ojumbala
New member
- Katılım
- 3 May 2008
- Mesajlar
- 12
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Abbasi halifelerinden Hârûn Reşîd hacca gider. Dönüşünde bir müddet Kûfe'de istirahat için konaklar. Yola çıkacağı zaman Kûfe eşrafı kendisini yolcu etmek için sokağa dökülür. Behlül-i Dana hazretleri de yol etmeye çıkanlar arasındadır. Çocuklar onunla oynayıp eğlenirlerken halifenin develer üzerindeki kâfilesi gözükür. Tam Hârûn Reşid yanından geçerken Behlül-i Dana hazretleri yüksek sesle:
"Ey Hârûn!" diye seslenir.
Halife perdeyi kaldırarak:
"Buyur Behlül, ne istiyorsun?" der. Behlül:
"Ey Müminlerin Emîri! Eymen bin Nâil, Kudame bin Abdülâmir'den bize şöyle haber verdi ve dedi ki:
Ben Resûl-i ekremi Arafat'tan dönüşte görmüştüm. Kızıl bir deveye binmişti. Yanında kimse dövülmediği gibi, kimse de kovulmazdı. "Yol verin, yol verin!" diyen münâdileri de yoktu. Sen de bu usûle riâyet eyle. Bilmiş ol ki; tevâzu ile yolculuk etmen, kibir ile seyâhatinden hayırlıdır."
Behlül Dânâ yine;
"Bağdât ve etrafını nûrlandırıp aydınlatacak hediyeler götürüyor musun?" dedi.
Halîfe;
"Bu hediyeler nasıl olur?" deyince,
Behlül hazretleri;
"İnsanlara Allahü teâlânın sevgisini, O'ndan korkmayı nasihatle, onlara örnek olacak şekilde hâl ve hareketlerde bulun, onlar hakkında temiz ve güzel düşüncelere sâhib ol. İşte bunlar en güzel hediyedir." dedi.
Bunu dinleyen Hârûn Reşîd ağlayarak;
"Ey Behlül, biraz daha anlat!" der.
Behlül-i Dana:
"Memleketinin bir köşesinde bir mazlum zulme uğrasa, sen memleketin diğer köşesinde bile olsan, Allahü teâlâ bunun hesâbını senden soracak. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; ''Şüphesiz ki iyiler Naim Cenneti'ndedir.Kötüler ise Cehennem'dedir.''buyurdu (İnfitar sûresi: 13-14). Âhirette, Cennet veya Cehennem dışında gidilecek üçüncü bir yer yoktur. O hâlde hazırlığını buna göre yap." dedi.
Halîfe;
"Amellerimiz hakkında ne dersiniz?" diye sorar.
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâdan korkarak ve emrettiğine uygun olarak yapılan amel makbuldür." buyurdu.
Halîfe;
"Peygamber efendimizle, akrabâlık olarak yakınlığımız hakkında ne dersiniz?" diye sorar.
Behlül-i Dana ;
"Peygamber efendimize akrabâlıktan ziyâde, bildirdiği hükümlere bağlılıkta yakın olmak daha mühimdir." diye cevap verir.
Halîfe;
"Peygamber efendimizin şefâatine kavuşabilecek miyiz?" deyince de,
Behlül;
"Onu Allahü teâlâ bilir." buyurdu.
Halîfe;
"Nasıl yaşayalım?" diye sorar.
Behlül;
"Allah'tan kork. Her hâlinde Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol. Bu durumda en kârlı yolu seçmiş olursun." dedi.
Halîfe;
"Çok güzel söylüyorsun, şu hediyemi kabûl et." der.
Behlül hazretleri de;
"Onu kimden aldınsa ona ver. Dünyâdaki sâhipleri yakana yapışmadan önce, verenin yoluna harca. Bunu burada yap. Âhirete kalırsa onlara bir şey bulup veremezsin, râzı edemezsin." diye cevap verir.
Parayı almayınca, Hârûn Reşîd;
"Para borcun varsa onu ödeyelim." diye teklifte bulunur.
Hazreti Behlül :
"Kûfe'de birçok ilim sâhipleri vardır. Borç ile borcun ödenmeyeceğinde ittifak etmişlerdir." karşılığını verir.
