Beyler Acil Lütfen Bakın Biyoloji İle Alakalı

Hollow

NคтเoηaLL ßครкeтbaLL Asso¢iatioη
Kardeşim ben bunu bula bildim



Ekosistem çeşitliliği, ilgili ekosistemi oluşturan çeşitli parçaların, yer ve zaman içinde gösterdikleri değişimlere bağlı olarak, onların bir fonksiyonu şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, yeryüzü üzerinde değişik ekosistem tipleri vardır. Yine bu etkenlere bağlı olarak, bir ekosistem içinde farklı habitat çeşitliliği görülür. Örneğin, yükseltinin düşük ve iklimin yağışlı olduğu bölgelerde deniz, göl ve akarsu gibi sulak ekosistemler hakimdir.
Ekosistemin parçaları (ister bir bitki türü, ister iklim, isterse toprak olsun) milyonlarca yıllık bir zaman süreci içinde evrimleşerek ortaya çıkmışlardır. Uzun zaman içindeki bu evrimleşmeye bağlı olarak canlı ve cansız parçalar arasında dengeli bir düzen, çok ince ayarlanmış bir uyum vardır. Her bir parça birbirleriyle, değişik derecelerde ilişkilidir. Ekosistemin sağlıklı işlemesi için, sistem içinde her bir parçanın ayrı bir işlevi ve görevi vardır. Ekosistemin parçalarından herhangi biri bozulursa veya o parça sistemden çıkarılırsa, ekosistem verimli çalışamaz, zamanla bozulur ve önceki görevini yapamaz hale gelir.
Tür çeşitliliği, bir bölgede mevcut olan türlerin çeşitliliğini ve sayısını ifade eder. Bir bölge doğal olarak yetişen tür sayısı bakımından zengin ise, tür çeşitliliği bakımından da zengin sayılır. Türler, yüz bin hatta milyonlarca yıllık bir evrimsel geçmişe bağlı olarak ortaya çıkarlar. Türün bireyleri, taşıdıkları genlerin kontrolu altında, belirli ortak dış özellikler, iç özellikler ve davranış özellikleri sergilerler. Her tür birçok iç ve dış özellikleriyle ve bazı davranışlarıyla diğer türlerden ayrılır. Her türün kendine has, ortak bir gen havuzu vardır. Türler, sahip oldukları bu genetik mirası ancak kendi gurubuna ait bireylerle, kuşaktan kuşağa aktaracak şekilde paylaşırlar. Evrimsel köken olarak birbilerine yakın türler arasında da nadiren belirli ölçüde gen alışverişi olabilir. Çünkü, iki farklı tür, evrimsel olarak birbirine ne kadar yakınsa, ortak genleri o kadar fazla olur.
Genetik çeşitlilik, belirli bir tür içindeki genetik farklılıkları ifade eder. Normal olarak, bir tür içinde çeşitli populasyonlar (toplumlar, ırklar, varyeteler) ve her populasyon içinde de birbirinden farklı binlerce birey bulunur. Bir türün içindeki her birey, türün başka bireyleriyle ortak genleri paylaşmasına rağmen, taşıdığı pek çok gen bakımından başka bireylerden farklı bir genetik yapıya (genotipe) sahiptir. Bireyler arasındaki farklılıklar, söz konusu bireylerin, belirli bir karakter için aynı genin farklı çeşidine (aleline) ya da değişik gen kombinasyonlarına sahip olmalarından ileri gelmektedir. Aynı şekilde, bir genin, belirli bir canlı türünün farklı populasyonları arasında farklı frekanslarda (sıklıkta) bulunması, ya da değişik kombinasyonlarda olması, bireyin ait olduğu populasyonların birbirinden farklı olmasına ve populasyonlar arası genetik çeşitliliğe yol açmaktadır.
Ekolojik olaylar (proses) çeşitliliği, biyolojik çeşitliliğe ayrı bir boyut, ayrı bir zenginlik kazandırır. Bir ekosistemdeki canlı ve cansız varlıklar arasında süregelen pek çok karmaşık olay vardır. Prosesler bir ekosistemin işlemesini, görevini yerine getirmesini ve sonuç olarak da oradaki canlıların yaşamasını sağlar. Prosesler ekosistemin canlı ve cansız öğelerini birbirine bağlamakta, biyoçeşitliliğin değişik alt bölümlerinin karşılıklı denge içinde kalmasını sağlamaktadır. Bir ekosistemde, canlı ve cansız varlıklar arasında devam eden etkileşimler milyonlarca yıldan beri süregelmektedir. Bu nedenle proses çeşitliliği, bir ekosistemde uzun evrimsel süreç içinde ortaya çıkan ve bugün de devam eden değişik olaylar ve etkileşimler dizinidir. Proses çeşitliliği, zaman ve zemine göre en hızlı değişen işlevler demetidir.
