Bilimin Onuru!..

Vtnsvr

New member
Bilimin Onuru!...

Yazan: Gündüz AKGÜL

“Bilim, neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi hayat şartlarına kavuşmasına, var olmayan olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olan genellemedir.
Bazı tanımlara göre bilim:
1-Her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabasıdır.
2-Gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır.”
İnternetten aldığım bilgilere göre bilim böyle tarif edilmektedir. Bu amaçları hayata geçirecek kişilere de bilim adamı denir.
Günlerdir üniversitelerde sıkmabaşın (türbanın) serbest bırakılması tartışılırken, bu konuda yasalaşan Anayasa değişikliği sonrasında üniversitelerimiz gergin bir ortama girdiği gibi, hukukçular arasında da düşünce farklılıkları oluştu.
Bir kısım hukukçular, Anayasanın 10 ve 42’nci maddelerinin değiştirilmesi, Sıkmabaşın üniversitelerde serbest bırakılması için yeterli değildir. Bu konunun ayrıca yasa ile düzenlenmesi halinde dahi, doğrudan Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi önerilemez laiklikle ilgili ikinci maddesini ihlal ettiğini tezini savunmaktadırlar. Bende bu görüşteyim.
Bir kısım hukukçular ise iktidar partisi AKP gibi düşünerek, Anayasa maddelerinin değiştirilmesi yeterli olup ayrıca bir yasal düzenleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Anayasada yapılan değişikliklerin laiklikle ilgili 2’nci madde ile ilişkilendirilmesi doğru değildir tezini savunmaktadırlar.
Anayasa değişikliği yargıya götürülmüş bulunduğundan bu konuda fazla bir şey söylemeden, üniversitelerde meydana gelen durum ile YÖK Başkanının tutumu hakkında düşüncelerimi belirtmek istiyorum.
Henüz Anayasa değişikliği yapılmadan göreve gelen YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan “üniversitelerde tüm yasakların kaldırılmasından yana olduğunu” açıklayarak, üniversitelerde doğabilecek kargaşanın ve gerilim ipuçlarını vermişti. Sonraları ise sıkmabaşla ilgili yargı kararları hakkında verdiği bir demeçle düşüncelerini açıklarken “Bunlar, üniversiteler dışında konmuş yasaklardır. Mahkemelerle ilgilidir. Bu bakış meselesidir. Öyle bir kural olabilir. Ama siz onu önemli görmeyebilirsiniz, bir sürü insanı rahat ettirirsiniz” diyerek hukuku ve hukukun üstünlüğüne hiç saymakta tereddüt göstermemişti.
Sıkmabaş için yapılan Anayasa değişikliğine tepki göstermek için toplanma kararı alan Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) toplantısından önce rektörlere gözdağı vermek amacıyla “kılık kıyafetle ilgili düzenlemelerin kurulun gündemi olamayacağını, aksi takdirde suç işleneceğini” ileri sürmüştü.
Bu söylemlerini yeterli görmeyen YÖK Başkanı bu kez, Anayasa mahkemesinin “sıkmabaş laikliğe aykırıdır” kararı bulunmasına karşın, Rektörlere bir genelge göndererek, sıkmabaşlıların üniversiteye alınmasını istemiş ve suç işlemişti..
Bunlarla da yetinmeyen YÖK Başkanı, imzasını taşımayan ve YÖK Başkanlığı açıklaması olarak yayımlanan açıklamada “Cumhuriyet temel nitelikleri kişi hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasa gerekçesi gösterilemeyeceği” ileri sürülerek, Anayasanın 14’ncü maddesine aykırı bir davranış sergilenerek sıkmabaş, Cumhuriyetin niteliklerine tercih edildi.
YÖK Başkanın bu tavrı üniversitelerde gerilimi tetiklemiş ve yer yer olaylar olmaya başlamıştır.
Tehlikeyi gören ve laik Cumhuriyete her koşulda sahip çıkmak isteyen ÜAK 28.02.2008 günü olağanüstü gündemle Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 90 Üniversiteden 131 rektörün katılımı ile toplandı.
Toplantı sonunda yayımlanan bildiride özetle “Üniversiteler ciddi bir sıkıntı yaşarken, rektörleri toplantıya çağırması gereken YÖK Başkanımızdır. Ama ne yazık ki YÖK başkanımız, kendi hukuki mütalaalarıyla yetinmiş, böyle bir toplantıya gerek görmemiştir……..Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinde çok ciddi bir sorun yaşanıyorsa, çağdaş, uygar, demokrat ve laik öğrenciler yetiştirmeliyiz gerçeğini tamamen ortadan kaldırır boyuta geldiyse elbette ki ÜAK toplanacaktır ve görüşlerini açıklayacaktır….. Başkan olduğundan bu yana başta Yükseköğretim Kurulu olmak üzere tüm yüksek öğretim kurumlarında uyumlu ve verimli bir çalışma ortamı yaratmak yerine, yeni sorunlar yaratması, göreve geldiği günlerde ifade ettiği özgürlük ortamının tam tersine merkeziyetçi ve otoriter bir durumun ortaya çıkmasına sebep olması ve 'cumhuriyetin temel nitelikleri kişi hak ve özgürlüklerinin sınırlanmasına gerekçe gösterilemez' gibi sözlerle kişi hak ve özgürlüklerine sanki cumhuriyetin temel nitelikleri engelmiş gibi asla kabul edilemeyecek ifadeler kullanması nedenleriyle Türk üniversitelerini temsil edemez konuma geldiği için istifaya davet ediyoruz.” Denilerek YÖK başkanından ve uygulamalarından duyulan rahatsızlık kamuoyu ile paylaşıldı.
Seçildiği günden beri özerk üniversitenin bir bilim adamı olarak değil, AKP iktidarının üniversite temsilcisi gibi hareket eden Yusuf Ziya Özcan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’nın kendisi için söylediği “sıkıysa söylemesin” tehdidini içine sindirecek kadar geniş olduğunu, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ı ziyareti sırasında “Sayın Cumhurbaşkanı tavsiye etti, hem Başbakan….’Aman hocam dikkat et, bir şey söylersin ipimizi çekerler” diyerek, iktidarın direktifleri doğrultusunda hareket ettiğinin itirafında bulunduğunu, açık kalan mikrofonların azizliği sonucunda öğrenmiş bulunuyoruz.
AKP tüm tayfasıyla bu acar!. Bürokratını savunmaktadır. Milli eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yakınma sonucu YÖK Başkanı hakkında başlatılan soruşturma daha önüne gelmeden peşinen YÖK Başkanı hakkında soruşturma izni vermeyeceğini” kamuoyuna açıklamıştır.
Karşımızda iki grup bilim adamı vardır.
Bir taraf, bilimin tarafsızlığını, özerkliğini bir tarafa bırakarak, bilimin zıttı hurafelerle uğraşanlara, evrim teorisi yerine, yaradılış teorisini koyma gayretinde olanlara, genç beyinlere bilim yerine, cinleri, perileri benimsetmeye çalışanlara hizmette kusur etmiyor.
Diğer tarafta, bilim onuruna sahip çıkarak, Atatürk aydınlanmasının arkasında duran, hurafelerden değil us ve bilimden yana tavır koyan, kendileri hakkında savcıları göreve çağıran iktidar yetkililerine, "Biz de savcıları göreve davet ettik. Biz Cumhuriyetin bekçileriyiz onlar da savcıları. Biz de onlar kadar Cumhuriyeti korumakla yükümlüyüz" diyebilin onurlu bilim insanları, başöğretmen rektörler var.
Şimdi soruyorum;

