daredevil_off
PiS YoLuK
- Katılım
- 5 Kas 2005
- Mesajlar
- 4,140
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Turkcell Süper Lig'de 2007-2008 sezonunu üçüncü sırada tamamlayan Beşiktaş için umutlu başlayan sezon sıkıntılı noktalandı. Sezona 'şampiyonluk' hedefiyle başlayan Beşiktaş, ligde son hafta Trabzonspor'un F.Bahçe'yi mağlup etmesiyle birlikte üçlü averajda Sivasspor'un üstüne çıkarak UEFA Kupası'na katılmaya kılpayı hak kazandı. Siyah-beyazlı ekipte sezon boyu en çok konuşulan konu ise hiç kuşkusuz hakem hatalarıydı. Taraftar sezon boyu beklentilerini karşılamayan takıma son maçta tepkisini gösterdi. Hakem hatalarının ardından PAF takımıyla sahaya çıkılacağı sözünün tutulmaması da taraftarın Başkan Yıldırım Demirören’e olan güveninin azalmasına neden oldu. Yıkılması muamma haline gelen İnönü Stadı, oynanan son V.Manisaspor maçında 'Yeter Yıldırım Demirören yeter' sloganlarıyla inlerken, devre arasında transferi çok konuşulan Holosko, attığı ve attırdığı gollerle siyah beyazlı takımın yüzünü biraz olsun güldürdü.
Yeni sezona menajer değişikliğiyle başlayan Beşiktaş için sezonun en kötü olayı ise kuşkusuz 8-0 kaybedilen Liverpool maçı oldu. İşte Beşiktaş tarihine, hakem hatalarının etkisinin en çok yansıdığı sezon olarak geçen 2007-2008 sezonunun satır başları…
GÜLTİKEN GİTTİ ENGİN GELDİ
Beşiktaş'ın sezon başında yaşadığı en ilginç gelişmelerden birisi de yaşanan menajer değişimiydi. 2007-2008 sezonunun başlamasına bir hafta kala Beşiktaş'ta 1 yılı aşkın bir süredir menajer olarak görev yapan Ali Gültiken görevi bıraktı ve yerine Sinan Engin geldi. Beşiktaş'ta oynadığı dönemlerde adına besteler yapılan, bir G.Saray maçının ardından yaşadığı ağır sakatlık nedeniyle bir daha toparlanamayan Ali Gültiken, 12 Haziran 2006 tarihinde dönemin yönetim kurulu üyesi Fikret Ercan tarafından basınla tanıştırılarak Beşiktaş'ın Futbol Takımı'nın başına idari menajer olarak getirilmişti.
Göreve geldiği günden itibaren Beşiktaş'ın büyük bir değişim yaşadığını sürekli yineleyen Gültiken'in ismi sezon boyunca teknik direktör Jean Tigana ile anlaşamayıp istifa edeceği yönündeki haberler ile sıkça anılmıştı. Tigana'nın teknik patronluğunda takım ligi ikinci bitirerek Şampiyonlar Ligi'ne katılsa bile Başkan Yıldırım Demirören ile arasının açık olduğu ve görevden alınarak yerine Sinan Engin'in getirileceği iddiaları gündemden hiç düşmemişti. Nitekim ilerleyen günlerde bu iddiaların ne derece doğru olduğu açığa çıktı. 3 Ağustos 2007’de Sinan Engin futbol takımı menajerliğine getirildi.
