|ѕ ¢ к η|
New member
- Katılım
- 2 Eki 2006
- Mesajlar
- 1,857
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Tecavüz deyince genelde erkeğin kadına tecavüzü akla gelir. Peki tersi nasıl olur?
Bir erkeğe nasıl tecavüz edilir?
Cinsel şiddet varlığını türlü türlü hallerde sürdürüyor. Açık açık ya da gizlenerek. Gecenin karanlığında ya da sabahın köründe. En beklenmedik yerlerde; tenha sokaklarda, sıcak aile yuvalarında, arkadaşlar arasında, gazete manşetlerinde... Fiziksel saldırganlık biçiminde, ısrarlı tacizler silsilesiyle, gözetleme teknikleriyle ya da dedikodu formatında Kurbanlarsa güçleri kendilerini korumaya yetmeyenler, çoğu zaman da kadınlar ve çocuklar. Saldırganlar özgürce dolaşıp geceleri mışıl mışıl uyurken tecavüze uğrayanlardan susup ve utanç içinde yaşamaları bekleniyor. Uyuyamayan onlar oluyor... Sessiz kalınmaması gereken suçlar olduğunun farkında oldukları için öfkelerini bastırmamayı seçenler de çıkıyor bazen, neyse ki.
Benim örneğim bu aralar yeniden elime aldığım bir kitap, Avrupalı feministlerin kült kitaplarından biri. Adı, 'Bir Erkeğe Nasıl Tecavüz Edilir?' Yazarı, Marta Tikkanen.
Merak etmeyin; 'tecavüz yöntemlerini anlatan öğretici bir eser' değil. Bir kadının şahsi hayat macerası özelinde kurban ve cellat konumlarıyla oynayarak ikiyüzlü toplumsal normları sorgulayan bir anlatı. Hikaye şöyle
Kadın 40. yaş gününde müzikli bir bara gider. Erkek onu dansa kaldırır. Kadın adamla dans etmekten hoşlanır, güzel kokuyordur çünkü, aşina, sıcak ve huzur veren bir tıraş losyonu kokusu; eski sevgilinin kokusu... Adam kadını evine davet eder, müzik dinlemek için. Kadın gider, onun yanında kendini iyi hissetmiştir. Ama sonra kirli bir koku alır, gerçeğin katlanılmaz kokusu... Gitmek ister. Olacakları tahmin edemez önce, ama adam zorla eteğini sıyırdığında ve ona vurduğunda ve canını yaktığında ve Adam öfkeyle bağırır: 'Demek kendini erkeklerle eşit sanan şu kadınlardansın! İstediğin bu değildiyse burada ne arıyorsun? Dans ederken yapışmayı, baygın baygın bakmayı ve saçlarını savurmayı biliyordun.' Bittiğinde kadın koşa koşa bir taksiye binerek evine döner.
Sonrası ilginç. Kadın işe yaramayacağını düşünerek polise gitmez ama hiçbir şey olmamış gibi de yaşayamaz ve celladı kurbanlık duygusuyla tanıştırmaya karar verir. Rollerin tersyüz edilme zamanı gelmiştir. Havada intikam kokusu vardır. Ezilen isyan etmiştir; bir kadının bir erkeğe tecavüz edebileceğini kanıtlayacaktır.
Elinde tabancayla adamın evine vardığında ilk işi, şaka yapmadığını, oyun oynamadığını açıkça göstermek olur. Adam güler önce: 'Bırak şunu, bende daha büyük bir silah var, onunla oynayalım.' Bir süre sonra başına gelecekleri anlar, zevk veren sevişmelerden olmayacaktır bu. 'İstemiyorum' der, 'Bu şekilde zevk alamam.' Kadın cevap verir: 'Ben de zevk almamıştım.' Adamı bağlar, kırbaçlar, kanını akıtır, boşalmasını sağlayana kadar onunla oynar. İstediği tek şey vardır; adamın durumu polise haber vermesi. Cezasına itiraz etmeyecektir: 'Ne için cezalandırıldığımı herkesin öğrenmesi için elimden geleni yapacağım. Cezalandırmam intikamımı meşrulaştıracak ve birçok kadına aynısını yapabileceğini gösterecek.'
Erkeklerin çoğu bu yazıya hak vermeyecekler zaten, orası kesin ama hepten yanlış anlaşılmak da istemem; 'göze göz, dişe diş' yöntemini savunuyor değilim. Bir erkeğe nasıl tecavüz edileceğini öğrenmek de istemiyorum. Anlattığım sadece bir roman. Yazarla ortak noktamız, küçük büyük demeden her türlü cinsel saldırganlığa karşı zayıf olanın yanında yer almamız. Aşağılandıklarında susmayan kadınların artmasını istiyoruz. 'Yaptım, bir şey olmadı, demek ki yine yapabilirim' inancı silinip gitsin diye. İşlenen suçlar cezasız kalmasın diye. Bir daha böyle cürümler işlenemesin diye. Ve bir de bu tür olaylar anlatılırken yüzü kızarması gerekenler gülmesin diye.
