€rd@ls10
Altın Üye
- Katılım
- 2 Ocak 2008
- Mesajlar
- 16,867
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
BEN SENİ KENDİM SANMIŞTIM
Sessizliğin ortasında yürürken düğün alayı
Olamazlar olurken birer birer yağmur ayinlerinde
Saat geceyi vururken akrebin sırtına insafsızca
Semerimde otururken yanlızlık ve gümüş eyerimde su
Akarken gözyaşım bir bilinmezden öteki bencilliğe
Arasıra sesler gelirken Babil’in Asma Bahçelerinden
Kadınlar isyandayken mahmuzlarına mahmurluğumun
Elveda diyemezken ışığına ayrılık bilmecesinin
Huşu içinde evet derken hayırlarına matemin
Netleşmişken iftira ve karımışken renklerim
Bebekler uyumuşken süt bitmiş biberonlarda
Beğenmişken çayırı çölden gelen vahalarla susuz
Hiç sormuyorken denize,balık mavimsi pulları
Derin düze inmişse,sektirmeden gurbet çivitinde
Ne istiyorsun bilemem verdiklerim koynundayken
Hep bugün mü olacak yazık değil mi yarına ve düne
Çırpınıyorum duyuyormusun,artık resimde yok
Bu kaçıncı yok oluş bilmem gelir mi ada ve gül
Din dersen değil sana tapınışım eski bir korku sadece
Eğlenebilirsin belki çığlık fırtınamda eriyor
Dinlediğin her ses kulaklarımda küpe bu gece
İnsafın kurumasın ve gülüşün yok olmasın
Neticesi nedir ki çakıltaşlarının acemi bir ses
Kartlaşan bir kaç mevsim ve gülüş omuzlarımda
Değişmekse değişir sanma sakın anlayamam ki
Mısır püskülüne sarılmışsa tören, lamba yanmaz ki
Şehir aynı şehir değil,vurgun çalgıcının eteğinde paradır
Şehriyardır belki masal ve kahraman şehim şahtır
Acem ilinde yol alırken eski bir kral gibi pehlevi
İnanma sakın,ben ölmüşüm,belki çok yaşamışım
Ben seni kendim sanmıştım...
alıntı
Sessizliğin ortasında yürürken düğün alayı
Olamazlar olurken birer birer yağmur ayinlerinde
Saat geceyi vururken akrebin sırtına insafsızca
Semerimde otururken yanlızlık ve gümüş eyerimde su
Akarken gözyaşım bir bilinmezden öteki bencilliğe
Arasıra sesler gelirken Babil’in Asma Bahçelerinden
Kadınlar isyandayken mahmuzlarına mahmurluğumun
Elveda diyemezken ışığına ayrılık bilmecesinin
Huşu içinde evet derken hayırlarına matemin
Netleşmişken iftira ve karımışken renklerim
Bebekler uyumuşken süt bitmiş biberonlarda
Beğenmişken çayırı çölden gelen vahalarla susuz
Hiç sormuyorken denize,balık mavimsi pulları
Derin düze inmişse,sektirmeden gurbet çivitinde
Ne istiyorsun bilemem verdiklerim koynundayken
Hep bugün mü olacak yazık değil mi yarına ve düne
Çırpınıyorum duyuyormusun,artık resimde yok
Bu kaçıncı yok oluş bilmem gelir mi ada ve gül
Din dersen değil sana tapınışım eski bir korku sadece
Eğlenebilirsin belki çığlık fırtınamda eriyor
Dinlediğin her ses kulaklarımda küpe bu gece
İnsafın kurumasın ve gülüşün yok olmasın
Neticesi nedir ki çakıltaşlarının acemi bir ses
Kartlaşan bir kaç mevsim ve gülüş omuzlarımda
Değişmekse değişir sanma sakın anlayamam ki
Mısır püskülüne sarılmışsa tören, lamba yanmaz ki
Şehir aynı şehir değil,vurgun çalgıcının eteğinde paradır
Şehriyardır belki masal ve kahraman şehim şahtır
Acem ilinde yol alırken eski bir kral gibi pehlevi
İnanma sakın,ben ölmüşüm,belki çok yaşamışım
Ben seni kendim sanmıştım...
alıntı