Sinan Engin kulübün 100. yılında kazanılan şampiyonluğun mimarlarından biri olarak büyük itibar toplamıştı. Engin'in futbolculara olan yakınlığı, taraftarlar ile iyi ilişkisi sürekli onu gündemde tuttu. Ancak daha sonra çeşitli suç örgütü liderleriyle ilişkileri ve onlara Beşiktaş adına pasaport çıkartığı iddiaları, hatta bu konuda yargılanması onun görevden ayrılmasına yol açmıştı. Ancak Demirören yönetimi bütün bunlara rağmen sezon başlamadan önce Sinan Engin’i idari menajer olarak göreve getirdi. Beşiktaş'ta görev almadan önce yorumcu olduğu televizyon kanalında Demirören ve Jean Tigana aleyhine yaptığı muhalefet ise kimse tarafından unutulmadı. Göreve başladıktan sonra bir türlü beklenen başarının gelmemesi Engin'i de hedef adam haline getirdi. Çarşı tribünlerinde aleyhine açılan pankartın ardından hemen amigolarla bir araya gelerek gövde gösterisinde bulundu ve basının karşısında ölene kadar Beşiktaş'ın menfaatlerini koruma sözünü verdi.
Engin ayrıca sezon içerisinde Beşiktaş'a karşı yapılan hakem hatalarında sürekli eleştirileriyle ön plana çıktı. İsmet Arzuman'ın hatalı kararları sonucu kaybedilen F.Bahçe maçının ardından kulüp içinde istifa ettiği haberleri dolansa bile görevinden ayrılmadı. Sadece kendi takımı adına değil, rakipleri içinde sivri demeçleri olan Engin'in adı son olarak Başkan Demirören tarafından veto edildiği iddia edilen Bebbe transferinde de gündeme geldi.
TRANSFERLER SORU İŞARETİ
Sezon öncesi Beşiktaş'ın nasıl bir transfer politikası izleyeceği herkes tarafından merak ediliyordu. Medyada adı geçen Nicola Legrottaglie, Anderson gibi isim yapmış oyuncuları Ertuğrul Sağlam'ın istememesi ve ardından tercih edilen oyuncular, genç teknik direktörün "yıldız oyuncu sevmiyor" damgası yemesine neden oldu.
Sessiz sedasız transfer edilen ve bonservis parası verilmeyen Şilili Rodrigo Tello, ligin son haftalarında performans düşüklüğü yaşasa da genel anlamda büyük beğeni topladı.
Orta sahaya transfer edilen Edouard Cisse de ağır görüntüsüne rağmen, özellikle forma giymediği maçlarda yokluğunu sıklıkla sahada hissettirdi.
Bu iki oyuncu dışında, rakipler isim yapmış yabancılarla anlaşırken siyah beyazlıların Federico Higuain, Lamina Diatta ve Gordon Schildenfeld’i transfer etmesi eleştiri topladı. Bu arada Diatta ve Higuain'in yeterince şans bulamadan takımdan gönderildiğini iddia edenler de oldu.
Devre arasında 5 milyon doların yanında Koray Avcı ve Burak Yılmaz karşılığında Filip Holsoko'nun alınışı, ilk başta eleştirilse de Slovak golcü attığı ve attırdığı gollerle ileride çok işler yapacağının sinyallerini verdi. Bir diğer genç oyuncu İbrahim Akın'ın ise bonservisiyle takımdan gönderilmesi ise Beşiktaş'ın eleştiri toplayan bir diğer transfer hamlesi oldu.
Yerli transferlerinde ise bonservis ücretleri ödenmeden alınan Rüştü Reçber ve Mehmet Yozgatlı isimleri ön plana çıktı. Fenerbahçe ve Galatasaray'dan yapılan transferlerin taraftarlar gözünde büyük tepki toplamasından dolayı başta Mehmet Yozgatlı olmak üzere iki oyuncu için de ilk izlenimler fazla olumlu olmadı. Ancak kendisini ispatlamış bir oyuncu olan Rüştü, sakatlığını atlattıktan sonra önemli işlere imza attı.
Bu arada Ankaraspor'dan alınan genç kaleci Hakan Arıkan da geleceğe yatırım anlamında önemli bir kazanç oldu. Ancak Hakan Liverpool deplasmanında 8 gol yedikten sonra süre bulmakta oldukça zorlandı.
