Bekaret CİNSEL TERÖRDÜR

Kesinlikle katılıyorum :D Güzel bir paylaşım.
 
yorumum degildir
okurken basınız agırabilir........

ZİNA 27.05.2008
ZİNA

Çoğu kaynak kitaplarda, "zina"nın sözlük ve terim anlamlarının aynı olduğu ileri sürülmüş ve "الزّنى zina"; "Bir kadınla nikâhsız veya haksız olarak cinsel temasta bulunmak." diye tanımlanmıştır.
Bizim araştırmalarımıza göre ise, "sıkışmak" anlamındaki "زنى zny" kökünden türemiş ve müfaale babından mastar kalıbında bir sözcük olan "zina" sözcüğünün sözcük anlamı, işteşlik olarak; "sıkışmak, karşılıklı olarak dara, sıkıntıya düşmek" demektir. (Lisan ül Arab; c:4 s:418)
Demek oluyor ki "nikâhsız ve haksız cinsel temas" eylemi, tarafları sıkıntıya soktuğu için "zina" sözcüğüyle ifade edilmiştir.
Çok kapsamlı bir eylem olan "zina" üzerinde fıkıhçılar da önemle durmuşlar ve "zina"yı terim olarak şöyle tanımlamışlardır: "Zina; İslâmî hükümlerle yükümlü bulunan bir erkeğin, kendisine cinsel istek duyulacak yaştaki diri bir kadına, İslâm ülkesinde nikâh akdine veya cariyelik gibi haklı bir nedene dayanmaksızın önden cinsel temasta bulunmasıdır."
Her tanım için geçerli olan "efradını cami, ağyarına mani (tüm elemanlarını kapsayan, elemanı olmayanları dışlayan)" kuralının, bu tanıma da uygulanması sonucu, bazı davranışların "zina" kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Nitekim İsra suresinin 32. ayetindeki "zinaya yaklaşmayın" emrine aykırı olarak insanları zinaya yaklaştırdığı için haram olan; öpmek, sarılmak, uyluk arasına sürtünmek gibi hareketler, zina hükmünde değerlendirilmemiştir. Çünkü fıkıhçılar, "zina"nın tarifinde yer alan "önden cinsel temasta bulunma" eyleminin ancak, erkeğin cinsel organının en az sünnet yerinin (haşefe) kadının cinsel organına girmesi durumunda gerçekleşmiş olacağı hususunda hemfikir olmuşlardır. Benzer şekilde, akıl hastası, ölü kadın, hayvan veya ergenlik çağına gelmemiş olan ve kendisine cinsel istek duyamayan kız çocuğu ile yapılan cinsel temaslar ile erkek veya kadınla arkadan yapılan cinsel temaslar da, her biri ayrı ceza gerektiren birer suç olarak kabul edilmesine rağmen zina kapsamına sokulmamıştır. Uygulamada, bir cinsel ilişkinin zina sayılabilmesi için gerekli görülmüş bir diğer şart ise, "ilişkinin tarafları olan erkek ve kadının karşılıklı rıza içinde bulunmaları" şartı olmuştur. Buna göre, zorla gerçekleştirilen bir cinsel ilişkide kadının zina ile suçlanması mümkün görülmemiş, buna karşılık erkeğin, gerçekleşmiş bir cinsel ilişkide zorlandığını ileri sürmesi ise, bir erkeğin cinsel ilişkiyi istememesi hâlinde ne ereksiyon ne de cinsel ilişki gerçekleşmeyeceğinden kabul edilmemiştir.

Nişanlıların cinsel ilişkisi

Nişan, evlenme isteğinin karşı tarafa (eğer kişi reşit değilse ailesine) bildirilmesinden ibarettir. Tarafların birbirlerini tanımalarına yönelik bir uygulama olan nişanlılık döneminin evlilikle sonuçlanması zorunlu olmadığından, taraflar bu dönem içinde başlangıçtaki isteklerinden vazgeçip ayrılma kararı da verebilirler. Bu süreçte nişanlılar, tüm dünya medenî yasalarında olduğu gibi, "aile" sayılamazlar ve evlilikten doğacak haklarını kullanamazlar.
Ne var ki, bazı toplumlarda halkın uyguladığı nişan, aslıda nikâhın kendisidir. Çünkü bu uygulamada aileler, nişanı evlilikle sonuçlandırma konusunda akitleşirler ve bu akitlerini de merasimle ilân ederler. Hatta mehirin bir kısmını da, kesin kararlarının bir nişanesi olarak, nişan töreninde kıza takarlar. İşte bu şartlarda yapılmış nişan, bize göre nikâh hükmündedir ve taraflar birbirleri üzerinde hak sahibi durumuna geldiklerinden, cinsel birleşmeleri de zina sayılmaz.
Gerek İslâm`da ve gerekse önceki bütün semavî dinlerde bir suç ve çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiş olan zina, Rabbimiz tarafından Kur'an'da çok kınanmış ve beliğ bir ifade kullanılmak suretiyle, bu fiile yaklaşılması bile, yani bu fiilin oluşmasına yol açabilecek davranışlarda bulunmak bile yasaklanmıştır:

