Bir İnsan Hakkı: Turancılık

AntidepresaN

New member
Katılım
25 Haz 2005
Mesajlar
1,584
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
AtaTürkçü Düşünce Sistemi..
Bir İnsan Hakkı: Turancılık


Turancılık düşüncesi ortaya çıktığından beri çeşitli açılardan düşünülmüş, hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Genelde siyâsî, ekonomik, coğrafî kültürel açıklardan ele alınan Turancılık, insan hakları ve özgürlük açısından pek ele alınmamıştır.
Binlerce yıldır, binlerce millet yaşamıştır dünya üzerinde. Kimisi kültürel evrim sürecinde geride kalmış ve yok olmuştur. Asurlular, İnkalar, Aztekler böyle milletlere örnek olarak verilebilir. Kimisi de bu evrim sürecini hızla kat etmiş ve dünyada önemli olaylara imza atmıştır. Türkler, Romalılar, İngilizler, Fransızlar böyle milletlerdir.
Milletlerin yapısı incelendiğinde, birleşmeye yatkın milletlerin nasıl ayakta kaldıkları, büyük başarılara imza attığı görülecektir. Bunun zıttı olarak da, birleşmeye yatkın olmayan milletlerinde nasıl yok olup gittiği veya başkalarına köle oldukları.
Araplar, birleşmeye yatkın olmayan dünyadaki belli başlı milletlerden biridir. Bundan dolayı da sürekli olarak yaşadıkları iç savaşlarla güç kaybetmektedirler. Bugün Irak’ta ve Filistin’de yaşanan olaylar, Arapların sosyolojik özellikleri ile yakından ilgilidir. Tarihlerinde sadece Hazreti Peygamber döneminde birlik olabilmiş olan Arapların, birlik olma konusundaki yetenekleri ortadadır. “Millet” olma aşamasına henüz gelememiş olduklarını gözler önüne seren olaylardan dolayı, gelecekteki dünyada Arapların yeri pek yok gibidir.
Kişilerin millet üyeliğinden önce, aşiret üyeliğini; liderlerinde millet liderliğinden önce, aşiret liderliğini düşündükleri bir yapıda, böyle bir milletin ayakta kalma şansı yoktur. Peki, bu sadece Araplara has bir durum mudur? Hayır.
Ortadoğu’nun diğer bir etnik topluluğu olan Kürtlerde böyle bir yapıdadır. Kürtlerdeki durum Araplardakinden daha da ağırdır. Zirâ kültürel yapılarındaki parçalanmışlığında etkisi ile Kürtler, paramparça bir durum sergilemektedir.
Araplardaki aşiretler arası çatışmalar, rekabetler, Kürtlerde aileler arasına dönüşür. Zaten her aşiret birbiri ile düşmanken, aşiret içinde ailelerde birbirine düşmandır. Bu durumda bize Kürtlerin, yakın gelecekte tamamen silineceklerini göstermektedir.
Günümüzde Amerikan emperyalizminin kuklası olmaları dolayısıyla güçlenebilir diye endişe edilen Kürtler, yapıları bakımından “asla” millet olamayacaklardır. Millet olamayan etnik toplulukların ise sonu bellidir. Ya çevrelerindeki büyük güçler tarafından başları bir daha kalkmayacak şekilde ezilecekler ya da çevrelerindeki milletlerin içerisinde asimle olacaklardır.
Peki, ya biz Türkler? Bizim durumumuz ne olacak? Türkler, tarihleri boyunca dünyada etki yaratmış, kimi zaman dünyanın süper gücü olmuş, dev, emperyal devletler kurmuş; kimi zamanda emperyalizmin bütün kollarına karşı tek başına mücadele ederek, insanlığı kurtarmıştır.
Birleşmek milletlerin en doğal hakkıdır. Ancak nedense bütün milletlerin böyle bir hakkı varken, bu hak Türklere tanınmaz. Hatta ülkemizdeki bir takım Kürtçü-solcular, İspanyol İç Savaşı’ndaki cumhuriyetçilerin kullandığı “Birleşmiş halk, en büyük güçtür” sözünü, “millet olmayan” Kürtler için kullanmaktadırlar. Burada halktan kastettikleri, Kürtlerin tamamıdır. Yani Pan-Kürdist bir söylem kullanırken, kimse onlara bu yanlıştır, insanlık dışıdır dememektedir.
Turancılık, Türk milletinin en doğal insan haklarından biridir. Ancak ne yazık ki, uzun yıllardır, Türklüğü unutturulmaya çalışılmış olan Türk milleti, bu hakkından vazgeçmiş veya unutmuş gibidir. Oysa Turancılık, hem bir insan hakkı olmakla birlikte, Turancılığa karşı çıkmakta insan haklarına karşı çıkmaktır.
Ülkemizde Turancılığa karşı çıkanlar, yıllardır, Türklerin Anadolu’da var olduklarını ileri sürmektedirler. Her ne kadar SSCB’nin dağılması
ve Doğu Türkeli’ndeki Türklerin tekrar bağımsız olması ile birlikte, bu söylemlerinde değişiklik yapmış olsalar da, Kafkasya ve Doğu Türkeli’ndeki Türkler için “Türk” tanımı yerine Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Azerî gibi tanımları tercih etmektedirler.
Şimdi bakalım. Bir insanı, milletini özgürce açıklama hakkından nasıl mahrum edersiniz? Bu hakkı size kim vermiştir? Anadolu yerine Kazakistan’da doğdu diye, bir insanı Türklükten nasıl çıkarırsınız?
Gerçi bu sözleri artık bıraktılar. Çünkü insanlar, Türkiye dışında da Türklerin yaşadığını, hem de az sayıda değil, yüz milyonlarca Türk’ün yaşadığını öğrendi. Ne yapacaklar? Bu sefer, kendilerince bir “Türk” tanımı üretmeye çabalıyorlar. Masa başlarında, yabancı istihbarat servislerinin odalarında yarattıkları masalları, millete kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Aslında tüm bunların kökeninde, artık klasik bir hâl almış olan Türk düşmanlığı yatmaktadır. Neredeyse dünyanın tüm milletleri, gizli veya açık Türk düşmanlığı yapmaktadır. Bu durum ise bize gerek Batı’nın, gerekse de Doğu’nun durumunu gözler önüne sermektedir. Sürekli demokrasi, insan hakları ve özgürlük diyen Batı’nın gerçekte hiçte öyle olmadığını görmüş oluyoruz. Doğu’nun bu konuda durumu zaten belli. Ancak sıkışınca Türkler gelsin, bizi kurtarsın gibi sözlerinin arkasındaki yapıyı da görmüş oluyoruz. Tüm bunları gördüğümüzde de, “Ne Doğu, ne Batı. Yok, aslında birbirlerinden farkı” diyebiliyoruz.
Turancıyız. Bu bizim en doğal hakkımız. Yaşamak için, Türklüğümüz için, her şeyimiz için Turancıyız. “Ellerin birliği için El’in birliği, El’in birliği için El birliği” dediğimiz için Turancıyız.