Tüm bu transferlerin yanında, altyapıdan çıkan Serdar Özkan, Batuhan Karadeniz ve İbrahim Kaş oynadıkları maçlarda gösterdikleri performanslarla, siyah beyazlı ekibin altyapısının ne kadar potansiyelli olduğunu gösterdi. Genç oyuncular şans verilmesi halinde neler yapabileceklerini de herkese ispatladılar.
DEFANS SORUNU ÇÖZÜLMEDİ
Geçtiğimiz sezon Jean Tigana yönetiminde kalesini adeta gole kapayan Beşiktaş, 2007-2008 sezonunda benzer bir performans sergiledi. Ancak kritik maçlarda yapılan bireysel defans hataları, stoper pozisyonunda yaşanan sakatlıklar ve formsuzluklar, şampiyonluğun kaybedilmesinde ön plana çıkan faktörler arasındaki yerini aldı.
Sağ ve sol beklerde istikrarsız bir performans gösterilmesinin yanı sıra stoper pozisyonunda yapılan transferler ve bu transferlerden yeterli katkının alınamaması önemli puanların kaybedilmesine neden oldu.
Basit bir örnek vermek gerekirse, Sivasspor deplasmanında yenilen son dakika golü,
bireysel bir defans hatasıyla geldi ve az kalsın o yenilen gol UEFA Kupası'na doğrudan katılma şansını ortadan kaldıracaktı.
LİVERPOOL ŞOKU: 8-0
2007-2008 sezonunda Türkiye’yi UEFA Şampiyonlar Ligi’nde temsil eden Beşiktaş, düştüğü zor grupta Porto, Liverpool ve Marsilya arasından sıyrılamadı ve elendi. Ancak Beşiktaş, özellikle İnönü Stadı’nda oynadığı futbolla ve muhteşem taraftarıyla Avrupa’da yankı uyandırmayı başardı. Siyah-beyazlıların özellikle İngiliz devi Liverpool’u 2-1 yendiği maçta ortaya çıkan atmosfer tek kelime ile muhteşemdi. Her zaman övgüyle bahsedilen Beşiktaş taraftarı, bir kez daha Avrupa medyasında yer almış, hatta ve hatta maçın da önüne geçerek, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştı. Bu denli zorlu bir grupta yer almasına rağmen Beşiktaş, Marsilya ve Liverpool’u mağlup ederek 6 puan toplamayı başarmıştı. Ancak bu puanlar gruptan çıkmak için yeterli olmadı. Porto ile İstanbul’da oynanan maçta 90+4. dakikada yenen gol, bir bakıma Beşiktaş’ın bu umutlarını söndürmek için yeterli bir neden oldu.
Tüm bunların yanında Beşiktaş, hiç de hoş olmayan bir rekora da geride bıraktığımız sezonda imza attı. Liverpool’u İstanbul’da 2-1 yendikten sonra rakibine deplasmanda 8-0 mağlup olan Siyah-beyazlılar, aldıkları bu yenilgiyle Şampiyonlar Ligi tarihinin en farklı yenilgisini almış oldu. İngiltere’deki maçta ortaya hiçbir şey koyamayan Beşiktaş, rakibinin de şansı yaver gidince sahadan farklı yenilgiyle ayrılmıştı. Hakan Arıkan’ın elinden kaçırdığı 3 topta yenen goller, Beşiktaş’ın lehine verilmesi gereken bir taç atışının Liverpool’a verilmesiyle oluşan pozisyonda yenilen gol ve İbrahim Toraman’ın uzaklaştırmak isterken Ryan Babel’e çarpan topun ağlara gitmesi… Tüm bunlar bir araya gelince ortaya hiç kimsenin ummadığı, beklemediği ve istemediği bir sonuç çıktı.
Beşiktaş, tarihinin en ağır yenilgisinden sonra çabuk toparlandı ancak bu silkiniş Kartal’a yetmedi.
HOLOSKO GELDİ VE...