İsra; 32:
Zinaya da yaklaşmayın. Şüphesiz ki o iğrençliktir ve kötü bir yoldur.


Peygamberimizin, kendisine biat edecek kadınlarda "zina etmeme" koşulu aramasını bildiren ve zina etmemeyi cennetlik kulların vasıflarından biri olarak gösteren Rabbimiz, Müminun suresinde ise "zina" fiilini, "cinayet" ve "şirk" ile birlikte saymak suretiyle "zina"nın, Allah'a ortak koşmak ve haksız yere insan öldürmek kadar kötü bir suç olduğunu ortaya koymuştur:

Mümtehıne; 12:
Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana Allah`a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri, ma'rufta sana isyan etmemeleri üzerine biat ederek (bağlılık yemini ederek) gelirlerse hemen onların biatlarını al ve onlar için Allah`tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

Furkan; 68-71:
Ve işte o kişiler (Rahman'ın kulları), Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı öldürmezler. -Ancak hakk ile öldürürler.- Zina da etmezler. -Ve kim bunları yaparsa, günahla karşılaşır. Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada, alçaltılarak sürekli olarak kalır. Ancak tövbe eden, iman eden ve salihi işleyenler müstesna. İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Ve her kim tövbe eder ve salihi işlerse, kesinlikle o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.-

Müminun; 1-7 :
Kesinlikle, inananlar kurtulmuşlardır.
Onlar, namazlarında huşulu olan kimselerdir.
Ve boş şeylerden yüz çeviren kimselerdir,
ve zekatı işleyen kimselerdir,
ve iffetlerini koruyan kimselerdir,
-eşleri veya ellerinin sahip olduğu kölelere karşı ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar, oysa, bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanların ta kendileridir.-

Zina Kur'an'da üç nitelikle vasıflandırılmıştır:

İsra; 32:
Zinaya da yaklaşmayın. Şüphesiz ki o, iğrençliktir ve kötü bir yoldur.

Nisa; 22:
Babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin; ancak (cahiliye devrinde) geçen geçmiştir. Şüphesiz o bir hayâsızlıktır (fahişedir), iğrenç bir iştir yol olarak da ne kadar kötüdür?
Bu nitelikler dikkate alındığında zinanın zararlarını şöyle sıralamak mümkündür:

Zina, aile kavramını yok eder!

Ailenin çekirdeğini oluşturan eşlerden birinin zina suçu işlemesi, her toplumda o ailenin dağılmasına, o yuvanın yıkılmasına yol açar. Toplumun çekirdeği olan ailelerin dağılması ise, toplumlarda meydana gelen yozlaşmaların, ilk sırada yer alan gerekçeleri durumundadır.

Zina, neslin heder olmasına yol açar!

Zina gizli işlenen bir fiil olduğu için, böyle bir ilişki sonucu doğacak çocuğun babası genellikle açıklanamaz. Açıklansa bile bu durum, çocuğun babası olarak gösterilen şahıs tarafından kolay kolay kabul edilmez. Çünkü gizli ilişki yaşayan bir kadının, aynı anda başka gizli ilişkiler içinde olması uzak bir ihtimal değildir ve kendisine babalık yüklenilmek istenen şahsın da bu ihtimali düşünmemesi mümkün değildir. Babalığın reddedilmediği hâllerde de, normal bir aile ortamı içinde olamadığı için sorunlarla büyüyecek olan bir çocuğun topluma kazandırılması oldukça zordur. Bir zina ilişkisi sonucu dünyaya gelmiş olan çocuğun psikolojisinin bozulmasına yol açan bir diğer etken de; çocuğun, bu durumu bilen çevresi tarafından horlanmasıdır. Böyle baskılar altında yetişen çocuk ise sonuçta, kaçınılmaz olarak topluma zararlı bir fert olup çıkacaktır. Bütün bunlardan daha kötüsü de, çok sık rastlanıldığı gibi, zina ilişkisi sonucu doğan çocukların terk edilmeleri, hatta öldürülmeleridir.