Tuğrul Altaylı
 
TÜRK TÜRK ' tür.. Dünyanın hangi ucuna giderse gitsin....
 
Ellerin birliği için El’in birliği, El’in birliği için El birliği” dediğimiz için Turancıyız
 
Vatan Ne Türkiye'dir Türkler'e Ne Türkistan Büyük ve Müebbet Bir Ülkedir : TURAN
 
"Peki, ya biz Türkler? Bizim durumumuz ne olacak? Türkler, tarihleri boyunca dünyada etki yaratmış, kimi zaman dünyanın süper gücü olmuş, dev, emperyal devletler kurmuş; kimi zamanda emperyalizmin bütün kollarına karşı tek başına mücadele ederek, insanlığı kurtarmıştır."

bunu annayamayan bazı kesimler hala Türklüğün ne olduğun ve hala özgürlüğün ne olduğunu bilmeden özgürlük istiyorlar biz Türküz arkadaşlar özgürlük için zamanında çok kan döküldü simdi de neyin pesinde olduunu bilmeden ermeni amerikan oyunlarıyla sözde özgürlüğünü kazanmak için kan döken bölücü örgütün üyeleri ve yandasları elbet bir gün bu topraklardan silinip tarihin tozlu sayfalarına karışacaklar dır

+ olarakta

Kafkasya ve Doğu Türkeli’ndeki Türkler için “Türk” tanımı yerine Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Azerî gibi tanımları tercih etmektedirler.
bu milletlerde elbet Türktür şu anki Dünya siyasetinden ötürü bu terimler kullanılmaktadır ama elbet kardeslerimizle bir gün buluşacaz Azerilerin her zamn bir sözü vardır "biz iki devlet tek milletiz" die unutmayalım ki Türk milleri hiç bir zaman Tarihin bir parçası olmamıs Tarihi yazan olmustur ..!!!
 
bu asla gerçekleşmeyecek gerçekleşşse bile bu bilrlik yine kıyas yapmak gerekirse ab den daha güçsüz olacaktır aslında benim kafamdaki birlik çin,türkiye ,japonya
 
eğer dini dışlayıpta kuru kuruya bir milliyetçilik için böyle bir özgürlükten bahsediliyorsa enazından ben yokum. Yok bütn dini unsurlarımızla varsak bence neden olmasın.
 