Şampiyonlar Ligi'nde hedeflerinden uzaklaşan ve ligden kopmak istemeyen Beşiktaş, devre arası transfer döneminde V.Manisaspor’da yıldızı parlayan genç Slovak golcü Filip Holosko’yu renklerine bağladı. Holosko transferinden önce birçok kez basın karşısına çıkıp, “Ben, Beşiktaş’ta oynamayı çok istiyorum. Taraftarına hayranım” deyip, Beşiktaş forması da giyince, Siyah-beyazlı yönetim onun bu isteğini bir anlamda yerine getirmiş oldu. Forvet hattına Bobo ve Nobre’nin yanına Holosko da eklenince, Beşiktaş’ın hücum gücü bir hayli artmış oldu. Ancak bu transferde sorgulanan en büyük olay ise Holosko’ya verilen bonservis ücreti ve takasta V.Manisaspor’a giden futbolculardı. Beşiktaş, Slovak oyuncu karşılığında V.Manisaspor’a 5 milyon avro ve bonservisleriyle Koray Avcı ile Burak Yılmaz’ı vermişti. Bu takasta karlı çıkan tarafın V.Manisa kulübü olduğu birçok kişi tarafından dile getiriliyor, Holosko’ya verilen bu paranın, onun değerindan çok daha fazla olduğu ileri sürülüyordu. V.Manisaspor formasıyla ilk yarıda 8 gol atan Holosko, Beşiktaş’ta sezonun ikinci yarısında da 7 gol daha atacaktı…
Gelir gelmez ilk 11’e yerleşen Holosko’dan herkes gol bekliyordu. Birkaç maçı suskun geçiren Slovak oyuncu hemen eleştiri oklarına hedef olmuştu, ancak kendisini bulması uzun sürmedi. Fortis Türkiye Kupası’nda Beşiktaş formasıyla ilk golünü atan Holosko, gün geçtikçe takımına alıştı ve vazgeçilmezlerden biri oldu. Bobo’nun sakat ve cezalı olduğu zamanlarda forma giyen Holosko, Brezilyalı futbolcu döndükten sonra da yerini kimseye bırakmadı. Slovak futbolcu Beşiktaş’ın ikinci yarıda oynadığı 17 maçın 16’sında ilk 11’de sahada yer aldı. V.Manisaspor’da attığı 8 gole, Beşiktaş’ta da 7 gol ekleyen Holosko sezonu 15 golle tamamladı.
Beşiktaş’a büyük umutlarla transfer olan ve geldiği ilk sezonda başarılı maçlar çıkartan Burak Yılmaz’ın gidişi, V.Manisaspor’a hayat verse de Ege ekibinin ligden düşmesini engelleyemedi. Burak, tıpkı Beşiktaş’a ilk geldiğinde yaptığı gibi attığı gollerle Manisaspor’a galibiyetler kazandırdı ancak daha sonra duraklama dönemine girdi.
Savunma ve orta sahada görev yapan ve çok yönlü özellikleri olan Koray Avcı’nın da sakatlığı bahane edilerek gönderilmesi Beşiktaş adına en büyük kayıptı. O bölgede sadece Cisse ile oynayan Siyah-beyazlılar, joker denebilecek bir as oyuncusunu elden çıkartmıştı. Medya, Holosko’ya verilen 5 milyon avroyu değil, Burak Yılmaz ve Koray Avcı’nın Beşiktaş’tan gönderilmesini eleştiriyordu.
Nitekim Koray V.Manisaspor’a gittikten sonra Beşiktaş’ın korktuğu başına geldi ve Cisse sakatlandı. Beşiktaş gibi şampiyonluğa oynayan büyük bir camiada Fransız yıldızın yerini doldurabilecek bir isim yoktu. Aslında vardı ancak o da Holosko uğruna gönderilmişti. Cisse’nin yokluğunda o bölgede İbrahim Toraman görev yaptı ve Beşiktaş bu süreci atlatmaya çalıştı.
