Bir İstanbullu'nun İzmir görüşleri

bercih

New member
Katılım
18 Mar 2006
Mesajlar
185
Reaction score
0
Puanları
0
Yazıyı sevgili Ali Rıza Saysen göndermiş; "Bir İstanbullu'nun İzmir hakkındaki görüşleri" diye..

Okudukça ilgimi çekti ve sizlere de aktarmak istedim. Neden istedim?

İzmir ile İstanbul'u her fırsatta kıyaslayanları n ve İzmir'i horlayanların, bazı gerçekleri görmeleri için istedim. Bu isteğimde haklı mıyım, haksız mıyım, okuyunca karar verirsiniz.

Cem Baracuda yazıyor... "Bir senedir Ege Life dergisinde yazıyorum ya, imtiyaz sahibi, yani "patron" Sevgili Cumhur Küçükkahveci, Ege Life'ın geleneksel yazarlar
toplantısı için beni İzmir'e davet etti. Atladım uçağa gittim İzmir'e.

O akşam hem yazarlar toplantısına katılacağım hem de gündüz İzmir acenteleri ile görüşmeler yapacağım. Havaş'ın servisi ile direkt Karşıyaka'ya geçtim. İlk toplantım orada. Apartmanın bahçesinden girerken bir hanımla karşılaştım. "Günaydın" dedi gülümseyerek.

Aha!... ne hoş. Ama şaşırdığım için ben karşılık veremedim.
Bakakaldım. Apartmana girdim. Merdivenleri çıkarken bir beyle karşılaştım. Gülümseyerek bir günaydın da ondan aldım. Allah Allah. Şu "Ege Life'ın kudreti"ni görüyor musun? Yavaş yavaş İzmir'de beni tanımaya başladılar demek. Neyse ilk ziyaretimi gerçekleştirdim.

İki saat sonra Konak'ta bir başka toplantım var. Doğru vapura. Biletimi alacağım. Gişedeki memur da "günaydın" dedi. Tanıdı beni tabii ki... Geçtim turnikeden. Vapur geldi. Millet sakin sakin duruyor. Şöyle sağıma bir omuz, soluma bir çelme geçtim öne.
Koştum, girdim vapura. Herkesten önce kaptım bir yer, oturuyorum.
Önce yanımdaki, sonra karşımdaki ve daha sonra gelen delikanlı da "günaydın" dedi. E normal artık tabi. Kolay değil. Koskoca Ege Life'ın koskoca yazarıyım. Tanıyacaklar beni. Ama o ne, herkes birbirine gülümseyip selam vermeye başladı. Hatta yanımdaki öğrenci olduğu anlaşılan bir delikanlı yerinden kalkıp bir kadına yer verdi, kadın da, kadının kocası da delikanlıya ayrı ayrı teşekkür ettiler.

Neyse, Akraba olsalar gerek. On dakika sonra vapur yanaştı. Ben yine çalımlarıma devam edip insanların arasından sıyrılıp hemen en öne geçtim. Vapur yanaşmadan atladım. Her zamanki gibi başladım benden önde gidenlerle yarışmaya. İlerideki direğe kadar şu kızı geçmeliyim.
Haydi oğlum bastır. Ohh geçtim. Şimdi bir ilerideki direğe kadar şu öndeki şapkalı amcaya yetişmeliyim. O da tamam. Şimdi... Ani bir fren ve durdum. N'oluyo yaa? N'apıyorsun oğlum? Nereye yetişiyorsun? . Daha buluşmana bir saat var. Dur bi.. Sakin ol!
Oturdum "pasaportta" (iskele yanında bir semt) bir yere.
Başladım İzmir'lileri gözetlemeye. İzmir'liler gülümsüyor. Surat asma yok. İzmir'liler birbirlerine "günaydın" diyor, selam veriyor. İzmir'liler yürüyor, itişmiyor, yarışmıyor. İzmir'liler yere çöp atmıyor, tükürmüyor. İzmir'liler birbirlerini dinliyor, aynı anda konuşmuyor. İzmir'liler vapurda, otobüste okuyor. Yeşil yanar
yanmaz zart-zurt korna çalmıyor. Yürrüü diye bağırmıyor.
İzmir'liler nazik. İzmir'liler temiz. İzmir'liler güzel. İzmir güzel Ben İzmir'i keşfettim. İzmirliyi keşfettim bu seyahatimde. Bu arada herkesin de İzmirli olamayacağını da keşfettim. Peki ben İzmirli olabilir miyim acaba? Kocca bir soru işareti.
Bu arada; Acaba neden hala bazı İzmirliler İstanbullu olmaya çalışır? İşte onu anlamam.
İstanbul'da taş üstünde taş mı kaldı? İstanbul'da dolaşacak (tecavüze uğranmayacak) park mı kaldı, İstanbul'da çantanı çapraz asmadan dolaşacak cadde mi kaldı, peki ya yürüyecek kaldırım var mı? Nişantaşı'nda köpek pisliklerine, Aksaray'da tükürüklere basmamak, kaldırımlarda ki arabalara çıkmamak, Beyoğlu'nda omuz yememek için "slalom" yapmak zorunda kalmak hoş mu? Günde 1.5 saat gidiş, 1.5 saat dönüşten 3 saati yolda geçirmenin 8 saat uykuyu çıkarınca maliyetinin 1 senede 54 gün (kabaca senede 2 ay yolda) olduğunu bilen var mı? Ya istanbul'da işten eve gelip tekrar eğlenmeye çıkmanın hemen hemen imkansız
olduğunu, bu yüzden akşam dışarı çıkacakların naylon torbada gece kıyafetini ve ayakkabısını yanında işe götürmek zorunda olduğunu biliyor musunuz? Karşıda oturan annelerin ortalama ancak ayda 1 kez ziyaret edilebildiğini biliyor musunuz?