Geçmişteki milyonlarca yıl içinde, çeşitli jeolojik devirler boyunca pek çok tür ortaya çıkmış, pek çok türün de nesli yok olup gitmiştir. Bugün de pekçok nedenle yayılış alanları dar olan birçok türün nesilleri yok olmaktadır. Nesil tükenme olayının doğal bir olay olduğunu, bir türün neslinin –er ya da geç- tükenmesinin kaçınılmazlığını belirtmektedir. O zaman ister istemez şu soru aklımıza geliyor; Öyleyse neden kaygı duyuyoruz?.
Unutulmamalıdır ki nesli tükenme olayları, doğal yollarla (zaman içinde iklim değişimi, türler arası rekabet, büyük göktaşlarının dünyaya çarpması vb. yüzünden) olmuştur. Doğal yollarla bir türün nesli yavaş yavaş tükenirken, aynı türün genetik yapısında ağır ağır tedrici olarak gerçekleşen değişimler sonucu, çevreye ayak uyduran yeni ırklar ve onlardan da yeni türler ortaya çıkabilmektedir. Bu yolla, bir ekosistemdeki kazanç ve kayıplar eşit olmakta, nesli tükenen türler ile yeni ortaya çıkan türler arasında bir denge sağlanabilmektedir. Oysa, insan etmeni yüzünden ortaya çıkan nesil tükenmesi, doğal yolla olan nesil tükenmesinden çok farklıdır. Son iki yüz yıllık zaman dilimi içinde nesli tükenen türlerin sayısının, insan türü ortaya çıkmadan önceki iki yüz milyon yıllık zaman diliminden kat kat fazla olduğu tahmin edilmektedir. İnsan türü doğada yeni bir girdi, yeni bir etmendir. İnsanın, ayrı bir tür olarak sadece yüz bin yıllık bir evrimsel geçmişi vardır. İnsan türü, diğer türlerden farklı olarak önce zekası ve sopasıyla, daha sonra ateşi ve okuyla birçok hayvan türünü insafsızca avlamış, ormanları yakıp sökmüş, doğayı bilinçsizce tahrip etmiştir. Çağımızda barajlar yapmakta, gölleri ve bataklıkları kurutmakta, orman alanlarını yok etmekte, evcilleştirdiği hayvanları sürüler halinde doğaya salıp dengesiz bir otlatma yapmakta, taş, kiremit, asfalt, beton ve demir yığınlarıyla kentler kurmakta, doğa öğelerinin şimdiye kadar tanık olmadığı yeni yeni kimyasal artıkları doğaya bırakmakta, neticede doğa parçalarını hızla değiştirip tanınmaz hale getirmektedir. İnsanın doğayı değiştirme hızı, canlı türlerinin kendilerini genetik olarak değiştirip yeni çevreye uyum sağlayabilme hızından çok fazla olmuştur. Neticede, birçok canlı türünün nesli tükenmiş, birçoğu da tükenme tehlikesiyle yüz yüze gelmiş bulunmaktadır. Bu nesilleri tükenme tehlikesi olan türler arasında insanın kendisi de vardır. Yerküresi böyle amansız bir tür ile, daha önce hiç karşı karşıya gelmemişti. İnsan türü bilgi birikimini, doğal olarak süregelen değişikliklere kendi neslini daha iyi uydurabilmek için kullanmak zorundadır. İşte bu nedenle, kültür düzeyi yüksek ülkelerde bir “doğa bilinci”, bir “çevre bilinci” oluşmuştur. Doğaya sahip çıkan, bu uğurda sesini sık sık yükselten etkili bir zümre bulunmaktadır. Hala pek çok insan, kendisini ve kendi yaptığı işi “kendi dünyasının merkezi” olarak görmekte; tüm diğer varlıklara bu dar açılı merkezden bakmaktadır. Oysa jeolojik ve biyolojik gerçekler bunu tekzip etmektedir. Her insan, artık gittikçe küçülen dünyamızda, geniş ufuklu bir açıyla ve geniş bir zaman boyutuyla bakmak zorundadır. Birçok canlı türünün neslinin hızla tükendiği bu yeni çağda insanoğlu, geçmişini ve geleceğini sadece bir “birey” sadece bir “ulus” olarak değil, artık bir “tür” bilinciyle değerlendirmek, adımlarını ona göre atmak zorundadır. Yaklaşık 70 milyon yıldan beri, yeryüzünde muhteşem bir “biyolojik çeşitlilik oyunu” oynanmaktadır. İnsan türü, aklını ve aletlerini biyoçeşitlilik oyununu bozmak için değil, oyunun bozulan sahnelerini düzeltmek ve bozulan sistemi daha düzenli sürdürebilmek için kullanmak zorundadır.






İnşallah Yardımcı Olmuşumdur
 

HTML

Üst