uLash
Kaleidoscope

Örümcek-adam üçlemesi üzerine bir şeyler çiziktirmenin zamanı geldi. Bilen bilmeyen herkesin konuşması bir yana, Sam Raimi’nin başından sonuna “bu işi bırakıyorum” dercesine final havasında çektiği üçüncü bölümden sonra, eski bir fanatik olarak, çizgi romanın beyaz perdeye nasıl uyarlandığını ve filmlerin fasiküllerden bağımsız olarak seyirci gözünde nasıl durduğunu yorumlamak, bana şart gibi gözüktü.

İlk iki filmden kısa, ama çok kısa özet görüntülerle başlayan film, serinin ilk bölümünün –gerek görsellik gerek konu açısından- ne kadar kötü olduğunu ve neden soğuduğumu bana bir kez daha hatırlattı. İkinci bölüme gelirsek, Doktor Ahtapot’un (Doc Ock) öldüğü ve ölmeden önce de aslında iyi bir karakter olduğu mantığıyla çekilen bir Örümcek Adam filminin, bu rol seçimi dışında (kusursuz şekilde, Alfred Molina), hiçbir mazereti olamaz (Doc Ock, Marvel evreninin en şeytanî kötülerinden biridir. Sonradan geliştirdiği adamantium –Wolverine’in de iskeleti olan dünyanın en sağlam metali- kolları ile Hulk’u da haklamıştır). Görsellikten başka da bir şey yoktu o filmde. Bir X-Men 2 ile bir tutamazsınız.

.jpg)
Bu filme gelirsek; gene bir yere bağlanmayan Mary Jane hikayesi bir yana, fazladan bir kare bile heba edilmeksizin, sanki kısa sekansların toplamı gibi örülmüş ve en önemlisi eğlence dozu gerçekten güldüren sahnelerle sağlanmış senaryosuyla, en dibe çektiğim beklentilerimin ötesinde, her iki filmden de daha iyidir nazarımda, eğlenceli bir X-Men 3 ayarında diyebilirim. İzleyen ve merak edenler için hemen çizgi romanla bağlantı noktalarına geçelim. Bu arada filmi de yorumlarız.

Kum Adam karakteri (Flint Marko), hikayesinde barındırdığı dramdan üzerinden çıkarmadığı Daltonvari kıyafetine kadar güzel resmedilmiş. Gerçekte Kum Adam maddi şartlardan dolayı kötü bir karakterken, kendisini tanımayan bir ailenin yanında yerleşik hayata adapte olmaya çalışan, Avengers grubuna katılmaya aday olup yine yanlış anlaşılarak dışlanan, Dr. Ahtapot’un, yanında kaldığı aileye zarar vermekle tehdit etmesiyle tekrar Sinister Six (Zalim Altılı: Electro, Mysterio, Vulture ve ilk ekipten ölen Kraven’in yerine Hobgoblin) ekibine dahil olup bu esnada Örümcek Adam ile işbirliği yapan, Dr. Ahtapot’un geliştirdiği bir silahla (kumun hızla cama dönüşme özelliğiyle) dondurulan, okuyucunun da çok sevdiği, ilk yirmi sayıda ortaya çıkmış (1963-65 arasında ortaya çıkış sırasıyla: Chameleon, Vulture, Doc Ock, Sandman, Dr. Doom, Lizard, Electro, Mysterio, Green Goblin, Kraven, Scorpion) en eski karakterlerden biridir. Filmdeki çamurlu sahneye istinaden de ülkemizdeki siyah beyaz serilerin ilk fasiküllerinde yayınlanan bir öyküyü aktarayım. Suya dönüşme özelliğiyle Hydro-Man ve kuma dönüşebilen Sandman’in aynı kadın için kavgaya tutuştuğu ve çamurdan dev bir yaratığa dönüşerek King Kong gibi kadınla gökdelenlerin tepesine tırmandıkları sayı (Amazing Spider-man 217), az bilinen büyük çarpışmalardan biridir (“Molekül” Will O'The Wisp ve Tarantula kapışması da aynı dönemde yer alır – Amazing Spider-man 235).