Zina, insanlar ve toplumlar arasında kin ve nefret oluşturur!

İnsan fıtratında var olan kıskançlık duygusu ve bir toplum baskısı olarak insanların benliklerine işlemiş olan namus anlayışı; eşin, ananın, bacının bir zina ilişkisi içine girmesi hâlinde, bu kişilerin yakınlarının olaya soğukkanlı olarak yaklaşmalarına engel olmakta, bunun sonucunda da zina; kişiler, aileler, kabileler arasında oluşan kin ve öfkeyle cinayetlere, linçlere sebep olmaktadır.

Zina, hem kadının hem de erkeğin onurunu kırar!

Aileyi, dolayısıyla da toplumu ayakta tutan iki unsurdan biri olan kadın, evde veya dışarıda çalışmak, üretmek, ekonomiye katkıda bulunmak, çocuklarının yetişmesini sağlamak, kısacası toplumun ihtiyaç duyduğu her işte var olmak zorundadır. Bu görevleri yerine getirmek ise kadının, sağlıklı ilişkiler içinde olmasını ve her türlü tacizden uzak, huzurlu bir ortamda bulunmasını gerektirmektedir.
Ama eğer kadın, hem kendi hem başkaları tarafından sadece bir seks objesi olarak görülüyorsa, bu anlayıştaki kişiler arasında zina, ne yazık ki bir yaşam tarzı hâline gelir. Zinayı alışkanlık hâline getiren bir kadın ise, aynı anlayışta olmayan toplum fertleri tarafından dışlanır, fahişe damgası yer ve rencide edilir. Böyle bir kadın, evlenip aile kurması neredeyse imkânsız olduğundan orta malı durumuna düşer ve her bakımdan heder olur. Nitekim bu duruma düşmüş nice kadının hayatlarının intiharla sonuçlandığı, herkes tarafından bilinen bir gerçektir.


Zina, bireyin ve toplumun sağlığını tehdit eder!

Bilindiği gibi, zührevi hastalıklar çoğunlukla, doğrudan cinsel ilişki ile bulaşmakta, dolayısıyla da zina, bu hastalıkların yayılmasında hem birey hem de toplum için en büyük tehdidi oluşturmaktadır.


İşte zina, birey ve toplum için en azından yukarıda sıraladığımız zararları oluşturduğundan, yeryüzünden kargaşayı kaldırıp adaleti sağlamak amacı ile ihdas edilmiş olan dinî hükümlerde de bu eylem yasaklanmış, yasağa uymayanlara da caydırıcı cezalar öngörülmüştür.

İslâm dininde zinaya karşı alınan önlemler:

Yüce Rabbimiz İsra suresinde "zinaya yaklaşmayın" buyurmuş, böylece de zina suçunu işlemeye yol açabilecek tüm davranışları yasaklayarak zinaya çıkan yolları genel anlamda kapatmıştır. Daha sonra ise Rabbimiz bu genel ifadeyi; zinaya yol açabilecek giyim-kuşamı ve davranışları yasaklayarak, evliliği kolaylaştırıp teşvik ederek ve evlendirme işini kamu görevi sayarak, örneklerle somutlaştırmıştır:

Nur; 27, 28:
Ey iman etmiş olan kimseler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu, sizin için daha iyidir. Belki siz düşünüp anlarsınız.
Sonra da orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eğer size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha temizdir. Ve Allah, yaptığınızı en iyi bilendir.

Nur; 58, 59:
Ey iman edenler! Elleriniz altında bulunanlarla, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah namazından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, ışa/ akşam namazından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için üç avrettir (açık ve korumasız, üç zamandır). Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Âlim'dir, Hâkim'dir.
Ve çocuklarınız ergenlik çağına geldikleri zaman kendilerinden önceki kişiler (ağabeyleri, ablaları) izin istedikleri gibi izin istesinler. Allah kendi ayetlerini size işte böyle açığa koyar ve Allah Aliym'dir, Hakiym'dir.

