Bi yerlerde Tikanip Kaldiysa Hayat

Swat_TR

Altın Üye
Katılım
16 Eki 2005
Mesajlar
4,739
Reaction score
0
Puanları
36
Konum
İstanbul
Ela gözlerine ilk baktığımda görmüştüm aslında hayatın bir yalan olduğunu.
O kadar hüzünlüydüki bakışları, yaşamak bile sanki acı veriyordu ona. İşte böyle başladı kırık bir aşk hikayesi.
Göz göze geldiğimiz o ilk anda o gözlere ölene dek esir kalacağımı anlamıştım. ve küçük yüreğim onu gördüğünde kanadı kırık bir kuşun uçmaya çalışması gibi
çırpınıp dururdu hep. Lise ikinci sınıfa gidiyordum evimizin alt katında veterinerlik birosunda staj yapıyordu.
Hergün ; onu daha fazla görebilmek için sabahları erken kalkıyor ve okuldan en erken çıkan hep ben oluyordum. Sonunda onu görmek vardı çünkü... Kalbim onu seçmişti. Bunu ona söyleyemiyordum. O beni benim onu sevdiğim gibi sevmiyordu çünkü.
Bense onu canımdan da çok seviyordum. Kimsenin kimseyi sevfemeyeceği bir aşkla bağlanmıştım ona gizliden gizliye.. Günler geçiyordu hergün daha büyüyordu sevgim.
Böylece aylar,yıllar geçti ve okul bitti.. Taşınıyorduk o mahalleden..
Üzülüyordum, ömrümün sonuna kadar bakmak istediğim o hüzünlü gözlere artık bakamayacak, göremeyecek, onunla konuşamayacaktım artık. Yıkmıştı bu haber beni çaresizdim yazık ki.. Ve ayrılık günü gelmişti işte ne yazık eşyalar yüklenmişti. Herşey
hazırdı BEN ve KALBİM dışında... Bu vedaya alışamazdı yüreğim..
Yanına gittim ağlamamak için kendimi zor tutuyordum, ona veda etmek çok zordu..
Gözlerime baktı,
Üzüldüm ufaklık dedi.. Saçımdaki tokayı çıkadı ve bu senden bana hatıra kalsın dedi. O hiç bilmiyordu ki ben ona yüreğimi bırakmıştım. Sonra masanın üzerindeki bana aldığı demir anahtarlığı uzattı ve baktıkça bizi hatırlarsın dedi..
Ona el sallarken gözlerimden akan yaşları bile silmedim, ondan hatıra diye..
Arkama dönüp bakmak istemiyordum. ONU öylece bırakmak...
Zaman vefasızdı yazık ki aradan bir yıl geçmişti.. Bir akşam ayrılırken bana verdiği telefon numarasını aradım. Sesimi duyunca çok sevinmişti. Biraz konuştuk ve ertesi gün buluşmak için karar aldık. O gece hiç uyumadım. Güneş doğduğunda çoktan hazırdım bile.. Buluştuk onu gördüm kalbim yine ilk günkü gibi heyecanla çarptı ela gözlerine bakarken. Oturduk bir parkta, sonra sahilde gezdik ve uzun uzun konuştuk.
Onu bir daha kaybetmek istemiyordum. Onsuz geçen koca bir yıl ömrümden çok şey götürmüştü. Ona biliyormusun ben eskiden seni çok seviyordum çocukluk işte dedim alaylı bir şekilde..
Oysa onu hala dediler gibi seviyordum.
Oda bana ben seni hep sevdim ufaklık dedi. '' Seni Seviyorum '' dedi sonra utanarak
ellerimi tuttu kelimeler dilimde düğümlü kaldı hiç birşey söyleyemedim. Ama içimden haykırmak geliyordu Allah'ım oda beni seviyor...
Böylece hergün buluştuk ve çok mutluyduk.. O beni ilk günkü gibi hep ufaklık derdi.. Bende ona Meleğim..
Ama birgün ne olduysa ayrılık bizim sevdamızada vurdu.. Dağıttı...
1 Nisan 2001 günü ayrıldık.. Şaka yüzünden.. O günden sonra günlerce aradı beni, bense telefonlarıma cevap vermiyor gurur yapıyordum.. Bir gece ben onu aradım ama telefonu kapalıydı. Ayrılalı sekiz gün olmuştu. Sekiz asır ve ömrümden giden koskoca ömür..
Onsuz aldığım nefesi bile haram sayarken...
8 Nisan takvimlerden söküp almak istediğim o gün...
Kabuslarımın başlayıp, gururun sonu olan o gün..
O gece saat 01.00 de telefonuma gelen mesajla uyandım..
O yollamıştı..
Ve aynen şöyle yazıyordu...
'' İkbal sen benden başka kimseyi sevezsin
Biliyorum..
Dön çiçeğim Dön...
Ben seni herşeyden canımdan bile çok seviyorum..''

AĞLIYORDUM....

Hemen onu aradım ama ulaşamadım.. Bana çektiği o son mesajdan sonra tüm gece telefonu kapalıydı..

Sabah tüm şehir ve gazeteler 8 Nisan gece saat 01.00 de olan feci trafik kazasını konuşuyordu.. (Bir ölü, üç yaralı.)
Gökyüzü karardı birden, zindanların içindeki zindalarda, karanlık kuyuların en dibinde buldum bir anda kendimi.. O ölmüş olamazdı.. Yoksa buda bir şakamıydı..
Geç kalmıştım..
Ölmek istedim ardından gecelerce.. Günlerce isyn ettim kendime..
Hala ağlıyorum.. O bir kere öldü, bense onsuz aldığım her nefeste bin kere ölüyorum..
Şimdi herşeyi daha iyi anlıyorumyıllar geçti büyüdüm..
VE ben onu birgün olsun unutmadım..ve anladım ki Yıllar önce bana hediye ettiği elimdeki bu anahtarlık aslında benim yüreğimmiş..
Biliyorum beni duyuyorsun Meleğim
Sen hiç ölmedin.. Ve ben seni hiç unutmadım.. Birgün mutlak Kavuşacağız..



Alıntı
 
Bir yerlerde tıkanıp kaldıysa hayat, soluk almak güçleştiğinde,

Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,

Dağlara dönmeli yüzünü insan.

Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa,

Gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını;

Zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da,

O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.

Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,

Her aksam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,

Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;

İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

Başkasının yerine koyabilmeli kendini;

Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!

Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;

Sevgisiz, soysuz kalarak!

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,

Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...

Güneşin doğusunu seyretmeli arada bir, seher yeli

okşamalı saçlarını...

Karda yağmurda sevincine, coşkusuna;

Fırtınada boranda öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!

Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği;

Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli!

Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi,

Mutlu etmeden mutlu Olmayı beklememeli!

Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı;

Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı!

Çünkü hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için,

Hiç çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin;

Ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkahaların;

Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...

Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne kendini düşünmekten herkesi

unutmamalı!

Bilmeli çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...

Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,

Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!

Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...

Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması
için!

Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!

Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; Ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin;

Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; Ama herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!

Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...


Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı.
 
allah kimseye sevdiğinin ölüm haberini aldırmasın. dayanılması çok zor acılardan biri. :(

paylaştığın için sağol.
 
Geri
Üst