Gülenay Börekçi/Akşam
Bir erkeğe nasıl tecavüz edilir?
Cinsel şiddet varlığını türlü türlü hallerde sürdürüyor. Açık açık ya da gizlenerek. Gecenin karanlığında ya da sabahın köründe. En beklenmedik yerlerde; tenha sokaklarda, sıcak aile yuvalarında, arkadaşlar arasında, gazete manşetlerinde... Fiziksel saldırganlık biçiminde, ısrarlı tacizler silsilesiyle, gözetleme teknikleriyle ya da dedikodu formatında Kurbanlarsa güçleri kendilerini korumaya yetmeyenler, çoğu zaman da kadınlar ve çocuklar. Saldırganlar özgürce dolaşıp geceleri mışıl mışıl uyurken tecavüze uğrayanlardan susup ve utanç içinde yaşamaları bekleniyor. Uyuyamayan onlar oluyor... Sessiz kalınmaması gereken suçlar olduğunun farkında oldukları için öfkelerini bastırmamayı seçenler de çıkıyor bazen, neyse ki.
Benim örneğim bu aralar yeniden elime aldığım bir kitap, Avrupalı feministlerin kült kitaplarından biri. Adı, 'Bir Erkeğe Nasıl Tecavüz Edilir?' Yazarı, Marta Tikkanen.
Merak etmeyin; 'tecavüz yöntemlerini anlatan öğretici bir eser' değil. Bir kadının şahsi hayat macerası özelinde kurban ve cellat konumlarıyla oynayarak ikiyüzlü toplumsal normları sorgulayan bir anlatı. Hikaye şöyle
Kadın 40. yaş gününde müzikli bir bara gider. Erkek onu dansa kaldırır. Kadın adamla dans etmekten hoşlanır, güzel kokuyordur çünkü, aşina, sıcak ve huzur veren bir tıraş losyonu kokusu; eski sevgilinin kokusu... Adam kadını evine davet eder, müzik dinlemek için. Kadın gider, onun yanında kendini iyi hissetmiştir. Ama sonra kirli bir koku alır, gerçeğin katlanılmaz kokusu... Gitmek ister. Olacakları tahmin edemez önce, ama adam zorla eteğini sıyırdığında ve ona vurduğunda ve canını yaktığında ve Adam öfkeyle bağırır: 'Demek kendini erkeklerle eşit sanan şu kadınlardansın! İstediğin bu değildiyse burada ne arıyorsun? Dans ederken yapışmayı, baygın baygın bakmayı ve saçlarını savurmayı biliyordun.' Bittiğinde kadın koşa koşa bir taksiye binerek evine döner.
Sonrası ilginç. Kadın işe yaramayacağını düşünerek polise gitmez ama hiçbir şey olmamış gibi de yaşayamaz ve celladı kurbanlık duygusuyla tanıştırmaya karar verir. Rollerin tersyüz edilme zamanı gelmiştir. Havada intikam kokusu vardır. Ezilen isyan etmiştir; bir kadının bir erkeğe tecavüz edebileceğini kanıtlayacaktır.
Elinde tabancayla adamın evine vardığında ilk işi, şaka yapmadığını, oyun oynamadığını açıkça göstermek olur. Adam güler önce: 'Bırak şunu, bende daha büyük bir silah var, onunla oynayalım.' Bir süre sonra başına gelecekleri anlar, zevk veren sevişmelerden olmayacaktır bu. 'İstemiyorum' der, 'Bu şekilde zevk alamam.' Kadın cevap verir: 'Ben de zevk almamıştım.' Adamı bağlar, kırbaçlar, kanını akıtır, boşalmasını sağlayana kadar onunla oynar. İstediği tek şey vardır; adamın durumu polise haber vermesi. Cezasına itiraz etmeyecektir: 'Ne için cezalandırıldığımı herkesin öğrenmesi için elimden geleni yapacağım. Cezalandırmam intikamımı meşrulaştıracak ve birçok kadına aynısını yapabileceğini gösterecek.'
Erkeklerin çoğu bu yazıya hak vermeyecekler zaten, orası kesin ama hepten yanlış anlaşılmak da istemem; 'göze göz, dişe diş' yöntemini savunuyor değilim. Bir erkeğe nasıl tecavüz edileceğini öğrenmek de istemiyorum. Anlattığım sadece bir roman. Yazarla ortak noktamız, küçük büyük demeden her türlü cinsel saldırganlığa karşı zayıf olanın yanında yer almamız. Aşağılandıklarında susmayan kadınların artmasını istiyoruz. 'Yaptım, bir şey olmadı, demek ki yine yapabilirim' inancı silinip gitsin diye. İşlenen suçlar cezasız kalmasın diye. Bir daha böyle cürümler işlenemesin diye. Ve bir de bu tür olaylar anlatılırken yüzü kızarması gerekenler gülmesin diye.
Gülenay Börekçi/Akşam