Yeşil Cin, Harry Osborn ve Gwen Stacy ise daha kült bir hikayedir. Filmdeki geçici hafıza kaybı aslen Harry’nin babası Norman Osborn’un (Osborne değil, Ozzy ile karıştırmayın sayın köşe yazarları) başına gelmiştir ve her şeyi hatırladığında, sırrını bilen az sayıda kişiden biri olarak, Örümcek Adam’ı yok etmek ister, sevgilisi Gwen Stacy’i kaçırarak Brooklyn Köprüsü'nden aşağı atar, Spidey ağıyla Gwen’i havada yakalasa da sevgilisinin kalbi durmuştur.


Daha sonra Jackal isimli bir tıp adamınca (en baba düşmanlarından) klonlanacak Gwen, bir kez daha Spider-man’in hayatını allak bullak eder. Yeşil Cinse, Gwen’in öldüğü sayıda, karşısındaki Spider-man’i kontrol ettiği planörüyle arkasından vurmak isterken, örümcek hisleriyle kenara çekilen Peter’in ve –daha sonra Harry olduğunu öğreneceğimiz- gölgelere saklanan bir diğer tanığın gözleri önünde can verir.


Harry bu süreçte çok yalnız ve hastadır, sürekli halüsinasyonlar görmekte olduğundan neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt edemez, babasından başka en yakın arkadaşı Peter da onun yanında olmaz, Harry ilerde bunu unutmayacaktır. Harry, filmdeki gibi gerçekten de arkadaşını kurtarırken ölür fakat evli ve damienvari bir çocuk babasıdır (Normie Osborn), karısı Liz eskiden Peter’a aşıktır, eniştesi Molten Man’dir, Hobgoblin’i ve daha birçok villain’i haklamıştır. Onun ölümüyle boşalan Goblin koltuğuna, birkaç cılız isimden sonra, aslında ölmediği anlaşılan babası Norman geçecektir. Onun da sonu tımarhane olur, daha sonra Gwen’le ilişkisinden çocukları olduğu (Gray Goblin) falan anlaşılır, okumadığım bu sayılar fanatik okurlar tarafından ticari kaygılarla suçlanarak yadırganır.



Yeşil Cin'in klasik olmuş maskesini filmlerde ve yarattıkları tüm karakterleri maymun ettikleri Ultimate serilerinde kullanmayan Marvel Comics, rolü kabul etmeyen John Malkovich’in yerine yine çok sevdiğim fakat fiziken de role uymayan Willem Dafoe’yi getirerek, içi boş senaryosuyla, mekanik balkabaklarıyla ve “mahallenizin dostu” sloganıyla (Amerikan milliyetçiliği ise, gerek halk gerek basın tarafından sürekli bir tehdit olarak görülen Spider-man karakterinin aslında ölümü demekti) ilk filmi maalesef çizgi romandan çok uzak bir uyarlamaya dönüştürmüştü. Batman’de de görebileceğimiz bu anti-kahraman miti o denli güçlüdür ki, ülke güvenliğini ilgilendiren bir konuda (Silver Sable, Red Skull ve Sabretooth da vardır) Captain America vs ile sırt sırta çarpışan Spidey’e hükümet vize vermez; Örümcek, savaş meydanına kendi bildiği yollardan gider (Amazing Spider-man 320-25).






Hemen akabindeki öyküde de Spidey galaktik güçler kazanır, düşmanlarını değişen kötüler birliğinden Magneto, Graviton, Titania, Goliath gibi düşmanlarla karşı karşıya gelir, Dr.Doom’un planları, Loki’nin robotu derken harika bir öykü daha, Venom’a geçmek üzere sonlanır. * Bu dönemin baş çizeri, sonradan ayrılıp Spawn’ı yaratacak ve figürleriyle marka olacak Todd McFarlane’dir (Venom karakterinin yaratıcısı olan ve bu filmin taslaklarına katkıda bulunan McFarlane'in çizdiği ilk Spider-man sayısı 2.5 milyon, Spawn'ın ilk sayısı ise 1.7 milyon kopya satmıştır). Her fırsatta arka fona Amerikan bayrağı yerleştiren zihniyeti, 11 Eylül’den sonra çıkardıkları kapağı siyah sayıdan sonra şaşırtıcı bulmuyorum (Lord of the Rings ve Hitler bağlantılarına da dikkat çekmek gerek!). O sayıda, her fırsatta terör estiren süper kötülerin bile gözleri doluyor (Dr. Doom!), “biz bile böyle bir şey tezahür etmemiştik!” gibi saçma cümleler sarf ediyorlardı (klasik bir dönemin bitişi demek olan bu sayıdan sonra benim Marvel maceram da sona erdi).








