zerkli
New member
- Katılım
- 7 Eyl 2008
- Mesajlar
- 2,738
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
4 Nisan 1949’da 10 Avrupa ülkesinin bir araya getirilmesi ve Washington Antlaşması ile kurulan NATO, bir kollektif savunma örgütü olarak bilinmektedir. Fakat asıl amaç, emperyalist ve kapitalist ülkelerin dünyada komünizmin yayılmasını engellemek, dünyanın kendi çıkarları etrafında dönmesini sağlamaktı. Marshall planının özü, Avrupa’nın yeniden yapılandırılması ve sosyalizme karşı alınacak önlemlerdi.
NATO’nun etkinliği dış güvenlik ile sınırlı kalmamıştır. 1950’li yıllarda İtalya’dan başlayarak NATO ülkelerinde gizli özel harp daireleri kurulmuştur. Gladyo adı ile anılan bu birimler ülkelerdeki devrimci, sol hareketler başta olmak üzere, her tür muhalefete karşı bir önlem olarak oluşturulmuştur. Bu birimler aynı zamanda derin devlet kavramının ortaya çıkmasında büyük bir rol oynamıştır. NATO, soğuk savaş sonrası Gladyo kurumlarının dağıtıldığını iddia etse de bu birimler her ülkede etkinliğini göstermektedirler. NATO’nun kuruluşuna karşı, Sovyetler Birliği ve doğu bloğu ülkeleri kendi savunma antlaşmalarını yapmışlar ve soğuk savaşın yol açtığı kutuplaşma iyice belirginleşmiştir. Varşova Paktı olarak bilinen bu antlaşma, 1955’den 1991’e kadar varlığını sürdürmüştür.
Nato’nun Türkiye’ye Gelişi
NATO’nun Türkiye’ye gelişi Marshall planı ile gerçekleşmiştir. Planın görünüşteki yüzü Avrupa’nın yeniden yapılandırılmasını sağlamaktı. Bu amaç doğrultusunda ülkelere ekonomik yardım paketi dağıtılacaktı. ABD kaynaklı bu ekonomik yardım paketi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 Avrupa ülkesine verilmiştir. Bu plan uyarınca, ABD’den ekonomik kalkınma yardımı alınmıştır. Fakat bu ekonomik kalkınma paketi Avrupa’nın yeniden yapılandırılması değil, ABD’nin kendi güvenlik ve savunma politikasına hizmet etmektedir. Bu plan 22 Eylül 1947’de ABD’nin onayına sunulmuş, ardından IMF ve Dünya Bankası kurulmuştur. 1950’de Adnan Menderes hükümeti döneminde TBMM kararıyla Kore Savaşı’na Birleşmiş Milletler komutası altında ABD ve Güney Kore’nin yanında çarpışmak üzere asker gönderilmiş ve böylece NATO üyeliği konusundaki niyetini uluslararası arenaya göstermiştir. Fakat “Türk askerinin bize maliyeti çok ucuz; 23 cent’e mal oluyor”’ sözleri ile onurlandırmıştı. Kore Savaşı’nda verilen kayıplar dönemin muhalefet lideri İsmet İnönü ve partisi CHP tarafından NATO üyeliği için yapılan bir taviz olarak adlandırılmıştır. Türkiye 18 Şubat 1952’de yine Fuat Köprülü’nün Dışişleri Bakanlığı’nı yaptığı Adnan Menderes hükümeti döneminde NATO’ya resmen üye olmuştur.
NATO’nun kendi kriterlerini yaratmak amaçlı birçok savaşa neden olarak milyonlarca insanı katlettiği tartışılmaz bir gerçektir. NATO bu genel savaş stratejisine dayalı ülkemizde ve diğer ülkelerde birçok hava üssü ve deniz üssü kurmuştur. Türkiye’de kurulan İncirlik Hava Üssü bu stratejinin en iyi örneği olarak gösterilebilir. Bu üs sayesinde ABD’nin kendi çıkarları doğrultusunda NATO anlaşmasındaki maddelerden yararlanarak Türkiye’deki hava üssünden Irak’ı bombaladığı yüz binlerce insanı katletmesi yakın geçmişte gerçekleşmiş uzun süre hafızalardan silinmeyecek önemli bir olgudur. NATO’nun Türkiye’yi kullanmasına gençlik izin vermeyecektir; ne gerekiyorsa yapacaktır. Bu emperyalist güçlerden kurtulmanın yolu tam bağımsız Türkiye’den geçer...
