Bir İran'lının Mektubu !...

Vtnsvr

New member
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,220
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Patagonya
Bir İran'lının Mektubu !... - Tarhan TAYKUT




Çok sevdiğim emekli bir subay olan dostuma gelen bu mektubu lütfen dikkatlice okuyun ve de eski - yeni resimleri seyredin. Cidden bu işin şakası yok. Ama ne yapılabilip önleri durdurulur. Sizde bunu tüm dostlarınıza yollayın. Derim ki varsa subay arkadaşlarınıza da yollayın. Belki yarın çok geç olacak ? Atalar ne demişler: " Tarih tekerrürden ibarettir. " Doğru söz galiba !


Allah vatanımızı, bizden geçti ama torunlarımızı korusun.
Yazık o pırlanta gibi gençlerimize .....
Sevgili Türk dostlarım ve kardeşlerim,

Devrim sırasında devrim muhafızları tarafından
Önce tecavüz edilip, daha sonrada ipe gönderilen ,
Çok sevgili kız kardeşim Mehtab'ın anısına...


Bu mektubu sizlere yazmamdaki neden bizim 30 sene kadar önce yaşadığımız o talihsiz ve karanlık günün Türkiye içinde yaklaşıyor olduğunu görmem ve bundan daha derin olarak kalbimde hissetmem oldu. Türban yasasının mecliste onaylandığı tarihin İran islam devriminin olduğu güne denk gelmesi kalbimde bunun ilahi bir güçten gelen uyarı fişeği olduğu hislerini uyandırdı ve bu mektubu kaleme almaya karar verdim.

Biliyorum hepiniz kalbinizde karanlığın otoritesini hissettiniz. Karanlık otorite gelmeden hissettirdi yaklaştığını. İran İslam devriminden 1 hafta kadar önce Türkiye'ye gecen, uzun bir süre burada yasayan ve daha sonra Kanada'ya iltica eden ve hâlihazırda bu ülkede felsefe öğretmenliği yapan bir İranlıyım.

Atatürk'ün aydınlık Türkiye'sini çok seviyorum ve yüreğim kan ağlayarak İran'da 'O gün' gelmeden önceki olayların sanki bir tekrarını sinemada izliyor gibi Türkiye'de görüyorum.

Yobaz karanlığında hunharca katledilen kız kardeşim anısına sizlere yalvarıyorum ki, sakın olmaz demeyin ! Sakın Türk Ordusu olduğu sürece olamaz demeyin çünkü aşağıda anlatacağım gibi o gün geldiğinde tüm orduların eli kolu bağlanabilir.

Bizim ailemiz İran'da laik, sol görüşlü ve aydın bir aile idi.

Devrimden 1 ay önce bize bile söyleseler idi 1 ay sonra durum bu olacak diye biz bile güler geçerdik, 'delimisin?' diye sorardık belkide. Belki de Derdik ki 'Şah'ın bu güçlü ordusunu nasıl yeneceklerde Şeriat karanlığını getirecekler?'.

Sizlere önce İran İslam devriminin nasıl geliştiğini kısaca anlatmak istiyorum çünkü Türkiye'deki gelişmelerle çok büyük benzerlikler mevcut.

İRAN İSLAM DEVRİMİNİ BAŞARIYA GÖTÜREN AYAKLAR:


1- Büyük kesimi fakirleşen halk dincilerin pençesine düştü. Bu halk yiyecek, giyecek gibi ufak yardımlarla onların safına çekildi. Beyinleri yıkandı ve fakirliklerinin temelinde kirli ve dinsiz rejim olduğu benliklerine yazıldı. Açlıkla boğuşan halk bu cehaletin pençesine kolaylıkla düştü ve rejime düşmanlaştı. ( ÇOK FAKİRLEŞEN TÜRK HALKINA DA AYNI ŞEYLER YAPILIYOR... )



2- Hep demokrasi ve özgürlük dendi. Humeyni devrimi yapana kadar hep demokrasi ve özgürlük vaat etti. Bu şekilde birçok sol görüşlü insanları da kendi saflarına çekti. Bu insanlar devrim akabinde ipe giden ilk insanlar oldu. ( TÜRKİYE'DE HEP DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK DİYORLAR... )