Sonuç olarak çok tartışılan bu takastan her iki takımın da karlı çıktığını söylemek yanlış olmaz. Beşiktaş, uzun yıllar kulübe hizmet edebilecek genç ve yetenekli bir oyuncuya kavuştu. Piyasası da olması Holosko’yu 5 milyon avronun çok daha üstünde bir fiyattan satılabileceğinin bir göstergesi olsa gerek...
KRİZLERLE DOLU BİR YIL
"ALACAKLARIM ÖDENMEDEN OLMAZ"
Beşiktaş'ın 2007-2008 sezonunda UEFA Kupası ile noktalanan macerasının belki de temel taşlarından birisi de Ricardinho ile yaşanan krizdir.
Dünyanın en başarılı milli takımı sayılan Brezilya Milli Takımı'nda 21 kez forma giyen Ricardinho, Beşiktaş'a geldiği ilk sezon takımının lig ikinciliğinde önemli pay sahibi oldu. Ancak taraftarın Rico Paşa'sı geçtiğimiz sezonun ikinci yarısından itibaren adeta yedek kulübesinin gediklisi konumuna geldi.
Rico Paşa’nın Beşiktaş'ın Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağı Liverpool maçının öncesinde UEFA'nın kulüplerden istediği "oyuncuların alacağı yoktur" belgesine 2007 yılında kalan 78 bin Avro'sunun yatırılmadığını öne sürerek imza atmaması, takım içinde tepkiyle karşılansa dahi kimse o dönemde ses çıkartmadı ve futbolcuya kalan ödemesi yapılarak kriz geçici bir süreliğine de olsa rafa kaldırıldı. Beşiktaş'tan yılda 1 milyon 750 bin Avro alan ve iki yıl önce ülkesinin en sevilmeyen oyuncusu seçilen Ricardinho veya namı diğer Rico Paşa ülkemizde Aurelio'dan yediği yumruk, saha kenarından oyunculara taktikler vermesi ve takımının attığı gollere sevinmediği iddialarıyla sürekli gündeme geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçının ardından takım ruhuna zarar verdiği gerekçesiyle kadro dışı bırakılan Brezilyalı Ricardinho daha sonra affedilmesine rağmen geçtiğimiz ay içerisinde Katar'ın Al Rayyan takımıyla 2 yıllık sözleşme imzaladı. İlk sezonunda attığı 6 gole rağmen bu sezon sadece 3 golde kalan Rico Paşa yaptığı ve çıkarttığı krizlerle Beşiktaş tarihinde ayrı bir kulvarda yer aldı.
LİDER OLDU AMA TUTUNAMADI
Turkcell Süper Lig'in 24. haftasında BJK İnönü Stadı'nda ezeli rakibi Galatasaray ile karşılaşan Beşiktaş, Nobre'nin golüyle maçtan 3 puanla ayrılmış, ayrıca 4 yıl sonra ligde liderlik koltuğuna oturma başarısını göstermişti.
Çoğu otoriteye göre fikstür olarak rakiplerine göre avantajlı olan siyah beyazlılar her şeye rağmen bu avantajını iyi kullanamadı. 6 haftalık galibiyet serisi ise İstanbul Büyükşehir Belediye maçında alınan yenilgiyle sona erdi.
Bu yenilgiye rağmen İnönü'de oynanacak Fenerbahçe maçı tekrar toparlanmak açısından altın bir fırsattı. Ancak kötü bir oyunla Fenerbahçe maçı da kaybedilince şampiyonluk umutları büyük oranda tükendi.
Bu yenilgi serilerinin alındığı dönemde özellikle İstanbul B.B. maçında Bobo'nun gördüğü kırmızı kart ve aldığı 4 maç ceza, Fenerbahçe maçında hakemin çalmadığı iddia edilen düdükler, Beşiktaş yönetimi tarafından çok fazla dile getirildi. Nitekim yönetim şampiyonluğun hakemler yüzünden kaybedildiğini iddia etti.