* Acts of Vengeance adlı bu seri, Spider-man mazisinin en ayrıksı öykülerinden biridir. Radyoaktif bir örümcek tarafından ısırıldıktan sonra Örümcek adama dönüşen Peter Parker, okulda yapılan bir deney sırasında yüksek dozda elektriğe maruz kalınca değişime uğrar ve kozmik güçler kazanır.

Hemen öncesinde ise, kötülüğün efendileri toplanmış, yıllardır alt edemedikleri düşmanlarını değiş tokuş yoluyla yenebileceklerini konuşmaktadırlar. Spider man'e ilk olarak Trapster gönderilir (Tuzakçı. Örümcek adam "Macuncu" der) ve karısının da bulunduğu bir restoranın önündeki kavgada Spider fena hırpalanır ve ölmekten beter olur.


Sonrasında kozmik güçlerini kazanmış Örümcek, Daily Bugle binasını basan Graviton'u ve Titania'yı evine çevire döver, öncesinde aldığı bir yenilgiden dolayı Örümceğe karşı fobi geliştirmiş Titania'yı Dr. Doom özel bir aparatla kontrol altına alır, dövüş sırasında bu alet parçalansa da Titania korkusunu öfkeye dönüştürür ve Örümcek'le savaşır. Bu savaşta Daily Bugle'ın ö dönemki sahibi Puma (Thomas Fireheart) da yer alır.

Daha sonra Goblin tarzı bombaları ve pastalarıyla saldıran Brothers Grimm de başarısız olur.

Spider-man'in bu alışılmadık güçleri karşısında, alışılmadık başka bir şey olur ve Magneto "ben giderim" deyip yüzleşmek üzere konseyden ayrılır. Magneto ile dövüşürken "keşke uçabilseydim" diye içinden geçiren Spidey, bir anda kendini havada bulur. Magneto'nun tepkisi unutulmazdır: "her süper güçlünün tek bir özelliği vardır. ben manyetizmayı kontrol edebiliyorum. Spider-man birçok gücü aynı anda barındırıyor. bu kadarı bana fazla... "

Bu sefer Hulk gibi, dayak yedikçe daha da büyüyen Goliath gönderilir. Fakat dövüşün şiddeti o denli büyür ki, Goliath bedenine oksijen yetiremez hale gelir ve devasa gövdesiyle boylu boyunca yığılır. Dr. Doom'un yegane hedefi Spider'in gücünün kaynağını öğrenmek ve çalmaktır, bunun için dövüş sırasında casus robotçuklar da gönderir. Arada Rhino ve Hydro-man de harcanır.

Dragon-man'i de alt eden Spider, Loki'nin "ne haliniz varsa görün" deyip dünyaya gönderdiği süper robot Tri Sentinel'le karşılaşır ve Captain Universe formuna dönüşüp robotu yener.


Sonrasında güçleri kaybolur ve bir süre sonra intikam için toplanan Graviton, Goliath, Titania, Trapster ve Brothers Grimm'le güçleri olmaksızın karşı karşıya gelmek zorunda kalır. Grubun öfkesi Kingpin'e yönelince Spider da aradan tüyer.


Bknz: Crossoverolarak gelişen hikaye, diğer Marvel serilerinde de devam etmiştir.


