HeLLFire!
Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
Öğrencilik yıllarımda, Çarşı'daki meyhaneye rakı içmeye giderken, Kabataşlı Hilmi Yavuz'dan; Nedim'in 'Beşiktaş'a yakın bir hane-i viranemiz vardır,' mısrasını dinlediğim için mi?
Nişantaşı'nda oturduğum için mi?
Uzun dönem başkanlık yapan, şimdi kulübün onursal başkanı Süleyman Seba 'nın zarafeti ve tevazuunun uyandırdığı hayranlık yüzünden mi?
Kulüp kırmızı-beyaz olan renklerini Balkan toprakları kaybedilince, yas tutmak için siyah-beyaza çevirdiği ve 'Balkan toprakları yeniden ve tamamen Türk oluncaya kadar, bu rengi kullanacağız,' dediği için mi?
Fuat Balkan ve Mehmet Ali Fetgari Batı Trakya'da Yunanlılara karşı çete savaşı yaparken, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ndeki sporcular Ahmet Fetgari, Daniş Karabelen, Hüseyin Bereket, Cami Baykurt ve Sırıkçı İzzet Anadolu'daki Kurtuluş Savaşı'na silah sevkıyatı yaptığı için mi?
Kulübün ilk futbol takımındaki oyunculardan 8'i Çanakkale ve Kafkasya cephelerinde şehit düşmeyi bildi diye mi?
İstanbul'un işgali sırasında Yunanlı subaylar, Anadolu'daki direnişe destek olan kulübü bastığı için mi?
Direnişin başladığı gün olan 19 Mayıs'ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmasını öneren, kulüp başkanı Ahmet Fetgari bey diye mi?
Beşiktaş taraftarı hiçbir hal ve koşul altında, kulübün gazi geçmişine ve muhteşem sportif başarılarına karşın şımarıklaşmadığı, görgüsüzleşmediği için mi?
Çarşı gibi bir 'Asi Ruh' ancak ve sadece Beşiktaş gibi bir kulüpten çıkabiliyor diye mi?
Yenilgi ve başarısızlık dönemlerinde, taraftarı sakin bir inatla desteğini takımından çekmediği için mi?
Yoksa, daha 10 yaşımdayken, büyük dayım Batuhan Türkoğlu'nun kulüp taraftarları için çizdiği toplumsal resimlerden Beşiktaş'ın 'batılı olan ama batıcı olmayan,' niteliğini beğendiğim için mi?
Bilemiyorum...
Ama bildiğim ve fakat açıklamakta güçlük çektiğim bir şey var:
Hayatımda, yakın dost ve arkadaş olduğum herkes, sanki şaka gibi Beşiktaşlı çıkıyor.
Üç sene önce devam ettiğim 'mahalle kahvesi'ne, benim gibi tek tabanca takılabilen Mustafa Denizli'yle başlayan dostluğumuz sırasında hoca Beşiktaş'ta değildi.
O da, Beşiktaş'a Teknik Direktör oldu.
Sonradan öğrendik ki zaten Beşiktaşlı imiş...
Kalabalık ve gürültüden hoşlanmayan, yılda ancak bir maçı baştan sona izleyebilen biri olarak, dün akşam kız arkadaşımla birlikte kendimi Çarşı'da arabadan bayrak sallayıp, takımımın şampiyonluğunu kutlarken bulduğumda, tekrar sordum kendi kendime:
Sahi, futboldan anlamayan ve pek o kadar da meraklısı olmayan biri olarak ben, neden Beşiktaşlı oldum?
Galiba bu bir huy. Aksi, istesem de mümkün değildi.
ALıntıdır..
BeşiktaşLıyız BeşiktaşLı AnLayamaz Kimse Bu Aşkı !!
Nişantaşı'nda oturduğum için mi?
Uzun dönem başkanlık yapan, şimdi kulübün onursal başkanı Süleyman Seba 'nın zarafeti ve tevazuunun uyandırdığı hayranlık yüzünden mi?
Kulüp kırmızı-beyaz olan renklerini Balkan toprakları kaybedilince, yas tutmak için siyah-beyaza çevirdiği ve 'Balkan toprakları yeniden ve tamamen Türk oluncaya kadar, bu rengi kullanacağız,' dediği için mi?
Fuat Balkan ve Mehmet Ali Fetgari Batı Trakya'da Yunanlılara karşı çete savaşı yaparken, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ndeki sporcular Ahmet Fetgari, Daniş Karabelen, Hüseyin Bereket, Cami Baykurt ve Sırıkçı İzzet Anadolu'daki Kurtuluş Savaşı'na silah sevkıyatı yaptığı için mi?
Kulübün ilk futbol takımındaki oyunculardan 8'i Çanakkale ve Kafkasya cephelerinde şehit düşmeyi bildi diye mi?
İstanbul'un işgali sırasında Yunanlı subaylar, Anadolu'daki direnişe destek olan kulübü bastığı için mi?
Direnişin başladığı gün olan 19 Mayıs'ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmasını öneren, kulüp başkanı Ahmet Fetgari bey diye mi?
Beşiktaş taraftarı hiçbir hal ve koşul altında, kulübün gazi geçmişine ve muhteşem sportif başarılarına karşın şımarıklaşmadığı, görgüsüzleşmediği için mi?
Çarşı gibi bir 'Asi Ruh' ancak ve sadece Beşiktaş gibi bir kulüpten çıkabiliyor diye mi?
Yenilgi ve başarısızlık dönemlerinde, taraftarı sakin bir inatla desteğini takımından çekmediği için mi?
Yoksa, daha 10 yaşımdayken, büyük dayım Batuhan Türkoğlu'nun kulüp taraftarları için çizdiği toplumsal resimlerden Beşiktaş'ın 'batılı olan ama batıcı olmayan,' niteliğini beğendiğim için mi?
Bilemiyorum...
Ama bildiğim ve fakat açıklamakta güçlük çektiğim bir şey var:
Hayatımda, yakın dost ve arkadaş olduğum herkes, sanki şaka gibi Beşiktaşlı çıkıyor.
Üç sene önce devam ettiğim 'mahalle kahvesi'ne, benim gibi tek tabanca takılabilen Mustafa Denizli'yle başlayan dostluğumuz sırasında hoca Beşiktaş'ta değildi.
O da, Beşiktaş'a Teknik Direktör oldu.
Sonradan öğrendik ki zaten Beşiktaşlı imiş...
Kalabalık ve gürültüden hoşlanmayan, yılda ancak bir maçı baştan sona izleyebilen biri olarak, dün akşam kız arkadaşımla birlikte kendimi Çarşı'da arabadan bayrak sallayıp, takımımın şampiyonluğunu kutlarken bulduğumda, tekrar sordum kendi kendime:
Sahi, futboldan anlamayan ve pek o kadar da meraklısı olmayan biri olarak ben, neden Beşiktaşlı oldum?
Galiba bu bir huy. Aksi, istesem de mümkün değildi.
ALıntıdır..
BeşiktaşLıyız BeşiktaşLı AnLayamaz Kimse Bu Aşkı !!