belki..

gönülden

New member
Belki Artık Yeter Diyorsun...

Belki Kendinden Geçmişsin...

Belki de Ağlıyorsun...

Belki Bu Musibetlerin Sonunda

Eline Bir şey Geçip Geçmeyeceğini Düşünmektesin...

Duy!!!

Rabbin Sana Söylüyor..

"Sabredenlere,

Felaketlere Karşı Dişlerini Sıkıp Göğüs Gerenlere

Mükafatları Hesapsız ödenecektir.."


Belki De Onca Insanın Arasında

Neden Senin Seçildiğini Soruyorsun...

Oysa Rabbinin Seçtikleri Kıymetlilerdir...


"içinizden Mücahidlerle Sabredenleri Ortaya çıkarıncaya

Kadar Elbette Sizi Deneyeceğiz" (Muhammed, 47/31)


Hayat Bir Imtihan Değil Mi ?

Her Soru Ebedi Hayatında Yer Alan Bir Tuğla...

Nefes Alıp Verdiğin Her An Yeni Bir Soruya Gebe...

Onlar Olmasaydı Sonsuzluk Yurdunda

Sana Ait Hiç birşey Olmayacaktı...

Derdin Yoksa üzül asıl!

Dertliysen Bil Ki...

O Seni Seviyor....

Bak !

Sevdiğin Ne Diyor ?

"Allah Hayrını Dilediği Kişiyi Sıkıntıya Sokar!"

Belki Sen Ashab-uhdud Kadar Acı çekmedin...

Hani Kralları Onları Iman Ettikleri Için

Ateş Dolu Hendeklere Atmıştı Ya...


Belki Sen Ebu Zer (r.a) Kadar Acı çekmedin...

Amcası Inandığı Için Onu Hasıra Sarıp Yakmıştı Ya...


Belki Sen Vahşi Kadar Acı çekmedin...

Sevgilisi Ona "bana Görünme!" Demişti ya...


Belki Sen Yakup (a.s) Kadar Acı çekmedin...

Yusuf'u (a.s) Elinden Alınmıştı Ya...


Belki Sen Hatice(r. Anha) Kadar Acı çekmedin...

Muhammed (s.a.s) Yurdundan Kovulmuştu ya....


Unutma! Rabbin Kimseye Dayanabileceğinden Fazlasını Yüklemez...


Belki Kalbindir Acıyan...

Belki Bedenin...

Belki De Ruhundur Kıvranan....

Belki Yokluktur Seni Saran....

Belki de Bin Bir Türlü Muamma...

Her Ne Durumda Olursan Ol

Diline Yakışır Bu Dua...


La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin. ...

Ya Rabbi, razı olmadığın şeylerden ne yapmışsam hepsini affet…


Senden Başka Ilah Yoktur!

Sen Bütün Noksanlıklardan Münezzehsin...

şüphesiz Ben Nefsime Zulmedenlerden Oldum...

Sen Bağışla beni ...
 

gönülden

New member
biz anlamışmıyız???

“Ben…”

Diye sızlanmaya başladığımızda; “ben”in dışındaki her şeyi unuturuz.

Kâinat “ben”den ibaret olur.

Ne kadar önemliyizdir o an…

Ve ne kadar vazgeçilmez!

Topu topu bir hayatlık canımız varken…

Bir hayat…

Doğumla ölüm arasında…

Gittikçe daha hızlı geçen…

Her an bitmeye doğru giden…

Bir hayat…

Ve “Ben” duygusu…

İstediğin kadar “ben” diye sızlan…

Herkes sorar içinden ve asla sezdirmez karşısındakine; “Kimsin sen? Senden bana ne?”

Sahtekâr tebessümler… Sahtekâr dinleyişler…

Sen ilk kandırılan değilsin.

Sen ilk yaralanan değilsin…

Sen ilk yarı yolda bırakılan değilsin…

Sen ilk “ayrılık” yaşayan değilsin…

Sen ilk derde ve belâya düşen değilsin…

Ve sen ilk aşık olan değilsin…

Sen ilk “üzülen” değilsin.

Ve aslında “sen” bir baksan aynaya…

“Ben” bir baksam…

Hiç…

İlk insan ve ilk kandırılan… Kandırılma acısını ondan daha fazla kim yaşamıştır?

Ve bedeli cennetten çıkmak kadar büyük olmuştur? Ve Kabil Habil’i, yani, bir evladı, diğer evladını kıskançlıktan katlederken, kim onun kadar üzülmüştür?

İki türlü evlat acısı… Kim çekmiştir?

Ve evladın Baba’ya güvenmemesi. Ve bir eşin, kocasını yarı yolda bırakması… Nuh Aleyhisselamın imtihanı… Oğlu Kenan’ın gemiye binmemesi… Eşi Vaile’nin kavminin reisine, Nuh Aleyhisselâm’ı çekiştirmesi…

Kim böylesine yaralanmıştır? İhanete uğramıştır?

Ya Hazret-i İbrahim?

Sevgili eşini ve sevgili oğlunu ilâhî bir buyrukla çölün ortasında bırakmak zorunda kalışı…

Hazreti Hacer’in, arkasından “Bizi burada yapayalnız kime bırakıyorsun?” sorusu…

Ama “ilahî bir buyruk” olduğunu öğrendiğinde, tevekkülle teslimi…

Hangi anne bebeğiyle çölün ortasında kalmaya razı olmuştur.

Yapayalnız…

Hangi baba bırakmaya?

Ve kardeşlerin yanlışta birleşip, bir başka kardeşi kuyuya atmaları… Yani ölüme…

Kim Hazreti Yakup kadar hasret çekmiştir.

Kim Hazreti Yusuf kadar meşakkat?

Ve kim Züleyha gibi aşık olmuştur; üstelik yaratılmışların en güzeline…

Ve kim onun gibi mahcup olup, onun gibi kavuşmuştur?

Kim?

Sonra…

Hazret-i Eyyub…

Malını, mülkünü ve evladını bir anda kaybedip…

Derdin, belânın, hastalığın en ağırına…

Kim onun gibi sabretmiştir?

Kim onun sevgili hanımı Rahime gibi, şehirden kovulduklarında yıkılmamış, eşine bakmaya devam etmiştir.

Hangi kadın?

Ve kavminin Hazret-i Musa’ya çektirdikleri?

Her an vazgeçmeleri…

Her an şüphe duymaları…

Her an akıl almaz ve edep dışı isteklerle bunaltmaları…

Ve yaratılmışların en üstünü… En güzeli…

En…

Sevgili Peygamberim…

En çok çile çekeni…

Anlatamam

Rabbimizin bütün elçileri, bütün sevgilileri, doğmakla ölmek arasındaki kısacık hayatları kurtarmak için gelmişler…

Ve o hayatlara ibret olsun diye acıyı, ihaneti, kandırılmayı, terk edilmeyi, hastalığı, derdi, belâyı yaşamışlar…

“Ben” değil, “hiç” olduğumuzu anlatmışlar…

“Hiç” olunca “sevgili” olunacağını anlatmışlar…

Anlamış mıyız?

Acı, çile, ihanet, ayrılık, aşk, hüzün, hastalık, zarar, ziyan, hasret, felâket…

Anlayalım diye, en zorunu, uygulamalı olarak göstermişler…

Hiç “Ben…” dememişler…


Biz Anlamış mıyız?
 

HTML

Üst