Bknz:Venom’a gelirsek (ilginçtir, filmde “Venom” adı geçmiyor), yine doğru resmedilmiş hikayesiyle yer aldığı filme paralel (elbette Gwen Stacy ile sevgililiği hariç! Birinin sizin hikayenizi yazdığını ve ilk aşkınızla en büyük düşmanınızı başgöz ettiğini tezahür edin), Eddie Brock, babasına kendini ispat etmek için uğraşan bir fotoğrafçıdır (Daily Bugle’de değil, Peter’in de bir dönem çalıştığı Daily Globe’de çalışır), Sin-Eater denen bir polis katilinin (Spidey’le platonik aşk yaşayan komiser Jean DeWolff) kimliğini yanlış lanse ederek kovulan Brock (Broke değil, okura saygı, araştırıp öyle yazın), daha sonra filmdeki simbiotla birleşerek Venom’a dönüşür.


Simbiotun hikayesi ise başkadır. Tüm Marvel evreninin yer aldığı, uzayda geçen Secret Wars (Gizli Savaşlar) serisinde Spider-man’e yapışan simbiot, dünyaya döndüğünde Örümcek-adam’ın kişiliğini yavaş yavaş ele geçirir, bastırılmış duyguları ve öfkeyi açığa vurur (bu hikaye ve yaratık bana her zaman Alien’i çağrıştırır). Fantastik Dörtlü lideri Mr. Fantastic’in test tübünde hapis tutulan simbiot kaçarak Peter’a tekrar yapışır ve Parker bu siyah beladan ancak kilisedeki çanlar yoluyla kurtulur (onu öldüren sadece sonik silahlar ve ateştir). İkisi de Parker’a düşman olan simbiot ve Brock birleşir ve Parker’a “zehir olurlar”.






Paralel evren teması üzerine kurulu What If serisinin en bilindik hikayelerinden birinde (4. sayı) Parker, ortakyaşardan kurtulmak için çok geç kalır, simbiot yaşam enerjisini emdiği için yaşlanarak ölür, Thor ve Hulk’a bulaşan simbiot, Black Cat tarafından yok edilir (Ayrıca simbiot, filmdeki gibi giyilip çıkarılabilen bir kostüm değildir, vücuduna yapıştığı andan itibaren Peter Parker’la bir olur, istediğinde kostüm haline dönüşür ve kendi organik ağları vardır)


Venom'un bu denli sevilmesinin altında aslında onu diğer kötülerden ayıran karakteri yatar: Onun derdi sadece intikam almak istediği Spidey’ledir, “masumları ve çocukları her zaman korur” (filmdeki rehine olayının aksine). O nedenledir ki hapisteyken yavrulayan ve bunu “diğer tarafına” söylemeye gerek duymayan (aile değerleri yoktur) simbiotun, Brock’un tam bir kitle imha makinesi olan hücre arkadaşı Cletus Kasady'i, kendisinden daha da güçlü bir yaratığa (bu simbiot dünyada doğduğu için) dönüştürmesi (Carnage) sonucu, Spider-man’in yardımına yine Venom koşacaktır. Diğer düşmanların aksine, ayrıca Venom, Spidey’in örümcek hislerini harekete geçirmez (tehlikeyi fark etmesini sağlayan bu yetiyi daha sonra sadece Hobgoblin bir çeşit gazla bastıracaktır) ve gizli kimliğini bilen az sayıda kişiden biri olarak bu bilgiyi kendisine saklar.


2006 yılında başlayıp birçok ek macerayla devam eden Civil War serisinde ise Örümcek Adam tüm dünyaya gerçek kimliğini açıklar (her şey tersine dönmüşçesine, kendi kimliğini açıklamayı reddedip hükümetle ters düşen Captain America ise bir sniper tarafından vurularak öldürülür).


J. Jonah Jameson, sevdiği bir kadının ölümüne neden oldukları için maskeli tiplerden nefret eden, her fırsatta gazetesini Spider-man düşmanlığı için kullanan bir gazete patronudur (sadece Chameleon tarafından kaçırıldığı sırada yerine onun geçtiği dönemde ve “onur borcu”nu ödemek için gazeteyi satan alan –kabilesinin son üyesi- "Puma" Thomas Fireheart’ın döneminde Bugle, Spidey aleyhtarı yazılarına son verecektir).