Nur; 30, 31:
Mümin erkeklere söyle:
Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Irzlarını/ bellerini korusunlar.
Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz Allah, sizin yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
Mümin kadınlara da söyle:
Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Irzlarını/ eteklerini korusunlar.
Ziynetlerini -görünenler hariç- açmasınlar.
Örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.
Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler:
Kocaları,
Yahut babaları,
Yahut kocalarının babaları,
Oğulları yahut kocalarının oğulları,
Yahut kardeşleri,
Yahut kardeşlerinin oğulları,
Yahut kadınlar,
Yahut ellerinin altında bulunanlar,
Yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar,
Yahut kadınların avretlerini/ cinsel organlarını henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar.
Süslerinden gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.
Ey Müminler, hepiniz topluca Allah'a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

Nur; 32, 33:
Ve sizden kocası olmayanları, erkek kölelerinizden ve kadın kölelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi fazlından onları zenginleştirir. Şüphesiz ki Allah, geniş olan ve en iyi bilendir.
Ve evlenmeye imkân bulamayanlar ise, Allah, kendi fazlından kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Sağ ellerinizin malik olduklarından mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. O'nun (Allah`ın) size vermiş olduğu Allah'ın malından siz de onlara verin. Ve basit hayatın geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak/ evlenmek isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa, bilinmelidir ki, hiç şüphesiz Allah onların zorlanmalarından sonra çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

Ahzab; 59:
Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Tanınıp incitilmemeleri için bu daha uygun bir yoldur. Allah Gafur'dur, Rahîm'dir.

Nisa; 34:
Allah'ın, bazı şeyleri bazısına fazla kılması ve erkeklerin mallarından harcadıkları şey nedeniyle erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar/ koruyup, gözeticidirler.
Hâl böyle olunca, salih kadınlar, Allah'a itaat edicidirler, Allah'ın koruduğu şey nedeniyle gayb için koruyucudurlar.
Nüşûzundan (dik kafalılık yaparak kendisini taciz ve tecavüz riskine atmasından) korktuğunuz kadınlara da, öğüt verin ve yataklarında yalnız bırakın ve de baskı yapın/ sürgün edin/ dövün. Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsız büyüktür.

Ahzab; 32:
Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Ve maruf söz söyleyin.

A'raf; 31:
Ey âdemoğulları! Her mescidin yanında süslerinizi alın, yiyin, için, fakat savurganlık etmeyin; kesinlikle Allah savurganları sevmez.

Nisa; 148:
Allah, haksızlığa uğrayanların dışında, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ve Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.

Nur; 19:
Şüphesiz müminler arasında fuhşiyatın yayılmasını sevenler için dünyada rezillik ve ahirette çok acıklı bir azap vardır. ...


İşte Rabbimiz, İsra suresinin 32. ayetindeki "zinaya yaklaşmayın" buyruğuyla, yukarıdaki ayetlerde bildirdiği kurallara dikkat edilmesini, önce bu tedbirlerin uygulanmasını istemektedir.


Eldeki belgeler, zinanın çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmesinin ve yasaklanarak faillerine cezai müeyyideler getirilmesinin, çok eski medeniyetlerden beri var olduğunu göstermektedir.

Sümer, Asur ve Babilliler'de zinanın cezası:

Zina suçu ve cezası, "Hammurabi Kanunları"nda da yer almakta olup, M.Ö. 1792-1750 yılları arasında hüküm sürmüş olan Babil kralı Hammurabi'nin yaptığı bu yasalar, o dönemde ittifak hâlinde olduğu ve içinde Asur Krallığı'nın da bulunduğu 15 ülkede uygulanmış olmalıdır. Bu yasaların kaynağı ise, daha önceki kent toplumlarına yüzyıllar boyunca yol göstermiş olan Sümer hukukudur. (Ana Britannica; c:14, s:385)

Hammurabi Kanunları

Madde; 129:
Eğer bir adamın karısı bir başka erkekle yatarken yakalanırsa onları bağlayıp suya atacaklar. Eğer kadının kocası yaşatırsa, kral da yaşatacak.

Madde; 130:
Eğer bir adam, başka bir adamın babasının evinde oturan karısını zor kullanıp koynunda yatırırken yakalanırsa, o adam öldürülecek, kadın özgür kalacaktır.