3- Emir komuta zincirinde yapılanmış olan din adamları halkı kontrol altına aldı. ( BAŞI ABD'DE YAŞAYAN MALUM TARİKAT'IN YAPILANMA BİÇİMI OLAN 'ABİ' YAPILANMASI BU EMİR KOMUTA ŞEKLİDİR VE DEVRİMİN EN ÖNEMLİ AYAKLARINDAN BİRSİ BU EMIR KOMUTA YAPILANMASIDIR. BU EMİR KOMUTA YAPILANMASI DEVRİMİN HALK ORDUSUDUR VE DEVRİM SIRASINDA BU EMİR KOMUTA ÇOK KISA ZAMANDA ÇOK BÜYÜK KİTLELERE EGEMEN OLUR. )

4- Kargaşa ortamında askeri Kışlalar basıldı. Ellerinde Kur'an ile kışlalar ele geçirildi. ( BU AYAĞA ÇOK DİKKAT EDELİM ÇÜNKÜ DEVRİM SIRASINDA TÜRK SILAHLI KUVVETLERİNİ ELE GEÇİRMENİN EN ANAHTAR AYAĞI BUDUR... )

Türk silahlı kuvvetleri bildiğim kadarı ile 600-800,000 kişiden oluşan bir kuvvettir.
Yanlız unutulmaması gereken gerçek bu ordunun ancak %0.1 (BindeBir) lik bir bölümü rejimin muhafızıdır.
Yani harb okullarında eğitim görmüş subaylar ancak bu kadardır. Geri kalan %99.99 er rejim muhafızı değildir.
Onlar emirlere göre hareket eden vücut parçalarıdır. Beyin olan ise az sayıdaki subaylardır.

İran devriminde kargaşa ortamında kışlaları basan yobazların ellerinde Kur'an ile erleri geçerek direnen subay ve komutanları katlettiler. Burada kilit nokta ellerinde Kur'an ile harekete gecen büyük halk kitlelerine karşı erlerin silah kullanmakta zorlanacağı gerçeğidir. Zaten kullansalar bile cahil ve beyni yıkanmış halk öyle bir kudretle kışlalara saldırmıştır ki sonunda kışlalar teslim alınmıştır. O askerin açtığı ateş sonucu halktan çok ölen olmuştur ama sonuçta bir noktada erler silah bırakmak durumunda kalmışlardır.

Erin kendi başına alacağı savaş üstünlüğü düşmana karşıdır. Ama büyük kitleler halinde ve ellerinde kur'anlarla üzerine gelen kendi halkına karşı bu kararlılığı göstermesi mümkün olamaz. Yani er buna bir noktadan sonra direnmez ya da direnemez. Çünkü o er karşısındakinin karanlık bir devrim yapacak olan insanlar olduğunu bilecek bilinçte de değildir, kaybedeceği aydınlığın ne olduğunu da. Bunu bilecek olan sadece subaylardır. Ve kanlarının son damlasına kadar savaşacak olanlar da bu konuda aydınlanmış Türk subaylarıdır. Ama yukarda bahsettiğim uzre onlar ordunun sadece ve sadece en fazla binde birini teşkil ederler. Yani devrimin asil savunucusu Türk ordusunun tümü değildir, sadece subay kademesidir ve erlerin durduğu ve etkisizleştirildiği noktada o subay kademesinin yok edilmesi kolay olacaktır.

İran'da ordu bu şekilde etkisiz hale getirilmiştir.

'Er düşman işgali durumunda durmaz ve etkisizleştirilemez, sonuna kadarda savaşır, ama büyük bir kudretle gelen kendi halkı karşısında durabilir.'

Şu aşamada aldıkları bu büyük ivme ve arkalarındaki çok büyük güçler ile onları normal yollardan durdurmak çok zor olacaktır. Ve bunların durdurulmadan hareket edeceği her gün ivme ve güçlerini artıracak ve işi zorlaştıracaktır. Silahlı kuvvetler ne kadar erken hareket ederse o kadar iyi olur. Sonra geç olabilir. Silahlı kuvvetlerin şu veya bu neden ile eli kolu bağlı ise ki öyle görünüyor bu durumda silahlı kuvvetler 'O GÜN' geldiğinde kışlalarını nasıl muhafaza edeceğinin planını çok iyi yapmalıdır.

