CaRteL
New member
- Katılım
- 25 Ağu 2005
- Mesajlar
- 242
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
arkadaslar belki bu olay uzerinden baya bi zaman gecti ama ole kapatilacak bi konu degil bence bu yazi verildimi bilmiyorum verildiyse kusura bakmayin bulamadim..... lutfen yaziyi sabirla okuyalim cunku cok onemli bi konu...
bi gazatenin kose yazisindan alintidir simdiden tesekkur edyorum
Önceki gün, gazetede; günboyu "Çağlayan Mitingi"ni konuştuk... Oradaki "mahşerî" kalabalığı, insanların "coşku"sunu, Peygamberimiz Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz'e duyulan "sevgi" etrafında kenetlenişi... "Slogan"ları, "afiş"leri, "pankart"ları...
Sonra, "televizyon"ları taradık tek tek... Hayır, TV-5'ten başka "naklen yayın" yapan yoktu... Sonra, akşamki "ana haber" bültenlerini izledik... O da ne?!? Sanki, "yüzbinlerin katıldığı bir miting" yoktu da, "üç-beş kişi"nin bir araya gelip, "maket yaktığı" küçük bir protesto gösterisi vardı!..
"Görmüyor"lardı!.. "Göstermiyor"lardı!..
"Sevgi seli"ni, "coşku seli"ni gizliyorlardı insanların gözünden!..
"Yok sayıyor"lardı!..
Oysa; tertip komitesine göre "1 milyon", tarafsız gözlemcilere göre ise "350-400 bin kişi" vardı Çağlayan Meydanı'nda!..
PATRİK'İN RİCASI: VERMEYİN!
Meydanda bir "afiş" dikkatimi çekti... Şöyle yazıyordu: "En dandik marka Danimarka!"
Peki ya, "kartel" medyası?!?
Onlar da "zındık" marka olmalı!..
Düşünebiliyor musunuz;
"Koskoca meydan"dan, bula bula "3-5 görüntü" bulmuşlar!.. O da, üç-beş kişilik!..
Şunu düşündüm:
Demek ki, "Fener Rum Patriği Dimitri Bartolomeous'un rica(!)ları"nı yerine getirdiler!..
Hatırlarsınız; daha bir gün önce, evet Cumartesi günü, "Balat'taki Patrikhane"de, "laikçi medya yöneticileri ve yazarları" ile Patrik Dimitri Bartolomeous arasında bir "gizli toplantı" yapılmıştı!..
Bize ulaşan bilgilere göre;
Patrik Dimitri, "rica"(!)da bulunmuştu "laikçi medya yöneticileri"nden!..
"Karikatür protestolarına çok fazla yer verip de Türkiye-Batı ilişkilerini daha fazla germeyin!"
Sanıyorum, bu "talimat"a uydular!..
Görmediler o "insan seli"ni!..
Göstermediler kamuoyuna!..
"Dandik-Patrik-Zındık" üçlüsünün marifeti yansıdı dünkü “kartel” gazetelerine!..
"BAYİYE UZANAN" EL DE, AYNI EL!
Herkes "görev"ini yapıyor!..
Hem de, "milimetrik hesap"larla!..
Bu, bir "psikolojik" savaş!..
Onlar "yok" sayacak!..
Biz ise, "var" olduğumuzu göstereceğiz!.. Onların "yok" sayması, bizim "var olduğumuz" gerçeğini elbette değiştirmez!..
Ne var ki, insan, sormadan edemiyor:
Tamam, bizler "meydanları dolduruyoruz" doldurmasına da, her defasında "kasalarını dolduran" niye onlar oluyor?..
Ya da, şöyle soralım:
"Onlar, kasalarını nasıl ve kimin paralarıyla dolduruyor?"
Bu "soru"nun cevabını, lütfen ciddi ciddi düşünün!..
Çağlayan Meydanı, "yüzbinlerce insan" tarafından dolduruldu... Ve o yüzbinlerce insan, hep bir ağızdan şöyle haykırdı: "Peygamber'e uzanan eller kırılsın!"
Amenna... Kırılsın!..
Ama, lütfen söyleyin:
"Peygamber'e uzanan eller kırılsın" diye haykıran ve "el"lerini "yumruk" yapıp havaya kaldıran bu insanlar, dün "bayi"ye gidip, "hangi gazeteyi" ve "hangi elleriyle" aldı acaba?..
Mitinge "tam sayfa" yer veren gazeteleri mi, yoksa "kartel gazeteleri"ni mi?.. Hem de, verilen her "kuruş"un, "kahpe birer kurşun" olarak geri döndüğünü göre göre!.