En azından ilk iki sırada ligi bitirip Şampiyonlar Ligi'ne katılmak isteyen siyah beyazlıların bu hayalini bitiren maç ise, seyircisiz olarak oynadıkları Gençlerbirliği Oftaş maçı oldu. Ankara ekibi karşısında alınan mağlubiyetle artık tek hedef Sivasspor'u geçip UEFA Kupası'na katılmaktı. Bu arada Beşiktaş yönetimi ve teknik ekibi, Oftaş maçında da hakemlerin, haklarını yediklerini iddia etti.
Kaybedilen puanları hakem hatalarına bağlayıp, şerefli puanlarla liderliğe oturduklarını iddia eden Beşiktaş yönetimi, “Acaba kendi maçları ve takımlarıyla ilgilenseler daha iyi etmezler miydi” dedirttiler.
HAKEM HATALARIYLA PUANLAR ÇİZİLDİ
Beşiktaş hakem hatalarından, belki de hiç çekmediği kadar 2007-2008 sezonunda çekti. Taraflı tarafsız herkesin hemfikir olduğu bu durum hiç kuşkusuz siyah-beyazlıları şampiyonluk yolunda olumsuz etkiledi.
Ligin 5. haftasında Ankaraspor ile deplasmanda oynanan maçın son dakikalarında Nobre'nin attığı gol, hakem tarafından 'elle oynama' gerekçesiyle iptal edildi ve Beşiktaş muhtemel bir 3 puan yerine 1 puan aldı. Bu pozisyon uzun süre gündemde kalırken, hatalar zinciri 2 hafta aradan sonra devam edecekti. G.Saray ile Ali Sami Yen Stadı'nda oynanan maçta rakibine 2-1 yenilen Beşiktaş, biri penaltıdan olmak üzere yediği iki golün de hakem hatasından olduğu iddiasını savundu. Bu maçın üzerinden de 2 hafta geçmişti ve rakip bu kez Trabzonspor'du. Deplasmanda rakibini 3-2 ile devirmeyi başaran Beşiktaş, Rüştü'yü kaybetti. Tecrübeli kalecinin, ceza sahası dışında topu elle kestiğini belirten hakem, Rüştü'ye kırmızı kartını gösterirken, tekrarlarda tecrübeli kalecinin topu omzuyla aldığı açıkça görülüyordu. Televizyon görüntülerini dikkate alan PFDK, Rüştü'ye bir sonraki maçta ceza vermedi.
Siyah-beyazlı camianın, hakkının yendiğini söylediği bir diğer karşılaşma ise F.Bahçe ile Şükrü Saracoğlu Stadı’nda oynanan derbi maçtı. Maç 2-1 devam ederken, uzatmaların son dakikasında Beşiktaş Higuain’le bir gol bulmuş ancak hakem İsmet Arzuman, maçı bu pozisyondan önce bitirdiği gerekçesiyle golü geçersiz saymıştı. Bu, ‘duyulmayan düdüğe’ uzun süre itiraz eden Beşiktaş takımı, maçtan sonra radikal kararlar almak için harekete geçse de bunları gerçekleştirmedi. Gündemi uzun süre meşgul eden bu maçın ardından bir açıklama yapan Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören, haklarının yendiğini ve Sivasspor maçına gerekirse PAF takımıyla çıkacaklarını söyledi. Ancak yönetim bu konuda geri adım attı ve Sivasspor karşılaşmasına as takımıyla çıktı. Sinan Engin ve yönetim, o maçta uzun süre protestolara maruz kaldılar. Beşiktaş maçı 2-1 kaybederken, maçtan sonra bir açıklama yapan menajer Sinan Engin, yenilginin faturasını taraftara kesti.