Çünkü kilit bu noktadır. Silahlı kuvvetler etkisiz hale getirilemediği müddetçe devrim başarıya ulaşamaz. Bu nedenle her askeri kışlaya normal erlerin haricinde kışlaları kanının son damlasına kadar savunacak 'ÖZEL CUMHURİYET DEVRİM MUHAFIZLARI BİRLİKLERİ' oluşturulmalı ve bunların böyle büyük bir halk hareketine karşı erlerden önce devreye girip, erler şaşkınlıklarını üzerlerinden atana kadar çatışmaya girmeleri sağlanmalı ve burada kazanılacak vakit ile gerideki subaylar erlerin dağılmasının önüne geçmelidir.

Yani ordunun esas gücü ve gövdesi olan erlerin kontrolü kesinlikle kaybedilmemelidir.
İran ordusunun böyle bir hazırlığı olmadığı için gafil avlandı.

Oluşturulacak olan 'ÖZEL CUMHURİYET DEVRİM MUHAFIZLARI BİRLİKLERİ' yobazlar ile çatışırken, erlerde üzerlerindeki şaşkınlığı atacaklar ve subayların organizasyonu ile çatışmalara destek vereceklerdir. Oluşturulacak 'ÖZEL CUMHURİYET DEVRİM MUHAFIZLARI BİRLİKLERİ' çok özel eğitilmeli ve de Atatürk'e ve devrimlerine canı pahasına savunacak şekilde inanmış olmalıdırlar. Aksi halde başarısızlık kaçınılmazdır.

Çünkü en son Lübnan'da gördüğümüz uzre davasına inanmış bir kaç yüz Hizbullah Militanı dünyanın en iyi ordularından birisi olan İsrail ordusunu ağır zayiatlarla yenilgiye uğrattı.

Sevgili dostlar ve kardeşler, elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştım çünkü aydınlığı savunmak durumunda olan sizler İran'ın geçtiği bu karanlık tüneli anlamak durumundasınız. İran'ın bu acı tecrübesi sizlerin uyanık olması için bir şans olur umarım. Aşağıdaki birinci linkte İran'ın devrimin hemen öncesi görüntüleri ile hemen sonrası görüntülerini bulacaksınız. Orada göreceğiniz uzre İran devrim öncesi belki şu anki Türkiye'den bile daha modern. Yani olmaz, olmaz demeyin. İkinci linkte ise Devrim lideri Humeyni'ye kadınların şiir okuması. O linki vermemin nedeni ise o koltukta bir gün bugün ABD'de ikamet eden malum cemaatin başı olan şahsın oturabileceği ihtimalidir. Acı ama sanki tarih tekerrür ediyor.

http://www.youtube.com/watch?v=Gj1rSmQ5kvg"target=_blank rel=nofollow>http://www.youtube.com/watch?v=Gj1rSmQ5kvg

http://www.youtube.com/watch?v=rO2rf8KPacI"target=_blank rel=nofollow>http://www.youtube.com/watch?v=rO2rf8KPacI

Benim çok sevgili kız kardeşim Mehtab anısına yapabileceğim bu kadar. Elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştım. Ama sizin geride kalan, aydınlık yarınlar bekleyen kızlarınız, kardeşleriniz, çocuklarınız ve Mehtab'larınız için yapabileceğiniz çok şeyler var karanlık 'O Gün' çökmeden önce Atatürk Türkiye'sine... Yapabileceğiniz ilk şey bu mektubu bildiğiniz, tanıdığınız insanlara ulaştırarak daha fazla insani uyandırmak olabilir. O acı çok büyük acı sevgili kardeşler, anlatmak istemiyorum içinizi karartmamak için ama sevgili kardeşim Mehtab keşke bu dünyaya gelmemiş olsa idi de 'O gün' o acı sonu yaşamamış olsa idi o karanlık ve pis yobaz şehvetinin pençesinde. Allah sizleri ve Atatürk Türkiye'sini korusun o yobaz karanlığının sevgili kardeşim Mehtab'a gösterdiği acı sondan. Anlatamıyorum onu yobazların nasıl katlettiğini, elim varmıyor yazmaya, dilim gitmiyor anlatmaya....

