- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
12 yıl top koşturdum Beşiktaş'ta... 3 kez teklif aldım, 'bu durumda gitmek bize yakışmaz, fırsatçılık yaptı derler, bize uymaz' dedim, gitmedim. Lobiciler çalışacak, Ziya susacak. Hayır kardeşim, bu böyle gitmemeli artık. İşte bu nedenle, 25-26 yılın verdiği birikimle, Beşiktaş'ı hak ettiği yere getirmek adına söylüyorum: Beşiktaş'a talibim...
Beşiktaşta Tayfur Havutçunun tutukluluğu devam ettiği için büyük şok yaşanıyor, önüne büyük hedefler koyan yönetim, Havutçunun tam anlamıyla arkasında dururken, onun yokluğunu da gözönüne alarak teknik direktör arıyor. Bu süreçte adı Beşiktaş ile birlikte anılan yılların Kartalına, Ziya Doğana gittik. Biz sorduk, o yanıtladı ve dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla bilinen, adına adam gibi adam, Ziya Doğan pankartları açılan hocayla konuştuk.
Fazla söze gerek yok, söz Ziya Doğanda:
Del Bosgue zamanı... Ben Trabzonspordayım. Sezon başında 7 maçın 6sını kazanmışım. Diğer maç da berabere... Bir maçtan çıktım, otele geçtim, istirahat ediyorum. Beşiktaştan aradılar. Del Bosguenin görevine son vereceğiz, seni istiyoruz dediler. 5 kişilik yönetim heyeti geldi yanıma. Fakat 1 hafta sonra Beşiktaş ile maçımız var. Üstelik bu maçtan önceki çarşamba da Athletic Bilbao ile karşılaşacağız. Yalan değil, teklif aldığım için gerçekten de sevinmiştim. Ancak düşündüm, bu durumda Etik olarak doğru değildi bu transferim. Kendilerine de durumu izah ettim. Bir camiayı yüzüstü bırakarak gidemezdim. Valizini topla, atla gel denilen özel uçağı boş geri gönderdim. O günkü şartlarda öyle düşündüm ve doğru yaptığıma da inanıyorum. En ufak bir problem de yoktu. Teşekkür ettim kendilerine, ayrıldık. Fakat daha sonra Trabzonda başladı insanlar konuşmaya; Hocanın aklı Beşiktaşta kaldı diyorlardı. Moralim çok bozuldu. Bir açıklama yaptım; Gitmek isteseydim, giderdim. Ama gitmedim. O halde aklım neden Beşiktaşta kalsın dedim. Atay Başkana (Aktuğ) çıktım; Yarın bir gün gazetede bununla ilgili haberler çıkabilir. Ben gitmediğimi söyledim, buradayım dedim, ama siz takımı çok yalnız bırakıyorsunuz. Lütfen takıma sahip çıkın. Takım iyi gidiyor, ama sorunlarla ilgilenecek bir kişi bile yok dedim.
Kimseye ayıp etmedim
Ben gitmeyeceğim dedim, ama Atay Başkan Şimdi gitme, devre arası gidersin dedi. Tuhaf oldum ve bana verilmek istenen mesajı aldım. Kongre vardı, daha Trabzonlu, daha getirisi olan bir teknik adam düşünüyorlardı. Hatta sorabilirsiniz Nevzat Şakara, bugün de yönetici kendisi. Ne diyorsun Başkan demişti. 7. haftada yaşandı bunlar. Sonrasında 6 sorunlu hafta geçirdim. Çünkü Trabzonspora ayıp ederim diye Beşiktaşa gitmedim. Fakat Trabzonspor Başkanı beni gözden çıkarmıştı. 13. haftada ayrıldığımda Bir büyük camianın teklifi için bir başka büyük camiayı yüzüstü bıraktı diyenler bile oldu. Çok üzüldüm ve ne yaptım biliyor musun? Gelen ilk teklife evet dedim. Gençlerbirliğine imzayı attım. Bu imza, sıradan bir imza değildi. Bir mesajdı, kimseyi yüzüstü bırakmadığımı ve bırakmayacağıma dair... 3 kez teklif aldığım Beşiktaşa etik olmaz diye hayır diyen bana bu yakıştırmalar yapılmamalıydı. Aklı Beşiktaşta kalmayan bir tek kişi vardı o an; o adam Ziya Doğandı. Gençlerbirliğine gidince Oğlum sen ne yaptın diyen çok oldu. Fakat vicdanen çok rahat bir adamım ben... Cümleyi biraz değiştireyim; Adam olarak vicdanım çok rahat. Kimseye ayıp etmedim, ama Ziya Doğana çok ayıp ettiler. Artık yeter...