Ligin son haftalarına doğru şampiyonluk potasına giren Beşiktaş, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile deplasmanda oynadığı maçta bu kez Bobo’yu kaybetti. Ceza sahası içinde oluşan bir pozisyonda, rakibine yumruk attığı gerekçesiyle Bobo kırmızı kartla oyundan atılmakla kalmadı, aynı zamanda PFDK tarafından 4 maç da ceza aldı. Bu pozisyon da tıpkı diğerleri gibi uzun süre konuşulsa da karar değişmedi ve siyah-beyazlı takım 4 kritik maçı yıldız futbolcusundan yoksun oynamak zorunda kaldı.
Tartışılan kimi pozisyonlar rakip takımların bile kabul ettiği bariz hatalar olurken, kimileri de sadece Beşiktaşlılara göre hakem hatası olarak zihinlerde kaldı. Gerçek olan tek şey ise Beşiktaş’ın hakem hatalarından dolayı bu sene çok canının yandığı ve belki de şampiyonluğu kaybettiğidir.
"YETER YILDIRIM DEMİRÖREN YETER"
Beşiktaş tribünlerinin İnönü Stadı'nda oynanan bu sezonun son maçında Başkan Yıldırım Demirören'i istifaya davet ettiren olaylar zinciri F.Bahçe'ye 2-1 mağlup olunan maçın ardından sarfettiği cümlelerle başladı.
İsmet Arzuman'ın hatalarıyla maçı 2-1 kaybeden Beşiktaş'ta maçın ardından menajer Sinan Engin, "Başkanla da konuştum. Sivas maçına PAF takım ile çıkacağız" sözlerini söyledi. Bu sözlerin hemen ardından Yıldırım Demirören de, "Biz o kadar büyüğüz ki, bizi sahada yenemedikleri için sahada ancak hakem oyunlarıyla yenmek için uğraşıyorlar. Bu teknik kadroyla, menajerle ve yönetim ile yine şampiyon olacağız. Ama bir kere şunu söyleyeyim; önce Affan Keçeci istifa edecek. Beşiktaş'ın hakkını koruyamayan, Beşiktaş delegesinin Federasyon'da işi yok. İkincisi Sayın İsmet Arzuman, hemen düdüğünü bırakacak. Sivas maçına PAF Takım'la çıkıyoruz. Bu kesin kararımızdır. Taraftarımızdan da rica ediyoruz. Kimse o maça gelmesin. Beşiktaş'ın sponsorları da ligden çekilecekse, çekilsinler. Çünkü artık hakem oyunları ki, biz iki tane derbi maçta hakem oyunlarıyla yenildik. Bizim iki tane rakibimiz var zaten. Herkesin düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Yönetim Kurulu olarak bu aldığımız kararın arkasındayız; Sayın Hocamız ve Sayın Menajerimizle de konuştuk. Dediğim gibi Sivas maçına PAF Takım'la çıkıyoruz. Eğer Sayın Arzuman, Affan Keçeci istifa etmezlerse milli maç arasından sonra tekrar değerlendireceğiz. Gerekirse ondan sonraki maçları da yine PAF Takım'la oynayacağız" ifadelerini kullandı.
Ancak bu sözler ne Affan Keçeci’nin istifasına, ne de İsmet Arzuman’ın düdüğünü asmasına yol açtı. İlerleyen günlerde, sponsorlardan gelen tepkilerin de etkisiyle Demirören yönetimi bu kararından çark etti. Hafta arasında oynanan Liverpool maçında 8 farklı bir mağlubiyetle ayrılınmasının ardından yönetim kararını değiştirdi ve hafta sonu oynanacak Sivasspor maçında Beşiktaş’ın as kadrodan kurulu bir kadroyla mücadele vermesi yönünde görüş benimsedi. Başkanın açıklamalarının arkasında duramaması taraftar ile arasına giren kara kedilerden belki de en büyüğü olmuş ve son oynanan Vestel Manisaspor maçında tribünlerin 'istifa' tezahüratları altında maçı izleyebildi.
Mustafa KAYA - Sedat BALCI - Umut ÇELİK
20.05.2008
Kaynak : Sporx.com