçin yanında olamadı kimse? Eğer olsalardı Adem şimdi belki genç bir doktordu.



Türkiye’nin bir nolu problemi işsizlik bir kenara bırakılıp, günlerce “Vakıflar Yasası” meydan muhaberesi yapılıp, yabancılara ve azınlıklara ciğerlerimizi söküp nasıl veririz diyenlere anlatıyorum onu.. Başörtüsü çene altında mı düğümlensin yoksa fiyonk mu kondurulsun ya da hiç takılmasın laiklik elden gidecek, kavgaları arasında daha kaç Adem ölecek hiç belli değil.



2001 yılında kazandığı 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesine ise parasızlıktan kayıt yaptıramadığını öğrenmek, ölüm haberini okuduğum satır aralarında daha çok koydu bana. Yarıyıl tatili nedeniyle yurtta yemek de çıkmıyormuş. Soğuk odasında, sarıldığı battaniyesi, aç karnı ve ağrılar içinde ki Adem’in ne düşündüğünü bilmek elbette imkânsız.



Bilinen tek gerçek, Ademle birlikte insanlığın sınıfta kaldığıdır.



Yeraltı ve üstü zenginliğimiz, uyum yasaları ile yabancılara giderken Adem çocuk, aç olarak ölüyor. Uluslar arası büyük şirketlerle baş edemeyen küçük şirketleri izinsiz, kaçak çalışırken meydana gelen patlamalar ile onlarca kişi ölüyor. Vali başta olmak üzere idarecileri o kadar habersiz ki yaşadıkları kentten.



Kaçak olarak havai fişek üreten atölyenin patlayıp, ortalığı bomba patlamışa çevirmesi, üstüne üstlük 23 kişinin ölüp 50 kişinin yaralanması ülke siyasetçilerinin bir özeleştiri yapmalarını da gerektirmiyor mu?



Bunca tutarsızlık bir yana, millî geliri on bin dolara yükseltmekten bahseden hayal perest bir başbakana sahibiz.



Bir de açlıktan ve buz gibi odasında bir parça ısınabilmek için battaniyesine sıkı sıkı sarılı bulunan, Adem Ali Demirçay gerçeği var gözümüzün önünde.



Ülke insanına iş ve aş için kavga edin sevgili milletvekilleri. Yabancıların değil, Türk Milletinin menfaatini düşünmek için TBMM i çatısı altına gönderildiğinizi unutmayın.



Bu işlerin vebali var.
 

Vtnsvr

New member
Kütahya en muhafazakar illerimizden biri ve sanırım son seçimlerde AKP bu ilde %70 civarı oy çıkarttı ama bir genç yurtta üstelik aç ve hasta yatagında ölebiliyor.Yazık.
 

HTML

Üst