Tevrat'ta zinanın cezası:

Levililer: 20/10, 14:

10 "Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.
11 Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü hak etmişlerdir.
12 Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak etmişlerdir.
13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
14 Bir adam hem bir kızla, hem de kızın anasıyla evlenirse, alçaklık etmiş olur. Aranızda böyle alçaklıklar olmasın diye üçü de yakılacaktır.
............
20 "Amcasının karısıyla cinsel ilişki kuran adam, amcasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de günahlarının bedelini ödeyecek ve çocuk sahibi olmadan öleceklerdir.
21 Kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş olur. Kardeşinin namusunu lekelemiştir. Çocuk sahibi olmayacaklardır.

Tesniye; 22/20-29:

13 "Bir adam bir kadın alır, yattıktan sonra ondan hoşlanmazsa,
14 ona suç yükler, adını kötüler, `Bu kadınla evlendim ama onunla yatınca erden olmadığını gördüm` derse,
15 kadının annesiyle babası kızlarının erden olduğuna ilişkin kanıtı alıp kapıda görevli kent ileri gelenlerine getirecekler.
16-17 Kadının babası ileri gelenlere, `Kızımı bu adamla evlendirdim ama o kızımdan hoşlanmıyor` diyecek, `Şimdi kızımı suçluyor, onun erden olmadığını söylüyor. İşte kızımın erden olduğunun kanıtı!` Sonra anne-baba kızlarının erden olduğunu kanıtlayan yatak çarşafını ileri gelenlerin önüne serip gösterecekler.
18 Kent ileri gelenleri de adamı cezalandıracaklar.
19 Ceza olarak ondan yüz gümüş alıp kadının babasına verecekler. Çünkü adam İsrailli bir erden kızın adını kötülemiştir. Kadın adamın karısı kalacak ve adam yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.
20 "Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa,
21 kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail`de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü içinizden atacaksınız.
22 "Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail`den kötülüğü atacaksınız.
23 "Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa,
24 ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü içinizden atacaksınız.
25 "Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek.
26 Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer.
27 Adam kızı kırda gördüğünde nişanlı kız bağırmışsa da onu kurtaran olmamıştır.
28 "Eğer bir adam nişanlı olmayan erden bir kızla karşılaşır, tutup onunla yatarsa ve bu ortaya çıkarsa,
29 kızla yatan adam kızın babasına elli gümüş verecek. Kıza tecavüz ettiği için onu karı olarak alacak ve yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.
30 "Kimse babasının karısını almayacak, babasının evlilik yatağına leke sürmeyecektir."

İncil'de zinanın cezası:

Yuhanna; 8/1-11:

İsa ise Zeytin dağına gitti. 2Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O`nun yanına geliyordu. O da oturup onlara ders vermeye başladı. 3-4Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa`ya, «Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı» dediler. 5«Musa, Yasa`da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?» 6Bunları İsa`yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; O`nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. 7Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!» dedi.
8Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu. 9Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa`yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. 10İsa doğrulup ona, «Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?» diye sordu. 11Kadın, «Hiçbiri, efendim» dedi. İsa, «Ben de seni yargılamıyorum» dedi. «Git, artık bundan sonra günah işleme!»

İslam'da zinanın cezası:

Furkan; 68-71:
Ve işte o kişiler (Rahman'ın kulları), Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı öldürmezler. -Ancak hakk ile öldürürler.- Zina da etmezler. -Ve kim bunları yaparsa, günahla karşılaşır. Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada, alçaltılarak sürekli olarak kalır. Ancak tövbe eden, iman eden ve salihi işleyenler müstesna. İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. Ve her kim tövbe eder ve salihi işlerse, kesinlikle o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.-

Nur; 2:
Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz celde vurun; Allah`a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dininde sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Ve müminlerden bir grup onların cezalandırılmasına tanık olsun.


"Celde", ete geçmemek üzere, yalnız deriyi etkileyecek şekilde vurmak demektir. (........) Allah'ın, uygulamasını halkın huzurunda ve suçlulara acınmadan yapılmasını emrettiği zina cezasının, sadece kürk ve palto gibi kalın olanlar haricinde, giysiler çıkartılmadan uygulanması gerekir.

