''benim kalbim temiz'' diyereq ibadet sorumluluğundan kurtulabilinir mi_?

[me|2wi$]

H & M
Altın Üye
Katılım
27 Mar 2006
Mesajlar
4,479
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
~~[mermiş&fare]~~
Bazı kimseler, “ibadetin kalpleri temizlemek için yapıldığını” söylüyor ve “benim kalbim temiz olduğuna göre ibadet yapmam gerekmez” diyorlar? Böyle bir gerekçe ile kişi ibadet sorumluluğundan kurtulabilir mi?

Bu kimseler, kalp temizliğini sadece insanlar hakkında bir kötülük düşünmemek yahut yardımsever olmak gibi çok basit bir manada anlıyor ve insanlara iyi davranmakla, Allah’a ibadet mükellefiyetinden kurtulduklarını sanıyorlar. Bu, şeytanın bir desisesi, nefsin bir oyunudur.

Bunlar, namaz kılan, ibadet eden bir müminin günlük hayatında İslam’ın ruhuna ters düşen ve diğer insanlara zarar veren birtakım noktalar tespit ediyorlar. Bunları öne sürüyor ve “Bu adam namaz kılıyor ama, şu hataları da işliyor. Ben ise, onun düştüğü hatalara düşmüyorum.” diyerek kendi ibadetsizliklerine, onun kusurlarında bir özür kapısı bulmaya çalışıyorlar.

Bu tip yanlış değerlendirmeler sadece namaz kılmayanlara mahsus değil. Namaz kılan bir mümin de İslam’ın diğer emirlerini kendisinden daha iyi yerine getiren bir mümin kardeşi hakkında benzer şeyler söyleyebiliyor.

Hidayet rehberimiz, Peygamber Efendimiz den (asm.) bir hadis-i şerif:

“Bir günah işlendiği zaman kalpte bir kara leke hasıl olur. Eğer sahibi pişman olur tövbe ve istiğfar ederse kalp yine parlar...”
Bu hadis-i şeriften temiz kalbin, ancak günahlardan salim olan ve isyanlarla kararmamış bir kalp olabileceğini öğreniyoruz. “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen” o hidayet rehberinin (asm.) işe tevhitten başlaması ne kadar anlamlıdır!?.. Tevhitten sapan, şirke düşen ve putlara tapan bir kalbin temiz olması mümkün değildir. Onun irşadıyla şirkten kurtulan, temizlenen müminlere bu defa ibadet emri verilmiş. Rabbinin emrini dinlemeyen bir kalbin de temiz olması düşünülemez.

Babasının sözünü tutmayan bir çocuğa, hemen “terbiyesiz”, “ahlaksız” damgasını vuran insanoğlu, Allah’a isyan eden bir insanın en büyük ahlaksızlığı yapmış olacağını böylece peşinen kabul etmiş olmuyor mu?

Farzlarda yanlış yorum yapmaya ve hakikati saptırmaya kimsenin hakkı yoktur. Zira, ortada yorum gerektirecek bir kapalı nokta mevcut değildir. Allah emretmiş, Resulullah da (asm.) bu emrin nasıl yerine getirileceğini bir ömür boyu müminlere öğretmiş, talim etmiştir. Asr-ı Saadeti takip eden bütün asırlarda bu emirler aynen tatbik edilmiş. Bu devirlerde yetişen mürşitler, müminlerin Hak yakınlığında daha da ileri gitmeleri için, farzların yanı sıra nafile ibadetlere de büyük önem vermişler. Her taraf camilerle, mescitlerle, medreselerle, tekkelerle dolup taşmış.

Derken ahir zamana gelinmiş. Dünyaya dalma, dinden uzaklaşma, sefahatte boğulma, menfaat peşinde koşma devri gelip çatmış. İbadet terkedilmiş, ilim bir yana atılmış, irfandan uzaklaşılmış, kalplerde takva hissi azaldıkça azalmış.

Bu zehirli iklimde, bu bozuk atmosferde yeni bir grup çıkmış ortaya. Bunlar, kalbimiz temiz diyerek kendilerini ibadet sorumluluğundan muaf tutmuşlar. Bütün peygamberlere (as.), bütün ashaba, bütün evliyaya ve nihayet on dört asrın bütün müminlerine muhalif bir caddede yürümeye başlamışlar.

Bu ekolün mensupları, kendi haklarında, tövbe kapısını adeta kapamışlar. Zira, isyanlarını göremez hale gelmişler. Daha kötüsü, onları müdafaa etmeye başlamışlar. Kendilerini Allah’a ibadet etmeye çağıran mümin kardeşlerine verdikleri cevap, her defasında, “Sen benim kalbime bak.” şeklinde olmuş.

Az da olsa, bu sözü sarf edenler içerisinde, biraz kitap karıştıran, ama yanlış fikirlerle ruhlarını yaralayan, ölçüsüz okumalarla ölçüyü kaçıran, bir şeyler öğrenir öğrenmez hemen kendisini dinî sahalarda söz sahibi sanmaya başlayan tiplere de rastlamak mümkün. Bunlar belki sefih değillerdir, ama eksik bilgileri onları yanlış fikirlerin, sapık mezheplerin müdafaasına götürmüş bulunuyor. Ne var ki bundan gafil bulunuyorlar.


Alaaddin Başar (Prof.Dr.)
 
evet güzel bir açıklama olmuş gayet açık
 
çok önemli bi noktaya değinmişsin dostum teşekkürler paylaşımlarının devamı temennisiyle hoşçakal ;)
 
sagolasin kardesim guncel bir konuya deginmissin umarim bu tip dusuncelerre sahip kardesler akledipte vesilenle dogruyu gorurler....