"YARA"NIN SEBEBİ, O PARA!
Bakın, gayet açık yazıyorum... Darılmaca-gücenmece yok... Bir "tenakuz"u, bir "tezat"ı, bir "kafa karışıklığı"nı ve bir "çarpıklığı" anlatmaya çalışıyorum şurada!..
Evet, "Peygamber'e uzanan eller kırılsın" diye havaya kalkan bizim "el"imiz!.. Ama aynı el, bayideki "kartel gazetesi"ne uzanıp, onu alıyor!..
"Para" veriyor ona!..
Bence, asıl "yara" burada!..
Onları "besleyen" biziz!..
Dinimize, inancımıza, örfümüze, örtümüze, ahlâkımıza, kültürümüze, tarihimize, manevî köklerimize saldıranlara, sövgülere, hakaret ve aşağılamalara "prim" veren de, "para" veren de biziz!..
"Danimarka'nın anası belli, babası yüzelli çocukları" ne ki?..
Problem, "içimizdeki Danimarkalı"larda!..
Sen "meydan"ları dolduruyorsun, onlar "cep"lerini!..
Hem de "senin paraların"la!..
"Senin ilânların"la!..
Ve seni döverek!..
Sana her gün söverek!..
Söyle arkadaş; sövülmekten, dövülmekten, aşağılanmaktan, horlanmaktan, alay edilmekten, en önemlisi de "yok sayılmak"tan hoşlanan bir "mazoşist" misin, nesin sen?..
"DANDİK"LERLE "ZINDIK"LAR EL ELE!
İşte, bir kere daha gördün;
"Meydan"da varsın!..
Ama, "medya"da yoksun!..
Niye?..
Çünkü sen; senin "coşku"nu, senin "sevgi"ni, senin "öfke"ni ve senin "ruh"unu yansıtan gazeteleri değil, gidip; seni "adam yerine koymayan" ve üstelik "sana ve senin inancına söven" gazeteleri alıyorsun!..
O gazeteler ki;
Sana karşı "Haham"la da işbirliği yapar, "Patrik"le de!..
Ama sen, bunları bile bile;
"Peygamber'e uzanan eller kırılsın!" diye havaya kalkan "el"lerinle... "Danimarka dandik marka" pankartını taşıyan "el"lerinle, ertesi gün gidip; "kuruş" uzatıyorsun, sana "kurşun" olarak geri dönen kartel gazetelerine!..
Hele söyle bana;
"Dandik Danimarka" ile içimizdeki "zındık marka"lar arasında ne fark var?.. Evet, ne fark var ki; "dandik"lere öfke yağdırırken, "zındık"lara para yağdırıyorsun!?!
"SAVAŞTIKLARI" SENSİN, SEN!
Hâlâ anlamadın mı; hiçbir akım, hiçbir fikir, hiçbir ideoloji ve hiçbir plân, "yerli destek" olmadan, asla başarıya ulaşamaz!..
Hâlâ anlamadın mı;
"Asıl hedefin İslâm ve Müslümanlar" olduğunu?.. "İçki ve zina özgürlüğü"nü niye istediklerini bilmiyor musun?.. "Kur'an kursları" ve "başörtüsü"ne karşı niye "topyekûn savaş" sürdürdüklerini hâlâ kavrayamadın mı?..
Evet, "içkiye özgürlük" istiyorlar!.. Çünkü, İslâm "haram" kılmış!.. Evet, "zinaya özgürlük" istiyorlar, çünkü İslâm, "büyük günah" saymış!..
Peki, niye "başörtüsü özgürlüğü"nü savunmuyorlar?.. Niye "simge" diyorlar?.. Çünkü o, "İslâm'ın emri!"
Hâlâ görmüyor musunuz;
Onlar, "İslâm'ın haram kıldıklarına özgürlük" isterken, "helâl" kıldıklarıyla savaşıyorlar!..
Hem de;
"Dandikler ve zındıklar" el ele vererek!..
Şunu iyice anlayın artık;
Onlar, "Müslümanlarla bir arada" bulunmaktansa, "gâvurun kucağında" yaşamayı tercih ederler!..
BİR KARAR VER ARTIK!
Ve sen, eyy Müslüman!..
Meydanlara çıkıp, "kahrolsun küresel emperyalizm" diye bağırıp, "boşalma hakkı"nı kullanırken, ne yazık ki "ceplerini boşaltma özgürlüğü"nü, gidip, "kartel"den yana kullanıyorsun!..