Evrensel Genç Hayat
NATO’nun etkinliği dış güvenlik ile sınırlı kalmamıştır. 1950’li yıllarda İtalya’dan başlayarak NATO ülkelerinde gizli özel harp daireleri kurulmuştur. Gladyo adı ile anılan bu birimler ülkelerdeki devrimci, sol hareketler başta olmak üzere, her tür muhalefete karşı bir önlem olarak oluşturulmuştur. Bu birimler aynı zamanda derin devlet kavramının ortaya çıkmasında büyük bir rol oynamıştır. NATO, soğuk savaş sonrası Gladyo kurumlarının dağıtıldığını iddia etse de bu birimler her ülkede etkinliğini göstermektedirler. NATO’nun kuruluşuna karşı, Sovyetler Birliği ve doğu bloğu ülkeleri kendi savunma antlaşmalarını yapmışlar ve soğuk savaşın yol açtığı kutuplaşma iyice belirginleşmiştir. Varşova Paktı olarak bilinen bu antlaşma, 1955’den 1991’e kadar varlığını sürdürmüştür.
Nato’nun Türkiye’ye Gelişi
NATO’nun Türkiye’ye gelişi Marshall planı ile gerçekleşmiştir. Planın görünüşteki yüzü Avrupa’nın yeniden yapılandırılmasını sağlamaktı. Bu amaç doğrultusunda ülkelere ekonomik yardım paketi dağıtılacaktı. ABD kaynaklı bu ekonomik yardım paketi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 Avrupa ülkesine verilmiştir. Bu plan uyarınca, ABD’den ekonomik kalkınma yardımı alınmıştır. Fakat bu ekonomik kalkınma paketi Avrupa’nın yeniden yapılandırılması değil, ABD’nin kendi güvenlik ve savunma politikasına hizmet etmektedir. Bu plan 22 Eylül 1947’de ABD’nin onayına sunulmuş, ardından IMF ve Dünya Bankası kurulmuştur. 1950’de Adnan Menderes hükümeti döneminde TBMM kararıyla Kore Savaşı’na Birleşmiş Milletler komutası altında ABD ve Güney Kore’nin yanında çarpışmak üzere asker gönderilmiş ve böylece NATO üyeliği konusundaki niyetini uluslararası arenaya göstermiştir. Fakat “Türk askerinin bize maliyeti çok ucuz; 23 cent’e mal oluyor”’ sözleri ile onurlandırmıştı. Kore Savaşı’nda verilen kayıplar dönemin muhalefet lideri İsmet İnönü ve partisi CHP tarafından NATO üyeliği için yapılan bir taviz olarak adlandırılmıştır. Türkiye 18 Şubat 1952’de yine Fuat Köprülü’nün Dışişleri Bakanlığı’nı yaptığı Adnan Menderes hükümeti döneminde NATO’ya resmen üye olmuştur.
NATO’nun kendi kriterlerini yaratmak amaçlı birçok savaşa neden olarak milyonlarca insanı katlettiği tartışılmaz bir gerçektir. NATO bu genel savaş stratejisine dayalı ülkemizde ve diğer ülkelerde birçok hava üssü ve deniz üssü kurmuştur. Türkiye’de kurulan İncirlik Hava Üssü bu stratejinin en iyi örneği olarak gösterilebilir. Bu üs sayesinde ABD’nin kendi çıkarları doğrultusunda NATO anlaşmasındaki maddelerden yararlanarak Türkiye’deki hava üssünden Irak’ı bombaladığı yüz binlerce insanı katletmesi yakın geçmişte gerçekleşmiş uzun süre hafızalardan silinmeyecek önemli bir olgudur. NATO’nun Türkiye’yi kullanmasına gençlik izin vermeyecektir; ne gerekiyorsa yapacaktır. Bu emperyalist güçlerden kurtulmanın yolu tam bağımsız Türkiye’den geçer...
Evrensel Genç Hayat