Furkan suresinin 68-71. ayetlerinden anlaşılacağı üzere, bu suçtan tövbe eden (pişman olup maddî ve manevî cezasına razı olan) kimseleri Allah bağışlamakta ve onların kötülüklerini iyiliğe dönüştürmektedir. Nitekim Nur suresinde Rabbimiz, zina etmiş Müslümanları dışlayıp onları hakir görmeyi, onlara ikinci sınıf insan muamelesi yapıp onlarla evlenmeyi yasaklamayı ve onları zina eden biriyle veya bir müşrikle evlendirme yoluna gitmeyi haram kılmıştır:

Nur; 3:
Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmiyor; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evleniyor. Ve bu, müminlere haram kılınmıştır.

Not: Bir mümin kadının, zina etmiş bile olsa, bir müşrikle evlenmesi Bakara suresinin 221. ayetinde haram kılınmıştır.

Eşcinsel erkeklerin cezası:

Nisa; 16:
İçinizden iki erkek kişi, fuhuş yaparsa, onlara eziyet edin; eğer tövbe eder, uslanırlarsa artık onlara eziyetten vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyendir.


Görüldüğü gibi, eşcinsel ilişkide bulunan erkeklere verilecek ceza; dil ve el ile eziyetten ibarettir. Eziyetin niteliği ayette açıklanmadığı için, cezanın günün şartlarına göre ayarlanması söz konusudur. Nitekim fakihler bu konuda birçok görüş üretmişlerdir. Ancak, bu konuda kamu otoritesinin görevi sadece ceza tatbiki değildir. Bize göre ayetteki "uslanırlarsa" ifadesi, bu kimselerin kamu otoritesi tarafından tedavi ve ıslah edilmelerini, yani uslanmaya teşvik edilmelerini öngörmektedir.

Eşcinsel kadınların cezası:

Nisa; 15:
Kadınlarınızdan fahişeye varanlara, aranızdan dört şahit getirin; eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıncaya, ya da Allah onlara bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun.

Not: Fahişe; kötülüğü gayet açık olan davranış, aşırı derecede edepsizlik demektir. Genellikle yasal olmayan cinsel ilişkiler için kullanılır.

Ayetin bildirdiğine göre eşcinsel ilişkide bulunan kadınların cezası; evde gözetim altında tutulmaktır. Bu ceza, onların kendi başlarına serbest dolaşmalarının engellenmesi anlamına gelmektedir. Kamu otoritesince tedavi ve ıslah edilmeleri için uğraşılması gereken bu kadınlar evlendikleri veya uslanıp bu işten vazgeçtikleri takdirde cezadan kurtulurlar.

KARAR SİZİN NAMUS NEREDEYMİŞ
KAYNAK BELLİ
 
bu yazıyı yazan bakireliğini yitirdiği için yazmıştır herhalde :)
 
arkadaşlar basit bi çıkış allahın emri belli inanıyorsak nikah ve zina cennet cehennem =bağlantı dünya yalan değilmi sonuçta kim kimi kandırırsa zerresine kadar hesabı sorulmayacakmı tşkl
 
olayın dini boyutunu zaten söylemeye gerek yok

benım için bazı seyler önemlidir bu konuda önemli herkesin deger yargıları farklıdır onlarada saygı duymak gerekir

eger eşinin kendisinden önce baska insanlarla baska seyler yasmasına ve bunun boyutunu abartıp dönulmez yollara girmesini affedeceklerse onların görüşüdür saygı duyacaksın yargılamıyacaksın bu yüzden kimseyi

bu konuların konusulması bile şaçma herkesin yaşayış şekli deger yargıları kendine
 
çok konuşulan gereksiz bir tartışma. böyle yeryer ısıtıp ısıtıp verirler. Bu tartışmanın sonu gelmez. En son toplum için kutsal sayılan namus kavramına dayanır kalır.

herkes yetiştirildiği ortama göre yorumlar, kimiside dinsel taraftan bakar.

Kişinin hayatı kendini bağlıyorsa, kişi ekonomik özgürlüğünü ve yaşama özgürlüğünü eline alabilmişse. tek doğru yoktur. Herkez kendi doğrusunu söyler. Ama kimse ortak bir doğruyu kabul etmez. Buda gayet doğaldır.

yani bu tartışma yersiz ve sonuçsuzdur. Tek doğru herkezin hayatı kendini bağlar. Yeterki ekonomik özgürlüğünü eline almış olsun. Yoksa hükmü mensubu olduğu aile veya kişiler koyar. buda tabiatın olmasada, ülkemizdeki toplumsal yaşamın yazılı olmayan bir kanunudur.
 