Turancılık, dünya üzerindeki tüm Türkleri ve Turanlıları tek bayrak altında birleştirme ve kağanlık kurma ülküsüdür. Irka ve kan bağlarına dayalı bir ülküdür.
Dünya egemen güçleri tarafından bütün insanlara sıkı sıkıya belletilmeye çalışılan bir kavram var; Globalizim, Yani Globalleşme veya Türkçe söyleyişle Küreselleşme. Daha açık bir ifadeyle dünyanın bir köy haline gelişi.

Bunun siyasal,sosyal ve ekonomik bir sürü boyutu vardır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, Dünyanın tek kutuplu hale gelişi Amerika'yı globalleşen yani bütün dünyanın bir köy haline gelişinin muhtarı yapmıştır. Tabiiki buna bağlı olarak uluslar arası sermayenin egemen olduğu bir dünya kurulmuş bunun efendiliğini Amerika yapmaya başlamıştır.Kendi mantığı içinde, sermaye ve onun simgesi olan marka bazında dünyayı, tüketiciyi ve tüm insanları yönlendirmektedir. Şurası unutulmamalıdır ki globalleşen dünya içerisinde milletler kendi menfaatlerini en üst düzeyde koruyabilmek için mahallileşmektedirler.

Küreselleşmenin hüküm sürdüğü Avrupa'nın ortasında (Yugoslavya, Bosna-Hersek, Makedonya gibi) mikro milliyetçilik dalgası hızlı büyümektedir.Biz globalleşmeye karşı olup nehirleri tersine akıtacak değiliz.Önce kendi köyümüzü kurup o köyde muhtar olduktan sonra küreselleşmeye gitmenin devlet ve millet olarak tarihi geçmişimize faydası olduğuna inanıyoruz. Ezelden kurgulanan genlerimizle, sosyal ve felsefi boyutumuzla, biz fert olarak dünya yüzünde, bir Türk, yada biz Türkler, ya da şimdiki küreselleşmeye göre ifade edelim bütün Turani boy ve oymaklar ne ifade ediyor. Geleceğe ne bırakmayı umut ediyoruz. Netice olarak bu dönemde Turancılık ne anlama gelmektedir? Önce bu kavramları "maceracılık veya tehlikeli kavramlar" diye nitelemeleri tartışalım. Atsız Çok haklı olarak 40 yıl önce şöyle diyordu


"Tehlikesiz yaşamak isteyenler intihar etsin. Hayat ve kâinat tehlikelerle doludur. Tehlike fertler için de, milletler içinde, topraklar içinde vardır. Korkunç bir deprem birkaç saatte Anadolu'yu suların altına gömebilir. Dünyaya yakın geçen bir kuyruklu yıldızın boğucu gazları birkaç milleti birden yok edebilir. Dünyayı yörüngesinden Çıkaracak büyüklükte bir göktaşı küremize çarparak dünyanın kıyametini koparabilir. Birkaç millet birleşerek bir gece Türkiye'nin üzerine 500 hidrojen bombası fırlattıktan sonra özel giyimli askerlerini yurdumuza sokabilir.Bütün bu ihtimaller var diye uyuşuk uyuşuk oturup yalnız fabrika kurmak, futbol maçları seyrederek bağırmak, defile ve güzellik müsabakaları yapmak, üniversitelerde bir takım bayağıların eserlerini tahlil etmekle mi vakit geçireceğiz? Bunlarla millet yaşamaz. Millet bir hayvan sürüsü değildir. Millet milli bir hedef ister. Ancak o hedefi gördüğü zaman sürü olmaktan çıkıp insanlaşır, bencil olmaktan kurtulup fedakârlaşır. Bizim için en kutlu hedef Turancılıktır. Eskiden nasıl bir idiysek yine birleşeceğiz diye kendisini bir ülküye adamaktan daha kutlu ne olabilir? Bütün Türkleri birleştirmek hakkımız ve görevimizdir, bizden zorla koparılanı zorla geri almak adaleti yerine getirmektir. Turancılık bir büyüklük düşüncesidir. Büyüklük düşüncesi asil bir düşüncedir."

Ebetteki Turan yolunda önümüzde birçok problem vardır. Hatta bunların en büyükleri kendi içimizdeki açmazlardır. Turan yolunda sıralanan problemlerin başında son yıllarda ufuklarını kaybeden yöneticiler gelmektedir.Ayyûka çıkmış ahlâksızlıklar, ihânetler, çapsızlıklar öğürtü veriyor. O cücelerden en ufak bir ümidimiz bile yok. Yeni Turan düzeninde yok olacaklarını çok iyi bildiklerinden var güçleriyle beynelmilel tuzak olan küreselleşmeye sarılıyorlar, milli yapıyı yok ediyorlar. Böylece mukadder âkıbetlerini geciktirmeye çabalıyorlar.Ama korkunun ecele faydası yoktur! Yok olup Gidecekler! Onun için gelin biz onları o içinde debelendikleri çirkef havuzlarıyla baş başa bırakalım. Biraz gerilere uzanalım. Sonra daha yükseklerden ilerilere bakarız. Tarihte Turan birliği defalarca kurulmuştu.