Kulis yapmadım, rahatım
Ben hep doğru bildiğimi yaptım. İnsanlarla aram çok iyi olmasına rağmen, hep geçimsiz diye lanse ettiler. Lütfen, çalıştığım kulüp başkanlarını arayıp sorun, Ziya Doğan geçimsiz bir adam mı? İnsanlarla iletişimi bozuk mu diye. Trabzonspor Başkanı sağ, ona sordum; Neden benimle anlaştınız diye... Dedi ki, Konyaspor geldi, bizi Avni Akerde 3-0 yendi. Konyasporlu futbolcularla konuştuk, seninle ilgili çok enterasan, güzel şeyler söylediler, biz de seni aldık... Ben mi geçimsizim yani! Ziya Doğanın transferleri hep böyledir. Ben hiçbir zaman talip olmadım, hep bana talip oldular. Masaya oturduğum hiçbir Başkanla da imza atmadan ayrılmadım. Fakat bütün bunlar kimin umurunda ki! Kamuoyu buna bakmıyor ki! Türkiyede düzen kurulmuş. Hem takım çalıştıracaksın hem de bulduğun her köşebaşında konuşacaksın, lobi yapacaksın. Ben böyle olamam ki! Bunca yıldır bu işin içindeyim. Hiç kulis yapmadım, hiçbir zaman başkasının arkasını kazmadım. Etik işler yaptım, vicdanen rahatım.
O isimler yine talipse...
Şimdi Beşiktaşta olağanüstü bir durum söz konusu... Kardeşim gibi sevdiğim Tayfur, gelir gelmez düzeltmişti takımı... Aksayan ne varsa bertaraf etmişti. Üzerine bir de kupa almıştı, işler yolundaydı. Fakat böyle büyük bir talihsizlik yaşadı işte. Şu an Beşiktaşta yine teknik adamlarla ilgili haberler yazılıyor çiziliyor. 12 yılım Beşiktaşta geçti futbolcu olarak... Bir yılda Scalanın yardımcı antrenörü olarak hizmet verdim. Beşiktaş taraftarı beni çok iyi biliyor. 27 yıl sonra İnönü Stadına çıktığımda beni bağırlarına bastılar. Para-pul, şan-şöhret hikaye; Dünyanın en büyük ödülüdür bu... Elbette anlayabilene... Hiçbir zaman Gelecekte hedefim şu takımın başına geçmek demedim. Fakat bu aralar bakıyorum ki, yine kimi isimler gündeme getiriliyor. O isimler gündeme geliyorsa yine; o zaman bir dakika arkadaşlar: Becerimle, geçmişimdeki başarılarımla, birikimimle, kişiliğim karakterimle ben de Beşiktaşa talibim.
Kim daha Beşiktaşlı? Benim!
12 yıl top koşturdum Beşiktaşta... Genç takımdan A Takıma kadar emek verdim, ter döktüm. 3 kez teklif aldım, bu durumda gitmek bize yakışmaz, fırsatçılık yaptı derler bize uymaz dedim, gitmedim. Oysa ki ne kadar heyecanlanmıştım, ama hiç kimse Ziya Doğana fırsatçı diyemez. Lobiciler çalışacak, Ziya çalışmayacak. Hayır kardeşim, bu böyle gitmemeli artık. İşte bu nedenle, 25-26 yılın verdiği birikimle, Beşiktaşı hak ettiği yere getirmek adına söylüyorum: Beşiktaşa talibim... Hep belirli tavizler veren, çok özür dileyerek söylüyorum ama, yalakalıklar yapanlar mı gelecek güzel yerlere... Böyle olmasın kardeşim... İşini adam gibi yapan, kazıya kazıya bir yerlere gelen insanlara gereken değerler verilsin. Kim daha Beşiktaşlı... Benim... Köşebaşlarını tutanlar, sadece sosyete alemlerinde turlayanlar iş bulacak, kendi adını Beşiktaş ile birlikte yazdıracak; Beşiktaşlı Ziya Doğan yerinde oturacak. Yok kardeşim.. Mütevazı Ziya Doğan artık bitmiştir... Yine lobi yapmam, yine kulis yapmam; ama artık sessiz de kalmam, kalamam... Hakkımın yendiğini düşünüyorum. Böylesine kaliteli bir kadronun neler yapabileceğini herkese göstermek, bu kadroyla büyük başarılar yaşamak ve Beşiktaşa büyük başarılar yaşatmak için Beşiktaşa talibim. Fırsatçı değilim; fakat Beşiktaş birilerinin hakkıysa, en hakkı olanlardan biri de benim. Yemin ederim ki hiçbir beklentim yok. Allahımdan en büyük isteğim de Tayfurun bir an önce dışarı çıkması ve bu takımın başına geçmesi. Ancak Tayfurun yokluğunda kendi adını Beşiktaş ile birlikte yazdıranları gördükçe sızlıyor içim. Onlar adaysa ben de adayım. Onlar talipse ben de talibim. Tek isteğim, derdim işte bu...