“Örümceğin doğal düşmanı akreptir” mantığıyla, bir bilim adamına Spidey’i yok edecek bir “kahraman” yaratması için ödenek sağlayan Jameson, akıl sağlığını yitirip tehlike arz eden Scorpion'u kontrol edemeyecektir, daha sonra Venom’un simbiotuyla birleşen Akrep’i olası 4. film kötüsü olarak görüyorum. Betty Brant (Peter’in ilk aşklarından)-Ned Leeds (Hobgoblin) ve Robbie Robertson-Tombstone bağlantılarına (Spectacular Spider-man 151-57) hiç girmiyorum. 4. film demişken, olası bir diğer kötü de, Mary Jane ve Peter’in düğün gününde şehirde dehşet saçan ve Spidey’ce tehditleri savuşturulan bir avuç kötüden en kıdemlisi ve benim de en sevdiğim olan Electro'dur.



Muhtemel karakter Dr. Curt Connors'a gelirsek: eksik olan koluna yeniden kavuşmak için kertenkeleler üzerinde deney yapan bilim adamı, ters giden deney sonucu, sinirlendiği zamanlarda (Hulk gibi) Kertenkele’ye (Lizard) dönüşecektir. Spidey’in altı bacaklı olduğu, vampir Morbius’un (hayır, Felicia’yla sevgili falan değil!) doğum hikayesinin anlatıldığı, Lizard’la birlikte üçünün de kapıştığı ve herkes için gereken tek bir serumun olduğu sayı da (Amazing Spider-man 101-102) klasikler arasındadır.





Henüz filmde yer almayan yan karakterlerde ise, okul yıllarında Peter’e hayatı zindan eden, daha sonraysa hayır işlerinden başını kaldırmayıp en büyük Örümcek hayranına dönüşen Flash Thompson ve her ikisiyle de gönül ilişkisi yaşayan Felicia Hardy (Black Cat), en önemli isimler.


Spidey karakterini eğlenceli kılmayı amaçlayan (özellikle Peter’in sokakta Bee Gees’in Stayin’ Alive klibini andırırcasına salındığı) sahneler, özünde başarılı olmasının yanında, ne yazık ki dramatik anlarda (köprüdeki sahne gibi) seyirciyi istemsiz güldürerek filmin bütününe zarar vermiş. Yine de teraziyi olumlu yanı ağır basacak şekilde görmekten yanayım.







Düşmanlara gelirsek, en büyüklerinin harcandığı serilerden geriye canlı tek Venom kaldı (öldüğünü zannetmeyin). Carnage karakteri, karşısında Venom olmadan olmaz; olursa da “düşmandan dost” (veya iki düşman ortak) hikayesi ikinci kez çekilmez. Yeni karakterlerden Spider-man’i öldüren ve kozaya girip yeniden doğumunu keşfimizi sağlayan (Evolve or Die) Morlun içinse henüz çok erken. Dediğim gibi, Lizard, Scorpion veya Electro uygun olabilir. Laboratuardaki simbiot parçasıyla (Brock hapse girmediği için hücre arkadaşı senaryosu da olamaz) orijininden farklı bir Lizard da yaratabilirler.


Yine paralı iş adamı Justin Hammer’in kiralık katillerinden Rhino (Gergedan), Shocker (Şokçu). (Electro’nun tersine elektriği vücudundan değil, şok dalgaları şeklinde kostümünden üretir), efekt ustası Mysterio veya şehir Tarzan’ı, hayvanları kontrol edebilen, sevgilisi Calypso’nun gözleri önünde Spidey’le savaşıp kaybettikten sonra onurunu kurtarmak için (yerini bulmak için örümcekler yer, örümcek hislerini bastırmak için tamtamlar çalar, hipnotize eder) Spidey’i avlayan ve diri diri mezara gömen Kraven (akabinde tüfeğiyle kendisini öldürür. “Burada Avcı Kraven yatıyor. Şerefiyle öldü.”) aynı etkiyi verebilecek kötü isimler.