İşte bu yüzdendir ki;
"Küresel"lere kafa tuttuğunu zannederken, "püresel" olduğunun farkına varamıyorsun!..
Demin söyledim... Darılmaca-gücenmece yok!.. Küsmek, darılmak da yok... Sen meydanlara çıkıp, "İslâm'a ve Peygamber'e uzanan eller kırılsın" diye haykırıp da, yumruklaştırdığın o "el"lerinle, ertesi gün gidip "kartel gazeteleri"ne para verdiğin sürece, bunları hep yazacağım!..
Çünkü, onlara "güç" veren, onlara "seni yok sayma" imkânı veren, seni aşağılamalarına, seni horlamalarına ve "inancınla mücadele" etmelerine "zemin" hazırlayan, "fırsat" veren sensin!..
Hem onları "para"ların ve "ilân"larınla "King-Kong"laştıracak, hem de karşıma geçip; "Vayy şerefsizler!.. Yüzbinlerce insanı da görmediler!" diye yakınacaksın bana!..
Ben "görev"imi yaptım!..
Onlar da "görevlerini" yaptı!..
Peki sen, eyy vatandaş, ya sen ne yapıyorsun?!? "Dandik"lere öfke yağdırırken, "zındık"lara para yağdırmaya devam mı edeceksin?!?
Eğer öyleyse... Yandık biz, yandık!..
Begin ve Şamir "terörist" değil miydi?
Kartel gazeteleri ve televizyonları, Hamas'la ilgili haberleri öyle bir sunuyorlar ki; bir an için, "Bunlar Türkiye'de mi, İsrail'de mi yayınlanıyor?" diye sormaktan kendimi alamıyorum!.. Hayır, bunlar için "İsrail ağzı kullanıyorlar" demek, az olur!.. Çünkü bunlar, "ruh"larını "İsrail'e kiralamış!"
Bu yüzden de, "Hamas eşittir terör" diye bağırmaya devam ediyorlar!.. Ulan; Menahem Begin ve İzak Şamir neciydi peki?.. Ariel Şaron neciydi?.. Begin ve Şamir; hem "terörist", hem "gangster" oldukları için İngiltere tarafından "aranıyor" değiller miydi?.. "Wanted" ilânlarıyla aranan bu "terörist"ler, daha sonra "Başbakan" olmadılar mı?..
"Küstah"lığın ve "cehalet"in de bir sınırı olmalı değil mi?..
bi gazatenin kose yazisindan alintidir simdiden tesekkur edyorum
Önceki gün, gazetede; günboyu "Çağlayan Mitingi"ni konuştuk... Oradaki "mahşerî" kalabalığı, insanların "coşku"sunu, Peygamberimiz Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz'e duyulan "sevgi" etrafında kenetlenişi... "Slogan"ları, "afiş"leri, "pankart"ları...
Sonra, "televizyon"ları taradık tek tek... Hayır, TV-5'ten başka "naklen yayın" yapan yoktu... Sonra, akşamki "ana haber" bültenlerini izledik... O da ne?!? Sanki, "yüzbinlerin katıldığı bir miting" yoktu da, "üç-beş kişi"nin bir araya gelip, "maket yaktığı" küçük bir protesto gösterisi vardı!..
"Görmüyor"lardı!.. "Göstermiyor"lardı!..
"Sevgi seli"ni, "coşku seli"ni gizliyorlardı insanların gözünden!..
"Yok sayıyor"lardı!..
Oysa; tertip komitesine göre "1 milyon", tarafsız gözlemcilere göre ise "350-400 bin kişi" vardı Çağlayan Meydanı'nda!..
PATRİK'İN RİCASI: VERMEYİN!
Meydanda bir "afiş" dikkatimi çekti... Şöyle yazıyordu: "En dandik marka Danimarka!"
Peki ya, "kartel" medyası?!?
Onlar da "zındık" marka olmalı!..
Düşünebiliyor musunuz;
"Koskoca meydan"dan, bula bula "3-5 görüntü" bulmuşlar!.. O da, üç-beş kişilik!..
Şunu düşündüm:
Demek ki, "Fener Rum Patriği Dimitri Bartolomeous'un rica(!)ları"nı yerine getirdiler!..
Hatırlarsınız; daha bir gün önce, evet Cumartesi günü, "Balat'taki Patrikhane"de, "laikçi medya yöneticileri ve yazarları" ile Patrik Dimitri Bartolomeous arasında bir "gizli toplantı" yapılmıştı!..