Sorarım "ortalama" bir İstanbulluya; En son apartmanınızda adını bile bilmediğinize emin olduğum komşunuzdan ne zaman tuz, kahve istediniz? Bırakın onu ne zaman ona günaydın dediniz, selam verdiniz veya aldınız? Düzenli görüştüğünüz kaç arkadaşınız var? İş ve para konuşmadan en son ne zaman ve kiminle muhabbet ettiniz? Bunları boş verin.
En son "sadece kendiniz için" ne kadar vakit ayırdınız ve ne zaman?
Hepsi bir yana, bir bayana kapıyı açtınız, otobüste veya vapurda yer verdiniz. Teşekkür mü bekliyorsunuz? Ne teşekkürü? Hazır olun, kadının kendisinden veya kocasından "höösst" diye karşılık alırsanız şaşırmayın. Hadi Lütfen "herkesi kendin gibi zannetme" geyiklerine falan girmeyelim. İstanbul da durum budur.":sigara:
 
teşekkürler paylaştııın icin istanbulu pek bilmem ama izmir böledir
ayrıca izmirde istanbula özenti falan yok benim gördüüm kadarıyla herkes kendi halinde istanbullu olcaz die bi yaklaşım icinde diiil kimse.

ankarayıda pek bilmem ama bu ankaralılar izmire tatile cok geliolar bende izmirde yazlıktayken ankaralılarla konuşmalar gecmişti aramda
onların yaklaşım tatile geliolar buraya ama izmir cok kötü ankara izmirden kat kat daha güzel diolar anlamak zor
tatile gelinio ama cirkin oluo:)
 
İzmir li olup İstanbulda yaşayan biri olarak, söylediklerine katılıyorum. Görmeyenler gitsin görsün İzmir'i.
 
Maalesef ankaralılar doğru söylüyor ankara izmire 5 değil en az 15 basar şu haliyle eski izmir çok daha güzelmiş.Tabii izmirin insanlarının nezakette de ankaraya 15 basabileceği gerçeğini unutmamak lazım.
 
e tabi bir başkadır benim memleketim :)
 
Rakı şarap gavurluksa,
Ve bir de sevişmek günün en güzel saatlerinde;
Deniz gavurluksa,
Ve karşısında batarken izlemek güneşi;
Aşk gavurluksa,
Ve sevdiceğin elini tutarak kordonda dolaşmak,
Hatta öpüşmek herkesin önünde;
Özgürlük gavurluksa,
Ve özgürlüğe düşkün olmak, kimse tarafından Kısıtlanmak istememek;
Ben gavurun önde gideniyim,
Yazın en büyük harflerle:

BEN İZMİRLİYİM
 
izmirde her yönüyle hayatımın en güzel 4.5 senesi geçti... ankaranın da yeri başka ama bende..
 
Geri
Üst