Mohsen YAZD

YUKARIDAKİ UYARIYI SİZLERE ULAŞTIRMAYA ÇALIŞAN YAZARIN KENDİ NOTLARI BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİZE TAKDİM EDİLMİŞTİR:

İran, sözüm ona devriminin ilk başlangıcını erkeklerdeki değişimle oluşturmuştur. İlk önce kısa kollu gömlek giyilmesi yasaklanmış ve hemen ardından da sakal bırakma mecburiyeti, getirilmiştir. Humeyni Paris'teki sürgününden İran'a döndüğünün ilk haftasında 5.000 evet matematiksel olarak 5.000 hava subaylarını kurşuna dizmişler veya idam etmişlerdir. Böylece sadece İran Hava Kuvvetleri gücü yok edilmemiş aynı zamanda Ordu mensuplarının diğer subaylarına da müthiş bir sindirme-ses çıkarmama mesajı verilmiştir.

Şimdi gelelim en korkunç ve insanlığın hiçbir sayfasıyla en ufak bir ilgisi olmayan bölümüne: Humeyni'nin gelişi ile beraber, subaylar sokak ortalarında katledilirlerken bir yandan, laik düşünceli ve İran'ın geleceğini garanti altına alacak genç kızlar-anne adayları hapislere atılmış ve bu hapishanelerde bulunan Humeyni-İslamcı-Dinci mahlûklar, zorla ailelerinin ellerinden kopartılarak zindanlara atılan bu genç İran'lı kızlara ilk önce tecavüz etmişler ve sabahın ilk saatlerinde ise idam ederek öldürmüşlerdir.


Bu genç kızların idam edilmeden önce tecavüz edilmelerinin sebebi ise, onların "kızlıklarını" kaybettikten sonra öldürülmeleri ve böylece (sadece kendilerinin) inandıkları Tanrı'nın cennetine gidemeyeceklerini iddia etmişlerdir. Böylece idam edilen genç İran neslinin sayıları on binlerin üzerinde olduğu görgü tanıkları ve bazı zindan gardiyanları tarafından itiraf edilmiştir.


Aziz Türk Milleti,
İşte İslam'ın size getirmeye söz verdiği "devrim" ve laiklik karşıtı-Atatürk düşmanlığının gerçek yüzü budur. Yaşananların gerçek olup olmadığını, sizler de mi yaşayarak öğrenmek istiyorsunuz ? Hayır diyorsanız, günümüz iktidarının ve onların yardakçılarının, "postal yalayıcı" ifadesini kullanıp sözünün bile arkasında duramayanların, Laik Türkiye düşmanlığını açıkça yürüten vatan hainlerinin oyunlarını bozunuz. ABD ve AB kölesi olan ancak doğrudan kişisel menfaatler peşinde koşmaktan başka bir şey yapmayan BOP eş-başkan-ları ve onların uzantılarına inanmayınız.


İslam bile Arapları "adam" edememişken, dincilerden iman beklemek, boş çabalardan başka bir şey değildir.

GEÇ OLMADAN- İRAN GİBİ OLMADAN HAREKETE GEÇİN.
TÜRKLER TARİHE IŞIK TUTMUŞ VE MEDENİYETLERİ DÜNYA İNSANININ HİZMETİNE SUNMUŞ YÜCE BİR ULUSTUR. TÜRKLÜĞÜ İLE GURUR DUYAMAYANLARI,
TÜRKİYE MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA DEĞİL AMA TÜRK DÜŞMANLIĞI İLE KENDİLERİNİ İSPAT ETMİŞ ARAP VE AB-D İLE İŞBİRLİĞİ YAPANLARI YÜCE TANRININ ADALETİNE TESLİM EDİYORUM. HESABINI VEREMEYECEĞİNİZ İŞLERE RUHUNUZU SATMAYINIZ !...