Mustafa Kemal Atatürk “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir, öğretmenden ve eğitimden yoksun bir millet daha millet adım almak yeteneğini kazanamamıştır. Orta sıradan kütle denir, millet denemez. Öğretmenler, hiç bir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet sizden "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” Derken,
İktidarların emrine girmiş ve onlarla birlikte Atatürk ilke ve devrimlerine cephe almış öğretmenlere mi?
Yoksa bilimin ışığında genç beyinleri yetiştiren, çağdaş uygarlığı rehber edinen, laik Cumhuriyetin tüm kazanımlarını ödünsüzce savunan ve bilimin onurunu koruyan öğretmenlere mi?
Seslenmiştir.
Takdiri okuyuculara bırakarak, kanunsuz emir veren YÖK Başkanını savunan iktidar yetkililerine, Kanunsuz emirlerin uygulanamayacağı genel hukuk kuralını hatırlatmak istiyorum.
Laik Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucuları, bilim onurunun temsilcileri, eğitim camiasının başöğretmenleri rektörlere selam olsun. 29.02.2008

Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı

[email protected]
 

ikRa

Banned
Laik Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucuları, bilim onurunun temsilcileri, eğitim camiasının başöğretmenleri rektörlere selam olsun..
Aha sizin zihniyetiniz bu işte..
Bu aşşağıdaki hoş karikatürde
iLk önce ortaLığı veLveLeye veren feLaket teLLaLı
sonra yağ yakan yaLakada
yukarıda kısa tanımı geçen rektörLerden biridir..
yada biLimi biLe onurLandıran rahibe taktığında normaL buLan
ama müsLüman kadını taktığında sıkma baş tabir eden
kendisine LakapLar üretmeyeceğim o kendisini biLir..

 

Vtnsvr

New member
أĸяα;2670135' Alıntı:
Aha sizin zihniyetiniz bu işte..
Bu aşşağıdaki hoş karikatürde
iLk önce ortaLığı veLveLeye veren feLaket teLLaLı
sonra yağ yakan yaLakada
yukarıda kısa tanımı geçen rektörLerden biridir..
yada biLimi biLe onurLandıran rahibe taktığında normaL buLan
ama müsLüman kadını taktığında sıkma baş tabir eden
kendisine LakapLar üretmeyeceğim o kendisini biLir..

Yani Türbanın rahibe kıyafeti oldugunu böylece kabul etmiş oluyorsun.dogrumu?
 

ikRa

Banned
Yani Türbanın rahibe kıyafeti oldugunu böylece kabul etmiş oluyorsun.dogrumu?
Hani mantık dersLerinde bayatLamış bir geyik var

GerçekLer acıdır
bakLava acı değiLdir..
O zaman bakLava gerçek değiLdir..

Sen bakLavanın yaLan oLduğunu ne kadar kabuLLenebiLiyorsan..
**********
*********
********

Daha dün arap geLeneğiydi
Aha şimdi de rahibe kıyafeti oLdu
vaLLahi bravo
Ey Türk GençLiği... pehh
 

HTML

Üst