Hârûn Reşîd:
"Bâri ihtiyâcını temin edelim." deyince,
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâ senin Rabbin olduğu gibi, benim de Rabbim'dir. Seni hatırlayıp beni unutması muhâldir." buyurur.
[/FONT][/FONT][/SIZE][/SIZE][/SIZE][/FONT]
"Ey Hârûn!" diye seslenir.
Halife perdeyi kaldırarak:
"Buyur Behlül, ne istiyorsun?" der. Behlül:
"Ey Müminlerin Emîri! Eymen bin Nâil, Kudame bin Abdülâmir'den bize şöyle haber verdi ve dedi ki:
Ben Resûl-i ekremi Arafat'tan dönüşte görmüştüm. Kızıl bir deveye binmişti. Yanında kimse dövülmediği gibi, kimse de kovulmazdı. "Yol verin, yol verin!" diyen münâdileri de yoktu. Sen de bu usûle riâyet eyle. Bilmiş ol ki; tevâzu ile yolculuk etmen, kibir ile seyâhatinden hayırlıdır."
Behlül Dânâ yine;
"Bağdât ve etrafını nûrlandırıp aydınlatacak hediyeler götürüyor musun?" dedi.
Halîfe;
"Bu hediyeler nasıl olur?" deyince,
Behlül hazretleri;
"İnsanlara Allahü teâlânın sevgisini, O'ndan korkmayı nasihatle, onlara örnek olacak şekilde hâl ve hareketlerde bulun, onlar hakkında temiz ve güzel düşüncelere sâhib ol. İşte bunlar en güzel hediyedir." dedi.
Bunu dinleyen Hârûn Reşîd ağlayarak;
"Ey Behlül, biraz daha anlat!" der.
Behlül-i Dana:
"Memleketinin bir köşesinde bir mazlum zulme uğrasa, sen memleketin diğer köşesinde bile olsan, Allahü teâlâ bunun hesâbını senden soracak. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen; ''Şüphesiz ki iyiler Naim Cenneti'ndedir.Kötüler ise Cehennem'dedir.''buyurdu (İnfitar sûresi: 13-14). Âhirette, Cennet veya Cehennem dışında gidilecek üçüncü bir yer yoktur. O hâlde hazırlığını buna göre yap." dedi.
Halîfe;
"Amellerimiz hakkında ne dersiniz?" diye sorar.
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâdan korkarak ve emrettiğine uygun olarak yapılan amel makbuldür." buyurdu.
Halîfe;
"Peygamber efendimizle, akrabâlık olarak yakınlığımız hakkında ne dersiniz?" diye sorar.
Behlül-i Dana ;
"Peygamber efendimize akrabâlıktan ziyâde, bildirdiği hükümlere bağlılıkta yakın olmak daha mühimdir." diye cevap verir.
Halîfe;
"Peygamber efendimizin şefâatine kavuşabilecek miyiz?" deyince de,
Behlül;
"Onu Allahü teâlâ bilir." buyurdu.
Halîfe;
"Nasıl yaşayalım?" diye sorar.
Behlül;
"Allah'tan kork. Her hâlinde Muhammed aleyhisselâmın sünnetine tâbi ol. Bu durumda en kârlı yolu seçmiş olursun." dedi.
Halîfe;
"Çok güzel söylüyorsun, şu hediyemi kabûl et." der.
Behlül hazretleri de;
"Onu kimden aldınsa ona ver. Dünyâdaki sâhipleri yakana yapışmadan önce, verenin yoluna harca. Bunu burada yap. Âhirete kalırsa onlara bir şey bulup veremezsin, râzı edemezsin." diye cevap verir.
Parayı almayınca, Hârûn Reşîd;
"Para borcun varsa onu ödeyelim." diye teklifte bulunur.
Hazreti Behlül :
"Kûfe'de birçok ilim sâhipleri vardır. Borç ile borcun ödenmeyeceğinde ittifak etmişlerdir." karşılığını verir.
Hârûn Reşîd:
"Bâri ihtiyâcını temin edelim." deyince,
Behlül hazretleri;
"Allahü teâlâ senin Rabbin olduğu gibi, benim de Rabbim'dir. Seni hatırlayıp beni unutması muhâldir." buyurur.
[/FONT][/FONT][/SIZE][/SIZE][/SIZE][/FONT]