Kaynak
Beşiktaşta Tayfur Havutçunun tutukluluğu devam ettiği için büyük şok yaşanıyor, önüne büyük hedefler koyan yönetim, Havutçunun tam anlamıyla arkasında dururken, onun yokluğunu da gözönüne alarak teknik direktör arıyor. Bu süreçte adı Beşiktaş ile birlikte anılan yılların Kartalına, Ziya Doğana gittik. Biz sorduk, o yanıtladı ve dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla bilinen, adına adam gibi adam, Ziya Doğan pankartları açılan hocayla konuştuk.
Fazla söze gerek yok, söz Ziya Doğanda:
Del Bosgue zamanı... Ben Trabzonspordayım. Sezon başında 7 maçın 6sını kazanmışım. Diğer maç da berabere... Bir maçtan çıktım, otele geçtim, istirahat ediyorum. Beşiktaştan aradılar. Del Bosguenin görevine son vereceğiz, seni istiyoruz dediler. 5 kişilik yönetim heyeti geldi yanıma. Fakat 1 hafta sonra Beşiktaş ile maçımız var. Üstelik bu maçtan önceki çarşamba da Athletic Bilbao ile karşılaşacağız. Yalan değil, teklif aldığım için gerçekten de sevinmiştim. Ancak düşündüm, bu durumda Etik olarak doğru değildi bu transferim. Kendilerine de durumu izah ettim. Bir camiayı yüzüstü bırakarak gidemezdim. Valizini topla, atla gel denilen özel uçağı boş geri gönderdim. O günkü şartlarda öyle düşündüm ve doğru yaptığıma da inanıyorum. En ufak bir problem de yoktu. Teşekkür ettim kendilerine, ayrıldık. Fakat daha sonra Trabzonda başladı insanlar konuşmaya; Hocanın aklı Beşiktaşta kaldı diyorlardı. Moralim çok bozuldu. Bir açıklama yaptım; Gitmek isteseydim, giderdim. Ama gitmedim. O halde aklım neden Beşiktaşta kalsın dedim. Atay Başkana (Aktuğ) çıktım; Yarın bir gün gazetede bununla ilgili haberler çıkabilir. Ben gitmediğimi söyledim, buradayım dedim, ama siz takımı çok yalnız bırakıyorsunuz. Lütfen takıma sahip çıkın. Takım iyi gidiyor, ama sorunlarla ilgilenecek bir kişi bile yok dedim.
Kimseye ayıp etmedim
Ben gitmeyeceğim dedim, ama Atay Başkan Şimdi gitme, devre arası gidersin dedi. Tuhaf oldum ve bana verilmek istenen mesajı aldım. Kongre vardı, daha Trabzonlu, daha getirisi olan bir teknik adam düşünüyorlardı. Hatta sorabilirsiniz Nevzat Şakara, bugün de yönetici kendisi. Ne diyorsun Başkan demişti. 7. haftada yaşandı bunlar. Sonrasında 6 sorunlu hafta geçirdim. Çünkü Trabzonspora ayıp ederim diye Beşiktaşa gitmedim. Fakat Trabzonspor Başkanı beni gözden çıkarmıştı. 13. haftada ayrıldığımda Bir büyük camianın teklifi için bir başka büyük camiayı yüzüstü bıraktı diyenler bile oldu. Çok üzüldüm ve ne yaptım biliyor musun? Gelen ilk teklife evet dedim. Gençlerbirliğine imzayı attım. Bu imza, sıradan bir imza değildi. Bir mesajdı, kimseyi yüzüstü bırakmadığımı ve bırakmayacağıma dair... 3 kez teklif aldığım Beşiktaşa etik olmaz diye hayır diyen bana bu yakıştırmalar yapılmamalıydı. Aklı Beşiktaşta kalmayan bir tek kişi vardı o an; o adam Ziya Doğandı. Gençlerbirliğine gidince Oğlum sen ne yaptın diyen çok oldu. Fakat vicdanen çok rahat bir adamım ben... Cümleyi biraz değiştireyim; Adam olarak vicdanım çok rahat. Kimseye ayıp etmedim, ama Ziya Doğana çok ayıp ettiler. Artık yeter...