Bize ulaşan bilgilere göre;
Patrik Dimitri, "rica"(!)da bulunmuştu "laikçi medya yöneticileri"nden!..
"Karikatür protestolarına çok fazla yer verip de Türkiye-Batı ilişkilerini daha fazla germeyin!"
Sanıyorum, bu "talimat"a uydular!..
Görmediler o "insan seli"ni!..
Göstermediler kamuoyuna!..
"Dandik-Patrik-Zındık" üçlüsünün marifeti yansıdı dünkü “kartel” gazetelerine!..
"BAYİYE UZANAN" EL DE, AYNI EL!
Herkes "görev"ini yapıyor!..
Hem de, "milimetrik hesap"larla!..
Bu, bir "psikolojik" savaş!..
Onlar "yok" sayacak!..
Biz ise, "var" olduğumuzu göstereceğiz!.. Onların "yok" sayması, bizim "var olduğumuz" gerçeğini elbette değiştirmez!..
Ne var ki, insan, sormadan edemiyor:
Tamam, bizler "meydanları dolduruyoruz" doldurmasına da, her defasında "kasalarını dolduran" niye onlar oluyor?..
Ya da, şöyle soralım:
"Onlar, kasalarını nasıl ve kimin paralarıyla dolduruyor?"
Bu "soru"nun cevabını, lütfen ciddi ciddi düşünün!..
Çağlayan Meydanı, "yüzbinlerce insan" tarafından dolduruldu... Ve o yüzbinlerce insan, hep bir ağızdan şöyle haykırdı: "Peygamber'e uzanan eller kırılsın!"
Amenna... Kırılsın!..
Ama, lütfen söyleyin:
"Peygamber'e uzanan eller kırılsın" diye haykıran ve "el"lerini "yumruk" yapıp havaya kaldıran bu insanlar, dün "bayi"ye gidip, "hangi gazeteyi" ve "hangi elleriyle" aldı acaba?..
Mitinge "tam sayfa" yer veren gazeteleri mi, yoksa "kartel gazeteleri"ni mi?.. Hem de, verilen her "kuruş"un, "kahpe birer kurşun" olarak geri döndüğünü göre göre!.
"YARA"NIN SEBEBİ, O PARA!
Bakın, gayet açık yazıyorum... Darılmaca-gücenmece yok... Bir "tenakuz"u, bir "tezat"ı, bir "kafa karışıklığı"nı ve bir "çarpıklığı" anlatmaya çalışıyorum şurada!..
Evet, "Peygamber'e uzanan eller kırılsın" diye havaya kalkan bizim "el"imiz!.. Ama aynı el, bayideki "kartel gazetesi"ne uzanıp, onu alıyor!..
"Para" veriyor ona!..
Bence, asıl "yara" burada!..
Onları "besleyen" biziz!..
Dinimize, inancımıza, örfümüze, örtümüze, ahlâkımıza, kültürümüze, tarihimize, manevî köklerimize saldıranlara, sövgülere, hakaret ve aşağılamalara "prim" veren de, "para" veren de biziz!..
"Danimarka'nın anası belli, babası yüzelli çocukları" ne ki?..
Problem, "içimizdeki Danimarkalı"larda!..
Sen "meydan"ları dolduruyorsun, onlar "cep"lerini!..
Hem de "senin paraların"la!..
"Senin ilânların"la!..
Ve seni döverek!..
Sana her gün söverek!..
Söyle arkadaş; sövülmekten, dövülmekten, aşağılanmaktan, horlanmaktan, alay edilmekten, en önemlisi de "yok sayılmak"tan hoşlanan bir "mazoşist" misin, nesin sen?..
"DANDİK"LERLE "ZINDIK"LAR EL ELE!
İşte, bir kere daha gördün;
"Meydan"da varsın!..
Ama, "medya"da yoksun!..
Niye?..
Çünkü sen; senin "coşku"nu, senin "sevgi"ni, senin "öfke"ni ve senin "ruh"unu yansıtan gazeteleri değil, gidip; seni "adam yerine koymayan" ve üstelik "sana ve senin inancına söven" gazeteleri alıyorsun!..
O gazeteler ki;
Sana karşı "Haham"la da işbirliği yapar, "Patrik"le de!..
Ama sen, bunları bile bile;
"Peygamber'e uzanan eller kırılsın!" diye havaya kalkan "el"lerinle... "Danimarka dandik marka" pankartını taşıyan "el"lerinle, ertesi gün gidip; "kuruş" uzatıyorsun, sana "kurşun" olarak geri dönen kartel gazetelerine!..