Oğuz Hanın kurduğu ilk Turan birliği idi sonra Büyük Hun Devleti tam bir Turan devleti idi. Bünyesinde yüze yakın millet yer almıştı. Cengiz imparatorluğu zaten Turan devletinin en büyük ve kısa yaşayanı idi. Atilla Hunları Macarları Finlileri Bulgarları ve daha nice onlarca Turani boyu birleştirip Roma'yı bu Turan devletinin haraç veren paryası haline getirmişti. Bu konuda son Büyük Türk İmparatorluğu bizce Tarihin en büyük Turan devletlerinden biri olan Osmanlı Devletidir ki şu anda o coğrafya üzerinde (Osmanlı Coğrafyası) kırka yakın devlet kurulmuştur.Önümüzde duran Türk Dünyasının bütünleşmesi, Turan birliği, Siyasi birlik şeklinde ifade edildiğinde. Dünyayı korku basıyor. Neymiş, Türkler 'Turan Devleti kurarlarmış. Fakat onlar tarihimizde "Turan" adlı bir devletin yokluğunu, bilakis Turan'ın Terminolojisinin dünyanın yarısı civarında yaşayan Türkleri birleştiren ; Onlarca devleti bir ad ile anlatan adı Turan olmayan nice Turan devletlerinin ve Medeniyetinin olduğunu bilmeleri gerekir.

Ne komiktir ki Turan korkusu altında kalanlar, Türklerin küçük memleketlerde bile kendilerinin han, bey olarak yaşadığını, bu yüzden hep kendi aralarında savaştıklarını da iyi bilirler. Bir tek Türkistan üç hanlığa bölünmüştü.. Bu durumda Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan apar-topar bütünleşmeye gidemezlerdi. Bu da önemli bir gerçek idi. Ama dünyadaki bu Turan Korkusu niye? Çünkü büyük bir milletin medeniyeti, Tarihi tabanının birleşmesi, Kendine dönüşü (onları göre tehlike) olabilirdi.


Bizim bildiğimiz ise; "Türk tarihi ve milletinin bir bütün olduğunu, beş bin yıl önceki Oğuz Hanın bir çerisi ile bu günkü halktan birinin mahiyet farkının olmadığını. Onu farklı kılanın yüreğindeki kızılelmayı yitirmiş olması yada Büyük Turan düşüncesini beyninden atmış olması olabileceğini, Yüreğimizdeki Kızılelma ülküsü ve beynimizdeki Büyük Turan düşüncesi ile Kuzey Sibirya'dan Mançurya'ya, ya da Amerika'nın öteki ucunda bulunan Turan Soylu bir Kızılderili şefinden, Yemen illerinde kalmış Türkçe konuşmakta inat eden Anadolu Türkü Şeyh efendiye kadar biz büyük ama çok büyük bir millet olarak düşünmek elbetteki Büyük Turan yolunun başlangıcıdır. Büyük Turan Devleti denince de zaten bu büyük milletin (her nerede yaşıyorsa) bulunduğu mekan ve yüreğindeki Kızılelma anlaşılması gerekir"

Rusya'nın çöküşünden dört yıl sonra Türk Cumhuriyetleri'nin Cumhur reisleri İstanbul'un Çırağan Sarayında iki gün Türk Dünyasının problemlerini hep Rus dilinde, başka bir medeniyete ait bir milletin dilinde konuşarak çözmek istediler, ve önemli problemlerde birbirlerini anlamadılar. Bu doğal bir hâl idi. Çünkü Türkler arasında diğer bir medeniyet aracılık yapmakta idi. Yeni Turanda aşılması gereken en büyük mesele Dil kısmetini çözmektir. Dil meselesi aşıldığında neler olmaz ki; Bir düşünün, bütün yer yüzünde var olan Turani halkın çocuklarının mesela: "Ulu Tanrı, Güzel Tanrı, Gök Tanrı" diye başlayan OĞUZ ATAMIZIN Biz Evlatları için ettiği duayı her sabah okuyarak güne başladıklarını,ebediyete kadar var olacak olan Turan Birliği o gün kurulmuş olacaktır.

Hazreti Ali nin Bir vecizesi O gelen günü müjdelemektedir. "Gözü Olana Sabah Işımıştır"

Turancılık ülküsü gibi milleti hızlandırıcı, ahlâka ve erdeme dayalı kutlu bir ülküyü yermek için ya damarlarındaki kanı yabancı hissetmek, ya komünist yani vatan haini, yahut da millî tarihi Malazgird'den başlatacak kadar cahil ve budala olmak lâzımdır.
 
Geri
Üst