Kulis yapmadım, rahatım
Ben hep doğru bildiğimi yaptım. İnsanlarla aram çok iyi olmasına rağmen, hep geçimsiz diye lanse ettiler. Lütfen, çalıştığım kulüp başkanlarını arayıp sorun, Ziya Doğan geçimsiz bir adam mı? İnsanlarla iletişimi bozuk mu diye. Trabzonspor Başkanı sağ, ona sordum; Neden benimle anlaştınız diye... Dedi ki, Konyaspor geldi, bizi Avni Akerde 3-0 yendi. Konyasporlu futbolcularla konuştuk, seninle ilgili çok enterasan, güzel şeyler söylediler, biz de seni aldık... Ben mi geçimsizim yani! Ziya Doğanın transferleri hep böyledir. Ben hiçbir zaman talip olmadım, hep bana talip oldular. Masaya oturduğum hiçbir Başkanla da imza atmadan ayrılmadım. Fakat bütün bunlar kimin umurunda ki! Kamuoyu buna bakmıyor ki! Türkiyede düzen kurulmuş. Hem takım çalıştıracaksın hem de bulduğun her köşebaşında konuşacaksın, lobi yapacaksın. Ben böyle olamam ki! Bunca yıldır bu işin içindeyim. Hiç kulis yapmadım, hiçbir zaman başkasının arkasını kazmadım. Etik işler yaptım, vicdanen rahatım.
O isimler yine talipse...
Şimdi Beşiktaşta olağanüstü bir durum söz konusu... Kardeşim gibi sevdiğim Tayfur, gelir gelmez düzeltmişti takımı... Aksayan ne varsa bertaraf etmişti. Üzerine bir de kupa almıştı, işler yolundaydı. Fakat böyle büyük bir talihsizlik yaşadı işte. Şu an Beşiktaşta yine teknik adamlarla ilgili haberler yazılıyor çiziliyor. 12 yılım Beşiktaşta geçti futbolcu olarak... Bir yılda Scalanın yardımcı antrenörü olarak hizmet verdim. Beşiktaş taraftarı beni çok iyi biliyor. 27 yıl sonra İnönü Stadına çıktığımda beni bağırlarına bastılar. Para-pul, şan-şöhret hikaye; Dünyanın en büyük ödülüdür bu... Elbette anlayabilene... Hiçbir zaman Gelecekte hedefim şu takımın başına geçmek demedim. Fakat bu aralar bakıyorum ki, yine kimi isimler gündeme getiriliyor. O isimler gündeme geliyorsa yine; o zaman bir dakika arkadaşlar: Becerimle, geçmişimdeki başarılarımla, birikimimle, kişiliğim karakterimle ben de Beşiktaşa talibim.
Kim daha Beşiktaşlı? Benim!
12 yıl top koşturdum Beşiktaşta... Genç takımdan A Takıma kadar emek verdim, ter döktüm. 3 kez teklif aldım, bu durumda gitmek bize yakışmaz, fırsatçılık yaptı derler bize uymaz dedim, gitmedim. Oysa ki ne kadar heyecanlanmıştım, ama hiç kimse Ziya Doğana fırsatçı diyemez. Lobiciler çalışacak, Ziya çalışmayacak. Hayır kardeşim, bu böyle gitmemeli artık. İşte bu nedenle, 25-26 yılın verdiği birikimle, Beşiktaşı hak ettiği yere getirmek adına söylüyorum: Beşiktaşa talibim... Hep belirli tavizler veren, çok özür dileyerek söylüyorum ama, yalakalıklar yapanlar mı gelecek güzel yerlere... Böyle olmasın kardeşim... İşini adam gibi yapan, kazıya kazıya bir yerlere gelen insanlara gereken değerler verilsin. Kim daha Beşiktaşlı... Benim... Köşebaşlarını tutanlar, sadece sosyete alemlerinde turlayanlar iş bulacak, kendi adını Beşiktaş ile birlikte yazdıracak; Beşiktaşlı Ziya Doğan yerinde oturacak. Yok kardeşim.. Mütevazı Ziya Doğan artık bitmiştir... Yine lobi yapmam, yine kulis yapmam; ama artık sessiz de kalmam, kalamam... Hakkımın yendiğini düşünüyorum. Böylesine kaliteli bir kadronun neler yapabileceğini herkese göstermek, bu kadroyla büyük başarılar yaşamak ve Beşiktaşa büyük başarılar yaşatmak için Beşiktaşa talibim. Fırsatçı değilim; fakat Beşiktaş birilerinin hakkıysa, en hakkı olanlardan biri de benim. Yemin ederim ki hiçbir beklentim yok. Allahımdan en büyük isteğim de Tayfurun bir an önce dışarı çıkması ve bu takımın başına geçmesi. Ancak Tayfurun yokluğunda kendi adını Beşiktaş ile birlikte yazdıranları gördükçe sızlıyor içim. Onlar adaysa ben de adayım. Onlar talipse ben de talibim. Tek isteğim, derdim işte bu...
Kaynak