(İşte onlar) iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükunete erenlerdir. Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı zikretmekle mutmain olur." Ra'd Suresi Ayet 28

gonul temizligi elbetteki yaradani zikretme ile olacaktir..zikirden kasit ise tum azalarimiz ile yapabilecegimiz ibadetlerdir...sadece allah c.c. riza gozetilerek yapilan her her ibadet bu anlamda zikirdir...ve her zikrin varmasi gereken sonuc guzel ahlaktir...yapilan ibadetlerde guzell ahlak olusmamis ise bu ibadetllerden tam anlamiyla feyizlenilmemistir demektir...iste bu feyizden mahrum kalanlar surekli ibadet halinde gorunmelerine ragmen ibadet etmeyen kisilerin elestirilerine maruz kaliyorlar...isin dogruusu ise zaten islami ve inananlari lekelemek icin yuzyillardir firsatcilar hep olmustur...iste bu yuzden inananlar icin ahlak konusu islamda onemlli bir yer teskil etmektedir...Hz. Aise (r.a.) validemize peygamber efendimiziin s.a.v ahlaki soruldugunda "Resulullah s.a.v. in ahlaki. Kur'an ahlakidir" seklinde cevap vermistir...

sonuc olarak...kalplerimiz temiz diyenler veya yaradani zikretmeden temizleneceklerini sananlar tamamen nefislerine aldanmis...buyuk gunahlarda israr etmis (ki buna islamda fasik denir) ve bunun bir sonucu olarakta bir hayat bicimi haline getirmislerdir...bir innsan elbetteki gunahlar isleyebilir buyuk gunahlar da dahil..ve aldanabilir...gunah islememek sadece peygamberlere mahsus bir sifattir..samimi tevbelere ise her zaman rabbimizin kapisi sonuna kadar aciktir..cunku O rahmet ve rahman sahibidir inanan kullarina...yalniz samimi tevbe diye bahsettim bunu ozellikle belirtiyorum..gunah islerim sonrada tevbe ederim tekrar gunah isler tekrar tevbe ederim gibi pazarlikli bir dusunceyi islam asla benimsemez...bu sadece kendisini kandirmasidir kisinin...samimi tevbe gunahdan tamamen vazgecilen bir tevbedir ki olmasi gerekende budur...iste bu tip dusuncelerde olanlar icin artik kurtulus yoktur...cunku gunahlarinda asiri israrlari ve bir nayat bicimi olarak gormeleri artik kalplerini korletmis..seytanin ve nefsin aldatmasi ile kendini asil durumunun farkinda olmadan kalplerinin temiz zannetmislerdir...ve zannediyorlardir..."Ve allah c.c. fasiklar toplulugunu hidayete erdirmez" Bakara Suresi-16 bu hidayete erdirilmeyisleri ise kendilerinden kaynaklanmistir..yani tercihlerinin bir sonucudur..mevla kim neyi isterse ve istedigi konusundada cabalarsa o kisiye nasip eder ve verir...cenneti de cehennemide...

zikirsiz kalpler temiz olmaz...en pak ve temiz kalbi sorarsaniz elbetteki suphesiz Resulullah sa.v. in kalbidir derim..buna ragmen tum peygamberlerin peygamberi olan Hz.Muhammed s.a.v. ibadetten bir an olsun vazgecmemis ve terketmemistir...

ve bizlere dusen ise zikirlerimiz den feyizler alabilmek ve bu feyizler vesilesi ilede Kur'an ahlaki ile ahlaklanabilmemizdir...bu konuda resullulah s.a.v. ise en iyi ornegimizdir...allah c.c. inananlari seytandan ve seytanlasmis insanlardan korusun..sevgi ve saygiyla...
 
ya bu zamanda maaşallah kalbi temiz olmayan yok
.herkez melek mübarek.hataları azıcıkta olsa kendimizde bulmayı ne zaman öğreneceğiz acaba.......!neyse konu güzel sen güzel herşey güzel :) ellerine sağlık..
 
Sağolasın
Hepsi de çok doğru
 
benim kalbim temiz diyen sadece kendini kandırır. ibadetler ergenlik çağına gelmiş her kişiye farzdır. yapmamak için sebepler olsa bile bunun mutlaka kolaylığı vardır
 
eline sağlık saol inşallah bunu okuyanlar kendilerini ve yaptıklarını tartarlarda ne durumda olduklarını anlarlar ...!
 
harika bir yazı, aklımdakilere tercüman olmuş:)
 
kalp temizliği iddiasıyla ibadetten kacanlara sormak lazım. kalbiniz Peygamber efendimizden de mi temiz?
en cok yaşayan 100 yıl civarı yaşayan biz insanlar (hele de forumda galiba en fazla 40 yaş vardır) binlerce yıllık tecrübesi olan şeytanla karşı karşıyayız. gafil olmamak lazım. bir söz okumuştum ama nerde hatırlamıyorum; cehennme giden yol iyiniyet taşlarıyla örülüdür diyordu.
Aklımız almıyor olabilir. yorumlarda aksini çıkarıyorsak bile kabullenip Allah ın emrini tercih etmeliyiz...kabullenmek O nu tercih etmek kulluğun gereğidir. nitekim bu yola koyulan kimse yalnız kalmayacaktır. bundan adım gibi eminim. cünkü O bizi yakmak isteseydi hepimiz günde 40 defa yanar yanar kül olurduk. Allah hepimizi Rahmete layık etsin
 
Allah razı olsun.
 
Geri
Üst