Bekaret konusumu,tam bir kaos!

Çık bakalım işin içinden şimdi Temel Reis.

Türkiye gibi doğu ile batı kültürleri arasında kalmış bir ülke için ise başlıbaşına bir kaos.

Kolay gelsin Yemel Reis.

Çözebilene aşk olsun.

Bir yandan korunmadan ilişki yaşayıp,bebeğini çöpe atan üniversite öğrencisi,diğer taraftan bunu yapan "beyefendinin" evleneceği zaman "bakire" kız istemesi

Sonra o kadının ya da erkeğin evlendiğinde biriyle,olurya bir kız çocukları olur.
Onu olabildiğince erkeklerden uzak,"namuslu",yetiştirmek istemesi.

Birde erkek çocuk olma durumu var.
Onuda çapkınlık okuluna gönderirler.

Sonrada oturup bu insanlar sosyal ortamlarda dinden de dem vyrmaktan geri kalmazlar.

Şunu söyleyeyim.

Batının,Avrupanın,Amerikanın bekaret konusundaki yaşam tarzı hoşumuza gitmese de,adamlar bizden çok ama çok fazla dürüstler.

Bekaret mi,dediğim gibi tam bir KAOS.
Kolay gelsin temek reis.
 
Allah kadınlara güvenseydi bekaret zarını yaratmazdı

o söz allah "erkeklere" güvenseydi olacaktı. bazen çevremdekileri gördükçe keşke zarı bize verseydi diyesim geliyor... O'nda ilk olmasını bekliyosam bende de ilk olmalı
 
Neyse o zarda tesadüfen olusmustur, genetik hata da diyebiliriz. Ama 99% kizlarda olusuyorda bunun nedeni varmi?
Evet tesadüf ve genetik hata, böylelikle kizlarin 99% genetik hata ile dünyaya gelmekte.
Simdi Avrupada bu genetik hatadan dolayi genc kizlar birbirlerinin yüzlerine bakamaz oldular.
Tabi neden diye sorucaksiniz.
Sen daha bakiremisin?
Bir kisi bulamadin herhalde, sen cekici degilsin, seni isteyen yok, beceriksiz daha bu bekaret zari ile mi dolasiyorsun.
 
Konuya ne mahalle kabadayısı ağzı ile bizi bozar diyeceğim ne de namus iki bacak arasına indirgenmemeli genişliğinde olamayacağımı belirteyim.

Bekaret beyaz bir kağıt gibi yazanına şevk verecek iç huzurunu sağlayacak temizliktedir. Yazılıp silinmiş bir kağıda yazmaktansa edebimi , tertemiz bir sayfada başlamak isterim soyumu devam ettirecek birlikteliğe.

Bacak arasında namus olmaz masalı deli ediyor beni.
Bacak arası TEM otobanı olsun gelen geçenin haddi hesabı yok çık sonra ben beynimde aldatmıyorum de namuslu ol. Hadi canım sen de .

İnsan beyni herşeyi düşünebilir nefsimiz herşeyi çekebilir maharet bu arzuları çekmemek düşünceleri düşünmemiş gibi yapmak değil.
Mesele beyninden isteyerek yada istemeyerek geçen düşüncelerin yada nefsinin arzularını akıl gücünle bastırmak ahlaki kurallara uygun davranmak .

bEYNİMDEN geçenler ile nefsimin arzuladıklarını hayvandan farksız bir şekilde yapmaya kalksa idim herhalde sonuçlar kötü olurdu.
Hayvandan farkımız olmalı kendimizi kontrol edebilmeliyiz...
 
bazıları kendilerini çok mükemmel gördüğündenmidir nedir kendi yaşadıklarını doğruluğunu kabullenip çevreye de empoze edyor.yani inandıkları gibi yaşamak istiyor.yaşanması gereken kurallara uymak istemiyor.
ortada bir islam dini var ve belirli kuralları var neden bunun kuralları belliyken illaki değişik fikirler tartışılıyor.aynı evrim konusuna benziyor.Allah cc kuranda ben insanı çamurdan yarattım maymundan değildiyor diğerleri hayır maymundan gelmiş deyip bir kısır döngde sıkışıp kalıyorlar.
son olarak evlendiğiniz bir bayan birkaç kişiyle birlikte olmuş enson size nasip olmuş.sizde onu tatmin edememişsiniz ve size senden önceki şu şu çok daha iyiydi demiş.hadi gel de ayıkla pirincin taşını.bekaret en azından köküne kadar aldatmamanın bir gösregesi
 


Yapılacak değerlendirmeler bu tür konulara hangi açıdan baktığınıza göre değişir.