Hele söyle bana;
"Dandik Danimarka" ile içimizdeki "zındık marka"lar arasında ne fark var?.. Evet, ne fark var ki; "dandik"lere öfke yağdırırken, "zındık"lara para yağdırıyorsun!?!
"SAVAŞTIKLARI" SENSİN, SEN!
Hâlâ anlamadın mı; hiçbir akım, hiçbir fikir, hiçbir ideoloji ve hiçbir plân, "yerli destek" olmadan, asla başarıya ulaşamaz!..
Hâlâ anlamadın mı;
"Asıl hedefin İslâm ve Müslümanlar" olduğunu?.. "İçki ve zina özgürlüğü"nü niye istediklerini bilmiyor musun?.. "Kur'an kursları" ve "başörtüsü"ne karşı niye "topyekûn savaş" sürdürdüklerini hâlâ kavrayamadın mı?..
Evet, "içkiye özgürlük" istiyorlar!.. Çünkü, İslâm "haram" kılmış!.. Evet, "zinaya özgürlük" istiyorlar, çünkü İslâm, "büyük günah" saymış!..
Peki, niye "başörtüsü özgürlüğü"nü savunmuyorlar?.. Niye "simge" diyorlar?.. Çünkü o, "İslâm'ın emri!"
Hâlâ görmüyor musunuz;
Onlar, "İslâm'ın haram kıldıklarına özgürlük" isterken, "helâl" kıldıklarıyla savaşıyorlar!..
Hem de;
"Dandikler ve zındıklar" el ele vererek!..
Şunu iyice anlayın artık;
Onlar, "Müslümanlarla bir arada" bulunmaktansa, "gâvurun kucağında" yaşamayı tercih ederler!..
BİR KARAR VER ARTIK!
Ve sen, eyy Müslüman!..
Meydanlara çıkıp, "kahrolsun küresel emperyalizm" diye bağırıp, "boşalma hakkı"nı kullanırken, ne yazık ki "ceplerini boşaltma özgürlüğü"nü, gidip, "kartel"den yana kullanıyorsun!..
İşte bu yüzdendir ki;
"Küresel"lere kafa tuttuğunu zannederken, "püresel" olduğunun farkına varamıyorsun!..
Demin söyledim... Darılmaca-gücenmece yok!.. Küsmek, darılmak da yok... Sen meydanlara çıkıp, "İslâm'a ve Peygamber'e uzanan eller kırılsın" diye haykırıp da, yumruklaştırdığın o "el"lerinle, ertesi gün gidip "kartel gazeteleri"ne para verdiğin sürece, bunları hep yazacağım!..
Çünkü, onlara "güç" veren, onlara "seni yok sayma" imkânı veren, seni aşağılamalarına, seni horlamalarına ve "inancınla mücadele" etmelerine "zemin" hazırlayan, "fırsat" veren sensin!..
Hem onları "para"ların ve "ilân"larınla "King-Kong"laştıracak, hem de karşıma geçip; "Vayy şerefsizler!.. Yüzbinlerce insanı da görmediler!" diye yakınacaksın bana!..
Ben "görev"imi yaptım!..
Onlar da "görevlerini" yaptı!..
Peki sen, eyy vatandaş, ya sen ne yapıyorsun?!? "Dandik"lere öfke yağdırırken, "zındık"lara para yağdırmaya devam mı edeceksin?!?
Eğer öyleyse... Yandık biz, yandık!..
Begin ve Şamir "terörist" değil miydi?
Kartel gazeteleri ve televizyonları, Hamas'la ilgili haberleri öyle bir sunuyorlar ki; bir an için, "Bunlar Türkiye'de mi, İsrail'de mi yayınlanıyor?" diye sormaktan kendimi alamıyorum!.. Hayır, bunlar için "İsrail ağzı kullanıyorlar" demek, az olur!.. Çünkü bunlar, "ruh"larını "İsrail'e kiralamış!"
Bu yüzden de, "Hamas eşittir terör" diye bağırmaya devam ediyorlar!.. Ulan; Menahem Begin ve İzak Şamir neciydi peki?.. Ariel Şaron neciydi?.. Begin ve Şamir; hem "terörist", hem "gangster" oldukları için İngiltere tarafından "aranıyor" değiller miydi?.. "Wanted" ilânlarıyla aranan bu "terörist"ler, daha sonra "Başbakan" olmadılar mı?..
"Küstah"lığın ve "cehalet"in de bir sınırı olmalı değil mi?..