Tarhan TAYKUT
 
Ders bunlar ders ama tabi anlayabilmek çok önemli.
 
emeğine sağlık vatansever kardeşim

Kuran-ı Kerimi her eline alanı müslüman sanırsak aynı iran karanlığını yaşamamız kaçınılmaz olur.

-rehberimiz Ulu Önder ATATÜRK tür
-bizden demokrat olmamızı istiyorlar biz ancak Atatürk kadar demokrat oluruz
şeriatı isteyen Cumhuriyet düşmanı ne kadar yobaz varsa infaz ederek demokrat olduğunu kanıtlamış tı Yüce Atatürk ...
onları istediği cennete (eşşek cenneti) çabuk göndermişti .. yobazları Tanrılarına çabuk kavuşmalarını sağlıyarak demokratlığını kanıtlamıştı ATATÜRK.

demokratlığımızı kanıtlamanın vakti geliyor.isteyene her istediği özgürlüğü vereceğiz...

''Gericiliği nerde görürsem tepelerim tepelerim tepelerim''
..............................................M.K.ATATÜRK
 
Bu benim maillerime gelen spamlara benziyor. Şair ruhlu vatandaşın biri çıkıyor başlıyor düzmeceye. İran İslam Devrim'i hakında en ufak fikre sahip olmayan bu vatandaş koca yazıda onlarca yalan ve iftirai ithamlarda bulunmuştur. Aklen düşündüğünüz zaman bir İslam Devrim'i yapılıyorsa bölge halkına neden tecavüz edilsin. Beyin ne büyük bir nimet. Keşke çalıştırabilseniz.

İran İslam Devrimi

1979 yılında İran'ın Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir anayasal monarşiden, Ayetullah Humeyni yönetiminde İslam hukuku ve Şii mezhebi görüşlerini esas alan bir İslam cumhuriyetine dönüştüren hareketin adı. Humeyni devrimden önce Paris'te kaldı. Devrim sırasında ilk önce liberal, sol ve dini gruplar Şah'ı devirmek için birleşmiş, Şah'ın devrilmesinden sonra ise iktidara yükselen Ayetullah Humeyni, muhalif liderleri ve grupları ortadan kaldırmış veya sindirmiştir. Devrimin oluşum sürecinde rantiyeci devlet modelinin petrol krizleri sonucunda çökmesi etkili olmuştur. Muhammed Rıza Şah'ın İranın gereksinimleriyle örtüşmeyen tarım politikaları kırsaldan Tahran'a göçü hızlandırmış ve büyük kentlerde siyasi İslam'a yönelen bir alt sınıf yaratmıştır. İran Devrimi'nin oluşumunda Amerika'nın İnsan Hakları Politikası ivmeyi arttırıcı bir rol oynamıştır. Aydınlar yayınladıkları açık mektuplarla demokratikleşme isteklerini belirtirken, ABD'nin de bu süreçte Şah'a baskı yapacağını düşünmekteydiler. Devrim sürecinde farklı gruplar şahı devirme amacıyla birleşmiş, İslamcılar bu süreç içinde güçlenerek devrimi bir İslam Devrimi'nr dönüştürmüşlerdir. Bu devrimle ABD, Ortadoğu'daki müttefikini kaybetmiştir. İranlı radikal gruplar, ABD'nin Tahran Büyük Elçiliğini basarak, bir rehine krizi başlatmışlardır.

Yani neymiş ? Zaten müslüman olan bir toplum monarşiden İslam politikasına geçmiştir. Bölgedeki Amerikan güçleri sınır dışı edilmiştir. Belki şairin Mehtap diye bahsettiği kadın Monica'dır.



CUMHURİYETİNİZE SAHİP ÇIKIN REJİM ELDEN GİDİYOR. PEHHHH! TAM BİR FİYASKO!
 
Türkiye Cumhuriyeti sahipsiz değildir.Kurtuluş savaşında bunu kanıtladık gerekirse tekrar yaparız tarihiz san ve şerefle dolu...Not:Başbakan Asmış bir ülkeyiz...Herkes ayagını denk alsın.veremecekleri hesabı yapmasınlar..
 
Bunun Malezya versiyonu yok mu? Malezyadan mektup gibi İranın modası geçti biz Malezya olmalıyız.
 
Geri
Üst