Bu konuya ataerkil kültür değerleri, feodal yapı yada dini bakış açısı temel alınarak açıklama getirilecekse yapılacak açıklama bellidir.

Karşı cins yani kadın her anlamda zayıftır, doğal olarak korumayı, sahiplenmeyi gerektirir gibisinden sonuçlara varılacaktır.

Akılcı ve insani yönden, ayrıma tabi tutmadan yaklaşılacak olursa, sosyal bir canlı, birey olma hakkı, yaşam hakkı gibi gerçek gerekçelerle bu konuyu konuşup durmanın anlamsızlığı ortaya çıkar.

İnsani değerleri kendisine bir hayat şekli olarak seçmiş ve birçok anlamda kendisini olabildiğine iyi yetiştirmiş, donanımlı insanlar bir çok konuda değerlendirme yaparken, farklı değerleri değilde daha çok ortak değerleri ölçü alarak yaşamak ister.

Açıkçası böyle bir kişi olabilmeyi çok isterim.

Konumuza dönersek;

Kadın ile erkeğin sahip oldukları özellikler açısından eşit olmadığını zaten görürüz. Bu anlamda eşitmidir, değilmidir tartışması yapıp durmanın bir anlamı yok.

İnsanları birey olarak algılayabildiğimiz sürece bu tür konularla kendimizi yormayız.

Nasıl ki erkek bir BİREY, ŞAHSİYET ise kadında aynı şekilde bir BİREY, ŞAHSİYET'dir. Karşı cinsi düşük, aciz, korunmaya muhtaç, sahiplenebilecek bir mal veya eşya gibi gören yaşam tarzı, bekaret gibi konularıda dünyanın en önemli konusu olarak değerlendirir.

İki yüzlü ve sahtekar, hakkaniyetten uzak bir bakış açısıdır bence. O nedenle dinsel veya feodal, ataerkil bakış açısını benimsemiyorum.

İnsan sahip olduğu değerler açısından maddi ve manevi değerlerden oluşan bir varlıktır. Bu varlıkların özlük haklarını, yaşam haklarını bir cinsin kendi kafasına göre tek taraflı belirliyor olması sağlıklı bir yaklaşım değil.

Sahip olduğu değerler evrensel ve dürüst ise o bireyin ister erkek olsun ister kadın bekaretin tartışmak yersiz olur.

Bir tarafta cinselliği olabildiğine rahat yaşayan erkekler, bir tarafta cinselliği kırıntı şeklinde yaşayan kadınlara yöneltilen suçlamalar.

Bekaret, doğru, akılcı, insani değerler üzerinden hayatını şekillendirmiş kişilerin gündeminde bulunmaz bile. Çünkü ortada tek taraflı bakış, şüphe, haksızlık gibi hastalıklı yaklaşımlar yoktur.

Son söz;

Namus ne bacak arasında nede beyindedir. Yani her ikisindedir. İnsan maddi ve manevi değerler açısından bir bütündür. Bütün içerisinde değerlerin yeri, önceliği tartışılmaz.

Yani örneklemeye çalışacak olursak; göz mü daha önemli, kulak mı? böyle şeyleri kıyaslayarak, sınıflandırarak tartışıp durmak anlamsızdır.

Gözde değerlidir, kulak da. Görevleri farklı olan unsurların karşılaştırılması, tartışılması sağlıklı bir yaklaşım değil.

 
terör almış başını gidiyor .bunlar cinsel terörden bahsediyor..

ulan zaten isteyen istediği ile düşüp kalkıyor.çocuklar çöp bidonlarından toplanıyor.
istediğiniz nedir.daha ileri gidip tutan tuttuğu ilemi kalıcak. bu ne kepazeliktir.

bu ne sonradan görme sağdan soldan toplamadır.
yazıklar olsunki bu millete , kanları ile kazanılmış bir devlet ve içerisinde yaşayanlar.
VALLAHİ FATİH bugünü görse idi yüzümze tükürür halimize ağlardı....
ben bu millet içinmi bizanstan aldım , bunların bizanstan aşağı tarafı yok geçmişler derdi...
 
Geri
Üst